Alıntı:
ceceli341 rumuzlu üyeden alıntı
Yargıtay kararınıda delil gösterip nafakanın kaldırılmasını talep eden bir dava açılması gerekir.
Sayın ceceli341, sanki bu davanın lehe sonuçlanması kesinmiş gibi, konu hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadan kişilerin dava açmaya yönlendirilmesi pek uygun değil diye düşünüyorum.
Zira, her ne kadar bir Yargıtay kararı var ise de, her konu kendine münhasır şekilde değerlendirilmeli, konunun tüm özellik ve ayrıntıları hakkında bilgi sahibi olunduktan sonra bir öneride bulunulmalıdır.
Şöyle ki;
Bildiğimiz gibi, yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra ekonomik durumu değişen, değişme ihtimali olan eş ve çocukların, boşanma olmasaydı mevcut olacak ekonomik ve sosyal durumlarının devam ettirilmesini amaçlamaktadır. (Nafakanın diğer şartları -kusur durumu vb- başka bir değerlendirme konusu olduğundan buna değinmiyorum.) Dolayısıyla, eşin asgari ücretli veya daha yüksek ücretli bir işte çalışıyor olması bence her durumda nafakanın kaldırılmasını gerektirmeyecektir. Örneğin, nafaka almakta olan eşin ekonomik ve sosyal durumu nedeniyle aylık 1.000 TL gelir, evliyken mevcut ekonomik ve sosyal durumunu devam ettirecek ve kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde olmasına rağmen, bazı kişiler için kendisini yoksulluktan kurtaracak (evliyken mevcut ekonomik ve sosyal durumu burada baz alınmaktadır.) gelir 5.000 TL olabilir. Yani bu durum eşlerden her birinin kendi spesifik durumu, ekonomik durumları, sosyal hayatları, mevcut ve zorunlu giderleri vb birçok unsurun gözönünde bulundurularak tespit edilebilecektir. Bu sebeple, her olay kendi kapsamında değerlendirilmelidir. Nafaka yükümlüsünün ekonomik durumu da değerlendirme kapsamına alınacak unsurlardan birisidir.
Yargıtay kararı da incelendiğinde, nafaka miktarının 350 TL olduğu, nafaka alacaklısının asgari ücret ile çalıştığı, dava konusunun da Yargıtay'ca bu kapsamda değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Hatta Yargıtay kararı incelendiğinde, kararda aynen "-Davacı-davalı kadının turizm acentesi olarak bilet satış ofisi işlettiği ve
kendisini yoksulluktan kurtaracak miktarda düzenli ve sabit bir gelirinin olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. Yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüusul ve yasaya aykırıdır....) gerekçesiyle bozularak ..." şeklinde ifade kullanılmıştır. Buradaki "kendisini yoksulluktan kurtaracak miktarda düzenli ve sabit bir gelir" ifadesi önemli olup, buna göre her olay kendi kapsamında değerlendirilmelidir. Aksi halde, sırf bu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı delil gösterilerek açılan davalar haksız görülerek reddedilebilir.
Tüm bu açıklamaların, sorulan soru için de yeterli olduğunu düşünüyorum.