Yargı bağımsızlığı yargının siyaset ve iktidara bağlı olmamasını ifade eder. Bu noktada akla hemen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu gelir ve yargı bağımsızlığı tartışılmaya başlanır. Ancak yargı bağımsızlığı bu kurulla sınırlı tutulamayacak kadar önemlidir.
Üst mahkemelerin tüm üyeleri hakimlerdir.Peki üst mahkemenin tüm verdiği kararlar hukuka uygun mudur?Belli konu hakkında, belli içtihatlar gelişmiş midir.Yoksa her dönemde farklı içtihatlar mı karşımıza çıkar. Anayasamızın 159/4 maddesi bu kurulun kararlarının kesin olduğunu ifade etmektedir. Bu durumda tarafsızlığı şüpheye düşen HSYK'nın (çünkü denetimden yoksundur' aynı zamanda üyeleri arasında siyasetten insanlar bulunması endişeleri daha çok arttırmaktadır.
Yargı bağımsızlığı bir ihtiyaçtır. Çünkü yargı kendine verilen görevi yerine getirirken egemen güçlerden gelebilecek her türlü baskıdan uzak tutulmalıdır.Bu adeletin bir gereğidir. Çünkü adeletin sağlanmasındaki en önemli etken, hakimin etki altında kalmadan vicdanı ile karar verebilmesidir.
Türkiye'de tarafsızlıktan anlaşılan bir yargılama esnasında davanın tarafları arasında yargı otoritesinin tarafsız olmasıdır. Bu davanın taraflarından biri de devlet olabilir. Bu durumda da yargı tarafsızlığını korumalıdır. Yargılamayı yapan hakim bu tarafsızlığın en büyük unsuru olacaktır.
Peki insanların tarafsızlığını etkileyen etkenler nelerdir?Bu etkenleri iç etkenler ve dış etkenler olarak ikiye ayırabiliriz. Dış etkenler egemen güçten gelebileceği gibi herhangi bir dış güçten de gelebilir. Bunların arasında iktidar, mafya yada çeteleri sayabiliriz. İç etkenler ise tamamen hakimin kişiliği, sosyal, siyasal, dini görüşü ve genel kültür birikimi ile yaşadıklarından ibarettir. Bu konudaki eleştirimi Sayın Varlıakman'ın Adli Hakim Sınav Soruları adlı forumunda yapacağım.
içsel tarafsızlıktaki önemli nokta hakimlerin atamalarının nasıl yapıldığı değil, kimlerin hakim atandığı ve yüksek derece mahkemelerine getirildiğidir.
Yargı kurumsal olarak bağımsız olmasına karşın Hakimler ve Savcılar devlet memurudur. Bu durumda iç tarafsızlık zarar görebilir. Devlet ve vatandaş karşılaşmasında hakimler ideolojik olarak devletin yanında yer alabilir. Hakimlerin kendilerini sayın commodore'un dediği gibi Cumhuriyetin yada devletin bekçileri olarak görmeleri devlet yararına kayan bir tarafsızlığa neden olacaktır. Sayın Mine Uzun'un altına imza attığı yazıdaki gibi, kendilerini halk adına yetki kullanan bağımsız otoriteler olarak görmeleri de vatandaş lehine olan bir tarafsızlık kaybına neden olacaktır.
Hakimlerin kendisini devletin bekçileri olarak görmesi kararlar da siyasi parti propogandasına benzeyen söylemlerin olmasına neden olacaktır. Devlete karşı halkın bekçiliğinin benimsenmesi noktasında ise Sayın Savcı gibi iddianameler düzenlenebilecektir.
Yargının varlık nedeni ne okullarımızda öğretildiği gibi bireyi devlete karşı korumak nede devleti bireye karşı korumaktır. Yargının varlık nedeni dengeleyici bir tutumla sorunların mevcut kanunlar çerçevesinde adil bir şekilde çözülmesine yardımcı olmaktır.
Yargı bağımsızlığını gerçekleştirmek çok zordur.Çünkü bir insan olan hakimin sosyo-ekonomik sorunlardan veya kendi dünya görüşünden tamamen ayrılması gerekmektedir.
Teorik olarak yargı ve diğer egemen güçler birbirinden bağımsız olmalıdır. Siyaseti denetleme mekanizması kamuoyunun olması gerekirken bazen kendi kararlarına engel olan yargıyı siyaset etkisiz hale getirmek istemekte ve yargıya müdahale etmektedir. Bu müdahale aşamasında yargıda içgüdüsel olarak köprü üstündeki keçiler gibi inatlaşmakta ve siyasete müdahale etmektedir. BKNZ. Yüksek Mahkeme başkanlarının açıklamaları. Ancak ne yargı nede siyaset birbirinden tamamen kopabilmektedir. Çünkü siyasi kararlar yargı aşamasına getirilerek kamuoyunda meşru olduğunu ispatlanmaya çalışılmaktadır. Yargının siyasallaşması ne kadar tehlikeliyse, siyasetin de yargılaşması o kadar tehlikelidir. Yargı siyasallaştığı zaman hakimler adeletle karar veremeyeceklerdir. Zamanla da etkileşim içindeki siyaset yargısallaçaktır.
Siyasal iktidarı denetleyemeyen yargının kararları da tarafsızlıktan uzak olacaktır.Peki ne yapılabilir. Aslında bu sorunun çözümü çok zor ancak adım atmak bir o kadar kolaydır.
Hakimler kararlarında tüm iç ve dış baskılardan sıyrıldığında yargı bağımsızlaşacaktır. Yapılması gereken sadece birkaç Anayasa değişikliği ve kanunların anayasaya uygun hale getirilmesidir. Geriye kalan ise hukuk fakültelerinde adalet ve tarafsızlığın öğrencilere içirilmesidir. Zor olan nokta ise burada başlar. Hakim hukuk bilinci içerisinde hareket edebilmeli, gazete, tv, kamuoyu, halk, siyaset, devlet gibi baskılardan kendini sıyırmalıdır. Hatta hakimlere naçizane önerim ben hakim olsam o şekilde davranırdım. Baktıkları bir dava ile ilgili kimseden görüş almamaları ve gazete tv haberlerine bakmamaları ve kendilerini olumlu yada olumsuz etkileyebilecek tüm dış baskılara kendilerini kapatmaları en uygun yollardan biridir. Bununla birlikte kendi içsel uyaranlarına da kayıtsız kalabilmeleri gerekmektedir. Kayıtsız kalamayacaklarını anladıklarında ise davadan çekilmeleri en mantıklı yol olarak görünmektedir.