Alıntı:
litigation rumuzlu üyeden alıntı
Borcun nasıl tahsil edileceğine Turkcell'in avukatı karar verir. İster eve hacize gelir, ister maaş haczi uygular. Tercih onundur. Görevi en hızlı şekilde alacaklıyı hakkına kavuşturmaktır. Borcunu öde demek ise ne tehdittir ne şantaj... Üstelik avukatlar kanunun kendisine verdiği yetkiyi kullanırlar. Arayanlar pazarlamacı değil, hukuk bürosu.
Açıkcası ben de bir GSM şirketinin vekili bir hukuk bürosu ile aynı sıkıntıyı yaşıyorum.
Özetle durum şöyledir:
Bir yakınıma 2 bankadan toplam 4 dosya olmak üzere kredi kullandım ve icralık oldum. Bu durum kendi şahsi borçlarımın ödemelerinde ayrıca sorun yaşamama sebep oldu ve icra işlemleri haklı olarak başladı. Maaşımdan halihazırda 1/4 oranında kesinti yapılıyor ve sırada bekleyen 4-5 dosya daha var. Sırada bekleyen dosyaların avukatlarıyla görüştüm . Adelet önlisans ve kamu yönetimi mezunu olduğumdan ve biraz da merakımdan Borcunu ödememekten ya da ödeyememekten dolayı hapis cezası almayacağımı ancak verdiğim "Taahütü İhlal Etmem Halinde" hakkımda disiplin hapsi cezasına hükmedilebileceğini bildiğim için "Taahüt vermeden" taksitle ödemek istediğimi kendilerine söyledim. Sağolsunlar iki avukat bana yardımcı oldular ve taksit yaptılar, ben de düzenli olarak ödüyorum.Hakkımda bir GSM şirketinin başlattığı bir icra takibi sonrasında ilgili bürodan avukat olduğunu söyleyen bir hanımefendi beni aradı. Kendisine durumu anlattım. Evinize geliriz dedi, doğal olarak gelebileceklerini böyle bir hakları olduğunu bildiğimi söyledim. Daha önce başka dosyalar için icra memuru ve görevlilerin geldiklerini ancak haczi kabil menkul bir mal olmadığı için tutanak tuttuklarını isterseler onların da gelebileceklerini söyledim yani "eve davet ettim"
Bu sefer seni hapse attırırız dedi, herhangi bir taahhüt vermediğimi beni neye dayanarak hapse attıracağını sordum ve aldığım cevap çok beni hem üzdü hem kızdırdı "XXX çok büyük bir şirkettir isterse yapar" Hanımefendiye bu ülkenin kanunlarla idare edildiğini ve bu cevabın hoş olmadığını söyledim. Beyefendi bunu yapan icra memurları biz değiliz, isterseniz numarasını vereyim görüşün (sanki icra memuru o büronun maaşlı çalışanı) ". Bana bir başka avukatın numarasını verdi ben de görüştüm. Avukat hanım bir karışıklık olduğunu, o arkadaşın stajer olduğunu ve isim benzerliğinden başka bir dosya ile karıştırdıklarını söyledi. ben buna inanmadım ama uzatmadım. Durumumu tekrarladım. Ayın 15'inden sonra bir yakınımdan kredi kartı bulursam ödemeye çalışırım çünkü samimi bir arkadaşımın hesap kesimi ayın 15'i dedimve kapattık. Ama arkadaşım yardımcı olamadı. Bu gün belki 15 defa aradılar, açmadım telefonu. En son mecbur açtım. Duruumu tekrar ettim. Pazartesi arayacağız diyerek kapattılar.
Borçlarını ödemek için çırpınan biri olarak beni hapis cezası aldırmakla korkutmak isteyen, bunun dayanağını sorduğumda ise büyük şirketiz diyen birine ne diyebilirim ki. Belli ki bu hanımefendi avukat değil hatta belki stajer bile değil. Öyle olsa bunu yapmaz diye düşünüyorum. yanında çalıştığı avukat beyefendi böyle bir izin verdi ya da onun da bu durumdan haberi yok. aslında hep duyduğumuz borcunu kasten ödemeyenler gibi yapmak var. benim maaşımdaki icra 4-5 sene bitmez.
Öğrenmek istediğim;
Ben borcu ödemesem, sıralarını beklemekten ve arada sırada eve gelmekten başka ne yapabilirler ?
Bu büronun yaptığı hapse attırırız söylemi suç mudur?
Konuşmalar kaydedilmiyor diye varsayarsak, en azından devamlı surette aradıkları, mesaj yazdıkları bir şekilde GSM şirketinde kayıtlıdır. Bu durum TCK'nın 123. maddesinin "Kişilerin huzur ve sükununu bozma" kapsamına girer mi?
Cevaplar için şimdiden teşekkürler, saygılarımla