Avukatlık meslek etiği
Merhabalar;
Siz değerli meslek mensuplarının fikrini almak, hak arama sürecinde benzer durumda olan pek çok insana yol gösterecek, alınacak kararların daha sağlıklı olmasına katkı sağlayacaktır.
Mağdurun davacı olduğu bir hukuk davasının, devam ettiğini var sayalım. Davacının iddialarının somut delillere dayanması nedeniyle; sonucun, davacı açısından müspet olacağını varsayalım. Burada bu davanın ayrıntılarına değinmeyi ihmal edelim. Görüşlerinizi almak isteğim husus, avukatlık hizmetleri ve meslek etiği hakkındadır.
Davalı avukatının, söz konusu delillerden ve müvekkilinin haksızlığı ile kusurundan en ince ayrıntısına kadar haberdar olduğunu varsayalım. Söz konusu avukatın, bu dava süreci başlamadan önce pek çok kere davacı ve davacı avukatı ile bağlantıya geçerek, dava açılmaması için pazarlıkta bulunduğunu varsayalım. Bahsi geçen avukatın ve müvekkilinin tüm çabasına rağmen, davacının hakkını yargıda aramaya karar vermesi ile aşağıda görüşlerinize danışmak istediğim hususa konu olayların gerçekleştiğini varsayalım.
Davacı tarafından mahkemeye sunulan dava dilekçesine cevaben yazılan cevap dilekçesinde; bahsi geçen meslek mensubunun, tüm metni vekil olarak kaleme aldığını ve imzaladığını varsayalım (davalının imzasının bulunmadığı). Savunmasında davacıya karşı ağır ithamda bulunmuş ve savunma sınırlarını aşan kelimeler kullanmış olan davalı avukatının davacının şahsında derin üzüntüye sebebiyet verdiğini varsayalım. Ayrıca bahsi geçen dava için, davalı avukatının dinletilmesini talep ettiği tanıkların yalan yere şahitlik yapacağı muhtemel kimseler olduğunu varsayalım. Böyle bir savunma yöntemine yönelen avukatın; mesleğinin ilk yıllarında, genç bir avukat olduğunu varsayalım.
Sizce bu durum avukatlık mesleğinin doğası gereği, normal kabul edilmesi gereken bir durum mudur; yoksa söz konusu hukuk davası dışında hak arama mücadelesinin taşınması gereken yeni bir meydan mıdır? Böyle bir metot izleyen genç avukat hakkında, meslek etiğinin gerektirdiği nitelikleri kazanabilmesi açısından çeşitli denetim mekanizmalarını çalıştırmak mı (dava, baro nezdinde gerekli disiplin işlemlerinin yapılabilmesi için müracaat v.s.), yoksa bunu yıllar ve benzer duruma düşeceği olaylarla tecrübe ederek öğrenmesini beklemek mi kendisi ve hukuk sistemi açısından daha faydalı sonuç doğuracaktır?
Farklı meslek grupları açısından değerlendirdiğimizde, buna benzer bir durum etik açısından sizce; "organ ticareti yapan bir doktor" veya "delil karartan bir kolluk görevlisinin" yaptığından ne kadar daha az olumsuzdur. Bir avukatın böyle bir tutum takındığını varsaydığımızda, davalının hakkından fazlasını, başkalarının büyük mağduriyetine sebep olmak pahasına elde etmesine yardım etmesi ve bunu sadece maddi gayelerle yapması ne kadar etiktir? Bu konuda neler yapmak gerekir?
Siz değerli meslek mensuplarının gerçekleştiğini varsaydığımız bu konudaki görüşlerini bekliyorum.
saygılarımla.
Not: Görüşlerinize danışan, yukarıda yazılı olanları kaleme alan kişinin bir hukukçu olmadığını varsayın.
Siz değerli meslek mensuplarının fikrini almak, hak arama sürecinde benzer durumda olan pek çok insana yol gösterecek, alınacak kararların daha sağlıklı olmasına katkı sağlayacaktır.
Mağdurun davacı olduğu bir hukuk davasının, devam ettiğini var sayalım. Davacının iddialarının somut delillere dayanması nedeniyle; sonucun, davacı açısından müspet olacağını varsayalım. Burada bu davanın ayrıntılarına değinmeyi ihmal edelim. Görüşlerinizi almak isteğim husus, avukatlık hizmetleri ve meslek etiği hakkındadır.
Davalı avukatının, söz konusu delillerden ve müvekkilinin haksızlığı ile kusurundan en ince ayrıntısına kadar haberdar olduğunu varsayalım. Söz konusu avukatın, bu dava süreci başlamadan önce pek çok kere davacı ve davacı avukatı ile bağlantıya geçerek, dava açılmaması için pazarlıkta bulunduğunu varsayalım. Bahsi geçen avukatın ve müvekkilinin tüm çabasına rağmen, davacının hakkını yargıda aramaya karar vermesi ile aşağıda görüşlerinize danışmak istediğim hususa konu olayların gerçekleştiğini varsayalım.
Davacı tarafından mahkemeye sunulan dava dilekçesine cevaben yazılan cevap dilekçesinde; bahsi geçen meslek mensubunun, tüm metni vekil olarak kaleme aldığını ve imzaladığını varsayalım (davalının imzasının bulunmadığı). Savunmasında davacıya karşı ağır ithamda bulunmuş ve savunma sınırlarını aşan kelimeler kullanmış olan davalı avukatının davacının şahsında derin üzüntüye sebebiyet verdiğini varsayalım. Ayrıca bahsi geçen dava için, davalı avukatının dinletilmesini talep ettiği tanıkların yalan yere şahitlik yapacağı muhtemel kimseler olduğunu varsayalım. Böyle bir savunma yöntemine yönelen avukatın; mesleğinin ilk yıllarında, genç bir avukat olduğunu varsayalım.
Sizce bu durum avukatlık mesleğinin doğası gereği, normal kabul edilmesi gereken bir durum mudur; yoksa söz konusu hukuk davası dışında hak arama mücadelesinin taşınması gereken yeni bir meydan mıdır? Böyle bir metot izleyen genç avukat hakkında, meslek etiğinin gerektirdiği nitelikleri kazanabilmesi açısından çeşitli denetim mekanizmalarını çalıştırmak mı (dava, baro nezdinde gerekli disiplin işlemlerinin yapılabilmesi için müracaat v.s.), yoksa bunu yıllar ve benzer duruma düşeceği olaylarla tecrübe ederek öğrenmesini beklemek mi kendisi ve hukuk sistemi açısından daha faydalı sonuç doğuracaktır?
Farklı meslek grupları açısından değerlendirdiğimizde, buna benzer bir durum etik açısından sizce; "organ ticareti yapan bir doktor" veya "delil karartan bir kolluk görevlisinin" yaptığından ne kadar daha az olumsuzdur. Bir avukatın böyle bir tutum takındığını varsaydığımızda, davalının hakkından fazlasını, başkalarının büyük mağduriyetine sebep olmak pahasına elde etmesine yardım etmesi ve bunu sadece maddi gayelerle yapması ne kadar etiktir? Bu konuda neler yapmak gerekir?
Siz değerli meslek mensuplarının gerçekleştiğini varsaydığımız bu konudaki görüşlerini bekliyorum.
saygılarımla.
Not: Görüşlerinize danışan, yukarıda yazılı olanları kaleme alan kişinin bir hukukçu olmadığını varsayın.