İcralı Eve El Konulması
Selamlar.
Öncelikle bu benim değil, çok yakın bir akrabamın ricası üzerine yazılmış bir yazıdır.
Kendilerinin oturduğu evin üzerinde devlet haczi bulunmaktadır. 2004 yılında mahkeme kararı ile satış durdurulmuştur.
Şimdi oturdukları bina yıkılıp, yenilenecek ve haliyle daire ücretleri epey bir artacaktır.
SORULARIM
Yeni bina yapıldığında, yani daire fiyatı arttığı zaman vergi dairesi evi tekrar satışa çıkarabilir mi?
Bu karar tam olarak ne anlama gelmektedir?
2004 yılına ait kararı sizlere yazıyorum. Değerli bilgilerinizi paylaşmanızı rica ediyorum sayın hukukçu arkadaşlar.
"Uyuşmazlık, yükümlü adına uyuşmazlık dönemi için tarh ve tahakkuk ettirilen vergi borcunun yasal sürede ödenmediği nedeniyle düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin yasal olup olmadığı hususuna ilişkindir.
6183 sayılı yasanın 55. maddesinde, usulüne uygun olarak tahakkuk edip kesinleşen ve amme alacağını vadesinde ödemeyenlere borçlarını ödemeleri lüzumunu ödeme emri ile tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan maddeden ödeme emrinde önce amme alacağının tebliğ edileceği ve tahakkuk ettirileceği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan 2013 sayılı V.U.K.nun 93. maddesinde "Tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilimum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, aynı yasanın 103. maddesinde de, muhatabın adresinin bilinmemesi, muhatabın bilinen adresinin yanlış veya değişmiş olması ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmayan veya yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkan bulunmaması ilan yoluyla tebliğ yapılacağı öngörülmüştür.
Dava konusu olayda uyuşmazlık dönemine ilişkin takdir edilen matrah üzerinden salınan vergi ve cezaya ilişkin ihbarnamelerin anılan yasa hükümleri gereğince usulüne uygun tebliğe gidilmeden ilan yoluyla tebliğ edilmesi yasal değildir.
Zira olayda davacının terk ettiği işyeri adresinde arandığı, ortakların ticaret sicilinden ikametgah adreslerinin araştırılarak bu adreslere tebligat cihetine gidilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda yükümlüye anılan yasa hükümlerine göre tebliğ edilmeyen bir vergi borcunun kesinleştiğinden söz edilemez. Dolayısıyla kesinleşmeyen bir kamu alacağı için düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerinde yasal isabet görülmemiştir.
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 27/2. maddesinde, Danıştay veya İdari Mahkemelet, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemini açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verileceği hükmüne bağlanmıştır.
Dava konusu ödeme emirlerinde sözü edilen alacağın cebren tehsili halinde günün ekonomik koşulları göz önüne alındığında davacının telafisi mümkün olmayan zararlarla karşılaşmasına neden olacaktır.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Yasanın 27. Maddesinde öngörülen iki şartın birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması isteminin teminat aranmaksızın kabulüne, dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulmasına, tebligatın tamamlanmasına ....... tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
Öncelikle bu benim değil, çok yakın bir akrabamın ricası üzerine yazılmış bir yazıdır.
Kendilerinin oturduğu evin üzerinde devlet haczi bulunmaktadır. 2004 yılında mahkeme kararı ile satış durdurulmuştur.
Şimdi oturdukları bina yıkılıp, yenilenecek ve haliyle daire ücretleri epey bir artacaktır.
SORULARIM
Yeni bina yapıldığında, yani daire fiyatı arttığı zaman vergi dairesi evi tekrar satışa çıkarabilir mi?
Bu karar tam olarak ne anlama gelmektedir?
2004 yılına ait kararı sizlere yazıyorum. Değerli bilgilerinizi paylaşmanızı rica ediyorum sayın hukukçu arkadaşlar.
"Uyuşmazlık, yükümlü adına uyuşmazlık dönemi için tarh ve tahakkuk ettirilen vergi borcunun yasal sürede ödenmediği nedeniyle düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin yasal olup olmadığı hususuna ilişkindir.
6183 sayılı yasanın 55. maddesinde, usulüne uygun olarak tahakkuk edip kesinleşen ve amme alacağını vadesinde ödemeyenlere borçlarını ödemeleri lüzumunu ödeme emri ile tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan maddeden ödeme emrinde önce amme alacağının tebliğ edileceği ve tahakkuk ettirileceği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan 2013 sayılı V.U.K.nun 93. maddesinde "Tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilimum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, aynı yasanın 103. maddesinde de, muhatabın adresinin bilinmemesi, muhatabın bilinen adresinin yanlış veya değişmiş olması ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmayan veya yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkan bulunmaması ilan yoluyla tebliğ yapılacağı öngörülmüştür.
Dava konusu olayda uyuşmazlık dönemine ilişkin takdir edilen matrah üzerinden salınan vergi ve cezaya ilişkin ihbarnamelerin anılan yasa hükümleri gereğince usulüne uygun tebliğe gidilmeden ilan yoluyla tebliğ edilmesi yasal değildir.
Zira olayda davacının terk ettiği işyeri adresinde arandığı, ortakların ticaret sicilinden ikametgah adreslerinin araştırılarak bu adreslere tebligat cihetine gidilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda yükümlüye anılan yasa hükümlerine göre tebliğ edilmeyen bir vergi borcunun kesinleştiğinden söz edilemez. Dolayısıyla kesinleşmeyen bir kamu alacağı için düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerinde yasal isabet görülmemiştir.
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 27/2. maddesinde, Danıştay veya İdari Mahkemelet, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemini açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verileceği hükmüne bağlanmıştır.
Dava konusu ödeme emirlerinde sözü edilen alacağın cebren tehsili halinde günün ekonomik koşulları göz önüne alındığında davacının telafisi mümkün olmayan zararlarla karşılaşmasına neden olacaktır.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Yasanın 27. Maddesinde öngörülen iki şartın birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması isteminin teminat aranmaksızın kabulüne, dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulmasına, tebligatın tamamlanmasına ....... tarihinde oybirliğiyle karar verildi."