Cevap: devlet memurunun odası çiftlik mi?
Sayın golgexp; öncelikle ben de seçtiğiniz başlığın oldukça “BATICI” olduğunu söylemek durumundayım, bunun açılımını ilerleyen zamanlarda yapmamın daha uygun olacağını düşünüyorum, Zira bu başlık ile ilgili algılamaların çok çeşitlilik göstereceği kanaatindeyim..Hem kendimden bir şeyler katarken hem de değerli arkadaşların yorumlarını değerlendirip harmanlayarak kendimce bir pencere açmak arzusundayım. (batı ülkelerindeki mahkemelik durumların işyerinin mahreme alanı olmadığı) Mahrem ve mahremiyet konusu bırakın batı/doğu- güney/kuzey ülkelerini, aynı ülkeye ait bir şehrin köyündeki duvar (yakın) komşuların bile farklı inanışlar doğrultusundaki düşüncelerinden oluşabilir, şöyle ki; sizin için mahrem olmayan vücudunuzun bir parçası yada eşyalarınızdan birisi diğer kişi veya kişilerce mahrem olabilir, dolayısıyla mahremi hele ki örf, adet ve ananesiyle çok değişik ve köklü olan soyumuzun batı ülkelerinin mahremiyetiyle öyle bir iki satırda geçiştirmek oldukça kolaya kaçmak diye düşünüyorum bir de ülkemizdeki yasal düzenlemelerden bilgisi olmadığını belirttiği halde. Şimdi gelelim odaya girilmesine..Olayın vuku bulduğu yer bir işyeri, yalnız şunu da belirtmek isterim ki mahrem alanı sabit bir alan ya da yer değildir, insanın kendisi, vücudu, üzerindeki giysileri ve ceplerinin içerisindekiler de mahrem alanıdır ki “mahremiyet kavramı” insanın “onurla müşterek ahlak ile ırk ve zümre ayırımı yapmadan her insanın eşitlik ilkelerince hayatını idame ettirme “ gayretlerinden doğmuştur, lakin kimilerinin “insanlık Onuru “ sizinki ile örtüşmeyebilir, işlerine de gelmeyebilir, çünkü bu kişiler de sizin odanızı karıştıran ve zulmetmeyi kendisine hak gören zümreye mensup da olabilir. Burada bizlere düşen görev karşıt görüşlere saygı duymanın ötesinde inadına bunu göstermek ve hayata geçirmektir, bunun insan olmanın zaruriyetlerinden olduğunu düşünüyorum dolayısıyla “karşıtlar” ın düşünceleri sizinkiler ile örtüşmek zorunda da değildir, siz kendi onur mücadelenizi yapın, yapın ki bir daha konumu/ünvanı/görevi ne olursa olsun bir “İNSAN” ın çekmeceleri karıştırılmasın. Şöyle ki; bu mücadelenizi kazanmanız sadece size karşı bir koruma sağlamayacak öncelikle kamu personeliyle başlamak suretiyle tüm çalışma alanlarında etkisini mutlaka gösterecektir…Burada mesai saatleri dışında sizin odanıza girip çekmecelerinizi istediği şekilde karıştıran zihniyet ne yazik ki sizin üzerinizi de arama hakkını kendilerinde görebilir, bu konuda umarım bir sendikadan hukuki yardım da alıyorsunuzdur, yine tekrar etmek zorundayım ki bir yerin mahrem alanı olması için sabit/ taşınmaz olması gerekmez, sizin orada görevli olmanız yeterlidir kanısındayım. Çünkü mahrem insan ve insanın kullandığı yer ve alanlar ile insanın kullandığı eşya ve her türlü malzemedir..Bu konuda size yol gösterecek bir örnek vermek isterim. Güvenlikli bir yolculuğu ele alalım, kısa bir süre sonra boşaltacak olduğunuz uçağın koltuğunda oturur iken kabin amiri sizin yanınıza gelip çantanıza bakmak istediğini söyler ise nasıl bir cevap verirsiniz? Burada bırakın kabin amirini o şirketin sahibinin bile sizin çantanıza bakmaya yetkisi yoktur, eğer bu konuda zor kullanırlar ya da size yapıldığı gibi hile ile çantanızı karıştırırlar ise her türlü kanuni hakkınızın olduğunu düşünüyorum, şöyle ki sizin çantanıza bakıp kontrol etmek uçak görevlilerinin değil güvenlik görevlilerinin yetkisi dahilindedir Kaldı ki böyle bir şeyi yapabilmeleri için çok kuvvetli bir şüphe duymaları ya da ellerinde delil olması gerekir, bir de yetkilerin normlar hiyerarşisinin en tepesindeki anayasaya uygun olan yasa, tüzük, yönerge veya yönetmelik doğrultusunda kullanılması gerekir. Öyle ben buranın iş vereniyim deyip odanızdaki çekmecelere kadar karıştırabiliyorsa bu yetkiyi hangi kanunun hangi maddesinden aldığını merak ediyorum doğrusu.. İlkokula başladığım ilk gün öğretmenimin bize ilk öğrettiği konu arkadaşlarımızın kalemliklerini ve çantalarını karıştırmamamız gerektiği idi ve o öğretmen olduğu halde hiçbir zaman böyle bir şey yapmadı. Küçük bir anektot daha vereyim size, lisede de sınıflarda arama yapılır ki kuvvetle muhtemel siz de bu olayı yaşamışsınızdır, size değer veren ve “insanlık Onuru” yla yetişen öğretmenler asla elini çantanıza ve cebinize sokmaz sizden rica eder. İsterseniz şimdi gelelim şu “MAL” meselesine
Yorumda bulunan saygıdeğer kişi “senin kullandığın her şey sonuçta işverenin malı” demiş, bence çok uygun olmamış o kelime orda, kimin neyi ne zaman kullanacağı hiç belli olmayabilir çünkü… şunu unutmayın orada bulunan eşyaların iş verenin malı olduğu kısmen kabül edilse bile sizin (onur ve haysiyetinizin) iş verenin malı olmadığınızı rahatlıkla söyleyebilirim, siz 657 sayılı D.M.K hükümlerine tabisiniz, burası özel bir şirket değil, öyle ki özel bir şirkette dahi çalışan ofisinde yok iken odasına girip çekmecelerini karıştırmak ne kadar mümkün olur bilemiyorum. Bir şirket sahibi arkadaşım var, ona bir soracağım bu konuyu ve çalışanlarının fikirleriyle ilgili size tekrar dönüş yapacağım. Madem ki burada bulunan eşyalar “işverenin malı” öyle ise neden orada çalışan kamu görevlisine ofisteki malzemeler imza karşılığı zimmet yapılıyor???? Orada ki kamuya ait malzemelere bir zarar ziyan geldiğinde zimmet alan personele hesabı soruluyor ise burada bulunan her şeyin işverene ait olduğunu kabül etmek mümkün görünmüyor. Kişisel e-postaların okunabilmesi konusunda ise bunun kişisel hak ve özgürlüklere saldırı olarak değerlendiriyorum, bu nasıl mümkün olur bunu da anlamak da zorluk çekiyorum gerçekten şöyle ki internet kullanıcılarının hesaplarına kendileri dahi şifre girmeden ulaşamıyorlar şimdi kamu alanlarının dışarısında suç olan bir olayın kamu alanlarına girildiğinde serbest veya bir hak olarak görülmesi çok komik bir olay bence, bunun örnekleri var ise mutlaka öğrenmek isterim ya da bununla ilgili bir mahkeme kararı.. Bence orada görevli olmanız size bir çok konuda “mahremi özgürlükler” sağlamaktadır, en azından sağlamalıdır ve sizin mücadeleniz bu yönde olmalıdır, Ayrıca kişilerin mahrem eşyalarının ev ve arabalarında durması gerektiği konusunda yukarıda yazan yorumlara katılmadığımı belirtmek isterim, şöyle ki “ mahrem eşya” konusu kişiden kişiye değişir, size göre mahrem olmayan bir “ŞEY” diğer bir insana göre “ÇOK ŞEY" ifade edebilir, mahrem olan “ŞEYLER” ile ilgili bir liste varsa literatürde bilemem. Bu gün binlerce kamu çalışanının ailelerinin resimlerinin masalarının üzerinde olduğunu unutmayalım lütfen sayın kıdemli üyeler, çekmecelerinizi karıştırsa bile odanıza gelen “İŞVEREN” e ikram edeceğiniz çayın “BARDAĞI”, bir iki paket bisküvi, peki ya cep tlf ?? Bunların hepsini her gün mesai bitiminde eve mi götüreceğiz, burada konu “mahrem eşyanın” nerede duracağı değil durduğu yerde “saygı gösterilmesi” dir, saygı olmayan bir toplumda eşitliği sağlamak için her zaman ilgili kanunlara göre hareket etmek kesinlikle mümkün değildir... görüşmek üzere