Cevap: Eşim evi terketti ne yapabilirim?
T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/13988
K. 2002/14391
T. 3.12.2002
• NAFAKA ( Davalı Eşi Olan Davacıya Gücü Nispetinde Yeterli Maddi Katkıda Bulunmak ve Gerekirse Taşınmazlarını Nakite Dönüştürerek İhtiyaçları Karşılamak Zorunda Olduğu )
• KADININ ÇALIŞMAMASI ( Davalı Eşi Olan Davacıya Gücü Nispetinde Yeterli Maddi Katkıda Bulunmak ve Gerekirse Taşınmazlarını Nakite Dönüştürerek İhtiyaçları Karşılamak Zorunda Olduğu )
• EV İŞLERİNİ YÜRÜTEN KADIN ( Davalı Eşi Olan Davacıya Gücü Nispetinde Yeterli Maddi Katkıda Bulunmak Zorunda Olduğu )
4721/m.4,186/son,195,196
ÖZET : Tarafların yaklaşık 40 küsür yıldır evli oldukları ve aynı evi paylaştıkları, davacı Kadının ev işlerini üstlendiği, çeşitli hastalıkları bulunduğu, geliri bulunmadığı; buna karşılık kocanın Bağ-Kur emeklisi, evi, arsaları ve önceki çalışmalarından kazanımları olduğu anlaşılmaktdır.
Mahkeme gerekçesinde de doğru olarak vurgulandığı gibi davalı eşi olan davacıya gücü nispetinde yeterli maddi katkıda bulunmak ve gerekirse taşınmazlarını nakite dönüştürerek ihtiyaçları karşılamak zorundadır.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : 1- Davalı yönünden,
Temyize konu miktar 40.000.000 lirayı geçmemektedir.
HUMK'un 4146 Sayılı Yasa ile değişik 427. maddesi uyarınca bu gibi kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağından 01.06.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca temyiz isteminin REDDİNE,
2- Davacı taraf yönünden ise;
Davada, tarafların aynı evde oturdukları, sürekli tartıştıkları, davalının evin ihtiyaçlarını asgari ölçüde karşıladığı, eşinin tedavi giderlerini, yeme, içme ve giyinme gibi ihtiyaçlarını temin etmediği, davacının yakınlarının yardımına muhtaç bırakıldığı dolayısı ile evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmediği ileri sürülerek aylık 500.000.000 lira tedbir nafakası istenmiştir.
Mahkemece; davalının eşi olan davacıya yeterince mali destekte bulunmadığı gerekçesi ile aylık 40.000.000 lira tedbir nafakasına ( katkı payına ) hükmedilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 186/son maddesine göre; "eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar."
Aynı şekilde 195. madde uyarınca evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi... halinde Hakim'in gerektiği taktirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alacağı belirtilmiştir.
Bu düzenlemelerle birlikte özel olarak, Eşler Birlikte Yaşarken başlığı altında 196. madde hükmü getirilmiş olup buna göre: "Eşlerden birinin istemi üzerine hakim ailenin geçimi için her birinin yapacağı parasal katkıyı belirler" ifadesine yer verilmiştir.
Hakimin parasal katkıda bulunma kararı verirken göz önünde tutması gereken ölçüler 196.maddenin ikinci fıkrasında belirlenmiştir. Bu fıkra hükmüne göre hakim katkı miktarını belirlerken eşin ev işlerini görmesini vs. göz önünde bulunduracaktır.
Her şeyden önce koca, aile olmanın sorumluluğunu üstlenip, eşinin sağlık, barınma vb. gibi ihtiyaçlarına maddi gücü oranında katkıda bulunmak zorundadır.
Somut olayda tarafların yaklaşık 40 küsur yıldır evli oldukları ve aynı evi paylaştıkları, davacının ev kadını olup ev işlerini üstlendiği, çeşitli hastalıkları bulunduğu, geliri olmadığı için kocanın maddi katkısına ihtiyacı olduğu buna karşın davalı eşin Bağ-Kur emeklisi olup, Evi, arsaları ve önceki çalışmalarından kazanımları bulunduğu anlaşılmaktadır.
MK'nun 4. maddesine göre; "Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir." Uygulama dosya içeriğine, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumuna uygun olmayıp, davacının sağlık giderlerini bile asgari ölçüde karşılayacak düzeyde bulunmamaktadır. Mahkeme gerekçesinde de doğru olarak vurgulandığı gibi davalı eşi olan davacıya gücü nispetinde yeterli maddi katkıda bulunmak ve gerekirse taşınmazlarını nakite dönüştürerek ihtiyaçları karşılamak zorundadır.
SONUÇ : Yukarıdaki gerekçeler, dosyadaki belge ve bilgiler ışığında bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasındaki "40.000.000.TL" rakamının karar metninden çıkartılarak yerine "100.000.000.TL" rakımı yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 03.12.2002 günü oybirliğiyle karar verildi.
-------------------------------------------------------------------
T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/2288
K. 2003/3441
T. 13.3.2003
• AİLE GEÇİMİ İÇİN MALİ KATKI TALEBİ ( Aynı Evde Kalmalarına Rağmen Aile Geçimine Katkıda Bulunmayan Davalıdan Tedbir Nafakası Talep Edilmesinin Haklı Olması )
• AİLE KONUTUNA TEDBİR ( Aile Konutu Devredildiğinde Muvazaa Sebebiyle Tasarrufun İptali Talep Olunmadıkça Taşınmaz Üzerine Tedbir Konulması Talebinin Red Edilmesi )
• GEÇİME KATKIDA BULUNMAMA ( Aynı Evde Kalmalarına Rağmen Aile Geçimine Katkıda Bulunmayan Davalıdan Tedbir Nafakası Talep Edilmesinin Haklı Olması )
• AİLE KONUTUNUN DEVRİ ( Aile Konutu Devredildiğinde Muvazaa Sebebiyle Tasarrufun İptali Talep Olunmadıkça Taşınmaz Üzerine Tedbir Konulması Talebinin Red Edilmesi )
• TEDBİR NAFAKASI ( Aynı Evde Kalmalarına Rağmen Aile Geçimine Katkıda Bulunmayan Davalıdan Tedbir Nafakası Talep Edilmesinin Haklı Olması )
4721/m.186,194,195,196
ÖZET : 1-Aile konutu devredildiğinde muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali talep olunmadıkça taşınmaz üzerine tedbir konulması talebi konusuz kaldığından karar vermeğe yer olmadığı suretinde hüküm kurulması gerekir.
2-Aynı evde kalmalarına rağmen aile geçimine katkıda bulunmayan davalıdan tedbir nafakası talep edilmesi haklıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine ve özellikle davacı, davalının evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini de ileri sürerek, ailenin geçimi için davalıdan parasal katkı da talep etmiştir ( TMK’nun 195 ve 196 ). Tanık beyanlarından tarafların halen aynı evde birlikte oturmaya devam ettikleri ancak davalının ailenin geçimine katkıda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının talebi haklıdır ( TMK. 196 ). Bu nedenle davalının tedbir nafakasına yönelik temyiz itirazları yersizdir.
2-Aile konutu olarak özgülenen meskenin, tapusuz olup, dava tarihinden önce 5.8.2002 tarihinde davalı tarafından Ömer T. isimli kişiye “zilyetliğin devri” suretiyle devredildiği, Ömer T.’un da aynı tarihte İbrahim D. adlı kişiye devrettiği anlaşılmaktadır. Konutu devralan İbrahim D.’la davalı arasında 6.8.2002 tarihinde ( 2 ) yıl süreyle kira sözleşmesinin yapıldığı görülmektedir. Bu durumda, aile konutunun başkasına devrinin önlenmesi yönündeki tedbir talebinin konusu kalmamıştır. İstek, Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayanan tedbire ilişkin olup, ortada “tasarrufun muvazaa nedeniyle iptali” yönünde açılmış bir dava da bulunmadığına, yine dava tarihine göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun müddeabihin temliki halinde hareket tarzı ile ilgili 186. maddesinin uygulanmasına da olanak yoktur. Türk Medeni Kanununun 194/son maddesi koşulları da bulunmadığı gibi, bu yönde de bir talep bulunmadığına göre aile konutuyla ilgili tedbir istemi, konusuz bulunmakla karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu kısımlarının 1. bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.
- - - Updated - - -
T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/14193
Karar: 2007/14996
Karar Tarihi: 18.10.2007
ÖZET: Davalı kocanın sorumluluk sahibi olmadığı, kumar oynadığı, evine harcama yapmayan bir kişi olduğu, eş ve çocuklarının alışveriş yapmaması için talimat verdiği, telefon faturalarının ödenmemesi nedeniyle telefonun kesildiği ifade edilmektedir. Ancak, davalı eşin düzenli ve haczi kabil geliri bulunmaktadır. Evlilik birliğinin nafakaya hükmedilmek suretiyle korunması gerekir.
(4721 S. K. m. 195, 196, 197, 198, 199) (1479 S. K. m. 67)
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı dilekçesinde davalı ile 45 yıldır evli olduklarını, davalı eşin evine bakmadığını, elektrik ve su giderlerini ödemediğini, köy bakkalını kendisi ile alışveriş yapmaması konusunda uyardığını, kumar oynadığını ileri sürerek aylık 300 YTL nafakanın tahsilini istemiş, yargılamanın ikinci oturumunda ıslah ile davalının borçlularının ödemelerini kendisine yapması için önlem alınmasını istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne; davalının Bağ-Kur yaşlılık aylığından 200 YTL'nin davacı kadına ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar uzun yıllardan beri aynı bahçe içerisinde ayrı evlerde yaşamaktadır. Davacı (ev hanımı) kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu davacı eşin ileri sürdüğü gibi davalı kocanın evin giderlerine katılmadığı, köy bakkalını uyararak eş ve çocuklarının alışveriş yapmasına engel olduğu ve kumar oynadığı tanıklarca ifade edilmektedir.
MK'nun 198. maddesi uyarınca <Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hakim onun borçlularına, ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir>.
Anılan hüküm Medeni Kanun'un, aile birliğinin korunmasına ilişkin <Birliğin Korunması> başlığı altında düzenlenen önlemlerden biridir. Aile birliğinin korunmasına ilişkin bu önlemler (m. 195-199); <eşler birlikte yaşarken ailenin geçimi için diğer eşin yapacağı parasal katkının belirlenmesi> (m. 196) <ayrı yaşama halinde nafaka (m. 197) eşlerden birinin borçlularına ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmasının emredilmesi> (m. 198) ve <eşlerden birinin tasarruf yetkisinin sınırlanması> (m. 199) dır.
1479 sayılı Kanun'un 67. maddesine göre bağlanacak aylıklar nafaka borçları nedeniyle haczedilebilir, devir ve temlik edilebilirler.
Bu hükme göre, davalının Bağ-Kur'dan aldığı yaşlılık aylığını doğrudan diğer eşin almasına karar verilmesinde Bağ-Kur Yasası yönünden bir engel bulunmamaktadır.
Bağ-Kur, MK'nun 198. maddesindeki <borçlular> terimi içinde yer almalıdır. Hakim anılan hüküm uyarınca koşulları gerçekleştiği takdirde; eşlerin birlikte yahut ayrı yaşaması halinde bu önlemi alabilir.
Önceki MK'nun 198. maddesinde yer alan <emreder> kelimesi İsviçre Medeni Kanunu'nun bu maddeyi karşılayan 171. maddesindeki esaslara uygun olarak emredebilir diye düzenlenerek hakimin takdir hakkının bulunduğu şeklinde değiştirilmiştir. Bu bakımdan sebeplerin gerçekleşmesi halinde kanundaki önlemlerden birinin tercihi, hakimin takdir hakkı çerçevesinde mütalaa edilmelidir.
O nedenle, Medeni Kanun'un 198. maddesinde düzenlenen ve birliği korumayı amaçlayan bu önlemle, davalı kocanın alacakları üzerindeki tasarruf salahiyeti kaldırılmakta olduğundan önemli nedenler halinde bu önleme başvurulmalıdır.
Davalı kocanın sorumluluk sahibi olmadığı, kumar oynadığı, evine harcama yapmayan bir kişi olduğu, eş ve çocuklarının alışveriş yapmaması için talimat verdiği, telefon faturalarının ödenmemesi nedeniyle telefonun kesildiği ifade edilmektedir. Bu bakımdan MK'nun 198. maddesinin öngördüğü koşulların gerçekleştiği kabul edilebilir. Ancak, davalı eşin düzenli ve haczi kabil geliri bulunmaktadır. Evlilik birliğinin nafakaya hükmedilmek suretiyle korunması (m. 198) mümkündür. Bu gibi durumlarda, diğer eş için ağır neticeler doğuran; onun tasarruf salahiyetini sınırlayan yahut <kısıtlı> durumuna sokan bir önleme başvurulmamalıdır.
Mahkemece talebin içeriği de gözetilerek nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.10.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
- - - Updated - - -
Medeni Kanun.......
E. Birliğin korunması
I. Genel olarak
MADDE 195.- Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi hâlinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler.
Hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onları uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir.
Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
II. Eşler birlikte yaşarken
MADDE 196.- Eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, ailenin geçimi için her birinin yapacağı parasal katkıyı belirler.
Eşin ev işlerini görmesi, çocuklara bakması, diğer eşin işinde karşılıksız çalışması, katkı miktarının belirlenmesinde dikkate alınır.
Bu katkılar, geçmiş bir yıl ve gelecek yıllar için istenebilir.
III. Birlikte yaşamaya ara verilmesi
MADDE 197.- Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir.
Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır.
IV. Borçlulara ait önlemler
MADDE 198.- Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hâkim onun borçlularına, ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir.
V. Tasarruf yetkisinin sınırlanması
MADDE 199.- Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir.
Hâkim bu durumda gerekli önlemleri alır.
Hâkim, eşlerden birinin taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini kaldırırsa, re'sen durumun tapu kütüğüne şerhedilmesine karar verir.
VI. Durumun değişmesi
MADDE 200.- Koşullar değiştiğinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine kararında gerekli değişikliği yapar veya sebebi sona ermişse alınan önlemi kaldırır.
VII. Yetki
MADDE 201.- Evlilik birliğinin korunmasına yönelik önlemler konusunda yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
Eşlerin yerleşim yerleri farklı ve her ikisi de önlem alınması isteminde bulunmuş ise, yetkili mahkeme ilk istemde bulunanın yerleşim yeri mahkemesidir.
Önlemlerin değiştirilmesi, tamamlanması veya kaldırılması konusunda yetkili mahkeme, önlem kararını veren mahkemedir. Ancak, her iki eşin de yerleşim yeri değişmişse, yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin yeni yerleşim yeri mahkemesidir.