HD 09 Esas : 2003/005119 Karar: 2003/018634 Tarih: 04.11.2003
* İŞ SÖZLEŞMESİNİN FESHİ
Anahtar kelime ve madde referansı tamamlanmıştır. Lütfen karar metnine bakınız.
(1475 s. İş K. m. 16, 17)
Taraflar arasındaki, ihbar,kıdem ve sendikal tazminat, izin ücreti öğrenim yardımı, sosyal yardım ve ücret alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesi ve davacı Avukatıncada duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 4.11.2003 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat Ebru Us ile karşı taraf adına Avukat Hatice Güngör geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1.Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere gore, davacının tüm temyiz itirazlarıyle davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 83/son maddesi hükmü uyarınca taraflardan her biri yargılama sırasında ancak birer kez ıslah hakkını kullanabilir. Davacı taraf önce 26.9.2002 tarihli dilekçe ile Mayıs 2002 ayına ait ücret alacağı için dava konusunu arttırmış, daha sonra 20.1.2003 tarihli ıslah dilekçesiyle tüm istekler yönünden fazlaya dair haklarını ıslah süretiyle arttırma yoluna gitmiştir. Davalı vekili tarafından bu ıslah dilekçesinin kabul edilmediği takibeden ilk oturumda açıklanmıştır. Böyle olunca mahkemece 20.1.2003 tarihli ıslah dilekçesi ile arttırılan miktarların da hüküm altına alınması hatalı olmuştur.
3-Davacı işçi, işverence ücretsiz izin uygulamasına gidildiğini ve işe çağırılmayı beklerken devamsızlık nedenine dayalı olarak davalı işvrence iş sözleşmesinin feshedildiğine dair yazıyı aldığını belirterek ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinde bulumuştur.
Davalı işveren ise işçilerin ödenmeyen ücretleri sebebiyle işyerine gelmeyerek çalışmadıklarını, 8-10 Temmuz 2002 tarihlerinde devamsızlık sebebiyle durumun 11 Temmuz 2002 günü noter marifetiyle tespitinin ardından 12. Temmuz 2002 tarihinde 1475 Sayılı İş Kanununun 17/II-f maddesi uyarınca haklı olarak davalı işçinin iş sözleşmesinin feshedildiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının iddiasına değer verilerek istek konusu tazminatların kabulüne karar verilmiştir.
İşyerinde ücretsiz izin uygulamasına gidildiği iddiası, davacı ile aynı durumda olan ve işverene karşı dava açan davacı tanıklarınca da doğrulanmış ise de salt bu tanık anlatımlarına göre sonuca gidilmesi doğru olmaz. Bunun dışında ücretsiz izin uygulamasını gösteren bir delil bulunmamaktadır. Öte yandan anılan tarihlerde davalı firmanın üretimle ilgili bazı siparişleri almış olduğu ve işçilerin işi bırakması sebebiyle bu taleplerin yerine getirilemediği, buna bağlı olarak siparişlerin iptal edildiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Söz konusu belgeler, davalı tanıklarının anlatımlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, ekonomik krize bağlı olarak son birkaç ay ücretlerinin ödenemediği ancak mevcut siparişler üzerine çalışılması halinde kısa süre sonra bu ödemelerin yapılabilceğinin işverence açıklandığı, davacının da aralarında bulunduğu bir kısım işçilerin işe gelmeyerek iş sözleşmelerinin feshettikleri kabul edilmelidir. Gerçekten, 1475 Sayılı İş Kanununun 16/II -d bendi ücreti gününde ödenmeyen işçiye haklı fesih imkanı vermektedir ve davacının işverenle aralarında geçen konuşmadan sonra işyerine gelmemesi, anılan fıkra uyarınca iş sözleşmesinin işçi tarafından feshedildiğini göstermektedir. Bu durumda davacının ihbar tazminatına hak kazanabilmesi mümkün değildir.Mahkemece ihbar tazminatı isteğinin reddine karar verilmelidir.
4- Davacının 1.12.1991-12.7.2002 tarihleri arasında çalıştığı taraflar arasında tartışmasızdır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda hizmet süresi 11 yıl 7 ay 11 gün olarak hesaplanmış ve mahkemece buna itibar edilerek davaya konu tazminat ve alacaklar yönünden hesaplama yapılmıştır. Ancak, anılan tarihler arasında geçen süre 10 yıl 7 ay 11 gün olup, bu şekilde hizmet süresinin, olduğundan daha fazla olarak kabulü de dahalıdır.
5-Davacı vekili 26.9.2002 tarihli dilekçe ile Mayıs 2002 ücretinin ödenmediğini belirterek dava konusunu ıslah yoluyla arttırmış ve mahkemece anılan isteğin kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, davalı tarafça sunulan ve davacı işçinin imzasına itiraz etmediği ücret bordroları içinde Mayıs 2002 bordrosu da bulunmaktadır.Anılan ücret bordrosu dikkate alınmaksızın Mayıs 2002 ücretinin ödenmediğinin kabulü ile hüküm altına alınması doğru değildir.
6- Dava dilekçesinde Mayıs, Haziran, Temmuz 2002 dönemine ait ödenmeyen ikramiye ve sosyal hakları talep edilmiş, bilirkişi tarafında bu dönemde iki dini bayram varmış gibi bayram harçlığı hesaplanmıştır. Oysa anılan dönem içinde dini bayram bulunmamaktadır. Mahkemece bayram harçlığı isteğinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi de hatalıdır.
7-Davacının aylık ücretinin miktarı konusunda da taraflar arasında uyuşmazlık sözkonusudur. Davacı işçi son ücretinin aylık net 270.000.000 TL olduğunu ileri sürmüş, davalı ise 255.000.000 TL brüt olduğunu savunmuştur. Davacı işçi bu hususu aynı durumda olup işverene karşı dava açan tanıklar yoluyla ispat yoluna gitmiş, davalı ise imzalı ücret bordolarını sunmuştur. Mahkemece davacının iddia ettiği ücreti kabul edilerek sonuca gidilmişse de gerçek durumun ortaya çıkarılabilmesi için ilgili meslek kuruluşundan ücret araştırması yapılması gereklidir.Bu konuda eksik incelemeyle karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, Davalı yararına takdir edilen 275.000.000 TL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 4.11.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
---------------------------
HD 09 Esas : 2003/000591 Karar: 2003/001177 Tarih: 03.02.2003
* KIDEM TAZMİNATI
* HİZMET AKTİNİN FESHİ
Anahtar kelime ve madde referansı tamamlanmıştır. Lütfen karar metnine bakınız.
(1475 s. İş K. m. 16)
Davacı, kıdem tazminatı ile fazla çalışma ve tasarruf teşfik neması alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davalı işyerinde elektrik açma-kesme işini yapan davacı ve birkaç arkadaşı, davalı işverenin Sosyal Sigortalar Kurumu''''na primlerini gerçek ücret yerine asgari ücret üzerinden yatırması tasarruf teşfik kesintilerine ait nema alacaklarını ödememesi ve en önemlisi hiçbir gerekçe gösterilmeden ücretlerinin bordrodaki asgari ücrete düşürüleceğinin açıklanması üzerine işverene önel vererek hizmet akitlerini 1475 Sayılı Yasanın 16/II.md.uyarınca feshettiklerini belirterek kıdem tazminatı ile birlikte tasarruf teşfik kesintisi nema alacağı ve fazla mesai çalışmaları karşılığı ücret alacağının hüküm altına alınmasını talep etmişlerdir.
Mahkemece davacı tanık anlatımlarının anlatımı ile belirlenen fazla mesai ücret alacağı kabul edilirken, ücret konusunda davacı tanıklarının dava açanlar olup, menfaat birliği içinde oldukları beyanlarına itibar edilemeyeceği, ücret konusunda ilgili makam şeklinde düzenlenen ve davalı işveren imzasını taşıyan belgenin ise bordro ve davacı beyanı ile çeliştiği başka amaçlarla kullanılmak üzere alındığı bordroların ihtirazi kayıtsız imzalanması nedeni ile ücretin düşürülmesi olgusundan ve haklı fesihten söz edilemeyeceği gerekçesiyle kıdem tazminatı istemi reddedilmiştir. Tasarruf teşvik kesintisi nema alacağı ise davacının 2 yıldan fazla çalışması olmadığı başka işyerlerinde de olsa 2 yıldan fazla tasarrufta bulunduğunu kanıtlamadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı meslek lisesi mezunu olup, teknik beceri isteyen elektrik açma-kapama işinde çalışmıştır. Ücret konusunda esas alınan bordroda tüm işçilerin aynı ücret aldıkları anlaşılmaktadır. Teknik beceri isteyen bir işte vasıflı olan bir işçinin asgari ücret üzerinden çalışması hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi, işyerinde tüm işçilerin hem aynı hemde asgari ücretli çalıştığını kabul etmekte olağan değildir. Diğer taraftan birbirlerine tanık olan davacıların fazla mesai konusundaki beyanlarına itibar edilerek bu alacağın kabulüne karar verip aynı tanıkların fesih ve ücret konusundaki beyanlarına yazılı gerekçe ile itibar edilmemesi çelişkiden ibarettir. Ayrıca davacının gerçek ücretinin bordrodaki ücret olmadığı işverenin onayladığı ve ilgili makama düzenlenen belgeden de anlaşılmaktadır. Böyle bir belge düzenlenmiş ise sonuçlarına katlanılmalıdır. Bu nedenle davacının ücreti bu imzalı belge ve tanık beyanları ve davacının iddiası birlikte değerlendirilerek saptanmalıdır. Tüm bu olgulara göre fesih konusundaki değerlendirme ve davacının kıdem tazminatının yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalıdır.
Davalı işverenin tasarruf teşfik kesintilerini yasa gereği ilgili yere yatırmadığı Sosyal Sigortalar Kurumu ile taksitlendirme formunun işe giriş tarihinden önceki bir döneme ait olduğu ayrıca davacının sigortalı işe giriş bildirgesine göre tekrar işe girişinin yapıldığı başka bir anlatımla daha önce de davalı yada başka işveren nezdinde çalışmasının olduğu anlaşılmaktadır. Davacı resmi kayıtlara dayandığına göre ilgili resmi kurumdan kayıtları getirtilerek buna göre çalışma süresinin saptanması ve iki yılı geçtiği takdirde tasarruf teşfik kesintisi yatırmayan davalı işverenin nema alacağından sorumlu tutulması gerekir. Eksik inceleme sonucu bu isteğin de reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Hüküm altına alınan fazla mesai alacaklarının asgari ücret üzerinden hesaplandığı görülmüştür. Yukarıda zikredildiği üzere saptanacak gerçek ücret üzerinden fazla mesai alacağının hesaplanıp hüküm altına alınması hatalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 3.2.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.