Damardan bir Avukat Yazısı
Özel hastanede çalışan bir doktor, soğuk bir kış günü, gün içinde benzer şikayet ile gelen (öksürük, boğaz gıcıklanması, halsizlik vb) elli hastanın ellisini de sektirmeden bazı tahlillere yönlendiriyor ve doktor ücreti normalde 20-30 lira., o tahlillerin devlete maliyeti x tl ise bu kurguda bir anormallik muhakkak sezersiniz.
Sonuçta doktora dua edilir, şifaya vesile olduğu için ve konu paralel evrende avukat olunca işin şekli değişir.
Acaba avukatların yapacakları teknik çalışmalar tarifeye dahil olmadan, avukat danışman ücretleri düşürülmeli ve her türlü hukuksal teknik analiz bedelleri de Devlet tarafından ödenmeli desem yukarıdaki anlatım mantığı ile ne çıkarılabilir bu deyişten?
“Canım ne yapıyor da, taş attı kolu mu yoruldu” yaklaşımının bela başa geldiğinde ne kadar da saçma olduğunu sadece dert sahibi biliyor aslında.
Kolay avukat olunmuyor. Hoş şimdi yüzlerce hukuk fakültesi sebil mezun veriyor görünse de, avukat olmak için okulu bitirmek yetmiyor. Hatta avukat ünvanını almak bile yetmiyor.
Doğrusu hayatın içinde kesinlikle fakülte sonrası usta çırak ilişkisi bağlamında uzun bir süreç var; lakin mevzuat henüz bunu algılayamadı. Uzman avukatlık kavramı hukuk kurumları ile yasal olarak şimdilik tanışamadı.
Realite, yaşam içinde ise böyle aslında. Hukuki çözüm derdi olan vatandaş, derdinin ağırlığı ve önemine göre konusunda uzman avukat arıyor. Eşin dostun yönlendirdiği, sorduğu soruşturduğu iş bitirir, muhakemesi, enerjisi yüksek avukat, kişilerin, kurumların gözdesi… Çok basit çözümü olan meselelerde bile en iyi savunma talep etmek tabi ki vatandaşın hakkı; fakat yukarıdaki örnek kurgu bu yazıdaki her cümlede aklınızın bir köşesinde olsun.
Binlerce Hukuk Fakültesi mezunu yirmili yaşlarda genç, yirmi yıllık avukatlar ile mesleki anlamda denk tutulan bir mekanizma içindeler. Aslını sorsanız ne o yirmi yıllık avukatlar o yirmili yaşlardaki gençler ile kendilerini bir tutarlar; ne o yirmili yaşlardaki gençler kendilerini üstadları ile bir tutarlar ve ne de ağır kütleli hukuksal konularda çözüm arayışı peşinde olanlar iki grubu bir tutarlar.
Saygınlık, tahlil ve çözüm gücündedir eyvallah; fakat bir de realite var…
Realitede sakat bir eksiklik var. Tarifeleri belirlemek kolay; lakin tecrübeyi tarife sokuşturmak hiç de kolay değil.
Devlet bir memuruna müdürlük makamı için bin türlü tecrübe ister. Bir ahçı mı lazım lokantaya? Tecrübe ister. Bir dersane hocasından istenir. Tıp Fakültesi mezununun dahiliye uzmanı olması için 4 yıl daha pratik tecrübe odaklı eğitim alması istenir; fakat konu hukuk olunca, stajı yeni bitirmiş olan ile yirmi yıllık avukat aynı statüdedir.
Aynı statüde olmadığını tercih söz konusu olunca vatandaş bilir, muhataplar bilir de yasa bilmezden gelir! Bu bilmezden gelme yüzünden mesleğe yeni başlayan avukatlar ezilir, horlanır, itilir, kakılır; hatta aç kalır!
Güvence sağlanmalı ve kademeli sistem oturtulmalı. 10 yılını doldurmuş bir avukata kesinlikle bazı imtiyazlar tanınmalı; ama mesleğe yeni başlayan için de ekonomik özgürlük ve vicdan rahatlığı adına sıkı düzenlemeler yapılmalı.
Muhakeme gücü, kabiliyeti ve tekniğinin haliyle herkeste dört dörtlük olması mümkün değildir ve avukatlık kavramı hukukta konum olarak çok önemlidir.
Hastalığından çıplak göz ve muayene ile emin olduğunu tahlile yönlendiren doktorun da, basit bir hukuksal tedbir ile sorunu çözebilecekken müvekkilini olmadık maddi bedellere yönlendiren avukatın da tarzı ve tavrı genele şamil kılınamaz.
Çok dikkat edilmeli.
Kavramların itibarı, kendinden olmalı. Birisi övdü diye yücelmemeli, yerdi diye alçalmamalı. Kavrama tutunan da ayakta kalabilmek için kavramın itibarına zarar vermemelidir. Şahıs bazında, kavramı incitmek sıkıntı nedeni olacaktır.
Ne sağlık, ne de hukuk endüstri değildir. Bireylerin Anayasal güvence ile belirlenmiş olmasaydı dahi en önemli hakları olarak tüm vicdanlarda ifade bulabilecek hak arama, eğitim ve sağlık haklarının rant kaygısına malzeme telakki edilmesi fikri bile çok ciddi ayıptır.
Avukat dediğimiz kişi, hukuk dünyasında görmediğimizi gören ve değerlendiren, çözemediğimizi çözen, teknik bilgi ile donanmış idrak demektir.
Avukatlık mesleğinin itibarsızlaştırılması, hak arama derdinde olanlar açısından bindikleri dalı kesmek, hakkı tayin etme makamında olanlar için de benzer muamelenin kısa bir zaman sonra başlarına geleceğini fark etmeleri gerekliliği ile tefsir edilmelidir.
Hak, hakkından gelinecek en kolay ve hazmı en zor lokmadır!
Sonuçta doktora dua edilir, şifaya vesile olduğu için ve konu paralel evrende avukat olunca işin şekli değişir.
Acaba avukatların yapacakları teknik çalışmalar tarifeye dahil olmadan, avukat danışman ücretleri düşürülmeli ve her türlü hukuksal teknik analiz bedelleri de Devlet tarafından ödenmeli desem yukarıdaki anlatım mantığı ile ne çıkarılabilir bu deyişten?
“Canım ne yapıyor da, taş attı kolu mu yoruldu” yaklaşımının bela başa geldiğinde ne kadar da saçma olduğunu sadece dert sahibi biliyor aslında.
Kolay avukat olunmuyor. Hoş şimdi yüzlerce hukuk fakültesi sebil mezun veriyor görünse de, avukat olmak için okulu bitirmek yetmiyor. Hatta avukat ünvanını almak bile yetmiyor.
Doğrusu hayatın içinde kesinlikle fakülte sonrası usta çırak ilişkisi bağlamında uzun bir süreç var; lakin mevzuat henüz bunu algılayamadı. Uzman avukatlık kavramı hukuk kurumları ile yasal olarak şimdilik tanışamadı.
Realite, yaşam içinde ise böyle aslında. Hukuki çözüm derdi olan vatandaş, derdinin ağırlığı ve önemine göre konusunda uzman avukat arıyor. Eşin dostun yönlendirdiği, sorduğu soruşturduğu iş bitirir, muhakemesi, enerjisi yüksek avukat, kişilerin, kurumların gözdesi… Çok basit çözümü olan meselelerde bile en iyi savunma talep etmek tabi ki vatandaşın hakkı; fakat yukarıdaki örnek kurgu bu yazıdaki her cümlede aklınızın bir köşesinde olsun.
Binlerce Hukuk Fakültesi mezunu yirmili yaşlarda genç, yirmi yıllık avukatlar ile mesleki anlamda denk tutulan bir mekanizma içindeler. Aslını sorsanız ne o yirmi yıllık avukatlar o yirmili yaşlardaki gençler ile kendilerini bir tutarlar; ne o yirmili yaşlardaki gençler kendilerini üstadları ile bir tutarlar ve ne de ağır kütleli hukuksal konularda çözüm arayışı peşinde olanlar iki grubu bir tutarlar.
Saygınlık, tahlil ve çözüm gücündedir eyvallah; fakat bir de realite var…
Realitede sakat bir eksiklik var. Tarifeleri belirlemek kolay; lakin tecrübeyi tarife sokuşturmak hiç de kolay değil.
Devlet bir memuruna müdürlük makamı için bin türlü tecrübe ister. Bir ahçı mı lazım lokantaya? Tecrübe ister. Bir dersane hocasından istenir. Tıp Fakültesi mezununun dahiliye uzmanı olması için 4 yıl daha pratik tecrübe odaklı eğitim alması istenir; fakat konu hukuk olunca, stajı yeni bitirmiş olan ile yirmi yıllık avukat aynı statüdedir.
Aynı statüde olmadığını tercih söz konusu olunca vatandaş bilir, muhataplar bilir de yasa bilmezden gelir! Bu bilmezden gelme yüzünden mesleğe yeni başlayan avukatlar ezilir, horlanır, itilir, kakılır; hatta aç kalır!
Güvence sağlanmalı ve kademeli sistem oturtulmalı. 10 yılını doldurmuş bir avukata kesinlikle bazı imtiyazlar tanınmalı; ama mesleğe yeni başlayan için de ekonomik özgürlük ve vicdan rahatlığı adına sıkı düzenlemeler yapılmalı.
Muhakeme gücü, kabiliyeti ve tekniğinin haliyle herkeste dört dörtlük olması mümkün değildir ve avukatlık kavramı hukukta konum olarak çok önemlidir.
Hastalığından çıplak göz ve muayene ile emin olduğunu tahlile yönlendiren doktorun da, basit bir hukuksal tedbir ile sorunu çözebilecekken müvekkilini olmadık maddi bedellere yönlendiren avukatın da tarzı ve tavrı genele şamil kılınamaz.
Çok dikkat edilmeli.
Kavramların itibarı, kendinden olmalı. Birisi övdü diye yücelmemeli, yerdi diye alçalmamalı. Kavrama tutunan da ayakta kalabilmek için kavramın itibarına zarar vermemelidir. Şahıs bazında, kavramı incitmek sıkıntı nedeni olacaktır.
Ne sağlık, ne de hukuk endüstri değildir. Bireylerin Anayasal güvence ile belirlenmiş olmasaydı dahi en önemli hakları olarak tüm vicdanlarda ifade bulabilecek hak arama, eğitim ve sağlık haklarının rant kaygısına malzeme telakki edilmesi fikri bile çok ciddi ayıptır.
Avukat dediğimiz kişi, hukuk dünyasında görmediğimizi gören ve değerlendiren, çözemediğimizi çözen, teknik bilgi ile donanmış idrak demektir.
Avukatlık mesleğinin itibarsızlaştırılması, hak arama derdinde olanlar açısından bindikleri dalı kesmek, hakkı tayin etme makamında olanlar için de benzer muamelenin kısa bir zaman sonra başlarına geleceğini fark etmeleri gerekliliği ile tefsir edilmelidir.
Hak, hakkından gelinecek en kolay ve hazmı en zor lokmadır!