Hünkârbeğendi Yemeği Târifi
HÜNKÂRBEĞENDİ
Merhaba Kıymetli Dostlar! Her ne kadar ,yemek yapmak, hanımların başta gelen meziyetleri arasında sayılsa da onların affına sığınarak , gayet hoşuma giden "Hünkârbeğendi" adlı yemeğin tarifini, damak zevkine ehemmiyet veren lezzetçilere anlatmak isterim.
Öncelikle bu ismi hemen hemen herkes tarafından bilinen yemeği, zevk sahibi siz dostların beğenisine arz edebilmek için lazım gelen malzemelerini saymakla işe başlayalım.Yemeğimiz için alacağımız malzemelerin miktarı , kaç kişiye göre hazırlamayı düşünüyor isek ona göre değişecektir.Ben, dört kişilik bir "Hünkârbeğendi" yemeğinin malzeme ve miktarlarını ifade edeceğim.
Yarım kilo kuşbaşı tarzında doğranmış kuzu eti , 6 veya 7 adet patlıcan, 2 adet soğan, yine 2 adet domates, 1 su bardağı süt (su bardağınızın boyutlarının birbirinden farklı olması mühim değildir. Kastedilen su bardağı, ortalama büyüklüğe sahip olup, ağzına kadar su dolu olması halinde, susamış bir insan tarafından tamamının rahatlıkla içilebileceği bir subardağıdır.), 3 bardak su , 5 veya 6 yemek kaşığı yağ (yağınızın tereyağı olması , bu yemeğe ayrı bir çeşni katacaktır. Margarinlerin pek sıhhi yağlar olmadığını , bugün herkes bilmektedir.), yarım su bardağına denk gelecek miktarda kaşar peyniri, (Tabi kaşarları bu ölçüye göre muntazam bir biçimde dilmek icab eder.Aman, kaşarı fazla kaçırmayın; yoksa yemeğin lezzeti, mahiyetini kaybedebilir.), 3 yemek kaşığı kadar un, tuz, karabiber, hatta mis gibi kokulu kekik (Ancak, kekik miktarını da mübalağa edersek, lezzet yerine hüsranla karşılaşabiliriz.Takdir edersiniz ki baharatlar, yemeği daha bir cazibeli hale getirmek için kullanılır.) ile bir deste maydanozu da unutmayalım. Yeşillikler, daima yemeklerdeki göz zevkine hitab eden unsurlar olagelmiştir.
Efendim! Evvela, bir ya da 2 kaşık yağda doğranmış soğanlarımızı ve yine önceden hazır ettiğimiz kuşbaşı etlerimizi tencerede güzelce ve beraberce kavurmalıyız.Etlerimizi , layıkıyla kavrulana kadar ateşte terbiye ederek karıştırmak lazımdır.Bunu müteakip, yine evvelce doğradığımız domateslerimizi, bu yemeğimizin esasını teşkil edecek kavrulmuş et ve soğandan mürekkep tenceremize ilave etmek gerekir.Domatesleri de kattıktan sonra bir miktar daha kısık ateşte kavurmaya devamda fayda vardır.(6-7 dakika kâfidir bana göre.)
Bir taraftan da başka bir ocağımızda patlıcanlarımızı her tarafının eşit bir biçimde pişmesi için önünü arkasını çevire çevire yenilecek kıvama gelmesini sağlamalıyız.Ateşin terbiyesiyle yumuşamayacak nesne yoktur.Patlıcanların kabuklarını dahi bir güzel soyup temizleyerek, iştahlara hitab edecek bir özellik kazanmasının ardından, içlerini tıpkı bir ameliyat ciddiyetiyle çıkartıyoruz. Bunları , şimdi genelde hanımların "mikser" tabir ettikleri bir araçla da karıştırabilirsiniz, tabi usullerle de karıştırabilirsiniz.Önemli olan, patlıcanın şekil olarak bu görünümden kurtulması ve yemeğimizin bir unsuru haline gelmesidir. Ancak, "mikser" in iyi bir karıştırıcı olduğunu da ilave etmeden geçemeyeceğim.
Bir de unumuz vardı değil mi? Şimdi geriye kalan yağımızda da 3 yemek kaşığı miktarındaki unumuzu bir güzel kavurmalıyız ki kavrulmuş un kokusunun tahrik etmeyeceği bir iştah olduğunu düşünemiyorum. Bu kavrulmuş unumuza , hazır ettiğimiz 1 bardak sütü, "mikser"in gazabına uğramış patlıcanlarımızı ilave ederek pişirmeye devam ediyoruz. Ancak, yüksek ateşte pişirmeye kalkmayınız; aksi halde kapağın altındaki tenceremizde, nahoş yanık görüntüleriyle karşılaşıp sükût-u hayale uğrayabiliriz. Kısık ateş idealdir. Bunların güzelce piştiklerini kıvama gelmelerinden anlayarak, ateşten indirmeye yakın kaşar peynirini bu karışıma eklemeliyiz.
İkramı yapmayı düşündüğümüz tabağın etrafına yaymak suretiyle tenceredeki pişen malzemeleri boşaltıp, daha önce kavurduğumuz kuşbaşı etimizi de bu karışımın tam ortasına denk gelecek tarzda yerleştirmeliyiz. Şu halde yemeğimiz hazırdır: ancak ince ince doğradığımız maydanozları da bu tabağa mütenasip bir şekilde serpmekte fayda vardır. Afiyet olsun ! Ekrem Sencer
Merhaba Kıymetli Dostlar! Her ne kadar ,yemek yapmak, hanımların başta gelen meziyetleri arasında sayılsa da onların affına sığınarak , gayet hoşuma giden "Hünkârbeğendi" adlı yemeğin tarifini, damak zevkine ehemmiyet veren lezzetçilere anlatmak isterim.
Öncelikle bu ismi hemen hemen herkes tarafından bilinen yemeği, zevk sahibi siz dostların beğenisine arz edebilmek için lazım gelen malzemelerini saymakla işe başlayalım.Yemeğimiz için alacağımız malzemelerin miktarı , kaç kişiye göre hazırlamayı düşünüyor isek ona göre değişecektir.Ben, dört kişilik bir "Hünkârbeğendi" yemeğinin malzeme ve miktarlarını ifade edeceğim.
Yarım kilo kuşbaşı tarzında doğranmış kuzu eti , 6 veya 7 adet patlıcan, 2 adet soğan, yine 2 adet domates, 1 su bardağı süt (su bardağınızın boyutlarının birbirinden farklı olması mühim değildir. Kastedilen su bardağı, ortalama büyüklüğe sahip olup, ağzına kadar su dolu olması halinde, susamış bir insan tarafından tamamının rahatlıkla içilebileceği bir subardağıdır.), 3 bardak su , 5 veya 6 yemek kaşığı yağ (yağınızın tereyağı olması , bu yemeğe ayrı bir çeşni katacaktır. Margarinlerin pek sıhhi yağlar olmadığını , bugün herkes bilmektedir.), yarım su bardağına denk gelecek miktarda kaşar peyniri, (Tabi kaşarları bu ölçüye göre muntazam bir biçimde dilmek icab eder.Aman, kaşarı fazla kaçırmayın; yoksa yemeğin lezzeti, mahiyetini kaybedebilir.), 3 yemek kaşığı kadar un, tuz, karabiber, hatta mis gibi kokulu kekik (Ancak, kekik miktarını da mübalağa edersek, lezzet yerine hüsranla karşılaşabiliriz.Takdir edersiniz ki baharatlar, yemeği daha bir cazibeli hale getirmek için kullanılır.) ile bir deste maydanozu da unutmayalım. Yeşillikler, daima yemeklerdeki göz zevkine hitab eden unsurlar olagelmiştir.
Efendim! Evvela, bir ya da 2 kaşık yağda doğranmış soğanlarımızı ve yine önceden hazır ettiğimiz kuşbaşı etlerimizi tencerede güzelce ve beraberce kavurmalıyız.Etlerimizi , layıkıyla kavrulana kadar ateşte terbiye ederek karıştırmak lazımdır.Bunu müteakip, yine evvelce doğradığımız domateslerimizi, bu yemeğimizin esasını teşkil edecek kavrulmuş et ve soğandan mürekkep tenceremize ilave etmek gerekir.Domatesleri de kattıktan sonra bir miktar daha kısık ateşte kavurmaya devamda fayda vardır.(6-7 dakika kâfidir bana göre.)
Bir taraftan da başka bir ocağımızda patlıcanlarımızı her tarafının eşit bir biçimde pişmesi için önünü arkasını çevire çevire yenilecek kıvama gelmesini sağlamalıyız.Ateşin terbiyesiyle yumuşamayacak nesne yoktur.Patlıcanların kabuklarını dahi bir güzel soyup temizleyerek, iştahlara hitab edecek bir özellik kazanmasının ardından, içlerini tıpkı bir ameliyat ciddiyetiyle çıkartıyoruz. Bunları , şimdi genelde hanımların "mikser" tabir ettikleri bir araçla da karıştırabilirsiniz, tabi usullerle de karıştırabilirsiniz.Önemli olan, patlıcanın şekil olarak bu görünümden kurtulması ve yemeğimizin bir unsuru haline gelmesidir. Ancak, "mikser" in iyi bir karıştırıcı olduğunu da ilave etmeden geçemeyeceğim.
Bir de unumuz vardı değil mi? Şimdi geriye kalan yağımızda da 3 yemek kaşığı miktarındaki unumuzu bir güzel kavurmalıyız ki kavrulmuş un kokusunun tahrik etmeyeceği bir iştah olduğunu düşünemiyorum. Bu kavrulmuş unumuza , hazır ettiğimiz 1 bardak sütü, "mikser"in gazabına uğramış patlıcanlarımızı ilave ederek pişirmeye devam ediyoruz. Ancak, yüksek ateşte pişirmeye kalkmayınız; aksi halde kapağın altındaki tenceremizde, nahoş yanık görüntüleriyle karşılaşıp sükût-u hayale uğrayabiliriz. Kısık ateş idealdir. Bunların güzelce piştiklerini kıvama gelmelerinden anlayarak, ateşten indirmeye yakın kaşar peynirini bu karışıma eklemeliyiz.
İkramı yapmayı düşündüğümüz tabağın etrafına yaymak suretiyle tenceredeki pişen malzemeleri boşaltıp, daha önce kavurduğumuz kuşbaşı etimizi de bu karışımın tam ortasına denk gelecek tarzda yerleştirmeliyiz. Şu halde yemeğimiz hazırdır: ancak ince ince doğradığımız maydanozları da bu tabağa mütenasip bir şekilde serpmekte fayda vardır. Afiyet olsun ! Ekrem Sencer