Cevap: Emekli maaşıma Banka bloke önlemi.
Kredi borcunuz bitinceye kadar maaşınızı başka bankaya taşımayacağınız ile ilgili taahhüt vermişsiniz. Kredi borcunuzu ödemez iseniz maaşınıza yatan paradan banka direkt olarak krediye mahsuben paraya el koyabilecek.
Bankaya ihtar çekin kabül olmaz ise dava açmanız gerekecek. Sitede bununla ilgili daha önce işlenmiş konulardan alıntılar.
Maaşınıza bloke konulursa;
İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
Gönderilmek Üzere
BURSA NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
İhtiyati Tedbir Taleplidir.
DAVACI :
DAVALI : Garanti Bankası A.Ş.
Levent Nispetiye Mah. Aytar Cad. No: 2
34340 Beşiktaş/ İSTANBUL
T.C. KİMLİK NO :
DAVA KONUSU : 15.01.2012 tarihinde yatan maaşıma konan
blokenin öncelikle ihtiyati tedbir kararı ile yürütmenin
durdurulması ve kaldırılması talebimden ibarettir.
OLAY : Garanti Bankasının ….. müşteri nolu müşterisiyim. İlgili bankanın …………. şubesinde maaş hesabım bulunmaktadır. ……… tarihinde yatan maaşının ………. TL’ sine davalı banka tarafından bloke konmuş ve hesap ….. tl kadar eksi bakiyeye düşürülmüştür. İtirazımızda belirteceğimiz nedenlerden dolayı bloke işleminin kaldırılması gerekmektedir.
İTİRAZIMIZ VE HUKUKİ NEDENLERİ :
…… firmasında ……………… olarak çalışmaktayım.
Bilindiği üzere maaşlara haciz uygulaması yapılması usulleri bellidir. İcra daireleri kanalıyla yapılacak işlemde haciz yazısı çalışılan kuruma gönderilmekte ve icra kesintisi, maaş banka hesabına yatmadan önce yapılmaktadır. Kesinti yapıldıktan sonraki kalan tutar bankadaki maaş hesabına yatırılmaktadır. Yapılan kesintide çalışılan kurum aracılığıyla ilgili icra müdürlüğüne gönderilmektedir. Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında maaştan yapılabilecek icra kesintisinin üst limiti, maaşın 1/4’ üdür. (Yargıtay 11. HD 21.03.2002 tarih ve 2001/10143 E., 2002/2566 K. Sayılı karar) Bu nedenle maaşımdan 1/4 den fazla yapılacak kesinti hukuka aykırıdır. Aynı şekilde İcra ve İflas Kanunun 83. ve 83/a maddelerine göre de bankanın yaptığı bloke hukuka aykırıdır.
Banka tarafından düzenlenen sözleşmedeki takas-mahsup ilkesine itirazımız:
1- 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Yasası’ nın 24’ üncü maddesinde “…Sözleşmede kart hamilinin haklarını zedeleyici ve kart çıkaran kuruluş lehine tek taraflı haksız şartlar sağlayan hükümlere yer verilemez.” Denilmektedir.
2- 4822 sayılı Yasa ile Değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Yasa’ nın 6. maddesinde “ Satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden , tek taraflı olarak sözleşmeye konulan , tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır. Taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir. Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. “Denilmektedir.
3- Yargıtay 13. HD 23.11.2005 tarih ve 2005/11428 E., 2005/17306 K. sayılı kararında “ Satıcı, sağlayıcı ve kredi veren tarafından tüketiciye akdedilen sözleşmede kullanılan haksız sözleşme şartları geçersizdir.” Denilmektedir.
Çalıştığım …….. firması maaş hesabıyla ilgili ….. bankasıyla anlaşma yapmış. Bende verilen boş sözleşmeyi imzaladım. Tarafımın sözleşmeyi imzalamama gibi bir iradesi yoktur. Çünkü imzalamadığım takdirde maaşımı alamayacaktım.
Bu nedenlerle davacı bankanın hesabıma bloke koyması hukuka aykırı olup kaldırılması gerekir.
SONUÇ : Yapılan işlemin hukuka açıkça aykırı olması nedeniyle öncelikle ihtiyati tedbir kararı ile yürütmenin durdurulmasını, blokenin kaldırılmasını ve tüm yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesi yönünde bir karar verilmesini arz ve talep ederim.
T.C.
YARGITAY 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5840 KARAR NO : 2013/236 Taraflar arasında görülen davada ...3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13.09.2011 tarih ve 2010/330-2011/249 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın ...Şubesi'nde maaş hesabının bulunduğunu, bu hesaba yatan maaşı üzerine, icra memurluğunca verilmiş herhangi bir karar olmamasına karşın davalı bankanın 2009 yılı Ocak ayından itibaren müvekkilinin kefil olduğu kredi borcunun ödenmemesi gerekçesiyle bloke koyduğunu, maaş hesabının tamamının üzerine bloke konulmasının İİK'nun 83/2. maddesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek, müvekkilinin maaş hesabı üzerine konulan blokenin kaldırılmasına, 28.899 TL'nın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde, davacının bankada bulunan mevduatları ve alacakları üzerinde bankanın rehin, hapis ve mahsup hakkının bulunduğuna ilişkin hüküm olduğunu, müvekkilinin bu hüküm uyarınca işlem yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın kefili olduğu kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle davalı bankanın davacıya yönelme hakkının bulunduğu, kredi sözleşmesinde davacının bankada bulunan hesaplarına bloke konulmasına ilişkin hüküm bulunmakta ise de bu hükme dayalı olarak davacının tek geçim kaynağı olan maaşının tamamının bloke edilerek geçim kaynağının yok edilmesinin kabul edilemeyeceği, İİK hükümleri uyarınca maaşların ancak kısmen haczedilebileceği ve bu kısmın da 1/4 den az olamayacağı, davacının gelir durumu ve sosyo ekonomik durumu dikkate alındığında yapılan bloke işleminin maaşın 1/4'ünü geçmeyecek şekilde uygulanmasının uygun görüldüğü, fazlaya ilişkin bloke işleminin yerinde olmadığı, istirdat istemi yönünden ise yapılan kesinti işlemlerinin icraya yönelik bir işlem olmaları, kredi alacağının halen tamamının tahsil edilmemiş olması, hukuka uygun olmayan şekilde uygulanan bloke işlemleri ile tahsil edilen miktarların da alacak aslının belli bir kısmına tekabül etmesi ve uygulanan kesinti miktarını düzenleyici mahkeme kararının ancak karar tarihinden sonra uygulanabilecek nitelikte bulunması karşısında talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle istirdat isteminin reddine, davacının maaşından yapılan kesintinin, maaşının 1/4'ünü geçmeyecek şekilde uygulanmasına karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, davacının maaş hesabı üzerine konulan blokenin kaldırılması ve bu yolla tahsil edilen paranın
isdirdadı istemine ilişkindir. İİK'nun 83. maddesi uyarınca maaşların kısmen haczi mümkün olup haczedilecek kısım maaşın ¼'ünden aşağı olamaz. Öte yandan, anılan maddede sayılan mal ve hakların haciz olunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar da geçerli değildir. O halde, açıklanan hükümler gözetildiğinde davacının maaşının yalnız ¼'ü oranında kesinti yapılabileceği halde, davalının davacıya ait maaş hesabının tamamını bloke etmesi hukuki dayanaktan yoksundur. Esasen bu hususlar mahkemenin de kabulünde bulunmaktadır. Ancak, mahkemece davalının yaptığı kesintinin icraya yönelik olması, kredi alacağının tamamının tahsil edilmemiş bulunması, kesinti miktarını düzenleyen mahkeme kararının ancak karar tarihinden sonra uygulanabileceği gerekçesiyle istirdat istemi reddedilmiştir. Yapılan bu değerlendirme dosya içeriği ile uyuşmamaktadır. Zira, davalı tarafın davacının maaşının tamamını bloke etmesinin yasal dayanağı olmadığına göre davalının haksız biçimde tahsil ettiği parayı iade etmesi gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece, yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.