Hukuki NET sitesinde paylaşımda bulunmak, soru sormak ve cevap yazmak için üye olun. Üyelik ücretsizdir.

"Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir

08-01-2013 23:43:29 Av.Esin Kılıç #

"Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22314914.asp

Hiçbir geliri ve sosyal güvencesi olmayan M.K. kendisinden 15 yaş büyük S.K. ile 29 Eylül 2009’da evlendi. M.K.’nın ailesinin rıza göstermemesi nedeni ile çiftin evliliği olaylı oldu. Çift bu nedenle kaçarak evlendi. Ancak çiftin birlikteliği 3 ay gibi bir süre devam edebildi. M.K., Ocak 2010’da evden ayrıldı; ailesinin yanına döndü. Çiftin yeniden bir araya gelmesi için S.K.’nın arkadaşları çeşitli girişimlerde bulunsa da olumlu bir sonuç alınamadı.

M.K., boşanmak için arayışa girdi. Gittiği birçok avukat, ellerinden yeterli delil olmadığı gerekçesi ile boşanma davasını kazanamayacaklarını söyledi. En son bürosuna gittiği Av. Esin Kılıç davayı kabul etti; 30 Eylül 2011’de İstanbul 4. Aile Mahkemesi’ne dava başvurusu yaptı.

‘KÜFRETTİ, TEHDİT ETTİ’

Dava başvuru dilekçesinde M.K., eşi S.K.’nın kendisine psikolojik şiddet uyguladığı, kendisi ve ailesine ağır küfürler ettiğini, boşanması durumunda ailesine zarar vereceğini söylediğini iddia etti. M.K. ayrıca, eşinin gelirini kendisinden gizlediğini, Kapalıçarşı’da kuyumcu dükkânı sahibi olduğunu, bankada parasının bulunduğunu öne sürdü. M.K., avukatı Kılıç aracılığı ile sunduğu dilekçede boşanma talebinin yanı sıra, aylık 2 bin TL nafaka ve toplam 80 bin TL tazminat talep etti.

‘EK İŞ YAPTIĞIMI EŞİME SÖYLEMEDİM’

S.K. ise savunmasını Av. Mehmet Benan Ülgen aracılığı ile yaptı. S.K., son duruşmada yaptığı savunmada, eşine hakarette bulunmadığını, ancak zaman-zaman tartıştıklarını kabul etti. S.K. tartışma konularının da, eşi M.K.’nın ablasının, evlerine gelmesini istememesinden kaynaklandığını iddia etti. S.K. ayrıca, saklayacak bir geliri olmadığını, hatta ek iş yaptığını, eve bu nedenle geç saatlerde gittiğini söyledi. S.K., ek iş yaptığını eşinden de sakladığını söyledi. S.K. son duruşmada ayrıca “Benim eşim tertemiz bir insandır” ifadesinden sonra boşanma talebinin kabul edilmemesini istedi.
ABLA E.A: HAKARETLERE TANIĞIM

Mahkeme tarafların gösterdiği 4 tanığı da dinledi. Boşanmak isteyen M.K.’nın gösterdiği tanıklardan biri aynı binada oturan komşularıydı. Ancak H.T. isimli kadın herhangi bir tartışma sesi veya dayak benzeri olaydan haberi olmadığını ifade ederek “Ben tanıklık yapmak istemiyordum” dedi. Diğer tanık olan M.K.’nın ablası E.A. ise, S.K.’nın ağır hakaretlerine tanık olduğunu detayları ile anlattı. S.K. tarafının gösterdiği iki tanık da, çift arasında sorun yaşandığını, ancak küfür benzeri durumlara tanık olmadıklarını, ihtimal de vermediklerini söyledi.

KOCAYA TAZMİNAT MAHKÛMİYETİ

Mahkeme 4’üncü duruşmada kararını verdi. Geçtiğimiz 6 Kasım’da yapılan karar duruşmasında mahkeme çiftin boşanmalarına karar verdi. Mahkeme ayrıca S.K.’nın, M.K.’ye aylık 400 TL nafaka ve toplam 8 bin TL’lik maddi-manevi tazminat ödemesine hükmetti. Mahkeme gerekçeli kararını ise geçtiğimiz günlerde açıkladı.

BAŞKAN VİCDANİ KANAATİNİ KULLANDI

Gerekçeli kararında dava sürecini genişçe anlatan mahkeme, kararını özetle şu şekilde açıkladı: “Yaşanan olaylar karşısında davacının boşanmak istemekte haklı olduğu vicdani kanaatine ulaşıldı. Kişilik hakları zedelenen davacının (M.K.) manevi tazminat talebi kabul edildi. Boşanma sebebi ile maddi beklentileri zarara uğrayan davacının maddi tazminat talebi kısmen kabul edildi. Davacının nafaka talebi yerinde bulundu; tarafların tespit edilen ekonomik-sosyal durumları dikkate alınarak nafaka miktarı belirlendi.”


‘HAKARET ONUR KIRICI DAVRANIŞTIR’

Yargıtay yolu açık karar ile ilgili Av. Esin Kılıç şunları söyledi: “Ülkemizde ne yazık ki, eş tarafından sarf edilen ‘hakaret’ tek başına bir boşanma sebebi olarak görülmüyor.

Daha da kötüsü, pek çok hukukçu da ‘hakaret’i yeterli ve kanıtlanabilir bir boşanma davası gerekçesi olarak görmüyor.

Oysa ki hakaret, onur kırıcı bir davranış ve kişilik haklarına açık bir saldırıdır. Kadınlar, ‘hakaret’in bir şiddet türü olduğu konusunda bilinçlenmeli.”

dgokce@hurriyet.com.tr
09-01-2013 00:25:16 cemil1 #

Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.

Maalesef çok yanlış bir karar. Batıdaki medeni ülkelerdeki gibi boşanmadan sonra herkese kendi yoluna gitse anlarım. Ama, bizim medeni hukukumuz boşanma neticesinde erkeğe çok ağır maddi yük getiriyor. Yukarıdaki durumda bile 8 bin lira tazminat artı her ay 400 TL nin paket olarak değeri en aşağı 100 - 200 bin liralık maddi bir yükümlülük demektir. El insaf! Bir hakarete bu kadar ağır ceza nasıl bir adalet anlayışıdır?
09-01-2013 09:01:55 eko01 #

Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.

sayın esin hanım vicdanın rahatmı.müvekkilin dogru söylüyormu acaba iç bunu düşündünmü insanoglu dünya hırsına kapılmış gidiyor.bu dünyadaki mahkemeler boş.asıl ahiretteki mahkeme.herkez hesabını orda verecek.benkendimce düşünüyorum.
09-01-2013 11:29:55 Hakkaniyetli #

Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.

Ablasının yalancı şahitlik yapmadığı nerden bilinecek.
Genelde akrabalar hemen yalancı şahitlik yapıyor bu durumda.
Bazı avukatlarda dolaylı sözlerle kurgulanmış yalancı şahitlik yapılmasını tevsik ediyor.
Yol gösteriyor böyle yapın diyor.
Benim bizzat şahit olduğum bir olayda bir avukat kurgulanmış yalancı şahitliği teşvik etti.

Uyanın erkekler kadınlar erkekleri devamlı gelir elde edebilecekleri para kaynağı olarak görüyorlar.
Evlenmeyin imam nikahı ile dost hayati yaşayın.
Maalesef hukukumuzda bu yönde düzenlenmiş yorumlanmış kanun maddeleri ile dolu.
Nafaka 3 ay evli kaldılarsa nafakada 3 ay süreli olmalı ömür boyu olmamalı.

Aldığı nafakayı bir başka erkekle afiyetle yiyecek artik.

Erkeklerin cinsel ihtiyaclarini ücret mukabili parasını ödeyerek karşılamaları daha ucuz.

Evlilik sözlesmesinde nafaka ve tazminat haklarimdan feragat ediyorum seklindeki bir evlilik sözlesmesinide noterler yazmiyor.
10-01-2013 21:32:30 cemil1 #

Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.

Alıntı:

Hakkaniyetli;469590? rumuzlu üyeden alıntı
Evlilik sözlesmesinde nafaka ve tazminat haklarimdan feragat ediyorum seklindeki bir evlilik sözlesmesinide noterler yazmiyor.

Noterin sözleşmenin içeriğine müdahale etme yetkisi var mı? Sadece sözleşmeyi imzalayanların kimliğini teyid ediyor zannediyordum...
10-01-2013 22:38:01 Hakkaniyetli #

Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.

yazsakda hukuken gecersizdir diyorlar.
11-01-2013 00:16:50 cemil1 #

Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.

Alıntı:

Hakkaniyetli rumuzlu üyeden alıntı
yazsakda hukuken gecersizdir diyorlar.

Çok enteresan bir durum. Noter neye dayanarak buna geçersiz diyor, biliyormusunuz? Neticede kararı hakim verir. Mahkemeler bu tip anlaşmaları otomatikmen red mi ediyor acaba?

- - - Updated - - -

Alıntı:

Hakkaniyetli rumuzlu üyeden alıntı
yazsakda hukuken gecersizdir diyorlar.

Çok enteresan bir durum. Noter neye dayanarak buna geçersiz diyor, biliyormusunuz? Neticede kararı hakim verir. Mahkemeler bu tip anlaşmaları otomatikmen red mi ediyor acaba?
11-01-2013 20:19:10 Av.Engin Oğuz #

Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.

Evlilik sözleşmesini anca 2.3 eşlerinize imzalatabilirsiniz beyler ana babasının evinden tertemiz beyaz gelinliğiyle çıkarmaya talip olduğunuz hanımlar bu tür taleplerinizde ne mal olduğunuzu şakkadanak anlar. Kim kızını geçinmeyi beceremeyince kullanılmış yıpratılmış gururu incitilmiş hakaret ve şiddete maruz bırakılıp hırpalandıktan sonra beş parasız güvencesiz bırakacak tiplere verir?
11-01-2013 20:39:25 Hakkaniyetli #

Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.

Atasözümüzde olduğu gibi davul bile dengi dengine çalar.
Herkes finansal olarak kendi dengi ile evlenmeli.
Böylelikle nafaka talepleride olmaz.
Mal ayrılığı sözleşmesini zengin bayanlar fakir koca adaylarına ileride ayrılırlarsa koca bir şey talep edemesin diye zaten imzalatıyorlar.
Ayrıca İran da uygulanan MUTA nikahı (süreli evlilik) Türk iyedeki erkekleri mağdur eden evlilik gibi değil.
Anlaşmalı birlikte yasam artik gelecekte modern insanların seçeneği olacak.

Noterlerin yazsak bile hukuken gecersiz demelerindeki sebep bu örnek yargitay kararlari.

FERAGAT (DOĞMAMIŞ HAKTAN VAZGEÇİLEMEYECEĞİ)
Doğmamış haktan peşinen vazgeçilemez ve feragat olarak nitelendirilemez.

Özet : Doğmamış haktan peşinen vazgeçilemeyeceği yolundaki evrensel hukuk ilkesi gözden kaçırılarak, davacının borç miktarına itiraz etmeyeceği ve dava açmayacağına dair beyanına dayanılmak suretiyle sonradan çıkarılan borca karşı dava hakkından feragat ettiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin kurucu başkanı olduğunu ve kooperatifçe yaptırılan iki grup inşaat içinde birer hisseli ortaklığı bulunduğunu, kooperatif yönetim kurulunca 31.12.1994 tarihine kadarki borcun tek ünite için ( 2.827.981.020 ) TL borç çıkartıldığını ve bu miktarın gerçek borçla ilgisi bulunmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatifin iki üniteye sahip ortağı olduğunu ve 31.12.1994 tarihine kadar olan gerçek borcunun tespitini, anılan yönetim kurulu kararının iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında, yönetim kurulu kararının iptalinin doğrudan dava edilemeyeceğini, davacı borcunun üyeliğe şartlı olarak kabul edildiği 25.12.1994 tarihli genel kurul kararı doğrultusunda hesaplandığını ve davacının bu hesaplamaya itiraz etmemeyi taahhüt ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, mübrez belgelere, kooperatif kayıt ve belgeleri ile bilirkişi raporlarına dayanılarak, ortaklıktan ihraç dışında kalan yönetim kurulu kararlarına karşı doğrudan iptal davası açılamayacağı gibi, yapılan borç hesabının iki ünite üyeliği için olduğu ve davacının şartlı olarak üyeliğe kabulünün kararlaştırıldığı, davacının çıkarılacak borca itiraz etmeyeceğini söylediği 31.12.1994 tarihli genel kurul kararına uygun ve yasanın 23. maddesince öngörülen eşitlik amacını gerçekleştirmeye yönelik olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Kabul şekline göre davanın, davalı kooperatif yönetim kurulu kararının iptali biçiminde nitelendirilerek bu çerçevede değerlendirilip sonuçlandırılması doğru görülmemiştir. Dava, teknik anlamda yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin olmayıp, davacı ortağın borç miktarının hesaplanması ve bildirimine ilişkin yönetim kurulu tasarrufunun geçersiz sayılarak gerçek borç miktarının belirlenmesi istenilmekle özde bir menfi tespit davası mahiyetindedir. Ayrıca, davacının iki üniteye sahip ortak olduğunun tespiti de talep olunmuştur Bu durum karşısında, davacının öncelikle ortaklık kapsamının araştırılması, ardından 1994 yılı sonu itibari ile davalı kooperatife olan borç tutarının saptanması gerekirken, doğmamış haktan peşinen vazgeçilemeyeceği yolundaki evrensel hukuk ilkesi gözden kaçırılarak, davacının, şarta bağlı olarak yeniden üyeliğe kabulünün yapıldığı, 25.12.1994 tarihinde toplanan kooperatifın olağanüstü genel kurulunda hakkında yönetim kurulunca çıkarılacak borç miktarına itiraz etmeyeceği ve dava açmayacağına dair beyanına dayanılmak suretiyle sonradan çıkarılan borca karşı dava hakkından feragat ettiğinden bahisle yazılı biçimde hüküm kurulması da doğru görülmediğinden, kararın bu yönlerden dahi bozulması gerekmiştir.
11.HD. 14.10.1997 E. 1997/4264 K. 1997/7002

Doğmamış haktan feragat edilemez.

Özet : Taraflar arasındaki sözleşmede her ne kadar cezai şartın fahiş olmadığına ilişkin hüküm bulunduğu iddia edilmiş ise de, doğmamış haktan feragat edilemeyeceğinden bu husus araştırılmalıdır. Mahkemece hükmedilen cezai şartın fahiş olup olmadığı tartışılmalı, şayet fahiş görülür ise indirilecek miktar belirlenip sonucuna uygun bir karar verilmelidir.

Davacı doktor, laborant olan davalı ile tıbbi tahlil laboratuarı açtıklarını, ancak davalının kural dışı eylemlerini gördüğünü, kendisine ödemesi gereken aylık ücreti de ödemediğini öne sürerek, 4.500.000.000.- Lira ücret ile, 5.000.000.000.- Lira manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı davanın reddini savunmuş, açtığı ve bu dava ile birleşen davası ile başka bir işyeri açan davacının haksız olduğunu ileri sürerek, sözleşme gereğince 5.000.000.000.- Lira maddi tazminat ile 5.000.000.000.- Lira manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davacı, hakkında açılıp bu dava ile birleşen davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu işyerindeki tabelanın davalı-birleşen dava davacısı tarafından kullanılmasının men'ine, ruhsatın davacı-birleşen dava davalısına iadesine, birleştirilen davada 5.000.000.000.- Lira cezai şartın davacı birleşen dava davalısı H'den tahsiline, her iki tarafın fazla taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı-birleşen dava davalısı tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece, davacı-birleşen dava davalısının sözleşme devam ederken ikinci bir işyeri açtığı gerekçesiyle, sözleşmede belirlenen 5.000.000.000.- Lira maddi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Tarafların sözleşmede kararlaştırdıkları bu tazminat mahiyeti itibariyle sözleşmeye aykırı davranışı engellemek amacı ile konulmuş cezai bir müeyyide, yani cezai şarttır. Ancak, mahkemece B.K.'nun 161/son maddesi gereğince cezai şart olarak hükmedilen bu miktarın fahiş olup olmadığı tartışılmamıştır. Her ne kadar davalı-karşı davacı sözleşmenin 7.maddesinde bu cezai şartın fahiş olmadığına dair hüküm bulunduğunu belirtmiş ise de; doğmamış bir haktan peşinen feragat edilemeyeceğinden, sözleşmenin bu hükmü geçersizdir. Mahkemece hükmedilen cezai şartın fahiş olup olmadığı tartışılmalı, şayet fahiş görülür ise indirilecek miktar belirlenip sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı şekilde hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
13. HD. 11.10.2004 E. 2004/6611 K. 2004/14120

Doğmamış bir haktan feragat edilemez.

Özet : Kadastro Komisyonu tarafından karar verilmedikçe 3402 sayılı Kadastro Kanunun geçici 5. maddesi gereğince doğrudan Kadastro mahkemesine dava açması mümkün değildir.

Davacı, yasal prosedüre uygun dava açmadığını öğrenince, erken açtığı davayı yürütmek istememiş ve davadan feragat etmiştir. Doğmayan bir haktan feragat hukuken sonuç doğurmaz..

Taraflar arasındaki "kadastro tespitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ceyhan 2. Kadastro Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 19.10.1990 gün ve 1989/3 E-1990/116 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi'nin 24.1.1992 gün ve 1991/5715 E-1992-/664 K. sayılı ilâmı:

( ... Muteriz kadastro tespitine karşı usulen itiraz etmiştir. İtiraz hakkında kadastro komisyonunca herhangi bir karar verilmeksizin ve tutanak askıya çıkarıldığında doğrudan mahkemeye başvurarak 29.6.1987 tarihli dilekçe ile dava açmıştır. Davacı davanın 13.12.1988 tarihli oturumda davadan feragat ettiğini beyanla duruşma tutanağını imzalamıştır. Mahkemece önceki davada yapılan feragatin davacıyı bağladığı kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Kadastro komisyonu 13.1.1989 tarihli kararıyla itirazı kabul ederek tespiti değiştirmiş, bu karara karşı tespit maliki Belediye tarafından dava açılmıştır.

Kadastro komisyonu tarafından karar verilmedikçe 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 5. maddesi gereğince doğrudan kadastro mahkemesine dava açılması mümkün değildir. Davacı yasal prosedüre uygun dava açmadığını öğrenince erken açtığı davayı yürütmek istememiş ve davadan feragat etmiştir. Bir başka anlatımla davacının amacı 409 ada, 43 sayılı parsele ilişkin hakkın özünden feragat etmek olmayıp yanlış açılan davayı ortadan kaldırmaktır. Davacı için Kadastro Kanunu hükümlerine göre dava hakkı doğmamıştır. Doğmayan bir haktan feragatte hukuken sonuç doğurmaz. Hal böyle olunca tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanarak ve birlikte değerlendirilerek uyuşmazlığın esastan çözümlenmesi gerekirken, davacının beyanına yanlış anlam verilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
HGK. 31.03.1993 E. 1992/16-759 K. 1993/132

Doğmamış bir haktan peşinen feragat edilemez. Feragat tarihinden sonra oluşan zarar için feragat hüküm doğurmayacağından zararın hesaplanarak hüküm altına alınması gerekir.

Özet : Kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yapımı yüklenilen inşaatın gecikmesi nedeniyle cezai şart ve kira kaybı zararının tahsili istemiyle açılan davada, davalı yüklenici, mal sahibi olan davacının gecikmeden kaynaklanan cezai şart ve gelir kaybına ilişkin feragat verdiğini ileri sürerek davanın reddini istemiş ise de, feragat tarihinden sonra oluşan zarar için feragat hüküm doğurmayacağından zararın hesaplanarak hüküm altına alınması gerekir.

Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yapımı yüklenilen inşaatın gecikmesi nedeniyle cezai şart ve kira kaybı zararının tahsili istemiyle açılmıştır.

Davalı gecikme olmadığını, kaldı ki davacının gecikme zararından feragatı bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Gerçekten dosyaya giren 16.09.2002 tarihli Şekerbank Genel Müdürlüğü'ne hitaben yazılan belgede, mal sahibinin iyiniyetli olarak kira hakkından feragat ettiği, kooperatiften ileride herhangi bir tazminat talebinde bulunmayacağı belirtilmiş ve taraflarca imzalanmıştır. Davacı arsa sahibi imzasını ve belge içeriğini inkar etmiş değildir. Ancak inşaat bu tarihten sonra da tamamlanıp teslim gerçekleşmediğinden davacının gecikme zararının bulunduğu ortadadır. Feragat tarihinden sonra oluşan gecikme zararı için henüz doğmamış bir haktan peşinen feragat edilemeyeceğine göre davacı zararı hesaplanıp talep gözetilerek hüküm altına alınmalıdır. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
15. HD. 04.04.2007 E. 2006/1819 K. 2007/2112

Hakkın doğumundan önce feragat geçerli değildir.
Özet :Boşanma davasında tazminat ve nafaka talebinden vazgeçildiğine ilişin beyan, hakkın doğumundan önce feragat mümkün olmadığından geçerli değildir.

Davacının boşanma davası sırasında tazminat ve nafaka talebinden feragat ettiğine dair imzalı bir beyanı mevcut değildir. Boşanma kararı geçimsizlik nedenine dayalı olarak verilmiş olup, hüküm fıkrasında da nafaka ve tazminat yönlerinden bir ifadeye yer verilmediğinden temyize konu dava yönünden kesin hükümden de söz edilemez. Kaldı ki bir hakkın doğumundan önce feragat mümkün değildir. Davanın esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA 24.02.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
2. HD. 24.02.2003 E. 2003/1076 K. 2003/2320

Feragat ve kabul gibi irade beyanları kayıtsız ve koşulsuz olmalıdır

Özet : Dava, muhtesatın aidiyetinin tesbiti istemidir. Kural olarak feragat kabul gibi idare beyanları usulün 151. maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun biçimde beyanda bulunanın imzasıyla belgelendirilmiş olmak koşulu ile kesin hükmün bütün sonuçlarını doğurur. Öte yandan feragat ve kabul gibi irade beyanları kayıtsız ve koşulsuz olmalıdır. Feragat ve kabulle dava kendiliğinden son bulur. Ne var ki, hükmü temyiz eden davalı davayı ilk oturumda az yukarda belirtilen hukuksal olgular eşliğinde yöntemine uygun şekilde kabul etmemiştir. Hal böyle olunca adı geçenin dava açılmasına haksız davranışı ile neden olduğunun kabulü gerekir.

Muhtesatın aidiyetinin tesbiti istemiyle açılan davada mahkemece verilen kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan İbrahim Ketenci tarafından istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:

Davacı Hüseyin Ketenci Rize ili Merkez Kasarcılar köyünde kain 35 ve 36 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan muhtesat niteliğindeki bir kısmı ev olarak kullanılan çay fabrikası binası ile içindeki makine ve aksamlarının kendisi tarafından meydana getirildiğinin tesbiti istemiyle davalı Yunus Ketenci ve müştereklerini hasım göstermek suretiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, "36 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan fabrika binasının 149.41 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacı tarafından yapıldığının tesbitine" uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen 23.6.2004 günlü rapor ve krokinin karar eki sayılmasına diğer dava konusu taşınmaz ve binalar yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm davalılardan İbrahim Ketenci tarafından temyiz edilmiştir.

İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava niteliği ve içeriği itibariyle 35 ve 36 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan muhtesatların aidiyetinin tespitine ilişkindir.

Davalı İbrahim Ketenci'nin temyizi yargılama giderleri ile ondan sayılan avukatlık parasına yöneliktir. Kural olarak feragat kabul gibi idare beyanları usulün 151. maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun biçimde beyanda bulunanın imzasıyla belgelendirilmiş olmak koşulu ile kesin hükmün bütün sonuçlarını doğurur. Öte yandan feragat ve kabul gibi irade beyanları kayıtsız ve koşulsuz olmalıdır. Feragat ve kabulle dava kendiliğinden son bulur. Nevarki, hükmü temyiz eden davalı İbrahim Ketenci davayı ilk oturumda az yukarda belirtilen hukuksal olgular eşliğinde yöntemine uygun şekilde kabul etmemiştir. Hal böyle olunca adı geçenin dava açılmasına haksız davranışı ile neden olduğunun kabulü gerekir.

Mahkemece bu olgular gözetilerek hükmü temyiz eden davalı İbrahim Ketenci hakkında yargılama giderleri ve ondan sayılan avukatlık parası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA 22.04.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. 7. HD. 22.04.2005 E. 2005/1253 K. 2005/1268
12-01-2013 08:39:38 cemil1 #

Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.

Alıntı:

Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Evlilik sözleşmesini anca 2.3 eşlerinize imzalatabilirsiniz beyler ana babasının evinden tertemiz beyaz gelinliğiyle çıkarmaya talip olduğunuz hanımlar bu tür taleplerinizde ne mal olduğunuzu şakkadanak anlar. Kim kızını geçinmeyi beceremeyince kullanılmış yıpratılmış gururu incitilmiş hakaret ve şiddete maruz bırakılıp hırpalandıktan sonra beş parasız güvencesiz bırakacak tiplere verir?

Birinci veya beşinci evlilik olsun, insanlar hür iradeleriyle böyle bir anlaşma yapmak istiyorlarsa yapabilmeli. Neticede siz karar veremezseniz sizin adınıza başka biri karar veriyor. Ve o karar çoğu zaman en temel eşitlik ve hakkiniyet anlayaşına ters oluyor.

Geçenlerde hakimlerden biri ben 10 yıllık aile hakimiyim daha tek bir tane nafaka veren kadın görmedim diyordu. Neticede adaletin en temel seviyede bile yerine getirilmediği bir ülkede yaşayoruz. Hak aramak için en son gidilecek yer mahkemeler. AIHM gide davaların yüzde 98 inde Türkiye mahkum oluyor. Bunu bir düşünmek lazım.

Adalet sisteminin tamamen iflas ettiği bir ülkede, insanların problemlerini mahkeme dışında çözmeye çalışmalarını anlayışla karşılamalı.




™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.

♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.

Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.

Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi vd.

® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir.

‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.

📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.

This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.