Alkol Sebebi ile Ehliyete El Konulmasına İtiraz
Merhabalar arkadaşlar ve saygıdeğer hukukçu büyüklerim,
Hukuk fakültesi son sınıf öğrencisiyim, aranıza yeni katılmış bulunuyorum. Maalesef bu katılışımın sebebi üzücü bir olay.
08.07.2013 günü, gece saatlerinde yapılan bir trafik çevirmesinde alkol sebebi ile ehliyetimi kaybetmiş bulunuyorum. Kafamı kurcalayan sorulara geçmeden önce dilerseniz olayı kısaca bir özetleyeyim ;
Belirttiğim gün, bir kız arkadaşımla beraber İnciraltı/İzmir'de bir cafede birer bira içtikten sonra dönüş yolunda çevirmeye denk geldik. Klasik işlemlerden (ehliyet/ruhsat kontrolü) sonra görevli polis memuru alkol alıp almadığımızı sordu. Ben de "2 dakika önce bir bira içtim" şeklinde cevap verdim. Bu sırada cebinden kullanılmamış (pakedinden gözümün önünde açtı) bir pipet çıkartarak alkolmetreye taktı ve üflememi istedi. Henüz daha yeni biramı içtiğim ve cafeden çıktıktan 100 metre sonra çevrilmiş olmam sebebi ile biraz beklememiz gerekmez mi diye sordum kendisine. Zira ağızda kalan alkol birikintilerinin (rezüdü) bu aletin çok yanlış ölçümler yapmasına sebep olduğunu daha önce internette defalarca okumuştum. Görevli memur bey "bir biradan birşey çıkmaz, üfle sen." şeklinde cevap verdi. Ben üflememekte ısrar edip, "sağa çekeyim, biraz bekleyelim, ehliyet ve ruhsatım nasılolsa elinizde, bir yere kaçacağım yok" şeklinde cevap verince beyefendi sinirlendi. "Eğer üflemezsen, üflemeyi reddettiğin şeklinde işlem yapacağım. Yeni yasaya göre 2 sene ehliyetine el konulacak ve 2 bin lira ceza ödeyeceksin." cevabını verdi. Rutin trafik kontrolü sırasında "şahsın henüz 30 dakika içinde alkol aldığı belirtilirse, 15-20 dakika gibi bir süre beklenip ardından alkolmetre ölçümü yapılır" tarzında bir maddeyi daha önce okumuştum. Karayolları ile ilgili bir yasada olması lazım. Bunu belirttim ve memur yine de bildiğini okuyarak beni alete üflemek zorunda bıraktı. Üfledim ve bip bip bip sesi duyuldu, ardından "sağa çek ve bekle" dedi bana memur. Ben, alkolmetrede kaç çıktığını sordum ve aleti göstermesini istedim ama kendisi benden uzaklaşarak polis aracına yöneldi. 3-5 dakika sonra da yanıma gelerek 158 promil alkollü çıktığımı, hakkımda işlem yapacağını ve ehliyetime el konulduğunu söyledi. Ayrıca yeni yasa ile birlikte TCK 179/3 ile yargılanacağımı, bu sebeple karakola götürüp ifademi alacaklarını söyledi. Ben, bu işlemlerden önce kan testi istediğimi belirttim. Bunun hakkım olduğunu bildiğimi, hukuk öğrencisi olduğumu söyledim. Zira 158 promil alkollü çıkmamın mümkünatı yoktu. Daha önce bir arkadaşımın başına da aynısı gelmiş, kendisi 95 promil alkollü çıkmış ve kan testinde 5 promil alkollü olduğu belirlenmişti. Hamile olan ve içki içmeyen bayanlarda dahi 95-100 promil çıktığını gördüm daha önce, tabi sonradan itirazlar üzerine ehliyetleri geri verildi bu kişilerin. Kısacası, bu aletin yanlış ölçüm yaptığı durumlar saymakla bitmez. Ben 50 promil bile çıkacağını sanmıyordum.
Velhasıl kelam, görevli memur önce karakola gitmemiz gerektiğini, daha sonra kan testine beni kendilerinin götüreceğini söyledi. Ben, kan testine gidene kadar önüme koydukları belgeleri imzalamayacağımı söyledim. Zira, trafik ceza tutanaklarını imzalamamı istemişlerdi. "Peki, o zaman imzadan imtina ediyorum" yaz dediler ve öyle yaptım. Karakol süreci ise tam bir işkenceydi. Yaklaşık 2.5 saat bekletti beni bu beyefendiler, karakol bomboş olmasına ve hiçbir işleri olmamasına rağmen. Tabi bu sırada yanımda kız arkadaşım ve sonradan çağırdığım (arabayı alacak alkolsüz sürücü) arkadaşım da benimle beraber bekliyorlardı. Karakolda, hiçbir polisin ne yaptığını bilmediğini farkettim. Sürekli birbirleriyle tartışarak benimle ilgili ne yapacaklarını konuşuyorlardı. Beni kan testine götürmek üzere bir ekip çağırdılar, ekip "yemek yiyoruz" dedi ve saatlerce gelmedi. "Geldikleri zaman da, biz niye götürüyoruz ?" demeye başladılar. Ardından komiserlerini aradılar ve "kesinlikle götürmeyin" talimatını aldıklarını söylediler. Kendiniz isterseniz Yeşilyurt Devlet Hastanesi'ne gidip kan testi yaptırabilirsiniz dediler ve ben oradaki ifademe bunların hepsini yazıp, bir nüshasını da alarak karakoldan ayrıldım.
Çağırdığım arkadaşımın kullandığı araba ile önce Yeşilyurt (Atatürk Eğitim ve Araştırma) Devlet Hastanesine, ardından Karabağlar Polis Karakolu'na ve son olarak da Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ne gittik. Yeşilyurt'ta, yetkili doktor bey "polis sizi getirmediği veya polisten üst yazı almadığınız sürece kan testinizi yapamam" dedi ve Karabağlar Polis Karakolu'na gitmemizi tavsiye etti. Orada ise ayrı bir fiyasko yaşadık, polislerin ne böyle bir yazıdan ne de böyle bir işlemden haberleri vardı. "Ben bilmem, ben anlamam" diyerek bizi kovdular kelimenin tam anlamı ile. Ardından Dokuz Eylül'e geçtik, ve parasını vererek kendi kişisel kan testimin yapılmasını istedim. Orada görevli şahıslar ise "bizde böyle bir rutin yok, yapamayız". diyerek yine bizi defettiler.
Sonuç olarak, gece 01.50'de alınan ehliyet için sabah 06.40'a kadar uğraştık ve bir kan testi dahi yaptıramadık. En sonunda bu işin olmayacağını ve eve dönmemiz gerektiğine karar verdik.
Şu sıralar, Sulh Ceza Mahkemesi'ne itiraz için başvurmayı düşünüyorum. Önerileriniz nelerdir ?
Ayrıca TCK 179/3'ten aleyhime kamu davası açılacak sanırım, bu davadan nasıl bir sonuç çıkacağını tahmin ediyorsunuz ? (Para cezası, HABK vs.)
Okuldan bu yaz mezun olma ihtimalim var, bu olay avukatlığımı etkiler mi ? Herhangi bir engel oluşturur mu ?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ediyorum, "sen nasıl hukukçusun, alkollü trafiğe çıkmaman gerektiğini bilmiyor musun?" türevinde yazılar yazacak arkadaşların gözlerinden öpüyorum.
Saygılar,
kloraq
Hukuk fakültesi son sınıf öğrencisiyim, aranıza yeni katılmış bulunuyorum. Maalesef bu katılışımın sebebi üzücü bir olay.
08.07.2013 günü, gece saatlerinde yapılan bir trafik çevirmesinde alkol sebebi ile ehliyetimi kaybetmiş bulunuyorum. Kafamı kurcalayan sorulara geçmeden önce dilerseniz olayı kısaca bir özetleyeyim ;
Belirttiğim gün, bir kız arkadaşımla beraber İnciraltı/İzmir'de bir cafede birer bira içtikten sonra dönüş yolunda çevirmeye denk geldik. Klasik işlemlerden (ehliyet/ruhsat kontrolü) sonra görevli polis memuru alkol alıp almadığımızı sordu. Ben de "2 dakika önce bir bira içtim" şeklinde cevap verdim. Bu sırada cebinden kullanılmamış (pakedinden gözümün önünde açtı) bir pipet çıkartarak alkolmetreye taktı ve üflememi istedi. Henüz daha yeni biramı içtiğim ve cafeden çıktıktan 100 metre sonra çevrilmiş olmam sebebi ile biraz beklememiz gerekmez mi diye sordum kendisine. Zira ağızda kalan alkol birikintilerinin (rezüdü) bu aletin çok yanlış ölçümler yapmasına sebep olduğunu daha önce internette defalarca okumuştum. Görevli memur bey "bir biradan birşey çıkmaz, üfle sen." şeklinde cevap verdi. Ben üflememekte ısrar edip, "sağa çekeyim, biraz bekleyelim, ehliyet ve ruhsatım nasılolsa elinizde, bir yere kaçacağım yok" şeklinde cevap verince beyefendi sinirlendi. "Eğer üflemezsen, üflemeyi reddettiğin şeklinde işlem yapacağım. Yeni yasaya göre 2 sene ehliyetine el konulacak ve 2 bin lira ceza ödeyeceksin." cevabını verdi. Rutin trafik kontrolü sırasında "şahsın henüz 30 dakika içinde alkol aldığı belirtilirse, 15-20 dakika gibi bir süre beklenip ardından alkolmetre ölçümü yapılır" tarzında bir maddeyi daha önce okumuştum. Karayolları ile ilgili bir yasada olması lazım. Bunu belirttim ve memur yine de bildiğini okuyarak beni alete üflemek zorunda bıraktı. Üfledim ve bip bip bip sesi duyuldu, ardından "sağa çek ve bekle" dedi bana memur. Ben, alkolmetrede kaç çıktığını sordum ve aleti göstermesini istedim ama kendisi benden uzaklaşarak polis aracına yöneldi. 3-5 dakika sonra da yanıma gelerek 158 promil alkollü çıktığımı, hakkımda işlem yapacağını ve ehliyetime el konulduğunu söyledi. Ayrıca yeni yasa ile birlikte TCK 179/3 ile yargılanacağımı, bu sebeple karakola götürüp ifademi alacaklarını söyledi. Ben, bu işlemlerden önce kan testi istediğimi belirttim. Bunun hakkım olduğunu bildiğimi, hukuk öğrencisi olduğumu söyledim. Zira 158 promil alkollü çıkmamın mümkünatı yoktu. Daha önce bir arkadaşımın başına da aynısı gelmiş, kendisi 95 promil alkollü çıkmış ve kan testinde 5 promil alkollü olduğu belirlenmişti. Hamile olan ve içki içmeyen bayanlarda dahi 95-100 promil çıktığını gördüm daha önce, tabi sonradan itirazlar üzerine ehliyetleri geri verildi bu kişilerin. Kısacası, bu aletin yanlış ölçüm yaptığı durumlar saymakla bitmez. Ben 50 promil bile çıkacağını sanmıyordum.
Velhasıl kelam, görevli memur önce karakola gitmemiz gerektiğini, daha sonra kan testine beni kendilerinin götüreceğini söyledi. Ben, kan testine gidene kadar önüme koydukları belgeleri imzalamayacağımı söyledim. Zira, trafik ceza tutanaklarını imzalamamı istemişlerdi. "Peki, o zaman imzadan imtina ediyorum" yaz dediler ve öyle yaptım. Karakol süreci ise tam bir işkenceydi. Yaklaşık 2.5 saat bekletti beni bu beyefendiler, karakol bomboş olmasına ve hiçbir işleri olmamasına rağmen. Tabi bu sırada yanımda kız arkadaşım ve sonradan çağırdığım (arabayı alacak alkolsüz sürücü) arkadaşım da benimle beraber bekliyorlardı. Karakolda, hiçbir polisin ne yaptığını bilmediğini farkettim. Sürekli birbirleriyle tartışarak benimle ilgili ne yapacaklarını konuşuyorlardı. Beni kan testine götürmek üzere bir ekip çağırdılar, ekip "yemek yiyoruz" dedi ve saatlerce gelmedi. "Geldikleri zaman da, biz niye götürüyoruz ?" demeye başladılar. Ardından komiserlerini aradılar ve "kesinlikle götürmeyin" talimatını aldıklarını söylediler. Kendiniz isterseniz Yeşilyurt Devlet Hastanesi'ne gidip kan testi yaptırabilirsiniz dediler ve ben oradaki ifademe bunların hepsini yazıp, bir nüshasını da alarak karakoldan ayrıldım.
Çağırdığım arkadaşımın kullandığı araba ile önce Yeşilyurt (Atatürk Eğitim ve Araştırma) Devlet Hastanesine, ardından Karabağlar Polis Karakolu'na ve son olarak da Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ne gittik. Yeşilyurt'ta, yetkili doktor bey "polis sizi getirmediği veya polisten üst yazı almadığınız sürece kan testinizi yapamam" dedi ve Karabağlar Polis Karakolu'na gitmemizi tavsiye etti. Orada ise ayrı bir fiyasko yaşadık, polislerin ne böyle bir yazıdan ne de böyle bir işlemden haberleri vardı. "Ben bilmem, ben anlamam" diyerek bizi kovdular kelimenin tam anlamı ile. Ardından Dokuz Eylül'e geçtik, ve parasını vererek kendi kişisel kan testimin yapılmasını istedim. Orada görevli şahıslar ise "bizde böyle bir rutin yok, yapamayız". diyerek yine bizi defettiler.
Sonuç olarak, gece 01.50'de alınan ehliyet için sabah 06.40'a kadar uğraştık ve bir kan testi dahi yaptıramadık. En sonunda bu işin olmayacağını ve eve dönmemiz gerektiğine karar verdik.
Şu sıralar, Sulh Ceza Mahkemesi'ne itiraz için başvurmayı düşünüyorum. Önerileriniz nelerdir ?
Ayrıca TCK 179/3'ten aleyhime kamu davası açılacak sanırım, bu davadan nasıl bir sonuç çıkacağını tahmin ediyorsunuz ? (Para cezası, HABK vs.)
Okuldan bu yaz mezun olma ihtimalim var, bu olay avukatlığımı etkiler mi ? Herhangi bir engel oluşturur mu ?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ediyorum, "sen nasıl hukukçusun, alkollü trafiğe çıkmaman gerektiğini bilmiyor musun?" türevinde yazılar yazacak arkadaşların gözlerinden öpüyorum.
Saygılar,
kloraq