Sayın feyz ve Sayın funda görüşlerinizi destekleyen mahiyette kararlarda arıyorum ama bulamıyorum bir karar daha var kararın sonunda talih uyarın notu biraz farklı ama olmayana ergi metodu ile bir sonuca varılabilir diye düşünüyorum
ÖZET: Tasarrufun iptali davası sırasında mahkemece İİK. 281/II uyarınca ;ihtiyati haciz; yerine -hatalı olarak- ;ihtiyati tedbir kararı verilmiş dahi olsa düzenlenen sıra cetvelinde lehine ihtiyati tedbir kararı verilmiş olan alacaklıya da pay ayrılması gerekeceği
YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ
T: 17.2.2005
E:2004/6608
K:2005/1465
Davacı vekili ;davalı Süleyman;dan alacaklı olduklarını, borçlunun mal kaçırmak gayesiyle 481 parsel sayılı taşınmazının damadı olan diğer davalı Mücahit;e devrettiğini, bu tasarrufun iptali için Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davada taşınmazın tapu kaydına 2.10.2001 günü ihtiyati tedbir konulduğunu, taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde, bu ihtiyati tedbirin dikkate alınmadığını; ileri sürerek ;sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalılar yargılamaya katılmamışlar, davalıya müdahil sıfatıyla katılan sıra cetveli alacaklısı Cengiz Yeşilçay vekili ise ;ihtiyati tedbirin sıra cetveline alınmasının mümkün olmadığını#; bildirerek, ;davanın reddi gerektiğini; savunmuştur.
İcra mahkemesince ;yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; İİK.nun 100. maddesi uyarınca ihtiyati tedbirini hacze iştirak edemeyeceği, bu nedenle sıra cetveli düzenlenirken dikkate alınamayacağı; gerekçesiyle ;davanın reddine; karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı yan dava dilekçesinde ;borçlunun, satışa konu 481 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muvazaalı tasarrufun iptali için açtıkları davada taşınmazın tapu kaydına 2.10.2001 tarihinde ihtiyati tedbir konulduğunu, bunun da düzenlenen sıra cetvelinde dikkate alınmasını; bildirmiştir.
Tasarrufun iptali davaları, İİK.nun 277 ilâ 284. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, anılan yasanın 281/II. maddesine göre hakim, davada alacaklının talebi üzerine iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında ihtiyati haciz kararı verebilir. Bu maddede sözü edilen ihtiyati haciz, aynı yasanın 257 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati hacizden ve HUMK.nun 101. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbirden farklı ve özel nitelikli bir haciz türüdür. Bu ihtiyati haciz türünde, alacağın tahsilinin temini için borçlunun diğer mallarına değil, doğrudan doğruya iptale tabi tasarrufun konusu olan mallar üzerine haciz konulması sözkonusudur.
Uygulamada ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kavramlarının zaman zaman birbirine karıştırılarak tapu kayıtlarına farklı yazımlar sözkonusu olabilmektedir.
Bu durumda, mahkemece tasarrufun iptali istemiyle açılan Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/503 E. ve 2004/104 K. sayılı dosyasının ve 481 parsel sayılı taşınmaz üzerine bu dosyadan konulan ihtiyati tedbire ilişkin evrakı müsbitenin celbi ile, kayıttaki şerhin HUMK.nun 101. ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 920/I. maddeleri kapsamında ihtiyati tedbir mi, yoksa İİK.nun 281/II. maddesi kapsamında ihtiyati haciz mi olduğunun tesbiti ile varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilme gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
NOT: Yüksek mahkemenin yukarıdaki içtihadı son derecede isabetli ve övgüye değer niteliktedir. Çünkü uzun yıllardır icra daireleri düzenledikleri "sıra cetvelleri"nde sadece hacizlere ve ihtiyati hacizlere yer vermekte olup, ihtiyati tedbirlere pay ayırmamaktaydılar. Uygulamada ise, mahkemeler "ihtiyati haciz" ya da "ihtiyati tedbir" kararı verirken özenli davranmamakta, birinin yerine diğerini vermektedirler. Hatta tasarrufun iptali davalarında açıkça İİK. 281/II'de "mahkemelerin davacı-alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği" öngörülmüş olmasına rağmen maalesef uygulamada genellikle mahkemeler, davacı-alacaklının bu konudaki taleplerini reddetmekte ve "ihtiyati haciz" yerine "ihtiyati tedbir" kararı vermektedirler. Mahkemeleri bu yanlış tutumundan vazgeçiremeyeceğini anlamış olmalı ki yüksek mahkeme çok isabetli şekilde "tasarrufun iptali davalarında mahkemelerce verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarının da niteliği itibari ile ihtiyati haciz kararı sayılması gerektiğini" vurgulayarak "mahkemelerce verilmiş olan diğer tedbir karalarının da, ihtiyati haciz kararları gibi sıra cetvelinde yer alacağını" vurgulayarak, uygulamada çok gereksinim duyulan yepyeni bir içtihat oluşturmuştur...
Belkide yanılıyorumdur.
Yukarıdaki karardan anladığım şudur;
karar aslında ihtiyati haciz kararı olması gereken bir ihtiyati tedbirin sıra cetvelinde dikkate alınmamasını eleştirmiştir.
Bu itibarle demekki
karar gerçekten tedbir mahiyetinde olsa idi sıra cetvelinde dikkate alınmasına gerek olmayacaktı
kararda sıra cetveli yapılması hususunda bir olumsuzluk belirtilmemiştir. Sıra cetveli yapılabileceğine göre satış gerçekleşmiştir. Başka bir değişle satış yapılabilir (haciz olsa dahi) tedbirde ise hiç sıkıntı olmaması gerekir