Kıyı Kanunu ve Kamulaştırmasız El Atma Hk.
Bu konuyla ilgili Yargı kararı bulamadım. Kıyı Kanunu gerçekten çok özel bir kanun. İdari Yargıda 2013 yılından sonra çok fazla emsal yok.
Taşınmazın özellikleri;
1985 yılında alınmış, bu tarihte Yasalara göre ev yapılabiliyor. 1992 yılında çıkan Kıyı Kanunu sonucu ilk 50 metre yeşil alan ikinci 50 metre günü birlik tesis alanı olarak geçiyor. Kıyıların tümüne bu işlem yansıyor. 1992 yılı öncesi ev yapanlar bu kanun kapsamından etkilenmiyor.
Taşınmaz kıyıdan ilk 100 metrede,
Kıyı Kanununa göre ilk 50 metresi yeşil alan (hiçbirşey şahsi işlem yapılamıyor, park v.s), ikinci 50 metresi günü birlik tesis alanı imarlı.
4 dönümlük taşınmazın ilk 50 metrede kalan alanı 3000 m2, ikinci 50 metrede kalan kısım ise 1000 m2 dir.
Belediye tarafından 1/5000 ve 1/1000 lik plan geçmiş durumdadır.
Ayrıca Belediye tarafından ilk 50 metrede kalan 3000 m2 de herhangi bir park bahçe (el atma) yoktur.Tarla niteliğinde halen boş bulunuyor.
İdari Yargıda kamulaştırmasız el atma (el atma yok) davası ve 1985 yılından bu zamana kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararı ile mülkiyetin hukuken kısıtlanmasından ötürü tazminat davaları açacağım.
-Kıyıda arazisi olan ve ilk 100 metre içerisinde kalan vatandaşın arazisine devlet kamulaştırma yapmadan el koymuştur.
- Yargıtay'ın https://www.hukuki.net/hukuk/index.php?e=4013 kararı ile bu alanlar hakkında dava açılabilme imkanı doğmuştur.
Burda özetle bilirkişi 3 dönüm yeşil alana terk için kıymet takdiri yaparken Kamulaştıma bedelinin tespitini DOP (en fazla % 40) alınmasından veya yeşil alan olmasından bağımsız olarak düşünmemiz gerekmezmi ? Kamulaştırmada esas olan rayiç bedelin malike ödenmesidir. Rayiç bedel nedir? Kamulaştırılmasaydı (yeşil alan olmasaydı) bu yer kaça satılacaksa o bedeldir. Kamulaştırılmayacak (yeşil alan olmayacak) bir yerin değeri nasıl belirlenirse kamulaştırma bedeli de öyle belirlenir. Eğer yeşil alan olmasına bakarak değerlendirirsek o yer değersizdir, kimse yeşil alan satın almaz. Kamulaştırma bedeli hesabında o yerin yeşil alan olmasını unutup aynı zamanda DOP'u yok saymamız gerekmez mi ? Rayiç bedel üzerinden kamulaştırma bedeli ödenmesiyle adalet yerini bulur.
Bilirkişi burda kıymet takdirini uygularken, kıyı kenar çizgisinden ilk 100 metreden sonraki konut alanındaki arazinin rayiç bedelini, öndeki dava konusu taşınmaza uygularken denize daha yakın olması nedeniyle % ... fazla uygulama yapabilirmi ?
Yada 1992 yılı öncesi yasal olarak denize sıfır yapılan konutların bulunduğu arazilerin kıymet takdirini dava konusu taşınmaza uygulayabilirmi ?
Ayrıca bölge Askeri yasak bölge kapsamında kalıyor. tapuya 1995 yılında şerh düşülmüş, rayiç bedel tarla olarak 1 m2: 2 lira arsa olarak 157.50 krş, şuanda tarla vasfında.
Dava kamulaştırmasız el atma sonucu taşınmazın değerinin ödenmesi ve 26 yıldır el konulan yer ile ilgili tazminat şeklinde iki türlü açılabilir mi?
Teşekkürler.
Taşınmazın özellikleri;
1985 yılında alınmış, bu tarihte Yasalara göre ev yapılabiliyor. 1992 yılında çıkan Kıyı Kanunu sonucu ilk 50 metre yeşil alan ikinci 50 metre günü birlik tesis alanı olarak geçiyor. Kıyıların tümüne bu işlem yansıyor. 1992 yılı öncesi ev yapanlar bu kanun kapsamından etkilenmiyor.
Taşınmaz kıyıdan ilk 100 metrede,
Kıyı Kanununa göre ilk 50 metresi yeşil alan (hiçbirşey şahsi işlem yapılamıyor, park v.s), ikinci 50 metresi günü birlik tesis alanı imarlı.
4 dönümlük taşınmazın ilk 50 metrede kalan alanı 3000 m2, ikinci 50 metrede kalan kısım ise 1000 m2 dir.
Belediye tarafından 1/5000 ve 1/1000 lik plan geçmiş durumdadır.
Ayrıca Belediye tarafından ilk 50 metrede kalan 3000 m2 de herhangi bir park bahçe (el atma) yoktur.Tarla niteliğinde halen boş bulunuyor.
İdari Yargıda kamulaştırmasız el atma (el atma yok) davası ve 1985 yılından bu zamana kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararı ile mülkiyetin hukuken kısıtlanmasından ötürü tazminat davaları açacağım.
-Kıyıda arazisi olan ve ilk 100 metre içerisinde kalan vatandaşın arazisine devlet kamulaştırma yapmadan el koymuştur.
- Yargıtay'ın https://www.hukuki.net/hukuk/index.php?e=4013 kararı ile bu alanlar hakkında dava açılabilme imkanı doğmuştur.
Burda özetle bilirkişi 3 dönüm yeşil alana terk için kıymet takdiri yaparken Kamulaştıma bedelinin tespitini DOP (en fazla % 40) alınmasından veya yeşil alan olmasından bağımsız olarak düşünmemiz gerekmezmi ? Kamulaştırmada esas olan rayiç bedelin malike ödenmesidir. Rayiç bedel nedir? Kamulaştırılmasaydı (yeşil alan olmasaydı) bu yer kaça satılacaksa o bedeldir. Kamulaştırılmayacak (yeşil alan olmayacak) bir yerin değeri nasıl belirlenirse kamulaştırma bedeli de öyle belirlenir. Eğer yeşil alan olmasına bakarak değerlendirirsek o yer değersizdir, kimse yeşil alan satın almaz. Kamulaştırma bedeli hesabında o yerin yeşil alan olmasını unutup aynı zamanda DOP'u yok saymamız gerekmez mi ? Rayiç bedel üzerinden kamulaştırma bedeli ödenmesiyle adalet yerini bulur.
Bilirkişi burda kıymet takdirini uygularken, kıyı kenar çizgisinden ilk 100 metreden sonraki konut alanındaki arazinin rayiç bedelini, öndeki dava konusu taşınmaza uygularken denize daha yakın olması nedeniyle % ... fazla uygulama yapabilirmi ?
Yada 1992 yılı öncesi yasal olarak denize sıfır yapılan konutların bulunduğu arazilerin kıymet takdirini dava konusu taşınmaza uygulayabilirmi ?
Ayrıca bölge Askeri yasak bölge kapsamında kalıyor. tapuya 1995 yılında şerh düşülmüş, rayiç bedel tarla olarak 1 m2: 2 lira arsa olarak 157.50 krş, şuanda tarla vasfında.
Dava kamulaştırmasız el atma sonucu taşınmazın değerinin ödenmesi ve 26 yıldır el konulan yer ile ilgili tazminat şeklinde iki türlü açılabilir mi?
Teşekkürler.