Öğrencilerin ''İbadet Hakkı'' (Sorularımı Yanıtlarsanız Sevinirim)
Aşağıda belirttiğim hususta bildiğimin aksine özel bir düzenleme mevcut mu?
Mevcut değil ise ilgili idari otoritenin öğrencinin bu hususta taleplerini yerine getirme yükümlülüğü mevcut değil mi?
İlgili idari otoritenin söz konusu talepleri yerine getirmesi durumunda ''kamu düzenine aykırılık'' meydana gelir mi?
Din hürriyeti, bir bireyin ya da toplumun, kamusal veya özel alanda dinini veya inancını yerine getirme, uygulama, ibadet etme ve öğretme özgürlüğünü destekleyen bir ilkedir. Bu kavram, genel olarak din değiştirme veya hiçbir dine mensup olmama özgürlüğünü de kapsar. Anayasamızın 24 üncü maddesi, Türkiye Cumhuriyetinin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 9 uncu maddesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 18 inci maddesi uyarınca hukuken güvence altına alınmıştır. İlgili maddeler aşağıdadır.
Anayasa madde 24;
Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir.
Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.
Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 9;
Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.
Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi madde 18;
Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir.
Bu kapsamda ilgili maddeler doğrultusunda güvence altına alınan din hürriyetinin unsurlarını sıralayacak olursak;
1) Din seçebilme,
2) Bireyin mensubu olduğu dinin gereklerini yerine getirebilme,
3) Dini öğrenebilme ve öğretebilme,
4) Bireyin mensubu olduğu dinin emir ve yasaklarına riayet edebilme,
5) ibadet, dinî âyin ve törenler düzenleyebilme,
gibi başlıklar halinde sıralanabilecektir.
''İslam'' dini argümanları kapsamında örneklendirmek gerekirse, ''İslam'' dinine mensup bireylerin, ''namaz'' ibadeti ile mükellef olduklarını görmekteyiz. Bu kapsamda Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 24 üncü maddesi 1 inci ve 2 inci fıkrası, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 9 uncu maddesi 1 inci fıkrası, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 18 inci maddesi ile güvence altına alınan din hürriyeti kapsamında, islam dinine mensup bireylerin ''namaz'' ibadetini yerine getirmesine imkan sağlama hususunda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin mükellefiyeti mevcuttur.
Uluslararası kapsamda örneklendirmek gerekirse; 2013 de Washington Post’un haberine göre, ''Maryland, Riverdale’da bulunan Parkdale Lisesi’nde okuyan 10 Müslüman öğrenciye, talepleri doğrultusunda kampüste birlikte ibadetlerini yerine getirmeleri için her gün sekiz dakika dersten ayrılmalarına izin verilmektedir.'' Akabinde DW'nin haberine göre ''Berlin’in Wedding semtindeki Diesterweg Lisesi'nde okuyan Yunus M. adlı Müslüman öğrencinin okulda namaz kılabilmek için açtığı davayı inceleyen mahkeme, 16 yaşındaki gencin bu isteğini kabul etmiştir (29.09.2009). Karar gerekçesinde Anayasanın 4 üncü maddesince güvence altına alınan din hürriyeti gösterilmiştir.'' Örnekler arttırılabilecektir.
Türkiye Cumhuriyeti otoritelerince ''orta öğretim'' kapsamında öğrenim gören bireylerin, ''din hürriyeti'' kapsamında ibadet hakkının kullanılması hususunda özel bir düzenleme mevcut değildir. Bu doğrultuda kanaatimce özel bir düzenleme mevcut olmamasıyla, söz konusu statüdeki bireyler Anayasanın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ilgili maddeleri uyarınca güvence altına alınan ''ibadet hakkının'' kullanımını engelleyebilecek bir irade söz konusu olmayacaktır. Bu doğrultuda söz konusu öğrencilerin, mensup olduğu din argümanları uyarınca mükellef olduğu ibadetlerini, gerçekleştirmeleri gerektiği süre ile öğrenim gördükleri sürelerin çatışması durumunda, öğrenim gördükleri kurum tarafından, öğrencinin ''ibadet hakkını'' kullanabilmesi sağlanmalıdır.
Önemle belirtmek isterim ki; 10 Nisan 1928 tarihinde Anayasanın ikinci maddesinde bulunan "Türkiye Devleti'nin dini İslam'dır." ibaresi kaldırılarak laikleşme adına önemli bir adım atılmıştır. Buna istinaden yukarıda belirttiğim imkanların, somut olayda yalnızca ''islam'' dini kapsamında değil, ''bireyin mensup olduğu din'' kapsamında incelenmesi gerekmektedir
İlginiz İçin Teşekkür Ederim
Hukuk Alanında Kişisel Blog'umu İncelemek İsterseniz Tıklayınız.
Mevcut değil ise ilgili idari otoritenin öğrencinin bu hususta taleplerini yerine getirme yükümlülüğü mevcut değil mi?
İlgili idari otoritenin söz konusu talepleri yerine getirmesi durumunda ''kamu düzenine aykırılık'' meydana gelir mi?
Din hürriyeti, bir bireyin ya da toplumun, kamusal veya özel alanda dinini veya inancını yerine getirme, uygulama, ibadet etme ve öğretme özgürlüğünü destekleyen bir ilkedir. Bu kavram, genel olarak din değiştirme veya hiçbir dine mensup olmama özgürlüğünü de kapsar. Anayasamızın 24 üncü maddesi, Türkiye Cumhuriyetinin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 9 uncu maddesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 18 inci maddesi uyarınca hukuken güvence altına alınmıştır. İlgili maddeler aşağıdadır.
Anayasa madde 24;
Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir.
Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.
Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 9;
Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.
Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi madde 18;
Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir.
Bu kapsamda ilgili maddeler doğrultusunda güvence altına alınan din hürriyetinin unsurlarını sıralayacak olursak;
1) Din seçebilme,
2) Bireyin mensubu olduğu dinin gereklerini yerine getirebilme,
3) Dini öğrenebilme ve öğretebilme,
4) Bireyin mensubu olduğu dinin emir ve yasaklarına riayet edebilme,
5) ibadet, dinî âyin ve törenler düzenleyebilme,
gibi başlıklar halinde sıralanabilecektir.
''İslam'' dini argümanları kapsamında örneklendirmek gerekirse, ''İslam'' dinine mensup bireylerin, ''namaz'' ibadeti ile mükellef olduklarını görmekteyiz. Bu kapsamda Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 24 üncü maddesi 1 inci ve 2 inci fıkrası, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 9 uncu maddesi 1 inci fıkrası, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 18 inci maddesi ile güvence altına alınan din hürriyeti kapsamında, islam dinine mensup bireylerin ''namaz'' ibadetini yerine getirmesine imkan sağlama hususunda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin mükellefiyeti mevcuttur.
Uluslararası kapsamda örneklendirmek gerekirse; 2013 de Washington Post’un haberine göre, ''Maryland, Riverdale’da bulunan Parkdale Lisesi’nde okuyan 10 Müslüman öğrenciye, talepleri doğrultusunda kampüste birlikte ibadetlerini yerine getirmeleri için her gün sekiz dakika dersten ayrılmalarına izin verilmektedir.'' Akabinde DW'nin haberine göre ''Berlin’in Wedding semtindeki Diesterweg Lisesi'nde okuyan Yunus M. adlı Müslüman öğrencinin okulda namaz kılabilmek için açtığı davayı inceleyen mahkeme, 16 yaşındaki gencin bu isteğini kabul etmiştir (29.09.2009). Karar gerekçesinde Anayasanın 4 üncü maddesince güvence altına alınan din hürriyeti gösterilmiştir.'' Örnekler arttırılabilecektir.
Türkiye Cumhuriyeti otoritelerince ''orta öğretim'' kapsamında öğrenim gören bireylerin, ''din hürriyeti'' kapsamında ibadet hakkının kullanılması hususunda özel bir düzenleme mevcut değildir. Bu doğrultuda kanaatimce özel bir düzenleme mevcut olmamasıyla, söz konusu statüdeki bireyler Anayasanın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ilgili maddeleri uyarınca güvence altına alınan ''ibadet hakkının'' kullanımını engelleyebilecek bir irade söz konusu olmayacaktır. Bu doğrultuda söz konusu öğrencilerin, mensup olduğu din argümanları uyarınca mükellef olduğu ibadetlerini, gerçekleştirmeleri gerektiği süre ile öğrenim gördükleri sürelerin çatışması durumunda, öğrenim gördükleri kurum tarafından, öğrencinin ''ibadet hakkını'' kullanabilmesi sağlanmalıdır.
Önemle belirtmek isterim ki; 10 Nisan 1928 tarihinde Anayasanın ikinci maddesinde bulunan "Türkiye Devleti'nin dini İslam'dır." ibaresi kaldırılarak laikleşme adına önemli bir adım atılmıştır. Buna istinaden yukarıda belirttiğim imkanların, somut olayda yalnızca ''islam'' dini kapsamında değil, ''bireyin mensup olduğu din'' kapsamında incelenmesi gerekmektedir
İlginiz İçin Teşekkür Ederim
Hukuk Alanında Kişisel Blog'umu İncelemek İsterseniz Tıklayınız.