Konuyu araştırırken Yargıtay'ın karşıt görüşte bir kararına rastladım, sanırım tartışmalı bir konu. Ben karşı oy yazısını doğru bulmaktayım.
BOŞANMA DAVASI AÇAN TARAFIN OLAYI ISPAT ETMEDİKÇE TAM KUSURLU OLMASI
KAYIT NO : 30208
**************
Esas Yılı : 1998
Esas No : 3787
Karar Yılı : 1998
Karar No : 4945
Karar Tarihi : 27.04.1998
Daire No : 2
Daire : HD
**************
ÖZET:Daha önce açtığı boşanma davası ret edilen kişi başkaca bir olay ortaya koyup ıspat etmedikçe fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açan kişi olsa dahi tam kusurludur. İsteği halinde diğer şartları varsa maddi tazminat öder.
**************
(743 s. MK. m. 134/4, 143/1, 152)
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm tazminat ve nafaka
yönleri temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Kesinleşen boşanma konusunda yeniden hüküm kurulması doğru değilse de, bu yön, sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamış, yangılıya işaret edilmekle yetinilmiştir.
2- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
3- İştirak nafakası velayet hakkı kendisine verilmeyen tarafın çocuğun bakımına katkısı için verilir. Oysa yoksulluk nafakası boşanma yüzünden yoksulluğa düşen ve kusuru daha az lan eşe verilir. Bu nedenle mahiyetleri farklıdır. O halde davalıya yoksulluk nafakası hükmedilecek yerde iştirak nafakasına hükmolunması bozma nedenidir.
4- Boşanma davası açan ve davası reddedilen davacı daha sonra Medeni Kanun'un 134/4. maddesi uyarınca boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurludur.
Medeni Kanun'un 143/1. maddesi mevcut ve hatta muntazar (beklenen) bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kabahatsız karı veya kocanın, kabahatli olan taraftan maddi tazminat isteyebileceğini, 152. maddesi de, evin seçimi, karı ve çocukların uygun biçimde geçindirilmesinin kocaya ait olduğunu öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda kadının hiçbir kusurunun olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu kadın, en az eşinin desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi (MK mad. 4) dikkate alınarak, kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : 1- Hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu kesimlerine yönelik temyiz itirazlarının 2. bentte gösterilen nedenlerle REDDİNE,
2- Hükmün 3 ve 4. bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 27.4.1998 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Medeni Kanun'un 143/1. maddesi mevcut hatta muntazar bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kabahatsiz karı veya kocanın kabahatli olan taraftan münasip madde tazminat istemeye hakkı vardır, hükmünü koymuştur.
Görüldüğü üzere boşanan eşlerin diğerinden maddi tazminat isteyebilmesi için diğer şartların yanında maddi tazminat isteyen eş boşanmada kusursuz olacak, maddi tazminat istenen eş de boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olacaktır. Kusurlu olmak demek evlilik birliğini müşterek hayatı sürdürmeyi imkansız hale getirmek, aile birliğini temelinden sarsan olayların yaratıcısı olmak demektir. Eğer kusurlu ya da kusuru fazla olan eş dava açarsa, davalı eşin açılan boşanma davasına itiraz hakkı vardır (MK mad. 134/2). Bilindiği gibi Medeni Kanun'un 134. maddesindeki 3444 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önce boşanma davaları toplumda acı yara açan bir duruma neden olmuştur. bu olumsuzluğu ortadan kaldırmak için 3444 sayılı kanunla 134. maddedeki değişiklik getirilmiştir. Medeni Kanun'un 134/4. maddeye göre boşanma sebebinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu davanın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde her ne sebeple olursa olsun, müşterek hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilir hükmü konmuştur. Boşanma ve sonuçları bir koşula bağlanmamıştır. Sayın çoğunluk "boşanma davası" açan ve davası reddedilen davacı boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurludur görüşündedir. Demek ki, bir boşanma davası açan eş, kusursuz olduğu halde davalıya atfettiği boşanma sebeplerini ispat edemezse ya da hukuki bilgisizliğinden dolayı davası red olursa, Medeni Kanun'un 134/4. maddeye göre dava açması halinde kusurlu olacaktır. Bir kimse ya ilk açtığı boşanma davasını kazancak ya da 134/4. maddeye göre dava açmayı düşünmesi halinde kusurlu eş durumuna düşmeyi göze almış olacaktır. Maddi ve manevi tazminatı düzenleyen 143/1. ve 2. madde 3444 sayılı kanundan önce de vardır. Uygulamada ve öğretide ilk davayı kapbedip de boşanmak için ikinci davayı açan eş, kusurlu duruma gelir diye bir yorum olmamıştır. Bu nedenlerle bozma ilamının 4. maddesindeki görüşe iştirak etmiyorum.