Ergenekon Notları
3 kasım 1996. Susurluk’ta bir Mercedes’in kamyona çarpması Türkiye için bir milattı. Tüm kamuoyu bu olayla ortaya çıkan karanlık ilişkilerin tamamen ortaya çıkarılmasını istiyordu. Bunun için akşamları ışıklarımızı yakıp söndürdük. Ancak zamanın başbakanı Erbakan halkın bu beklentisini anlayamadı, meşhur “gulu gulu dansı yapıyorlar” sözünü söyledi. Ve Erbakan Susurluk’un üzerine gitmediği için gitti.
O devirde içlerinde Mehmet Elkatmış ve Fikri Sağlar’ın da bulunduğu bir grup milletvekilinden oluşan Susurluk Meclis Araştırma Komisyonu, gerçekten parti ayrımı yapmadan çok özverili çalışmalar yaptılar. Ama türlü engellemelerle karşılaştılar.
Hakkında pek çok iddia dolaşan Veli Küçük ile görüşmeleri bile mümkün olmadı. Hani bu son dalga Ergenekon operasyonlarında “Sabahın bir vakti operasyon yaparak götürmeye ne gerek var? Çağırsalardı, ifade vermeye gelirlerdi.” diyenler var ya. Veli Küçük 11 yıl boyunca komisyon üyeleriyle çay içmeye bile gelmedi.
Susurluk’un üzerine gidenler pek çok tehdit aldılar, bazıları şüpheli şekillerde öldüler.
Susurluk Raportörü Hakim Akman Akyürek de 8 Aralık I997 günü Susurluk kazasına benzer bir kazada hayatını kaybetti. Susurluk Komisyonu’nun FP’li sözcüsü Bedri İncetahtacı da, 22 Kasım 99 tarihinde şüpheli bir trafik kazası sonucu öldü. Fikri Sağlar iki kez trafik kazası süsüyle öldürülmek istendiğini söyledi.
http://www.evrensel.net/99/11/23/politika.html
İşte bu Ergenekon operasyonu, nihayet birilerinin cesaretini toplayıp bunların üzerine gitmesidir. Savcılık ve Emniyet, Hükümet ve Genelkurmay’ın oluruyla uzun bir araştırma sonucunda başlamışlardır. Eğer Hükümet veya Genelkurmay bu iradeyi göstermeseydi, Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’a dokunulması, aynen eskiden Veli Küçük’e dokunulmadığı gibi, imkansız olurdu.
Bizim kendimize sormamız gereken soru şu. Hrant Dink, Necip Hablemitoğlu, Danıştay ve Malatya misyoner cinayetlerinin çözülmesini istiyor muyuz, istemiyor muyuz?
Veli Küçük, Osman Gürbüz, Yeşil vs. gibi kişileri savunacak var mı? Yasin Hayal’lerin, Ogün Samast’ların ardındaki kirli ellerin cezalandırılmasını istemeyen var mı?
Türkiye’de Hafız Esad’ın Suriye’si veya Saddam Hüseyin’in Irak’ında olduğu gibi bir Baas rejimi kurmak isteyenler 9 Mart 1971’de de vardı, şimdi de var. Mücadele bunlara karşıdır.
O devirde içlerinde Mehmet Elkatmış ve Fikri Sağlar’ın da bulunduğu bir grup milletvekilinden oluşan Susurluk Meclis Araştırma Komisyonu, gerçekten parti ayrımı yapmadan çok özverili çalışmalar yaptılar. Ama türlü engellemelerle karşılaştılar.
Hakkında pek çok iddia dolaşan Veli Küçük ile görüşmeleri bile mümkün olmadı. Hani bu son dalga Ergenekon operasyonlarında “Sabahın bir vakti operasyon yaparak götürmeye ne gerek var? Çağırsalardı, ifade vermeye gelirlerdi.” diyenler var ya. Veli Küçük 11 yıl boyunca komisyon üyeleriyle çay içmeye bile gelmedi.
Susurluk’un üzerine gidenler pek çok tehdit aldılar, bazıları şüpheli şekillerde öldüler.
Susurluk Raportörü Hakim Akman Akyürek de 8 Aralık I997 günü Susurluk kazasına benzer bir kazada hayatını kaybetti. Susurluk Komisyonu’nun FP’li sözcüsü Bedri İncetahtacı da, 22 Kasım 99 tarihinde şüpheli bir trafik kazası sonucu öldü. Fikri Sağlar iki kez trafik kazası süsüyle öldürülmek istendiğini söyledi.
http://www.evrensel.net/99/11/23/politika.html
İşte bu Ergenekon operasyonu, nihayet birilerinin cesaretini toplayıp bunların üzerine gitmesidir. Savcılık ve Emniyet, Hükümet ve Genelkurmay’ın oluruyla uzun bir araştırma sonucunda başlamışlardır. Eğer Hükümet veya Genelkurmay bu iradeyi göstermeseydi, Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’a dokunulması, aynen eskiden Veli Küçük’e dokunulmadığı gibi, imkansız olurdu.
Bizim kendimize sormamız gereken soru şu. Hrant Dink, Necip Hablemitoğlu, Danıştay ve Malatya misyoner cinayetlerinin çözülmesini istiyor muyuz, istemiyor muyuz?
Veli Küçük, Osman Gürbüz, Yeşil vs. gibi kişileri savunacak var mı? Yasin Hayal’lerin, Ogün Samast’ların ardındaki kirli ellerin cezalandırılmasını istemeyen var mı?
Türkiye’de Hafız Esad’ın Suriye’si veya Saddam Hüseyin’in Irak’ında olduğu gibi bir Baas rejimi kurmak isteyenler 9 Mart 1971’de de vardı, şimdi de var. Mücadele bunlara karşıdır.