Bu sözleşmenin nasıl uygulanacağına ilişkin Adalet Bakanlığı UHDİGM nin 2011 yılında cıkardığı 65-2 sayılı genelge mevcut. BU genelgede sözleşmenin mahiyeti gibi hususlara da değinilmiş. Genelge'deki gibi işlem yapılacak:
Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi ile 5717 sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun'un uygulanmasına ilişkin 01/03/2008 tarihli ve 65/1 sayılı Genelgemizin Sözleşmeye taraf devletler ve uygulamada karşılaşılan sorunlar açısından güncellenmesine ihtiyaç duyulmuştur.
I - GENEL OLARAK
(1) 1980 tarihli "Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi" Türkiye açısından 01/08/2000 tarihinde, anılan Sözleşmenin uygulanmasını sağlamaya yönelik usul ve esasları düzenleyen 5717 sayılı "Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun" ise 04/12/2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
(2) Türkiye açısından Sözleşme, ülkemiz ile (Ek:1)'de yer alan devletler arasında yürürlüktedir.
(3) Sözleşmenin 6'ncı maddesi ve 5717 sayılı Kanunun 4'üncü maddesi uyarınca, Sözleşmede öngörülen yükümlülükleri yerine getirmek üzere Bakanlığımız Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü "Merkezi Makam" olarak belirlenmiştir.
(4) Sözleşme ve Kanunun amacı; 16 yaşını tamamlamamış çocuğun, velayet hakkı ihlal edilerek bir ülkeden diğer bir ülkeye götürülmesi veya alıkonulması halinde, derhal mutat meskeninin bulunduğu ülkeye geri dönmesini veya şahsi ilişki kurma hakkının tesis edilmesini sağlamaktır.
(5) Sözleşmenin 3'üncü maddesi uyarınca, bir çocuğun yerinin değiştirilmesinin veya alıkonulmasının haksız olarak nitelendirilebilmesi için:
a) Çocuğun yerinin değiştirilmesi veya alıkonulması, bu fiillerin gerçekleşmesinden hemen önce mutat meskeninin bulunduğu devletin hukuku uyarınca, bir kişiye veya bir kuruma tek basma veya birlikte kullanılmak üzere tevdi edilmiş bulunan velayet hakkının ihlal edilmesi suretiyle meydana gelmiş olması,
b) İhlal edilmiş bulunan velayet hakkının yer değiştirme veya alıkoyma vakıasının gerçekleştiği sırada fiilen kullanılmakta veya bu vak'a gerçekleşmemiş olsaydı kullanılacak olması,
Gerekmektedir.
(6) 5717 sayılı Kanun'un 5'inci maddesi uyarınca; Merkezi Makam görevlerini mahalli Cumhuriyet başsavcılıkları aracılığıyla;
a) Sözleşme kapsamında çocuğun iadesi veya çocukla şahsi ilişki kurma hakkının kullanılması konusunda bir başvurunun yapılmasını müteakip çocuğun bulunduğu yeri tespit etmek,
b) Çocuğun menfaatlerinin korunması için kolluk ve diğer yetkili makamların görevlendirmesi de dahil olmak üzere, gerekli bütün tedbirleri almak,
c) Çocuğun, kendisini kaçırmış olan kişinin rızası ile iadesi veya taraflar arasında sulh yoluyla bir çözüme ulaşılması için gerekli girişimlerde bulunmak,
d) Çocuğun, kendisini kaçırmış olan kişinin rızası ile iadesi veya taraflar arasında sulh yoluyla bir çözümün bulunması mümkün değilse, çocuğun iade edilip edilmeyeceği veya şahsi ilişkinin kurulması konusunda bir karar verilmek üzere yetkili mahkemede dava açmak,
Suretiyle yerine getirmektedir.
(7) Çocuğun iadesi veya şahsi ilişki kurulmasına yönelik açılacak davalar için hiçbir teminat, kefalet ve depozito istenemez.
(8) Sözleşmenin uygulanması ile ilgili belgeler resmi onay veya benzeri her türlü formaliteden muaftır.
(9) Sözleşmenin 25'inci maddesi ile 5717 sayılı Kanun'un 28'inci maddesine göre, başvuruda bulunan kişilerin adli yardımdan faydalanması mümkündür.
(10) Sözleşmenin 21 'inci maddesi ile 5717 sayılı Kanunun 11'inci maddesinde, şahsi ilişki kurma hakkının tesisi veya korunmasına ilişkin taleplerin, çocuğun geri dönüşüne ilişkin talepler ile aynı usul ve şekilde yapılabileceği belirtilmektedir.
(11) Sözleşmenin 35/1 'inci maddesi uyarınca, Sözleşme ancak ilgili devletler açısından yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleşen çocuk kaçırma vak'aları hakkında uygulama alanı bulabilecektir.
II- SÖZLEŞME VE 5717 SAYILI KANUN'UN UYGULAMA ALANI
(1) Sözleşme ve Kanun'un uygulanmasında Cumhuriyet başsavcılıklarının görevleri iki bölümden oluşmaktadır:
A) Talep Eden Makam Olarak;
(2) Cumhuriyet başsavcılıkları, mutat meskeni Türkiye'de olup da, velayet hakkı ihlal edilmek suretiyle başka bir Akit Devlet ülkesine götürülen çocuğun geri dönmesinin sağlanmasında 'Talep Eden Makam" işlevini görecektir. Böyle bir başvuruda bulunulması halinde, Cumhuriyet başsavcılığı, çocuğun bulunduğu Devletin Sözleşmeye taraf olup olmadığını tespit ettikten sonra, belgelerin düzenlenmesinde talepte bulunana yardımcı olacak ve belgeleri ilgili Devlet merkezi makamına iletilmek üzere Bakanlığımıza gönderecektir.
(3) Sözleşme hükümleri uyarınca çocuğun iadesi sürecinin işlemeye başlaması, öncelikle buna ilişkin bir talebin yapılmasına bağlıdır. Sözleşmenin 8'inci maddesi uyarınca talep; başvuruda bulunanın, çocuğun ve çocuğu götürdüğü veya alıkoyduğu ileri sürülen kişinin kimlik bilgilerini, çocuğun doğum tarihini, iade talebinin gerekçelerini, çocuğun bulunduğu yere ve yanında kaldığı kişiye ilişkin mevcut bilgileri içermelidir. Örnek olarak hazırlanan Türkçe-İngilizce ve Türkçe-Fransızca talep formları (Ek:2)'de yer almaktadır. Talep formu ve ekindeki belgelerin noter ya da başka bir merci tarafından onaylanmasına gerek bulunmamaktadır. Başvuru sahibinin, beyanını yer ve tarih belirterek imzası ile teyit etmesi yeterlidir.
Talebe Eklenecek Belgeler:
(4) Başvuruya; mevcut ise iade talebine dayanak teşkil eden mahkeme kararının veya taraflar arasındaki anlaşmanın iki örneği, Türk mevzuatının velayete veya vesayete ilişkin hükümleri ve uyuşmazlığı çözmeye elverişli diğer belgeler eklenmelidir. Çocuğun ve çocuğu kaçıran kişinin mümkünse son halini gösteren birer fotoğrafının eklenmesi de yararlı olacaktır.
(5) Talep formu ve ekli belgelere, başvuruda bulunulan devletin resmi dilinde yapılmış olan tercümeleri eklenecektir. Başvuruda bulunulan devlet diline tercümenin mümkün olmaması halinde, talepname ve ekli belgeler İngilizce veya Fransızca dillerinde düzenlenebilir. Sözleşmeye dil yönünden çekince koymuş (Ek:4)'te belirtilen ülkelere ilişkin başvuruların ilgili ülke dilinde yapılması zorunludur.
(6) Talepte bulunulan Devlet merkezi makamının gerek görmesi halinde, iade başvurusunda bulunan kimseden, kendi adına hareket etme veya adına hareket etmekle yetkilendirilen bir temsilci tayin etme yetkisi veren yazılı bir yetki belgesi istenebilecektir. Yetki belgesinin İngilizce ve Fransızca örnekleri (Ek:3)'te yer almaktadır. Almanya nezdinde yapılacak taleplerde doldurulması gereken vekaletname farklı özellik arz ettiğinden (Ek:3)'te ayrıca düzenlenmiştir.
B) Talep Edilen Makam Olarak;
(7) Çocuk Türkiye'de bulunuyorsa, yabancı devlet merkezi makamından alınan talebin Bakanlığımızca mahalli Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesini müteakiben; 5717 sayılı Kanunun 5'inci maddesi uyarınca; çocuğun bulunduğu yer belirlendikten sonra, Cumhuriyet başsavcılıklarınca, kaçıran kişinin rızası ile çocuğun teslimi veya taraflar arasında dostane bir çözümün sağlanması için çocuğu kaçıran kişinin bizzat beyanı alınarak, uzlaşma yolu ile çözüme ulaşılmaya çalışılacaktır.
(8) Çocuğun rıza ile tesliminin kabul edilmesi halinde keyfiyetin, çocuğun teslim alınmasını teminen talepte bulunan Devlet merkezi makamını haberdar etmek üzere derhal Bakanlığımıza bildirilmesi gerekmektedir.
(9) Kaçıran kişinin rızası ile çocuğun tesliminin veya taraflar arasında dostane çözüme ulaşılmasının mümkün olmadığı anlaşılırsa, buna ilişkin ifade tutanağı ivedi olarak Bakanlığımıza iletilmeli, Bakanlığımızın düşünce yazısı üzerine, çocuğun iade edilip edilmeyeceğine ilişkin bir karar verilmek üzere talep ve ekli belgeler, 5717 sayılı Kanunun 6'ncı maddesi uyarınca yetkili ve görevli Aile Mahkemesine tevdi edilmelidir. Dava namenin bir örneği de Bakanlığımıza gönderilmelidir.
(10) 5717 sayılı Kanunun 27'nci maddesi gereğince çocuğun iadesi talebiyle ilgili olarak açılacak davanın yargılama masraflarının, ileride haksız çıkan taraftan alınmak üzere kovuşturma ödeneğinden karşılanması gerekmektedir.
(11) Mahkemece çocuğun iadesi konusunda verilen kararın kesinleşmesinden sonra gerekirse, İcra ve İflas Kanununun çocuk teslimine dair ilamların icrası hakkındaki hükümlerine ve 5717 sayılı Kanunun 18 ve devamı maddelerine göre cebri icra yoluna başvurularak çocuğun başvuruda bulunana iadesi sağlanacaktır. 5717 sayılı Kanunun 22'inci maddesi veya başka bir sebeple, cebri icra yoluna başvurulmasına rağmen çocuğun teslim edilememesi halinde, icra müdürlüklerince düzenlenecek ayrıntılı tutanak Bakanlığımıza gönderilecektir.
(12) Çocuğun iadesi başvurusunda bulunanın Türkiye'de olmaması veya bir avukat tarafından temsil edilmemesi durumu dikkate alınarak gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi için, cebri icra yoluna başvurulmadan önce Bakanlığımızın onayı alınmalıdır.
(13) Çocuğun kaçırılması suretiyle şahsi ilişki kurma hakkı engellenmişse, yine aynı usul izlenerek şahsi ilişki kurma hakkının icrası sağlanır.
(14) Sözleşmenin uygulanmasında Taraf Devletler, haksız olarak yeri değiştirilen veya alıkonulan çocuğun süratli ve güvenlik içinde iadesini sağlamakla yükümlü olduklarından, Cumhuriyet başsavcılıkları, çocuğun iadesi talebiyle ilgili işlemleri en seri şekilde yerine getirmelidir.
(15) Sözleşme ve Kanun kapsamında yürütülen işlemlerin, Cumhuriyet başsavcılıklarınca titizlikle takip edilerek, tekide gerek kalmaksızın derhal Bakanlığımıza bildirilmesi gerekmektedir.
III- İADEYE İLİŞKİN KARAR VERME SÜRECİ
(1) 5717 sayılı Kanunun 6/2'inci maddesi uyarınca, iade veya şahsi ilişki kurulması hakkındaki davalarda görevli ve yetkili mahkeme, başvuru yapıldığı sırada çocuğun halen oturduğu veya aynı Kanun'un 10'uncu maddesine göre koruma altına alındığı yer Aile Mahkemesidir.
(2) Yargılamayı yürüten mahkeme 5717 sayılı Kanunun 10'uncu maddesinde gösterilen geçici koruma tedbirlerine her zaman karar verebilir. Ayrıca Sözleşmenin 14'üncü maddesine göre, yabancı mahkeme kararlarını doğrudan dikkate alabilir. Mahkemece çocuğun haksız olarak yerinin değiştirilmiş olduğu veya alıkonulduğu tespit edildikten sonra, Sözleşmenin 12'nci maddesinin 1 ve 2'nci fıkraları ile 13 ve 20'nci madde hükümleri göz önünde tutularak iadesine karar verilip verilmeyeceğini değerlendirebilir.
(3) Sözleşmenin 12'nci maddesinin 1'inci fıkrası; iadeye ilişkin başvurunun çocuğun kaçırılmasından itibaren bir yıl içinde yetkili makamlara ulaşması halini, 2'nci fıkrası ise başvurunun bu sürenin geçmesinden sonra ulaşması halini düzenlemektedir.
(4) 5717 sayılı Kanunun 9'uncu maddesine göre, bu tür davalar basit yargılama usulüne göre öncelikle ve acele görülür. Aynı Kanunun 16/1'inci maddesinde bu davaların adli tatilde görülecek davalardan olduğu hükme bağlanmıştır. Sözleşmenin 11'inci maddesinde de iade hakkındaki kararın başvurunun ulaşmasından itibaren altı hafta içinde verilmesi gerektiği vurgulanmakta, bu süre içinde yetkili mahkemece karar verilememiş olması durumunda, iade talebinde bulunan kişi veya merkezi makamın gecikmenin nedenleri hakkında bilgi isteyebileceği düzenlenmektedir.
(5) Gerek Sözleşmenin 19'uncu maddesi ve gerekse 5717 sayılı Kanunun 12, 13 ve 14'üncü maddeleri, mahkemece çocuğun iadesine karar verilmiş ise bu kararın velayet hakkına ilişkin bir hükmü içermeyeceğini, çocuğun iadesine karar verilmesi halinde velayet hakkına ilişkin düzenlemeleri yapmanın çocuğun iade edileceği Devlet makamlarına ait olacağını düzenlemektedir.
(6) Ancak, Sözleşmenin 16'ncı maddesine göre, çocuğun iadesi talebinin reddedilmesi veya kaçırılmasından itibaren makul bir sürenin geçmiş olmasına rağmen iadeye ilişkin bir başvuruda bulunulmamış olması halinde, çocuğun bulunduğu ülke makamlarınca velayet hakkına ilişkin bir karar verilebilir.
(7) Ayrıca, 5717 sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun'un 14'üncü maddesinde de görülmekte olan bir iade davası sırasında velayet davası da açılmış ise velayete ilişkin davanın bekletileceği hükme bağlanmıştır. Bu hususunun iadeye ilişkin yargılama süresince mahkemelerce göz önünde bulundurulmasının gerektiği değerlendirilmektedir.
(8) Sözleşmenin 17'nci ve 5717 sayılı Kanunun 13'üncü maddesi uyarınca; talepte bulunulan Devlette velayete ilişkin bir karar verilmiş olması, bu Sözleşme hükümleri çerçevesinde çocuğun iadesi talebinin reddine gerekçe oluşturmayacaktır. Bu madde hükmüyle, çocuğu kaçıran kişinin, bu eylemden hemen önce veya kaçırdıktan hemen sonra almış olduğu bir velayet kararını ileri sürerek çocuğun iade edilmesini engellemeye yönelik girişiminin bertaraf edilmesi amaçlanmaktadır. Çocuğun götürüldüğü veya alıkonulduğu Devlet mahkemesince verilmiş bir velayet kararı bulunsa dahi, çocuğun iadesine karar verilebilecektir.
(9) Sözleşmenin 30'uncu maddesine göre; çocuğun iadesine ilişkin başvuru ve ekindeki belgeler ile bir merkezi makam tarafından sağlanan tüm bilgi ve belgeler ister merkezi makama, ister doğrudan adli makamlara yöneltilmiş bulunsun, anılan makamlarca kabul edilecektir.
(10) Sözleşme uyarınca, haksız olarak bir Akit Devlet ülkesinden diğerine götürülen veya alıkonulan çocuğun, iade edilmesi için önceden yabancı makamlardan alınmış velayete veya şahsi ilişki kurma hakkına dair bir kararın bulunması gerekmediği gibi, böyle bir kararın mevcut olması durumunda bunun tanınması veya lenfiz edilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.
(11) İş bu Genelge ile Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesinin uygulanmasına ilişkin 01/03/2008 tarihli ve 65/1 sayılı Genelge yürürlükten kaldırılmıştır.
(12) Bu Genelgenin ekleri, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından ihtiyaç duyulduğunda güncellenerek
www.uhdigm.adalet.gov.tr web adresinde yayımlanacaktır.
Bilgi edinilmesini ve Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi ile 5717 sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun'a dayanılarak yapılan işlemlerin bu Genelge esaslarına uygun olarak yürütülmesine özen gösterilmesini rica ederim.
Ekleri var..
Ayrıca, Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön Ve Kapsamına Dair Kanun'u inceleyebilirsiniz, buradan neler yapılacağını öğrenebilirsiniz. Özellikle 6. vd. maddeler.