Re: Sizce Cumhuriyet mitingi amacına ulaştı mı?
Bence fazlası ile amacına ulaştı. Burada mitingi kimlerin düzenlediğinin, konuşmaların içeriklerinin vb. hiçbir önemi yok bence... Neden :
Çünkü orada olan insanlar ne için geldiklerini biliyorlardı. Sağcısı, solcusu, ortadaki ve hatta ironi de olsa türbanlısı, orada olanlar Atatürk Türkiyesi'ne, Cumhuriyete ve onun temel değerlerine sahip çıkmak için oradaydı. Laikliğin aslında kendi özgürlüklerinin güvencesi olduğunu bilenler, ülkenin yabancılara peşkeş çekilmesine karşı olanlar, ülke çıkarlarının, milli haysiyetin, ülkenin bölünmez bütünlüğünün herşeyin üstünde olduğunu , bunların ABD ve AB'ye tahvil edilmesinin kabul edilemeyeceğini haykıranlar oradaydı. Mevcut iktidarın ve başının bu konuda yetersiz ve ne yazık ki karşı saflarda, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içerisinde bulunduğunu gördükleri için oradalardı. Dinci ve işbirlikçi basına bakıyorum çamur atmalar devam ediyor, sessiz çoğunluğun iradesini saptırmaya çalışıyorlar, mitinge katılanlara darbeci!! diyorlar ne demokrat, ne aydınlar ama helal olsun...
Türkiye böyle kalabalık görmedi, bu kalabalık bazılarının işine gelmedi. Bu insanları oraya toplayan neden iyi tahlil edilmelidir. Bu halk geniş bir siyasi yelpazede sağdan, soldan, ortadan herkese, her partiye hoşgörülüdür. Şimdiye kadar bu partiler % 40'ları tek başına aşamamıştır Tek başlarına iktidar da olmuşlardır... Ancak hiçbiri Cumhuriyetin temel değerlerini, Anayasa'nın değişmez ilkelerini seçmen durumunda olanların 1/4 oyuyla değiştirmeye çalışmamıştır. İşte sorun da , tepki de budur ve bu bir demokratik tepkidir. Önemli olan orada kimlerin olduğu da değil, kimlerin olmadığıdır , tarih buna notunu düşmüştür.
Daha ne diyecek be salak!
Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği mitingde, şeriat özlemcisi AKP iktidarı kadar, medya da genel olarak tepki gördü.
Medyanın tümü “satılmış medya” sloganını hak etmese bile toplumda bu kanının yaygınlaşmasının haklı gerekçeleri de vardır.
PKK gösterilerini, Recep Tayip Erdoğan’ın kavşak, üst geçit, sağlık ocağı gibi açılışlarını, yayın akışını kesip canlı gösteren televizyon kanallarının çoğu, bu denli büyük bir mitingi, üstelik de Atatürk adına yapılan bir mitingi görmezlikten geldiler. Bu büyük mitingi sadece üç ya da dört kanal yayınladı.
Medyanın genel olarak tavrına bakıldığında, iktidar yağcılığı ya da korkaklığı had safhaya varmış. En yağcı medya organlarında birkaç köşe dışında, en ufak bir tepki göremiyoruz.
Turgut Özal’ın kızı ve damadına jaguar hediye edildi ortalığı ayağa kaldıran medya, şimdi suspus. Başbakan’ın kızları güç bela eş dost bursuyla ABD’de eğitim görebiliyor, aynı başbakanın oğlu 2.5 milyon dolara gemi satın alıp armatör olabiliyor. Medyamızda birkaç köşe dışında, tavır aynı… “Eee canım ne yapsın çocuk işsiz mi kalsın?”
Her taraftan yolsuzluk haberleri fışkırıyor. AKP iktidarının rejime karşı icraatları ile yolsuzluklarını elbette yine medya aracılığı ile öğreniyoruz. Ama yine de medyaya karşı, öfke artıyor, satılmış medya sloganları yükseliyor. Neden?
Bana göre nedeni şu: Eskiden yolsuzluk haberlerini verirken, önce manşetler sarsardı, sonra köşe yazarları…
Şimdi AKP’nin yolsuzluk haberlerini çok azı haber olarak yansıyor, ya da haber yerine köşe yazarlarının köşesinde sıkışıp kalıyor, manşetlere çıkmıyor. Manşete çıkan yolsuzluk ya da rejim karşıtlığı icraatlar ise yine aynı gazetenin yönetici yazarları tarafından “E canım ne var bunda, demokrasinin gereği bu” diyerek savunulmaya çalışılıyor.
Medya patronlarının hükümet ile ilişkileri ve patronların iktidarlardan korkmalarını da bunu üstüne ekleyin… Buyurun size pısırık ve satılmış medya…
Bırakın patronları, beğenmedikleri gazetecilerin banka hesaplarını didikleyen, Atatürkçü Düşünce Derneği’ne müfettiş gönderen, AKP faşizmi karşısında, basın dışı ticari işleri olan medya da kolaylıkla siniyor.
Sinmenin ötesinde yağcılık had safhaya çıkıyor. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt konuşuyor. Diyor ki, “Cumhuriyetin ilkelerine sözde değil, özde inanan” bir cumhurbaşkanı seçilmesini umuyoruz.”
Taki Doğan, “Subay eşleri türban taktığında ordudan atılıyor. Anayasa gereği Cumhurbaşka da Ordunun Başkomutanı. Başkomutan’ın eşi türban takarsa, yüksek rütbeli subayların tavrı ne olur?” diye soruyor. Genel Kurmay Başkanı, “Bu konuda artık yorum yapmayacağım. Ama sorunuzu aldım” diyor.
Bizim yağcı arkadaşlar “Sözde değil, özde” vurgulamasının, Recep Tayip Erdoğan ya da o zihniyeten biri için yapıldığını anlayamıyor. “Genelkurmay Başkanı, cumhurbaşkanlığı seçimi için tavır koymadı, anayasa gereği meclis seçer” diye yorum yapıyor.
Daha ne diyecek be salak? Sen böyle yorum yaparsan, halk da sana satılmış medya diye bağırır.
ŞERİATÇILARIN YENİ İTTİFAKI
Atatürkçü Düşünce Derneği’nin 14 Nisan mitingi, bir konuyu da ortaya çıkardı. Şeriatçılar, tatlı su demokratları, tatlı su aydınları ve satılmış medya dışında çok büyük bir ittifak daha kazanmış da haberimiz yokmuş.
Devrimci olduğunu, demokrat olduğunu ilan eden DİSK, KESK, Tabibler Birliği gibi kuruluşlar, Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın açıklamasının etkisinde kaldılar ve provakatörlerin oyununa gelerek bu mitinge katılmadılar. Onların devrimciliğinin Atatürk devrimciliği değil, Bolşevik devrimciliği olduğunu biliyorduk da, şeriatçılarla değil, bizlerle işbirliği yapacaklarını bekliyorduk. Bu beklentimizin nedeni, Bolşevik devrimin lideri Lenin, Anadolu İhtilali’nde şeriatçılara karşı Atatürk’ü desteklemişti… Şimdiki Bolşevikler şeriatçıları destekliyor… Yazıklar olsun…
Meriç Köyatası