Alıntı:
c_selin rumuzlu üyeden alıntı
Sayın humble,
Emsal karar dizinleri alanlara göre değil sözleşmede yer alan hak ihlaline göre oluşturuluyor.Öne sürdüğünüz ihlal, adil yagılanma hakkı içinde değerlendirilen makul sürede yargılanma konusu kapsamına giriyor.
AİHM davanın makul sürede sonuçlanıp sonuçlanmadığının tespitinde ,dava konusununun hukuki niteliği,problemin çözümündeki güçlük gibi bazı kriterleri göz önünde bulunduruyor.Emsal kararları inceleyerek bu kriterler hakkında genel bir öngörü edinebilirsiniz.Elimde AİHM kararlarının yer aldığı bir kitap var,isterseniz bu ihlal kapsamındaki karar numaralarını ekleyebilirim.
Teşekkür ederim. O zaman yardımcı olacaksa özetle şöyle izah edebilirim.
İşverenle yazılı belirsiz süreli iş sözleşmem olmasına rağmen işveren yasa hükümlerini ihlal ediyor gerekçe vermeden usulsüzce bir iş günü akşamı işten çıkarıyor. Hemen ertesi günü gidip, işten çıkartıldığıma dair bir yazı alıyorum ve gerekçesiz işten çıkarılamayacağıma dair de sözlü ihtar veriyorum. Bu yazıyı aldıktan ve sözlü ihtarımdan sonra bir hafta içinde işveren bu sefer yazılı gerekçe vererek, ikinci kere işten çıkartıyor. Bu yazıya istinaden kendilerine ihtarname gönderip 1. fesihle yasaya aykırı hareket ettiklerini, ikinci fesihteki gerekçelerinin ise usulsüz işten çıkarmayı yasal zemine oturtmaya çalışan asılsız beyanlarla dolu olduğunu dolayısıyla işe iade almalarını yada işten çıkaracaklarsa sanırım 8 aylık bir ücretti onu ödemelerini istedim. Hiçbirini yapmadılar. Bende dava sonuçlanınca belki işe iade olunurum, hemde eğer işe iade alınmazsam iş güvencesi tazminatlarımı alabilirim diye işe iade davası açtım.
Dava kanundaki maddeye göre 3 ayda değil 3 yılda bitirildi. Dava esnasında işveren boşalan pozisyona aynı koşullarda başka bir işçi alıyor ve çalıştırıyor.. Bu esnada mahkemeye haksız, sahte gerekçelerini kağıt üzerinde hazırladıkları imzalı tutanaklarla belgelemeye çalıştılar. Şahitleride, inandırıcılıklarıda yoktu.
Ancak dava sürerken hakim işinden istifa etti. Adliyenin iş mahkemesinde hakimsiz kaldı. Sonraki yılın adli başlangıç yılına kadar hakim atanamadı aradan 1 yılı aşkın bir süre geçti. Bir tane hakim atanabildi ancak oda davaların çokluğundan dolayı ilk davasını 7 ay sonrasına verdi... 2 yıl sonra iş mahkemesinde davam bitti, bu sefer ben boşta geçen sürelerim arttığı vede işveren bütün kendisine yaptığım ihtar ve savunmalarıma rağmen haksızlığına devam ettiği için iş güvencesi tazminatının artırılması için yargıtaya başvurudum. Yaklaşık 13 ay sonrada dosya yargıtaydan döndü. Yargıtay karar bozmadı ve böylece dava 3 yıl kadar sürdü ve bende boşuna beklemiş oldum.
Şimdi insan hakları mahkemesine hangi gerekçelerle gitmeliyim?
İşverenim bütün ihtarlarıma ve dava süresince olan haklı savunmalarım gereği işe iade alınmam gerekirken almadığı, ve aynı zamanda davadan çekilmeyerek boşta geçen sürelerimin artışına neden olduğu için işverene mi? ki kanun koyucu böyle bir durumda dava süresince tazminatların sınırını limitleyerek, taraflar arasında eşitsizliğe buda tazminatlarda hakkaniyetsizliğe dolayısıyla adaletsizliğe neden olmaktadır.
Yoksa kanun maddesinde açıkça şerh olmasına rağmen artan dosya sayısına paralel mahkemelerdeki hakim sayısını artırmayan Adalet bakanlığına mı?
Yoksa böyle hödük iş kanunu hazırlayan kanun koyucuyamı?
Yoksa hepsine birden mi? bende anlamadım kimin neye göre nasihatını alacağımı yada hangi içtihat/içerik tiplerine göre dava dilekçesi hazırlamam gerektiğinden emin olamıyorum. Ama bu işten binlerce kişi muzdarip birisinin bu işe cesaret etmesi gerekiyor gibi....
Hani özel şirketlerde ürünün tutundurulması için promosyon kampanyaları olurya bizlerde haklarımızı tutundurabilmek için promosyon davaları açmak mecburiyetinde bırakılıyoruz?!. Anlayamadığım şey ise bunca hak ihlallerine rağmen neden hiçbir hukuk bürosunun yada hukukçu nun bunu kendi promosyonu haline getiremediği ?:mahcup:
Saygılarımla,