Arama izni sordum, suçlu oldum! Sinir bozan durum!
İyi günler forum sakinleri,
Bütün içtenliğimle başımdan geçen garip bir olayı anlatmak istiyorum sizlere,
Yaklaşık bir ay kadar önce nöbetteydim, durgun bir nöbetti. Online oyun oynuyordum. Oyundan tanıştığım, ben yaşlarda, benim gibi bir öğrenci arkadaşımla online sohbet ederken yemek ve tanışma amaçlı buluşalım dedik. Saat gece iki gibi nöbeti arkadaşıma devredip hastaneden çıktım, diğer arkadaşı aldım. İki sokak sonra üzerindeki kışlık resmi kazağının kendisine üç beden büyük olduğunu tahmin ettiğim, küçücük arması koltuk altına kayarak görünmez hale gelen ve resmi aracını görünmeyen bir yere park etmiş olan, polis memuru olduğunu sonradan anladığım bir arkadaş beni durdurdu. Ben de durup ''buyurun ne istyorsunuz'' dedim. ''Kimlik kontrolü'' yapıyorum dedi. Tek başınaydı ve hala polis olduğunu gösteren bir belirteç yoktu. ''Polis misiniz'' dedim. Kimliğini gösterdi ''gördün mü'' dedi. Ben de kimliğimi verdim. Sicilim temiz. ''in arabayı arayacağım'' dedi. Ben artık olayın ''iyi niyetli'' olduğundan şüphelenmeye başladım. Çünkü ben sokağa girerken içerisinde 7 kişi seyahat eden yabancı plakalı aracın yanından, beni görür görmez, onları yollayarak, benim yoluma çıkacak şekilde hızlı adımlar attığını görmüştüm. Velhasıl bu şüpheyle arama izni olup olmadığını sordum. Sormaz olaydım. ''Demek arama izni istiyorsun ha diyerek'' aracımın kapısını açtı, tavana tutunarak koltuğun yanındaki eşiğe çıktı. Bu hareketten sonra başıma bir iş geleceğini anladım. 155 i aradım ve dedim ki ''Memur Bey arama izni varsa da bana göstermiyor aracımı aramak istiyor ve gitmeme engel oluyor. Bir ekip yollayabilir misiniz'' dedim.''Polis yanında'' diye bağırarak telefonu kapattı 155. Bunun üzerine yanımdaki memur ekip çağırdı. Tabi bu sırada 2-3 dakikadır tanıştığım arkadaş arabadan indi, diğer ekip geldi, hafif tartaklamalı, biber gazı tehditli, itip-çekmeli ve sülalemi içinde bulunduracak bazda küfürlü (bana ne olduğu hiç sorulmadan) beni arabadan indirip kelepçelediler. Ekip otosunun arkasına tıktılar tabir-i caizse :). Ben hiç ağzımı açmadım. Yani ne yapabilirsin ki çaresizliğin son demleri :). Cüzdanımın en derindeki cebinden, arabadaki peluş ayı yırtılarak içine kadar, arabanın paspaslarının altına kadar arandım bu sırada. Telefonumu istedim vermediler. Trafik ekibi çağrıldı, alkol testi yapıldı, evraklara bakıldı her şeyim tam ve legal. Mukavemetten ceza yazıldı. İmzalamadım. Tıp fakültesi kimliğimi görmelerinden midir bilmiyorum, fakülte hastanesi karşımızda dururken şehrin öbür ucundaki bir hastaneye götürüldüm darp raporu verilmedi. Arada gördüğüm muamele, hakaretler ve ego tatminlerinden bahsetmiyorum bile. Sadece sustum. Karakola getirilip nezarete indirildim, saat 4 e kadar kelepçeli şekilde bekletildim. Sonra yanlış anlaşılma olduğunu uzlaşmak istediklerini belirttiler. Çaresiz, sinirli, yorgun peki dedim. İfadem alındı, ifadelerini vermişler. Yanımdaki arkadaşıma uzlaştığımızı, anons geçildiği için prosedür icabı şahit olması gerektiğini, karşılıklı şikateyçi olmayacağımızı söylemişler. Kızın canına minnet zaten kurtulmak istiyor bulunduğu durumdan, beni 2-3 dkdır tanıyor herhangi bir vicdan durumu da söz konusu olmayacak. Maruz kaldığım muameleye şahit olmasının, durumdan kurtulmak istemesinin, korkunun ve uzlaşmanın verdiği teşvikle ne yazıldığını okumadan imzalamış tanık kısmının altını. Bana da imza için getirildi, okumadan imza atmayacağımı söyledim, okutulmadı haliyle. Ben de ifademi verdim olduğu gibi ama 155 i aradığımı söylemeyi unuttum diye hatırlıyorum. Ertesi gün gidip ilerde faiziyle ödememek için trafik cezamı ödedim. Çok sonra öğrendiğim kadarıyla ifadelerinde ''patinaj çekti, hakaret etti, kimlik vermedi vs'' şeklinde şeyler yazıyormuş. İddianamenin incelenmesi sonucu, asliye ceza mahkemesi tarafından ''görevi yaptırmamak için direnme ve hakaretten'' dava açılmış. Benim kimliğimi anonsla ya da bir şeyle sorgulattı eminim bir yerlerde kaydı var mıdır? Şimdi ben buradan ceza alır mıyım, alırsam ne tür ve ne kadar bir ceza alırım, sicilime işlenir mi gibi sorular beynimi kemiriyor. Arama iznini sormak suç mu arkadaş anlamadım ki, ya da olmadan da arayabilirler mi aracımı. Bir daha böyle bir durumun içinde kalırsam ne yapacağım, kimden yardım isteyeceğim. Tanık arkadaşla konuştum, ceza alacağımı duyunca üzüldü, eğer çağrılırsa olayı olduğu gibi anlatabilirmiş. Bunun bana yararı olur mu bu saatten sonra bilmiyorum. Avukat tutarsam, mahkeme karşısında tevazumu kaybeder miyim ya da hakim bey acaba ''gerçekten yapmış ki avukat tutmuş demek ki suçlu hakikaten'' şeklinde bir düşünceye kapılır mı bilmiyorum. Tutarsam ya da tutmazsam başıma ne gelir, dava ne kadar sürer, şikayetçi olmam gerekiyor mu ya da nasıl olurum ya da olabilir miyim bu saatten sonra ya da ilerleyen aşamalarda bana sorulacak mı zaten 'şikayetçi misin'' diye hiç bir şey bilmiyorum ne yapmam gerektiğiyle ilgili. Bunlardan mütevellit bir daha kimlik gördüğüm sürece herkes ne derse onu yapma kararı aldım, bazı şeylere inancımı kaybettim. Tek bir şey istiyorum; olabilecek en az zaman ve kan kaybıyla bu işi bitirmek ve beraat etmek. Ne gördüğüm muameleyi, ne haksızlığı ispat edebileceğimi ne de bazı şeyleri değiştirebileceğimi zannetmiyorum. Anlattıklarım azdır belki ama asla fazla değildir emin olun lütfen. Benim söyleyeceklerim bu kadar, karar sizin arkadaşlar :) yüce foruma saygılarımı sunuyorum :) (Dip not: güldüğüme bakmayın, inanın sinir bozukluğu ve şaşkınlıktan gözüme uyku dahi girmiyor, yazım yanlışlarım ve yazımın uzunluğu için şimdiden özür dilerim ama bir yerini atlasam olay zinciri kopardı. Ondan çok kısaltamadım hakaret kısımları dışında)
Bütün içtenliğimle başımdan geçen garip bir olayı anlatmak istiyorum sizlere,
Yaklaşık bir ay kadar önce nöbetteydim, durgun bir nöbetti. Online oyun oynuyordum. Oyundan tanıştığım, ben yaşlarda, benim gibi bir öğrenci arkadaşımla online sohbet ederken yemek ve tanışma amaçlı buluşalım dedik. Saat gece iki gibi nöbeti arkadaşıma devredip hastaneden çıktım, diğer arkadaşı aldım. İki sokak sonra üzerindeki kışlık resmi kazağının kendisine üç beden büyük olduğunu tahmin ettiğim, küçücük arması koltuk altına kayarak görünmez hale gelen ve resmi aracını görünmeyen bir yere park etmiş olan, polis memuru olduğunu sonradan anladığım bir arkadaş beni durdurdu. Ben de durup ''buyurun ne istyorsunuz'' dedim. ''Kimlik kontrolü'' yapıyorum dedi. Tek başınaydı ve hala polis olduğunu gösteren bir belirteç yoktu. ''Polis misiniz'' dedim. Kimliğini gösterdi ''gördün mü'' dedi. Ben de kimliğimi verdim. Sicilim temiz. ''in arabayı arayacağım'' dedi. Ben artık olayın ''iyi niyetli'' olduğundan şüphelenmeye başladım. Çünkü ben sokağa girerken içerisinde 7 kişi seyahat eden yabancı plakalı aracın yanından, beni görür görmez, onları yollayarak, benim yoluma çıkacak şekilde hızlı adımlar attığını görmüştüm. Velhasıl bu şüpheyle arama izni olup olmadığını sordum. Sormaz olaydım. ''Demek arama izni istiyorsun ha diyerek'' aracımın kapısını açtı, tavana tutunarak koltuğun yanındaki eşiğe çıktı. Bu hareketten sonra başıma bir iş geleceğini anladım. 155 i aradım ve dedim ki ''Memur Bey arama izni varsa da bana göstermiyor aracımı aramak istiyor ve gitmeme engel oluyor. Bir ekip yollayabilir misiniz'' dedim.''Polis yanında'' diye bağırarak telefonu kapattı 155. Bunun üzerine yanımdaki memur ekip çağırdı. Tabi bu sırada 2-3 dakikadır tanıştığım arkadaş arabadan indi, diğer ekip geldi, hafif tartaklamalı, biber gazı tehditli, itip-çekmeli ve sülalemi içinde bulunduracak bazda küfürlü (bana ne olduğu hiç sorulmadan) beni arabadan indirip kelepçelediler. Ekip otosunun arkasına tıktılar tabir-i caizse :). Ben hiç ağzımı açmadım. Yani ne yapabilirsin ki çaresizliğin son demleri :). Cüzdanımın en derindeki cebinden, arabadaki peluş ayı yırtılarak içine kadar, arabanın paspaslarının altına kadar arandım bu sırada. Telefonumu istedim vermediler. Trafik ekibi çağrıldı, alkol testi yapıldı, evraklara bakıldı her şeyim tam ve legal. Mukavemetten ceza yazıldı. İmzalamadım. Tıp fakültesi kimliğimi görmelerinden midir bilmiyorum, fakülte hastanesi karşımızda dururken şehrin öbür ucundaki bir hastaneye götürüldüm darp raporu verilmedi. Arada gördüğüm muamele, hakaretler ve ego tatminlerinden bahsetmiyorum bile. Sadece sustum. Karakola getirilip nezarete indirildim, saat 4 e kadar kelepçeli şekilde bekletildim. Sonra yanlış anlaşılma olduğunu uzlaşmak istediklerini belirttiler. Çaresiz, sinirli, yorgun peki dedim. İfadem alındı, ifadelerini vermişler. Yanımdaki arkadaşıma uzlaştığımızı, anons geçildiği için prosedür icabı şahit olması gerektiğini, karşılıklı şikateyçi olmayacağımızı söylemişler. Kızın canına minnet zaten kurtulmak istiyor bulunduğu durumdan, beni 2-3 dkdır tanıyor herhangi bir vicdan durumu da söz konusu olmayacak. Maruz kaldığım muameleye şahit olmasının, durumdan kurtulmak istemesinin, korkunun ve uzlaşmanın verdiği teşvikle ne yazıldığını okumadan imzalamış tanık kısmının altını. Bana da imza için getirildi, okumadan imza atmayacağımı söyledim, okutulmadı haliyle. Ben de ifademi verdim olduğu gibi ama 155 i aradığımı söylemeyi unuttum diye hatırlıyorum. Ertesi gün gidip ilerde faiziyle ödememek için trafik cezamı ödedim. Çok sonra öğrendiğim kadarıyla ifadelerinde ''patinaj çekti, hakaret etti, kimlik vermedi vs'' şeklinde şeyler yazıyormuş. İddianamenin incelenmesi sonucu, asliye ceza mahkemesi tarafından ''görevi yaptırmamak için direnme ve hakaretten'' dava açılmış. Benim kimliğimi anonsla ya da bir şeyle sorgulattı eminim bir yerlerde kaydı var mıdır? Şimdi ben buradan ceza alır mıyım, alırsam ne tür ve ne kadar bir ceza alırım, sicilime işlenir mi gibi sorular beynimi kemiriyor. Arama iznini sormak suç mu arkadaş anlamadım ki, ya da olmadan da arayabilirler mi aracımı. Bir daha böyle bir durumun içinde kalırsam ne yapacağım, kimden yardım isteyeceğim. Tanık arkadaşla konuştum, ceza alacağımı duyunca üzüldü, eğer çağrılırsa olayı olduğu gibi anlatabilirmiş. Bunun bana yararı olur mu bu saatten sonra bilmiyorum. Avukat tutarsam, mahkeme karşısında tevazumu kaybeder miyim ya da hakim bey acaba ''gerçekten yapmış ki avukat tutmuş demek ki suçlu hakikaten'' şeklinde bir düşünceye kapılır mı bilmiyorum. Tutarsam ya da tutmazsam başıma ne gelir, dava ne kadar sürer, şikayetçi olmam gerekiyor mu ya da nasıl olurum ya da olabilir miyim bu saatten sonra ya da ilerleyen aşamalarda bana sorulacak mı zaten 'şikayetçi misin'' diye hiç bir şey bilmiyorum ne yapmam gerektiğiyle ilgili. Bunlardan mütevellit bir daha kimlik gördüğüm sürece herkes ne derse onu yapma kararı aldım, bazı şeylere inancımı kaybettim. Tek bir şey istiyorum; olabilecek en az zaman ve kan kaybıyla bu işi bitirmek ve beraat etmek. Ne gördüğüm muameleyi, ne haksızlığı ispat edebileceğimi ne de bazı şeyleri değiştirebileceğimi zannetmiyorum. Anlattıklarım azdır belki ama asla fazla değildir emin olun lütfen. Benim söyleyeceklerim bu kadar, karar sizin arkadaşlar :) yüce foruma saygılarımı sunuyorum :) (Dip not: güldüğüme bakmayın, inanın sinir bozukluğu ve şaşkınlıktan gözüme uyku dahi girmiyor, yazım yanlışlarım ve yazımın uzunluğu için şimdiden özür dilerim ama bir yerini atlasam olay zinciri kopardı. Ondan çok kısaltamadım hakaret kısımları dışında)