Sayın Başak Şahin
1-Ben nerede faturaya itirazdan bahsediyorum? Ortada tebliğ edilmiş bir fatura yok ki. Tebliğ edilmiş dahi olsa sadece fatura içeriği kesinleşirdi. 5 yıl bekleyerek faizi ile alınacağına bir dayanak teşkil etmez diyorum.
Ben ödeme emrine itiraz etmesini öneriyorum. Bir insanın yazdıklarına itiraz etmeden önce lütfen okuyunuz. Ödeme emrine itiraz etmesi ile faturaya itiraz etmeyi karıştırmaktasınız. Faturadan ödeme emri ile haberdar olan biri artık faturaya mı itiraz etmelidir? Hukuken bir yararı olabilir mi?
2-Fatura geleli 5 yıl olmuş sözünüz neye dayanmaktadır? Yazan arkadaş fatura gelmediğini ve haberi olmadığını söylerken bu sözünüzün dayanağı nedir? Foruma yazan arkadaş bile bilmiyor siz biliyorsunuz . İlginç....
Bir ödeme emri gelmiş ve müşteri faturadan haberdar olmuş konu bu...
3- Sözleşme ile faiz ödeneceği kararlaştırılmış demektesiniz. Neye dayanarak bunu iddia etmektesiniz? Buyrun size kablo sözleşmesi. Nerede nasıl faiz kabul edilmiş
http://www.uydunet.net/abonelik_taahhutnamesi..pdf Hoş sadece sözleşmede yazıyor olmasıda bir anlam teşkil etmez. 4077 sayılı yasa haksız şartlar hükümlerine göre bu şartın karşılıklı tartışılıp kabul edildiğini ispat görevi faturayı kesene yani hizmet verene aittir.(Dayanak Yargıtay 13. HD. 2005/17306 kararı)
4. Faturaya bir tüketicinin TTK hükümleri dışında nasıl itiraz edebileceğine dair bir dayanak kanıt yazarmısınız? Tüketici de olsanız tacir de olsanız bir faturaya yasal olarak itiraz etme usulü TTK hükümleridir. Yasalarımızda başkaca bir hüküm yoktur. Uygun bir süre diye yazmak kolay, neye göre kime göre uygun süre? Hangi yasa veya hangi yönetmeliğe dayandığınızı bir zahmet yazarsanız bizde aydınlanırız. Hukuk yorum sanatıdır ama yapılan yorumun yasal dayanağıda bulunmalıdır. Yoksa bence böyle olmalıdır dan öte bir anlam olmaz ve sadece sizi bağlar.
Bir faturayı alan
KİMSE ibaresinden siz tacir anlıyor iseniz bu sadece sizin yanlışınız olur. Başkaca bir anlam taşımaz. (TDK sözlüğü:Kimse= Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi) İlk Başta yazdığım ve tamamını okumanızı önerdiğim 2003/1 sayılı İBK nın içeriğinden bir bölümü alıntılıyorum.
"
Fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK.nun 23/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK.nun 23. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir. Bunun doğal sonucu olarak da; esnafın gönderdiği faturaya itiraz olunmaması fatura içeriğini kabul etme sonucunu doğurmaz."
Yani sözleşme zaten işin olmazsa olmaz bölümüdür diyor karar da
5. Geçerli bir alacak vardır diyebilmişsiniz. Bir fatura kesilmiş olması geçerli bir alacak olduğunu kanıtlamaz.
( Dayanak: Salt faturanın bildirilmesi alacak hakkı doğurmaz; satış sözleşmesine dayanan davacı tacir, bu ilişkiyi ve malın teslimini kanıtlamalıdır. (Y. 11. HD.03.04.1978, E:1978/1788, K:1978/1687) )
Fatura içeriği malın yada hizmetin verildiğini faturayı kesen ispatlamak zorundadır.
Sadece söz ve yorum ile sonuç alamayız. Lütfen tek bir satır yasal dayanak ilave edin ki (İçtihat, yasa maddesi vb.)bu tartışmadan öğrendiğimiz, bunca yıl sonra edindiğimiz yeni bilgiler yani bir yararı olsun.
Son bölüm için yaptığınız itirazın da kanıtını yazıyorum. Elbette dileyen dilediğine takibat yapar buna kimse engel olmaz ama ya itiraz olunca alacaklı ne yapacak ??.......
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
E:2004/13486
K:2005/1775
T:8.2.2005
• İTİRAZIN İPTALİ
• DAVA HAKKI
• TÜKETİCİ SORUNLARI HAKEM HEYETİNE BAŞVURU ZORUNLULUĞU
• TÜKETİCİ MAHKEMESİNE İTİRAZ
• DAVA ŞARTI
ÖZET : 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22/5. maddesine göre bu kanunun uygulanmasından kaynaklanan ve miktarı 2004 yılında 580.500.000 TL'den az olan uyuşmazlıklarda Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuru zorunlu olup, Hakem Heyetince verilen kararla bağlı olan taraflar bu karara karşı onbeş gün içinde Tüketici Mahkemelerine itiraz edebilirler. Mahkemenin vereceği karar kesindir. İtiraz, İİK'nın ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilen Heyet kararlarının icrasını durdurmaz.
(4077 s. kanun m. 22/5)
Olayda, miktarı kanunla öngörülen sınırın altında olan dava konusu alacak için Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulmadan icra takibi yapılmış olduğundan 4077 sayılı Yasanın 22/5. maddesinde öngörülen dava şartı gerçekleşmemiş olup itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerekir.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu, düşünüldü:
Davacı, abonesi olan davalının 1999 yılı Aralık, 2000 yılı Ocak, Şubat aylarına ait fatura bedellerini ödemediğini, hakkında yapılan icra takibine itiraz ettiğini bildirip, itirazın iptaline ve % 40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı davaya cevap vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 355.856.186 liralık icra takibine itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden iptaline, ana alacağa takip tarihinden faiz yürütülmesine ve inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı Yasanın 22. maddesinin 5. fıkrasında "Değeri 500.000.000 liranın altında bulunan uyuşmalıklarda tüketici sorunları hakem heyetlerine başvurusu zorunludur. Bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararlar tarafları bağlar. Bu kararlar İcra ve İflas Kanunun ilamlarının yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir.
Taraflar bu kararlara karşı onbeş gün içinde Tüketici Mahkemelerine itiraz edebilirler. İtiraz tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak talep edilmesi şartıyla hakim, tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir. Tüketici sorunları hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir." hükmünü getirmiştir. Yasanın bu hükmüne göre, 4077 Sayılı Yasanın uygulanmasından kaynaklanan bu miktarı 2004 yılında 580.500.000 liradan az olan uyuşmazlıkların Tüketici Sorunları Hakem Heyetine götürülmesini öngörüp, hakem heyetince verilen kararlara 15 gün içinde mahkemelerde itiraz edilerek dava açılabileceği ve mahkemelerinde bu tür ihtilaflarda vereceği kararın kesin olacağı belirtilmiştir. Başka ifade ile, 2004 yılında miktarı 580.500.000 liradan az olan uyuşmazlıklar hakkında, Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulmadan doğrudan mahkemelerde dava açılamayacak, ancak Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurusu üzerine, verilen karar aleyhine, mahkemelerde dava açılabilecektir.
Somut olayımızda dava konusu alacağın miktarı 357.070.000 lira olup Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulmadan icra takibi yapılmış, itiraz üzerine de davacı tarafından 11.05.2004 tarihinde itirazın iptali talebiyle bu dava açılmıştır. Öyle olunca davacının 4077 Sayılı yasanın 22/5. maddesine göre dava açılabilmesi şartı gerçekleşmemiştir. Mahkemece bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde aksi düşüncelerle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararı temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.02.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.