Hukuki NET sitesinde paylaşımda bulunmak, soru sormak ve cevap yazmak için üye olun. Üyelik ücretsizdir.

Çanakkale Savaşı - Atatürk Kaderin değiştiği anı söyler Acaba bu an bir kere midir yoksa iki mi?

03-09-2007 16:20:14 commodore1tr #

Çanakkale Savaşı - Atatürk Kaderin değiştiği anı söyler Acaba bu an bir kere midir yoksa iki mi?

Atatürk diyince her daim durur iki kere düşünürüm. Gerek savaşları gerekse hakkında çıkan tüm kitapları yılmadan okurum okurum okurum. Hani derler ya yaşamak onunla resmen o şekle geldiğimi hissediyorum ama genede çok yetersiz olduğumun farkındayım.
Savaşları okurken bir şey dikkatimi çekti. Ben en inandığım konuda bile aksini savunan kitap ve yazarları bol bol okumama rağmen bu konuda hiç ''karşı taraf '' ın yazdıklarını okumadığımın farkına vardırm. Gerek çanakkale savaşı gerek dünya savaşı ve gerekse Kurtuluş savaşı ( Şimdi sakın Çanakkale savaşının dünya savaşı içinde olduğunu söylemeyiniz. Ne demek istediğim anlaşıldı. ) Lord Kinross , Limon Van Sanders in anılarını okudum ama onlarda bir yerde bizim gözümüzle bakanlar işte bundan dolayı olayı birde onlar gözüyle bakayım dedim. Jul Snelders in C.E.W. Bean ın anılarına ve kendi gözlemlerine incelemelerine göre yazmış olduğu kitap son okuduğum kitap. Aslında hepinize tavsiye ederim. Belirli bölümleri okuduktan sonra her zaman yaptığım gibi gözümü ya tavana ya karşı duvara dikerek sani o günleri yaşarım ve emin olun gerçekten olayları tam biliyorsanız tüyleriniz dikan diken oluyor. Çünkü bunlarıda okuyunca iki tarafında düşüncelerini savaş planlarını taktiklerini ve ilerlemelerini görüyorsunuz. Örneğin çıkartma da kıyı başı tutulduktan sonra ilerleyen kolların Conkbayırına kıvrılacağına aksi taraflara dönmesi ( arıburnu kurtgözü) 57. Alayın yani Mustafa Kemal in de tam ortalarından Conkbayırına geçmesini sarsılarak okuyorsunuz, o an içinizden geçiyor ya bu iki büyük kol büyük hata yapıp ters taraflara yürümeseydide conkbayırına kıvrılsaydı ne olacaktı? Derinliği 3 km yi bulan 57. alay otomatikman ikiye bölünmüş ve kıskaçta kamış olacaktı ve belkide tarihin akışı tümden değişecekti. Şükür Allahıma böyle hata olmuş diyorsunuz. Zaten çıkartmanın başında Anzak kuvvetlerinin büyük bir kargaşa yaşadığını düzensizlik olduğunu görüyorsunuz. Birlikler bile birbirine karışmış genel komutanlığın ilk gün için belirlediği hedefler gerçekçi olmaktan uzak ve bir plana bağlı değil. O zamanda anlıyorsunuz ki koordineli konsantrik harekat çok önemlidir ama iyiki Ancaklar bunu yapamamış kargaşa olmuş. Tabi benim anlatacağım olay bu anılardan bir demet değil. Zaten konu başlığıda bunun böyle olduğunu gösteriyor. Ama sanırım üç bölüm olarak yazacağım (ilk bölüm budur ) Niye böleceksin kardeşim derseniz. Uzun yazı okuma özürlü yönetici başı Tayfun Eyilik beyefendi okusunda bir yorum yapsın diyedir yanıtım.
Aslında ben şimdi yazacaklarımı siteniz tarafından ikincisi düzenlenen yarışmaya yazacaktım. Ama dengeleri bozmak istemedim. Yani birincisi belli hadi ikinci kim olacak bakalım demek istemedim. Kaldıki ben bunu içimdede fazla tutamam patlarım bu da ayrı bir şey. Bu kitabı okurken okuduğum bölümlerden birisi kafama takıldı ama nasıl takılmak anlatamam. Uyuyamıyorum bile. Sanki bir şey ver sanki bir şey var dedim durdum ve o bölümü bir kez daha okudum, okudum , okudum. Düşünürken birden kafamda bir şimşek çaktı '' Tanrım'' dedim. Bu sefer sabaha karşı filan dinlemedim tuttum onu buldum okudum bir daha okudum , birlikte bindirerek okudum. Şimdi size bu öyküyü anlatacağım.

Birinci olayın kahramanı Anzak 11. Tabur'undan Teğmen Tulloch tur. Tulloch Arıburnu'nun hemen kuzeyinde Kuzay plajına karaya çıkan taburun bir takım komutanıdır. Çeşitli manevralara harekatlara katılır. Ben sadece hikayemizle ilgili kısa bölümü yazacağım. Yoksa yaz yaz bitmez ve telif ihlali olur.
Tulloch vee takımı Düztepe'ye doğru ilerlemeye başladıktan az sonra, kendilerine başka bir takım daha katılır; öyle ki Tulloch 'un emrinde şimdi 60 asker olmuştu. Türk birliklerinden sürekli ateş yemelerine rağmen ( Aslında Düşman birlikleri diyor ama benim öyle yazmaya içim elvermiyor her Türk ü düşman olarak okursanız onların gözünü tam anlarsınız .T..A) düzenli bir şekilde ilerleyerek Düztepe'nin diğer yamacına ulaşmayı başardılar. O ana kadar aştıkları her yamaç ve tepecikte Türk Mukavemeti artmıştı ve şimdi küçük birliğin önünde derin bir çukur, onun gerisindeki yamaçta ise Türkler vardı. Ateş öylesine yoğundu ki tüm bölgeyi kaplayan fundalıkların arasına uzanmış askerler başlarını bile kaldıramıyordu. Saat 0900 ı geçmişti. Tulloch bulunduğu yerden sadece 1 kilometre kadar ötedeki Conkbayırı'na çıkan ilk yamacı görebiliyordu, fakat mecvut durumda oraya kadar ilerlemeleri de olanaksız görünüyordu. Sağına baksa, uzaktan Çanakkale Boğazı'nın sularını görebilecekti. Fakat buna dikkat edebilcek durumda değildi . Muharebe alanında yeni Türk birlikleri boy gösterdi ve bir kanattan küçük birliğini çevirme manevralarına başladı. Yapabileceği tek şey, tekrar Kılıçbayırına çekilmekti. Tam geriye dönüşte Teğmen Tulloch bulunduğu yerden 900 metre kadar ileride bir Türk subayının durduğunu ve teleşalı bir şekilde koşturarak yanına gelip giden habercilere emirler verdiğini gördü Geri çekilmeden önce Tulloch tüfeğini omzundan aldı ve Türk Subayına bir el ateş etti. Iskalamıştı...........
03-09-2007 16:30:52 commodore1tr #

Re: Çanakkale Savaşı / Atatürk Kader in değiştiği anı söyler Acaba bu an bir kere midir yoksa iki mi ? Acaba Acaba ?

Öykünün birinci bölümünü yukarıda okudunuz. Aslında öykü değil bu Anı öykü şekline getiren benim ama hiç dokunmadan. Şimdi tam bu an esas olmak üzere ikinci öykümüze geçiyoruz. Ama bu sefer Başka bir Anyla yani bizden birisinin anısı... Yarbay Mustafa Kemal in anısı...

57. Alay saat 7.45'te Bigalı deresinden Kocaçimen Tepe'ye doğru harekete geçti. Bu güzergahta yol yoktu. Ancak askerin tek kol halinde yürüyebileceği patikalar söz konusuydu. Bu patikalarda yer yer kayalıklarla kesilmiş, yürümesi zor bir yoldu. Aynı zamanda birbiri içine geçmiş vadiler, söz konusu güzergahı sık sık kesiyordu. Sık fundalıklar askerin yürümesini zorlaştırıyordu. Her şeye rağmen daha çabuk ve daha hızlı ilerlemeye çalışan 57. Alayın yürüyüşü gecikmeye başlamıştı. Çünkü alayın yürüyüş kolunun derinliği artmaya başlamıştı. Saat 9.40'ı gösterirken Alay, Kocaçimen Tepe yakınlarına gelebildi. Bu zorlu yürüyüş parkurunda asker yorulmuş ve yürüyüş derinliği azalmamıştı. Bunun üzerine gelinen noktada Yarbay Mustafa Kemal askerin dinlenmesi için on dakika mola verdirdi. Kendisi ise durumu görmek için çevreyi inceledi. Denizde birçok gemide hareket görülüyordu ama ölü açıda olduğu için Arıburnu'nun denize bakan yamaçlarında ve daha gerilerde neler olduğunu göremiyordu.
Bunun için biraz daha ileri gitmeyi düşünüyordu. Yanında bulunan emir su*bayı ve birkaç muhafızıyla birlikte Conkbayırı'na doğru harekete etti. Biraz sonra Conkbayırı'na vardığında durumun ne denli tehlikeli olduğunu gördü. Anzak askerleri rahatlıkla ilerliyorlardı. Bir süre sonra 27. Alayın 8. Bölüğünün 1. Takım erleri çekilmeye başladı. Bu erler kıyıya çıkmak isteyen bir Avustralya bölüğünü ani ateş baskınıyla adeta biçmişler, arkasından kendilerine yandan saldıran iki bölükten fazla düşmanı uzun süre durduktan sonra ancak cephaneleri bitince çekilmeye mecbur olmuşlardır. Çekilenler 30 kişilik takımdan sağ kalan 15 kişi kadardı.
Yarbay Mustafa Kemal son durumu net ve tüm ayrıntılarıyla görmüştü. Anzaklar Arıburnu'na çıkıyor ve merkezden kuzeye doğru ilerlemek istiyordu. Yani asıl hedef olan Kocaçimen Tepe'ye... Ancak bu yürüyüş henüz etkili ve planlı değildi.
Gerideki Düztepe, Cesarettepe ve daha gerideki Merkeztepe Anzaklar tarafından ele geçirilmişti. Ancak Conkbayırı'na olan yürüyüş henüz etkili değildi. Eğer hızlı karar verilir ve hızlı davranılırsa durumu düzeltmek mümkün görünüyordu...
Türk erleri kendilerini kovalayan Anzak askerleri önünden hızla Conkbayırı'na doğru tırmanmaktaydı. İşte bu esna*da neferlerin önlerine Yarbay Mustafa Kemal çıkar.
Bizzat kaçan efradın önüne çıkarak: "Niçin kaçıyorsunuz?" dedim.
"Efendim düşman!" dediler. "Nerede?"
"İşte!" diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.

Gerçekten de düşmanın bir avcı hattı 261 rakımlı tepeye yaklaşmış ve serbest bir şekilde ileriye doğru yürüyordu...
"Şimdi durumu gözlerinizin önüne getiriniz. Ben kuvvetlerimi bırakmıştım. Alay erlerim on dakika dinlensin diye...
Düşman da bu tepeye gelmiş...
Demek ki benim askerlerimden bana daha yakın!
Ve düşman benim bulunduğum yere gelse kuvvetlerim çok kötü bir durumda kalacak.
O zaman artık bunu bilmiyorum bir muhakemei mantıkiye midir, yoksa sevkı tabiî ile midir, bilemiyorum; kaçan erlere;
"Düşmandan kaçılmaz!" dedim.
"Cephanemiz kalmadı." dediler.
"Cephaneniz yoksa süngünüz var!" dedim.
Ve onlara bağırdım: "Süngü tak ve yere yat!"
Aynı zamanda Conkbayırı'na doğru ilerlemekte olan piyade alayı ile cebel bataryasının yetişebilen erlerinin marş marşla beenim bulunduğum yere gelmeleri için yanımdaki emir subayımı geriye yolladım. Erler süngü takıp yere yatınca, onları, izleyen düşman erleri de yere yattı. Kazandığımız an işte bu andır!
03-09-2007 16:40:19 commodore1tr #

Re: Çanakkale Savaşı / Atatürk Kader in değiştiği anı söyler Acaba bu an bir kere midir yoksa iki mi ? Acaba Acaba ?

Şimdi iki öyküyüde okudunuz. İki öykü iki ayrı ülkenin subayları tarafından anlatılmıştır. Yer mekan zaman aynı zaman dilimidir. Düztepe nin yamacından ( Tulloch un bulunduğu yamaçtan ) Conkbayırı Yarmay Mustafa Kemal in olayı anlattığı yere mesafe 840 metredir. Gün aynı gün olay aynı olay yer aynı yer zaman aynı zaman. İşte bu an benim ağzımın açık kaldığı andır. Tulloch un ateş ettiği subayın kim olduğunu hiç bir zaman bilemeyeceğim. Ama bu kuşku artuk içime girdi çıkmayacak. Yanına koşarak gelip giden erden tutunda herşeye kadar oturmasına rağmen bilemeyeceğiz. Ama ben kalbimde bir inanca sahip oldum. Sizlerde bilin istedim oturdum bu öyküyü işim yokmuş gibi iki saate yakın zaman harcayıp yazdım. Umarım okursunuz ve değerli fikrinizi yazarsanız.
Bana kalırsa Atatürk ün '' Kazandığımız an işte bu andır!'' dediği yani tarihin değiştiğini söylediği olay sadece bu değildir. Bence kazandığımız an birde Teğmen Tulloch un ıskalamasıdır. Kalbimden ben bunun böyle olduğuna inanıyorum artık....
Saygılarımla Commodore1tr.
03-09-2007 16:45:57 milo #

Re: Çanakkale Savaşı / Atatürk Kader in değiştiği anı söyler Acaba bu an bir kere midir yoksa iki mi ? Acaba Acaba ?

Devamını bekliyorum, sevgiyle:)
03-09-2007 20:49:40 Av.Dilek Kuzulu Yüksel #

Re: Çanakkale Savaşı / Atatürk Kader in değiştiği anı söyler Acaba bu an bir kere midir yoksa iki mi ? Acaba Acaba ?

Burun buruna gelen 2 birlik, an ve yaşananlar ortak, yorumlarsa bambaşka. Savaş gerçekten bir sanat ve şüphesiz ki Gazi Mustafa Kemal kusursuz bir sanatçı. Kesinlikle asıl kazandığımız an Anzak teğmenin ıskaladığı andır Sayın commodore1tr, teşekkürler paylaştığınız için...
03-09-2007 22:04:37 monica #

Re: Çanakkale Savaşı / Atatürk Kader in değiştiği anı söyler Acaba bu an bir kere midir yoksa iki mi ? Acaba Acaba ?

Saygı bizden sağlıkla kalın.
04-09-2007 00:42:32 Kantaroncu #

Re: Çanakkale Savaşı / Atatürk Kader in değiştiği anı söyler Acaba bu an bir kere midir yoksa iki mi ? Acaba Acaba ?

Bu konuyu Yetkin İŞCEN'e yorumlatsak daha doğru olur... Menzili 400 metre olan bir tüfekle harket halindeki bir hedefin ıskalanması çok doğal... Bildiğim kadarı ile Mustafa Kemal, emirleri Kemalyeri'nden veriyordu...
04-09-2007 15:11:46 commodore1tr #

Re: Çanakkale Savaşı / Atatürk Kader in değiştiği anı söyler Acaba bu an bir kere midir yoksa iki mi ? Acaba Acaba ?

O savaşta kullanılan tüfeklerin yüzde doksanı M1 piyade tüfeği diye adlandırılan m1 grand dır. Bu tüfeklerinde etkili meafesi 500mt olmasınakarşın tüfeklerin ilk özelliği azami menziline bakmak olmalıdır. 4500mt azami menzili olan bir tüfekle atış yapıldığı kesindir. Kaldıki bu anıyı ben değil Teğmen anlatmaktadır. Yine kaldıki ben 1200mt den değen bir kurşunu kişiye hayati zarar verdiğini fiilen bilirim.
Olayda hedef sabit etrafındakiler hareketliydi. Dolayısıyla teğmen hareketli bir hedefi ıskalamış değildir. Muhtemel nişan aşma sorunu yiv den dolayı çekme kalibre bozukluğu ve dış etkenler dediğimiz rüzgar ve sürtünme katsayısı gibi etkenler de devreye girdiğinden vuramamıştir.
'' Bildiğim kadarı ile Mustafa Kemal, emirleri Kemalyeri'nden veriyordu...'' demişsiniz ama anıyı anlatan bizzat Mustafa Kemal Atatürk tür. Demekki o sizin kadar nereden emir verdiğini bilmiyordu.
Kaldıki bir bütün olarak bakarsak aslında ne demek istediğinizi ben anlamadım.
04-09-2007 16:06:09 Kantaroncu #

Re: Çanakkale Savaşı / Atatürk Kader in değiştiği anı söyler Acaba bu an bir kere midir yoksa iki mi ? Acaba Acaba ?

Kemalyeri



Savaş alanındaki "Kemalyeri"ni herkes duymuştur. Bu yerin bu ismi nasıl aldığını merak ediyor musunuz? İhsan Ilgar'ın "Çanakkale 1915" isimli kitabında olay Kurmay Albay Fahrettin Altay'ın ağzından şöyle anlatılıyor:

1915 yılı 25 Nisanında Gelibolu'daki Üçüncü Kolordu Kurmaybaşkanı olarak bulunuyordum. Kolordu Kumandanımız Esat Paşa idi. Sabah erken saatlerde kapım vuruldu. Kumandanın sesiydi bu: - Başkan, kalkınız düşman çıkarma yapmağa başladı, Mustafa Kemal Bey telefonla bildiriyor, diyordu. Yataktan nasıl sıçradım, nasıl giyindim bilmiyorum. Telefon başında kumandanla buluşup bütün karargâh vazife başına gelmiş bulunuyordu. Gerekli emirleri verdikten sonra Eceabat bölgesine gitmeye hazırlandık. Kumandan bir aralık, Ordu Kumandanı Leyman Paşayı görmeğe gitti. Dönüşünde biz de bir küçük vapura dolarak hareket ettik. Yarı yolda karşılaştığımız Barbaros zırhlısı işaretle bizi yanına çağırdı. Yanaşarak Süvari kulesine çıktık. Süvari bize:

- Az evvel bir düşman denizaltısıyla karşılaştık, çok dikkatli gidiniz, dedi. Demek düşman denizaltıları Boğazı da geçebilirmiş?... Ayrılarak yolumuza devam ettik. Bir saatlik tehlikeli bir yolculuktan sonra Maydos yakınlarında Kilya iskelesine çıktık.

Gelibolu yarımadasının batısında yükselmiş bir düşman balonu görünüyordu. Düşman gözetleme balonlarıyla bizim herşeyimizi, her yerimizi görüyor, böylece donanmasının ateşini düzenlemek imkânını buluyordu. Top ateşleri çok şiddetliydi. Kilya iskelesinden Maltepe'ye çıkarak karargâhımızı kurduk. Savaş olanca şiddetiyle devam ediyordu. Yarımadanın batısı Arıburnu ve Seddülbahir kıyıları iki yüzden fazla İngiliz, Fransız gemileriyle kaplanmış bir haldeydi. Arıburnu ve Seddülbahir'le telefon irtibatı kurmuştuk. Düşman karaya çıkmağa muvaffak olmuş, lâkin ilerlemesine meydan verilmiyor, ilk sokulmağa çalışanları geriye püskürtmeyi başarabiliyorduk. Yedek kuvvetler yetişince denize döküleceği kanısındaydık.

Yakınlarımızda 19 ncu tümenin yaralıları toplanmağa başlıyordu. Evvelâ yüzleri, sonra binleri bulan bu gaziler mütemadiyen geliyor, gelenler gittikçe artarak insana bu tabloyu seyretmek ayrı bir hüzün veriyordu. Arasıra ingilizlerin meşhur zırhlısı 38,5 lıklarını bulunduğumuz tepelere kadar savuruyor, Seddülbahir tarafından haberler daha üzücü, daha ezici oluyordu. Bir aralık 19 ncu tümenin bulunduğu yere gitmek, kumandan Mustafa Kemal beyle görüşmek ve onlara ne gibi yardımlarda bulunabileceğimizi öğrenmek için Kolordu kumandanından izin aldım. Yanımda bir subay vardı. Nerede olduklarını bilmiyordum. Yanlız, düşmanın yanıbaşında ve şiddetli ateş altında bir sel yarıntısı içindeki çalılıklar arasında bulunduklarını bildirmiştiler. Arazi çok fundalıktı. Hiçbir yol, hiçbir iz de yoktu. Nihayet ilk hattın arkasında bir dereye sokulduk. Atlardan indik. Sırta çıkar çıkmaz şiddetli bir makineli tüfek ateşine tutulduk. Pek ileri sokulduğumuzu anlıyarak, hemen geriye sıyrıldık ve biraz daha sağa saptık, bir erin yardımıyla karargâhı bulmuştuk. Oraya kadar eğile eğile girdik. Fundalıklar arasında, dünmandan bin metre kadar uzakta iki metre kadar yükseklikte bir sarı toprak yığıntisı içinde bir telefon ve bir ayaklı dür bün... Dürbünün başında seferi kıyafetiyle Mustafa Kemal bey, telefon başında da onun kurmayı izzettin bey, yanında da bir kaç zabit ve er vardı. Kumandan Mustafa Kemal bey beni görür görmez sarılarak öptüler:

- Aman, çok iyi zamanda geldiniz!... dürbünle bakınız, bizim kahramanlar düşmana nasıl atılıyorlar görünüz, dedi. Ben o anda gördüğüm manzarayı anlatamam. Kendilerine:

- Karargâhınız hep burada mı kalacaktır? diye sordum.

- Evet... Şimdilik öyle... cevabını verdiler. - Burasının adı nedir? dedim.

- Sel yarıntısının adımı olur, cevabını verdiler. Gülüştük. Derhal beynimde bir şimşek çaktı, gazalarını tebrik ettim, ayrıldım.

Karargâhımıza geldiğim zaman 19 ncu tümene yazılacak bir emir müsveddesi getirdiler, baş tarafına şöyle . yazdım: "Kemalyeri'nde 19 ncu tümen kumandanlığına" kumandan Esat Paşa bunu görünce gülümsedi:

- Güzel bir isim buldunuz Fahrettin bey, dedi. Kâğıdın cevabı derhal geldi. İmza yeri şöyle yazılmıştı:

"Kemalyeri'nde 19 ncu tümen kumandanı Mustafa Kemal".

Yer kemalini bulmuştu, benim koyduğum isim bu kahraman tümen kumandanı tarafından kabul edilmişti. Bu olaydan nice yıllar sonra o, Çanakkale'de vatanı kurtardığı gibi asıl Kurtuluş Savaşının sonunda da yepyeni bir Türkiye kuracak ve ben hem Kurtuluş Savaşında ve hem de onun hayatı boyunca ve Ordu Kumandanlığında hizmet görecektim.
04-09-2007 16:08:57 Kantaroncu #

Re: Çanakkale Savaşı / Atatürk Kader in değiştiği anı söyler Acaba bu an bir kere midir yoksa iki mi ? Acaba Acaba ?

Bu anlatımlardan, Anzak Teğmen'in ateş edip ıskaladığı kişinin Mustafa Kemal olduğu sonucuna ulaşmak zor...




™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.

♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.

Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.

Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi vd.

® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir.

‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.

📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.

This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.