Şahsi bir e-posta'nın tazminatsız feshe konu olması
Sayın Üstadlar;
Öncelikle tüm paylaşımlarınız ve bilgileriniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.
Yaklaşık 6 ay önce madde 25/2 den iş akdim tazminatsız fesih edildi. Gerekçe olarak da çalıştığım firmanın bana tahsis ettiği e-posta hesabından bir arkadaşıma attığım e-posta iletisi gösterildi.
Olayın gelişimi şu şekilde:
Çalıştığım firma kurumsal ve binlerce çalışanı olan bir kuruluş. Her çalışanın bir e-posta hesabı mevcut ve takdir edersiniz iş stresi içerisinde arkadaşlarımızla özel paylaşımlarda bulunabiliyoruz. Benim gönderdiğim e-posta ise kişisel bir alacağımı geri istemek üzere yazdığım fake bir yazıydı. Daha net olarak söylemem gerekirse, "... arkadaşım, bana İK'dan aşırı borçlanmam dolayısıyla bir yazı geldi, ödemelerimi yapmam gerekiyor. Bana olan borcunu ödeyebilir misin" anlamını taşıyan bir e-posta gönderdim. Gerçekçi olması için de yazının altına sanki bana bir yazı gelmiş gibi bir ihtar metnini internetten örnek bir matbu yazı olarak kopyalayıp yapıştırdım. Rastgele isim vs koydum.
Aradan birkaç ay geçti. Yöneticim ile çeşitli özel sebeplerden dolayı aramız bozuldu. Kendisi hiçbir sebep yokken bana bir uyarı yazısı verdi. Aşırı borçlanmanızdan dolayı görevimi ifa etmeyi aksattığım ve buna benzer ifadeler, hatta bulunduğum konum itibariyle suistimale açık bir durum olduğu da uyarı yazının içeriğinde ima edilen konulardı. Elbette sağlam bir savunma yazdım ve kanıtlanmasını istedim. Kanıtlanamayacağını anlayınca bu konu kapandı. Çünkü ne aşırı borçlanmam vardı ne de görevimi aksattığım.
Aradan yine bir ay kadar geçti. Ve İK tarafından savunmam istenerek idari izne çıkarıldım birden. Sebep olarak da en başta bahsettiğim e-postayı karşıma çıkardılar. Ben inkar etmedim, "Ben yazdım ama amacım buydu. Çalıştığım kurumu alenen kullanarak bir eylemde bulunmadım. Yazdığım e-posta da sadece arkadaşıma gönderdiğim bir yazıdır. Kendisi de bunu isterseniz her alanda beyan edebilir. Bu e-postanın nasıl sizin elinize geçtiğini bilmiyorum" gibi bir savunma verdim. Ve emin olduğum bir konu da, yöneticimin bu e-postayı uygunsuz bir şekilde (kurum içi hatrını kullanarak) kurum sistemi üzerinden elde etmiş olması. Bunun netleştirilmesini istedim tahkikatı yürüten yetkilerden, ancak bir sonuç alamadım.
Bu sürecte yaptığım tüm görüşmelerde benim hakkımda savcılığa suç duyurusunda bulunulacağı ve istifa edersem bundan vazgeçileceği defalarca söylendi. Ama ben vazgeçmedim, istifa etmedim. Çünkü kötü birşey yapmadım.
İki haftalık idari izin sonucunda görüşmeye çağrıldım. İK adına yazdığım bu e-posta sebebiyle Madde 25/2 (hangi bend olduğu yazılmamış) den iş akdimin feshedildiğine dair bir yazı verilerek 5 yıllık emeğim çöpe atıldı.
Kanuni süre içerisinde davamı açtım elbette. Tazminatımı alamadım, işsizlik maaşı alamadım. Görüşmeye gittiğim firmalar 25/2 yi duyduğunda biz sizi ararız cevabını veriyorlar. Bir kişinin kaprisi yüzünden bu durumlara düşmek sıkıcı bir durum. -ki bu başıma geldiğinde 1 yıllık evliydim. Neyse ki tek avuntum bu insanlara boynumu eğip onurumdan ödün vermedim.
Biraz detaya girdim farkındayım. Avukatım ile bu konuları elbette istişare ediyoruz. Ancak farklı kişilerden de akıl almak iyidir diye düşünmekteyim.
Sormak istediğim soru; İşverenin gösterdiği sebep haklı ya da geçerli sebeplerden sayılabilir mi? Bir de herşey yolunda iken sırf bir kişi istemedi diye işten atıldım, bu kişiye karşı herhangi bir maddi tazminat davası açabilir miyim?
Yardım ve cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
Sevgi ve Saygılarımla
- - - Updated - - -
ekleme;
Ayrıca nihai verdiğim savunmada, yazdığım bu e-postanın doğru bir davranış olmadığını kabul ettiğimi, ancak niyetimin kötü olmadığını özellikle belirttim.
Öncelikle tüm paylaşımlarınız ve bilgileriniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.
Yaklaşık 6 ay önce madde 25/2 den iş akdim tazminatsız fesih edildi. Gerekçe olarak da çalıştığım firmanın bana tahsis ettiği e-posta hesabından bir arkadaşıma attığım e-posta iletisi gösterildi.
Olayın gelişimi şu şekilde:
Çalıştığım firma kurumsal ve binlerce çalışanı olan bir kuruluş. Her çalışanın bir e-posta hesabı mevcut ve takdir edersiniz iş stresi içerisinde arkadaşlarımızla özel paylaşımlarda bulunabiliyoruz. Benim gönderdiğim e-posta ise kişisel bir alacağımı geri istemek üzere yazdığım fake bir yazıydı. Daha net olarak söylemem gerekirse, "... arkadaşım, bana İK'dan aşırı borçlanmam dolayısıyla bir yazı geldi, ödemelerimi yapmam gerekiyor. Bana olan borcunu ödeyebilir misin" anlamını taşıyan bir e-posta gönderdim. Gerçekçi olması için de yazının altına sanki bana bir yazı gelmiş gibi bir ihtar metnini internetten örnek bir matbu yazı olarak kopyalayıp yapıştırdım. Rastgele isim vs koydum.
Aradan birkaç ay geçti. Yöneticim ile çeşitli özel sebeplerden dolayı aramız bozuldu. Kendisi hiçbir sebep yokken bana bir uyarı yazısı verdi. Aşırı borçlanmanızdan dolayı görevimi ifa etmeyi aksattığım ve buna benzer ifadeler, hatta bulunduğum konum itibariyle suistimale açık bir durum olduğu da uyarı yazının içeriğinde ima edilen konulardı. Elbette sağlam bir savunma yazdım ve kanıtlanmasını istedim. Kanıtlanamayacağını anlayınca bu konu kapandı. Çünkü ne aşırı borçlanmam vardı ne de görevimi aksattığım.
Aradan yine bir ay kadar geçti. Ve İK tarafından savunmam istenerek idari izne çıkarıldım birden. Sebep olarak da en başta bahsettiğim e-postayı karşıma çıkardılar. Ben inkar etmedim, "Ben yazdım ama amacım buydu. Çalıştığım kurumu alenen kullanarak bir eylemde bulunmadım. Yazdığım e-posta da sadece arkadaşıma gönderdiğim bir yazıdır. Kendisi de bunu isterseniz her alanda beyan edebilir. Bu e-postanın nasıl sizin elinize geçtiğini bilmiyorum" gibi bir savunma verdim. Ve emin olduğum bir konu da, yöneticimin bu e-postayı uygunsuz bir şekilde (kurum içi hatrını kullanarak) kurum sistemi üzerinden elde etmiş olması. Bunun netleştirilmesini istedim tahkikatı yürüten yetkilerden, ancak bir sonuç alamadım.
Bu sürecte yaptığım tüm görüşmelerde benim hakkımda savcılığa suç duyurusunda bulunulacağı ve istifa edersem bundan vazgeçileceği defalarca söylendi. Ama ben vazgeçmedim, istifa etmedim. Çünkü kötü birşey yapmadım.
İki haftalık idari izin sonucunda görüşmeye çağrıldım. İK adına yazdığım bu e-posta sebebiyle Madde 25/2 (hangi bend olduğu yazılmamış) den iş akdimin feshedildiğine dair bir yazı verilerek 5 yıllık emeğim çöpe atıldı.
Kanuni süre içerisinde davamı açtım elbette. Tazminatımı alamadım, işsizlik maaşı alamadım. Görüşmeye gittiğim firmalar 25/2 yi duyduğunda biz sizi ararız cevabını veriyorlar. Bir kişinin kaprisi yüzünden bu durumlara düşmek sıkıcı bir durum. -ki bu başıma geldiğinde 1 yıllık evliydim. Neyse ki tek avuntum bu insanlara boynumu eğip onurumdan ödün vermedim.
Biraz detaya girdim farkındayım. Avukatım ile bu konuları elbette istişare ediyoruz. Ancak farklı kişilerden de akıl almak iyidir diye düşünmekteyim.
Sormak istediğim soru; İşverenin gösterdiği sebep haklı ya da geçerli sebeplerden sayılabilir mi? Bir de herşey yolunda iken sırf bir kişi istemedi diye işten atıldım, bu kişiye karşı herhangi bir maddi tazminat davası açabilir miyim?
Yardım ve cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
Sevgi ve Saygılarımla
- - - Updated - - -
ekleme;
Ayrıca nihai verdiğim savunmada, yazdığım bu e-postanın doğru bir davranış olmadığını kabul ettiğimi, ancak niyetimin kötü olmadığını özellikle belirttim.