Hukuki.NET


27/04/2024  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
AVRASYA BİRLİĞİ
alisinkay Avrupa Birliğine girmek için verdiğimiz tavizlerden sonra nihayet AB'den bir gün almak için beklemeye başladık.Sadece müzakere tarihi alabilmek için onca taviz vermiştik.Şimdi AB ne yapacak bence bize tarih vermek zorunda kanımızı emseler bile daha emilecek iliklerimiz var ve tarih vermediklerinde Türkiye'nin uzaklaşacağının farkındalar.Peki tarih verseler bile biz ne kadar dayanacağız.Ben AB'nin daha fazla yaşayacağına inanmıyorum.Bizim gireceğimiz zamanda AB diye bir kavramın kalacağına inanmadığım için son zamanlarda Putin'in ortaya attığı ve daha önceleri Türk düşünürlerinin de ifade etmeye çalıştığı bir Avrasya Birliğine sıcak bakıyorum.Neden Avrasya Birliği; 1-Çünkü nüfusun çok büyük bir bölümü genç ve üretime hazır. 2-Çünkü Yeraltı kaynaklarına dokunulmamaış ve çok fazla 3-Çünkü nüfusun büyük bir kısmı bizimle aynı din ve milletten yani kültür birliği var 4-Çünkü nüfusun %98'i okuryazar ve büyük oranda üniversite mezunu Ben bu potansiyeli görüyorum.Ve avrupa Birliği yerine Avrasya Birliği diyorum Yapamam deme yapan senden iyi değildir
Bagaytuğ Birbirinden koparılan, ayrı yaşamaya mahkum bırakılan, baskıyla, zulümle bir asır geçiren Türk Devletlerinin özgürlüklerine kavuşması, Kiril alfabesinden kurtularak, diğer Türk devletleriyle aynı dili, kültürü paylaştıklarını farketmesi ile Türk Birliğine ilk adım, Sovyetlerin dağılması ile atıldı. Binyıllar öncesine dayalı bir tarihi bulunan Türk Birliği'nin kurulması elbette ki kaçınılmazdır.
alisinkay Kardeşim Avrasya Birliğinden bahsediyordum.Yani Rusya ve Gürcistan gibi ülkelerde dahil olmalı sanırım buna Yapamam deme yapan senden iyi değildir
deltaG HULKİ CEVİZOĞLU AĞIR HAKARETLER Türkiye, Avrasya Birliği ve Rusya ilişkileri üzerine art arda yaptığım değerlendirmelerin üçüncüsünde, “Uluslararası Avrasya Hareketinin” öncüsü Aleksandr Dugin’in Türkiye ve Atatürk devrimlerine bakışını ele alacağım. Rus profesör Dugin (1962 doğumlu), ülkesinin Genelkurmay’ı ve Devlet Başkanı Vladimir Putin’in üzerinde etkin bir düşünür ve “yönlendirici.” Aynı zamanda, Rus Parlamentosu’nun (Duma) başdanışmanı. “TÜRKİYE, AVRASYA İÇİN HASIMDIR!” Biz, bir alternatif “Birlik” olarak Avrasya hareketi içinde Ruslarla birlikte olmayı da düşünürken, Ruslar bizi “hasım” olarak görüyor. Kitabının Türkçe baskısına yazdığı önsözde (17 Ocak 2003) şu görüşleri savunuyor Dugin: “Bir ulus devlet ve NATO üyesi olarak Türkiye, Avrasya projesi için yeterince hasım bir oluşumdur. Böylesi bir Türkiye ile Rusya’nın ortak hedeflerinden çok daha fazla jeopolitik çelişkileri bulunmaktadır. Realist olmak ve durumu aklıselimle değerlendirmek gerekir: Ankara’nın Çeçen ayrılıkçılarına belirli düzeyde yardımı, eski Türk-Ermeni sürtüşmeleri, Bakû’de Moskova karşıtı atmosferin desteklenmesi, Bakû-Ceyhan petrol boru hattı inşasıyla ilintili tüm konular, Atlantikçi ve Avrasya karşıtı stratejinin parametrelerine açıkça uygun düşmektedir.” Rusların Avrasya konusundaki “akıl hocası” Dugin, Türkiye’nin “ulus devlet” olmasına kafayı takmış. “Atlantikçi” diyerek de “Amerikancı” olduğunu söylüyor. (Bunda çok da haksız sayılmaz.) Bugünlerde yine gündemde olan Çeçenlerle ilgili olarak da, “Türklerin Çeçen eylemcilere yardım ettiğini” belirtiyor. Bu durumda, Rusya’nın yapması gerekenleri (ve yaptıklarını da) şöyle anlatıyor: “Bu durumda Rusya, İran’la ilişkilerin pekiştirilmesinden, Ermenileri öncelikli olarak desteklemeye, Kıbrıs konusunda Rumlar lehine lobicilikten, Kürt isyancılar ve İslâmcı gelenekselciler ile samimî ilişkilere varıncaya kadar geleneksel bir karşı hareketler sistemine otomatik olarak itilmektedir.” Demek ki neymiş? Ruslar Türkiye’ye karşı “PKK’yı, Ermenileri, Kıbrıs Rumlarını, İran’ı ve İslâmi köktendincileri desteklemeye itiliyormuş!” Vay, vay vay... Yani kendisi istemiyor ama biz onu “itiyormuşuz!”Suriye’den kaçışı sırasında Abdullah Öcalan’ı barındırmaları, Annan Referandumu sırasında Kıbrıs Rumlarını desteklemeleri ve Ermeni teröristlere bile destek vermelerini henüz unutmamışken, böyle diyor Rusların akıl hocası... “BİZİ YAKINLAŞTIRAN ŞEY?” Bütün bunlara rağmen, yine de “kendi kimliklerimizi savunmak için” biraraya gelebilirmişiz:”Kendi kimliğimizi savunmak için bizler, çok az bir süre önce rakiplerimiz ve hatta hasımlarımız olanlarla dahi ciddî jeopolitik bir ittifaka girmek zorundayız.”İki ülkeyi yakınlaştıran şey ise, Türkiye’nin jeopolitik kökünün Avrasyacılıkta olması imiş:”Bu, Rusya-Türkiye ilişkilerinde yeni bir sayfa açılması için ciddi bir temel sunmaktadır. Bununla beraber, hayaller kurmak gerekmez. Bu sayfayı yazmak hiç de kolay olmayacak. (...) Amerikan merkezli yeni dünya düzeni’nden gelen tehdidin ciddiyeti, bizleri bu aşamayı mümkün olduğunca hızlı geçmeye mecbur etmelidir.” “ATATÜRK, ATEİST BİR REJİM KURDU” Prof. Dr. Aleksandr Dugin, bugünkü Türkiye ile Atatürk rejimlerine aklımızın almadığı ve Ruslar’a mal etmekte zorlandığımız bir yorum getiriyor: “Bir devlet olarak Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu’nun yerinde, onun bir devamı değil, bir parodisi olarak teşekkül etti. Çok merkezli ve çok milletli emperyal İslâmî yapının yerine Kemal Atatürk; laik, ateist, profan ve milliyetçi düzeni ile Fransız ulus-devletin doğu versiyonunu kurdu.(...) (Buraya da dikkat-HC) Türkiye’nin önerdiği jeopolitik model, Batı dünyasına ve ateist, tekdünyacı medeniyete entegre olmaktır. (...) (Burası da ayrı bir dikkat gerektiriyor-HC) Türkiye hâlen ABD’nin siyâsi-ideolojik kolonisi olarak kalmıştır.” Yani bugün biz, Ruslara göre; Osmanlı’nın bir “parodisiyiz” (komik bir ülke miyiz?), Atatürk ateist bir Fransız cumhuriyet sistemi kurdu, diğer ateist ülkelerle bütünleşmeye çalışıyoruz ve ABD’nin de sömürgesiyiz!.. Kim haklı, kim haksız?.. Bu sorunun yanıtını verirken, “Av-Rusya”nın avı olmamalıyız, “Av-rupa”nın da avı olmamamız gerektiği gibi. (Dugin’in alıntı yaptığım eseri: “Rus Jeopolitiği-Avrasyacı Yaklaşım”, Küre Yayınları, 2.baskı, İstanbul, Nisan 2004.) Tarih: 07.09.2004 20:51:43
deltaG ARSLAN BULUT Dugin’e göre Dünya ve Türkiye Jeopolitiği Aleksandr Dugin, “Rus Jeopolitiği, Avrasyacı Yaklaşım” adlı kitabında kısaca ne demek istediğini önsözde anlatıyor. Biz bu önsözün Türkiye ile ilgili kısımlarını özetleyelim. Dugin, iki ana medeniyetin bulunduğunu belirttikten sonra şöyle diyor: “Birinci medeniyet Anglo-Sakson medeniyetidir ve denizcidir. İkincisi ise Avrasya medeniyetidir ve karacıdır. Diğer medeniyetler melezdir. Diğer bir deyişle, Avrasyacı ve Atlantikçi medeniyet dışındaki medeniyetlerin tamamı muhtelif düzeylerde ‘kıyısal nitelik’ taşımakta, iki temelin diyalektik uyumu üzerinde kurulmaktadır. Avrasyacı veya Atlantikçi prensiplerin zaferi, medeniyet yönünün radikal değişimine sebep olabilir.” Dugin, “Ortodoksluğun jeopolitiği”, “İslamın jeopolitiği”, “Sosyalizmin jeopolitiği”, “Demokrasinin jeopolitiği”, “Beyaz ırk”ın ve “Siyahiler”in jeopolitiğinden de bahsedilebileceğini, ancak jeopolitiğin, insanlığı mekân faktörüyle karşılıklı ilişkisi içerisinde inceleyen bir disiplin olduğunu söyledikten sonraTürkiye jeopolitiğini inceliyor: “Türkiye jeopolitiğinin temel saikinin Türk etnik menşeinin kadim katmanları olduğunu kabul etmek gerekir. Devasa bir dünya imparatorluğunu (ki onun hayatî merkezini şu anki Türkiye muhafaza etmektedir) kuran Türklerin tarihî yükselişinin kökünde de bu faktör bulunmaktaydı. Bozkır göçebeleri olan kadim Türkler, kıtasal, karasal kaynağın taşıyıcıları idiler. Onlar Avrasya’nın enginliklerinde bir halk olarak teşekkül etmiş ve yayılma, özgürlük ve iktidar enerjisini özümsemişlerdi. Bu anlamda, çağdaş Türkiye’nin ve hatta Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunun kökleri saf Avrasyacılık muhitine inmektedir. Bu derin arkaik Avrasyacı menşei, Türkiye jeopolitiğinin mayası addetmek icap eder. Bu Avrasyacı katman, Türkiye devletçiliği tarihinde üstünlük teşkil etmesine ve şu anki aşamada bir hayli zayıflamasına rağmen hiç de küçülmemiştir. Aslına bakılırsa Panturanizm ülküsü asıl bu derin katmana seslenmektedir. Gerçi sırf ırksal faktör ve tarihi Rusofobi (Rus aleyhtarlığı) vurgusu (aynı zamanda, bu ideolojinin üçüncü güçlerce ara amaçlar için kullanılması ihtimali) bu ülküyü esaslı bir şekilde göreceli kılmaktadır. Eğer Panturanizmin Avrasyacı bağlamda tashih edilmesi mümkün olsa idi, Türkiye jeopolitiğinin tutarlı ve çelişkisiz bir modeline oldukça uygun olacaktı. Türkiye jeopolitiğinde ikinci düzlem, esasen Osmanlı jeopolitiğidir. Burada başlangıçtaki Türk saikinin temelinden değişimi ortaya çıkmakta, İslâm faktörü ve Türkler tarafından fethedilen toprakların girift etnik ve kültürel yapısı devreye girmektedir. Burada İslâmın tarihi jeopolitiği ile Akdeniz ve Ortadoğu’nun asırlara dayanan mürekkep jeopolitik sisteminin ortak hayatı söz konusudur. Osmanlı İmparatorluğu, tüm bu mürekkep jeopolitik mecmuun tamamını Avrasyacı sert bozkırlıların denetimi altında toplamıştı. Bu bozkırlılar, imparatorluk kurucu enerjileri ve sade fakat sert askerî etikleri sayesinde bu çok çeşitli kitleyi tek bir jeopolitik sistemde eritip kaynaştırmayı başarmıştı. Ancak Mağrip’ten Balkanlar ve Kafkaslara kadar büyük mekânlar üzerinde denetim kuran Türklerin kendileri de, fethettikleri medeniyetlere özgü jeopolitik eğilimleri tedricen benimsemekteydiler. Türkiye’nin jeopolitik tarihindeki üçüncü temel aşama, millî veya post-emperyal aşama olarak adlandırılabilir. Akdeniz’in uçsuz bucaksız mekânlarına fevkalâde yayılmadan sonra imparatorluğun idarî nüvesinin jeopolitik saiki, dar bir millî devlet boyutuna kadar geriledi. Bu durum hemen bir çok yeni probleme yol açtı: Türkler emperyal idarenin etnik çekirdeğini oluşturdukları zaman millî esas, jeopolitik, sosyal ve dinî misyonla örtüşmekteydi. Fakat önder bir etnisitenin üstünlüğünde Kemalist ulus-devlet modeline geçişte özellikle Rum, Bulgar, Ermeni ve Kürt millî azınlıklar problemi yeni bir boyut kazandı. Modern Türkiye’nin, Genç Türklerin demir iradesi ile perçinlendiğini, laiklik ye millîyetçilik prensipleriyle kaynaşmış, katı bir askerî özün üstünlüğünde kurulduğunu biliyoruz. Fakat askerî-siyasî yapıyla böylece perçinlenen ulus-devlet oluşumu, artık büsbütün yeni bir jeopolitik çizgiyi dikte etmekteydi: O andan itibaren Türkiye, İslâm aleminde liderlik iddiasında bulunamazdı. Zira diğer İslâm ülkelerinin (Büyük Britanya tarafından desteklenen ve hatta tahrik edilen) çoğunluğu, Türkiye karşıtı millî politikalar neticesinde ortaya çıkmışlardı.” Tarih: 07.09.2004 20:50:56
Lawless1 Sayin DeltaG, buraya zahmet edip bu yazilari aldiginiz icin tesekkur ediyorum. Bizi hasim olarak gorduklerini hic sasmadim ama ekonomik nedenlerle aramizda ufak bir yakinlasma olabilir. Rusya ve Ukrayna gibi ulkeler bana kalirsa AB'ye girmeye calisacaklardir. Kulturel olarak (din, irk, vs) kendilerini Avrupa'ya yakin sayiyorlar. Bu Ortodoks ulkeleri arasinda muthis bir dayanisma var. En son ornegini Kibris'ta gorduk. Turkiye'nin ise uluslararasi alanda, buna Azerbaycan gibi ulkeler de dahil olmak uzere pek dostu yok. Kibris oylamasinda Azeri Turkler sirra kadem bastilar. Dinsel acidan dost ulke arasaniz o da yok, Iran malum, Araplardan hic konusmayalim. Bizim gibi yalniz ulkelerin isi zor. Olan dost ise hep cikar icin "dost". AB'nin Turkiye girdiginde dagilma ihtimaline gelince.... Eger ABD'nin basarisini elde ederlerse, ABD gibi buyuk bir ekonomiye sahip olabilirlerse, bence dagilmazlar. AB'nin sosyal programlarini bilmiyorum, onlarinda biraz azaltilmasi gerekir, yoksa para yetismez gibi geliyor. Bazi Avrupali ulkelerin acaip sekilde devletten beklentileri var. Iskandinavlar Turkiye'ye depresyon tedavisi icin gonderiliyormus. Guneste tatil yapmak icin. Bedava! Bunu hangi devlet kaldirabilir.
alisinkay Sevgili Lawless benim dağılma fikrine varışımın Türkiye ile hçbir ilgisi yok çünkü ekonomik ve sosyal gelişmelere bakarsak sürekli mücaadele içinde dine dayalı çok uluslu bir İmparatorluk görüntüsü içinde. Dağılma nedeni de ekonomik olacak çünkü emekli sayısı hızla artmakta AB'de çalışan nüfusun onları beslemesi güçleşecek 3. dünya ülkeleride sanayisini güçlendirmeye başladı eskisi kadar rahat ihracat da yapamayacak bunun gibi nedenlerle bir öngörüde bulundum Türkiye bu durumda can simidi ama Türkiye at gözlüğü takıp sadece bir noktaya odaklanmış barbie isteyen kız çocukları gibi zırlıyor bu yanlış bence Yapamam deme yapan senden iyi değildir
celebiaraz DEĞERLİ ARKADAŞLAR RUSYA VE DİĞER ÜLKELERLE YAZDIKLARINIZ DA HAKLILIK PAYI VAR ANCAK, BİR NOKTAYI GÖZDEN KAÇIRIYORSUNUZ BU GÜN DÜNYA ÜLKELERİ EKONOMİK ÇIKAR İLİŞKİLERİ PEŞİNDE YANİ İKİ ÜLKENİN BİRBİRLERİYLE OLAN İLİŞKİLERİNDE TARİHİ SORUNLARDAN ÖTE KURDUKLARI İLİŞKİDE SAĞLAYACAKLARI EKONOMİK ÇIKARLAR ÖNEMLİDİR ARTIK. BU GÜN AVRUPA BİRLİĞİNİN ASLİ ÜYELERİNİ OLUŞTURAN FRANSA, İNGİLTERE, ALMANYA BİRBİRLERİYLE KAÇ YÜZYIL SAVAŞTILAR? FAKAT ŞU ANDA ONLAR İÇİN ÖNEMLİ OLAN GEÇMİŞTEKİ SAVAŞLARI VE ONDAN ARTA KALAN HESAPLAŞMALAR DEĞİL ŞU ANDA BİRBİRLERİYLE KURDUKLARI BİRLİKTEN ELDE ETTİKLERİ VE EDECEKLERİ EKONOMİK ÇIKARLAR. ÇÜNKÜ GÜNÜMÜZDE DÜNYANIN TEK HAKİMİ EKONOMİ. TÜRKİYE AVRASYA BİRLİĞİ PROJESİNDEN TAM BİR RANDIMAN ALAMAZSA BİLE EN AZINDAN AB'YE BAŞKA ALTERNATİFLERİNİN OLDUĞUNU KANITLASI AÇISINDAN İYİ BİR GİRİŞİM OLABİLİR. araz
Lawless1 Alisinkay, Kusura bakma, dogru yazmamisim, Turkiye girdigi an dagilacak demek istememistim. Hos bazi anti-Turk kisiler onu da soyluyor ama dagilacaksa bizle ilgisi olmaz, haklisin. Turkiye'yi almalari cok uzun surecegi icin, senin dedigin gibi o zamana AB kalmayabilir. Bu ikinci cevabinla seni daha iyi anladim. Mantikli dusunuyorsun. Verdigin nedenlerin hepsi onemli, ve gecerli. Benim onlar aklima gelmemisti. Islam'in durumunu inceleyen bir kitap okuyorum, Musluman ulkeler ilkonce Batinin gerisine dustuler ama simdi de Uzakdogu ulkeleri bile onlari gecti diyor. Insan uzuluyor bunlari okuyunca. Yazar Islam'a saygili, kotu bir acendasi olmayan bir profesor. Petrol gibi onemli kaynaklari olan Arap ulkelerinin bataklikta surunmesinin, ufacik bir ada olan, tarim yapacak sahasi bile olmayan Japonya'nin ise, G-8 ulkesi olmasinin nedenleri olsa gerek. Avrupa diye tutturmamiza gelince gene haklisin. Boyle oldugumuzu gordukce bizden acaip seyler istiyorlar, ve aliyorlarda. Tartistigimiz mal mulk edinme kanunu gibi. Yunanistan'da simdi Ege'yi almaya calisacak, plan bu. Lahey'e gidecekler diye duydum. MGK ya da Genelkurmay baskanimiz Ozkok evet demis. Insallah Turkiye'yi Anadolu'ya hapis etmezler. Bir gemiyi Marmara'dan Akdeniz'e Yunan karasularina girmeden goturebilmemiz lazim.
Lawless1
Alıntı:
Alıntı yapılan üye ; celebiaraz: BU GÜN AVRUPA BİRLİĞİNİN ASLİ ÜYELERİNİ OLUŞTURAN FRANSA, İNGİLTERE, ALMANYA BİRBİRLERİYLE KAÇ YÜZYIL SAVAŞTILAR? FAKAT ŞU ANDA ONLAR İÇİN ÖNEMLİ OLAN GEÇMİŞTEKİ SAVAŞLARI VE ONDAN ARTA KALAN HESAPLAŞMALAR DEĞİL ŞU ANDA BİRBİRLERİYLE KURDUKLARI BİRLİKTEN ELDE ETTİKLERİ VE EDECEKLERİ EKONOMİK ÇIKARLAR. araz
Celebi, Ingiltere Almanya Fransa'nin eski savaslari seni aldatmasin. Turkiye'ye tamamiyla degisik bakiyorlar. Butun Avrupa birbirlerini Irk, Din ve Kultur bakimindan birlik hissediyor. Turkiye'yi ise tamamiyla bir yabanci, Orta dogulu, Asyali olarak bakiyorlar. Musluman kimligimizi sevmiyorlar, istemiyorlar. Irk ve Din, AB'nin Turkiye'yi istememesinde rol oynayan 2 buyuk neden. Acik acik soyleyemezler. Onun yerine cok buyuksunuz diyorlar. Demokrasimizde, ekonomimizde kusur buluyorlar. Kusur var mi var ama Romanya'da gulluk gulistanlik degil. Hirvatistan'a hizlandirilmis uyelik. Onlara evet, bize hayir, artik siz anlayin asil nedenlerini.
alisinkay Avrupa/Rusya/Asya eksenindeki muazzam alan, dünyanın 'merkezi': bu bölgeyi kontrol eden, gezegeni kontrol eder.ABD bunun farkında ve Afganistan, Irak, İran saldırıları ile bu bölgede tek bir güç istemiyor.Ada devletleri karşı kıtada tek bir devletin güçlenmesini istemezler.Genel bir kuraldır.Dünya devleti üzerine bir fikir geliştirilmemiş.Bence Dünya devleti,dünya hakimi olan devlet de bir bölgede tek bir devletin güçlenmesini istemez ve o gücü kırmaya çalışır.Bu bölge müthiş bir doğalgaz ve petrol rezervine sahip.Batılı ülkeler ve ABD 100 yıl önce Ortadoğunun önemini nasıl anladılarsa, Avrasya'nın öneminin de farkındalar.Ama şu anda sadece ABD fiili işgal yapabilecek güçte, bunu da yapıyor. Rusya ise İmparatorluk fikrinden vazgeçmiş görünüyor ve Avrasya projesi için stratejik ortak olarak Türkiyeyi istiyor.AB'nin kurucu üyelerinin ayrıcalıklarını hatırlayın. Şimdi Avrasya Ülkelerini bir inceleyelim Azerbaycan Doğal Kaynaklar: Petrol, doğal gaz, demir-çelik, alunit, bakır, çinko, kurşun, sülfat, polimetal filizi, civa, molibden Dinler: Müslüman- % 93,4; Rus Ortadoks- % 2,5; Ermeni Ortadoks- %2,3; diğer- % 1,8 Resmi Dil: Azerbaycan Dili (Azerbaycan Türkçesi) Diğer Diller: Rusça, Ermenice, Lezgice, Gürcüce Nüfusun Etnik Dağılımı: Nüfusun % 91’ini Azerbaycanlılar oluşturmaktadır. Yanısıra; (Lezgiler: 185.000, Ruslar: 151.000, Avarlar: 50.000 ve diğer) Genel Nüfusun Okuma-Yazma Oranı: % 97 Kadınlar İçin Okuma-Yazma Oranı: % 99 Erkekler İçin Okuma-Yazma Oranı: % 96 Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 509 $ Ekonominin Büyüme Oranı: % 7,2 Ham Petrol Boru Hatları: 1.130 km Petrol Ürün Boru Hatları: 630 km Doğalgaz Boru Hatları: 1.240 km Yapamam deme yapan senden iyi değildir
alisinkay TÜRKMENİSTAN Doğal Kaynaklar: En önde gelen doğal kaynakları, doğal gaz ve petroldür. Türkmenistan’ın diğer önemli endüstriyel mineralleri bentonit, kömür, brom, iyot, tuz, sodyum bileşenleri, sülfür, hidrokarbon, potasyum, magnezyum, bentonid, kireçtaşı, alçıtaşı, kahverengi kömür, çimento ve kromdur. Eski SSCB’nin en büyük sodyum sülfat üreticisi olmasına rağmen rezervlerin tükenmesi dolayısıyla sodyum sülfat üretimi durmuştur. 0-14 Yaş Arası Nüfus: %38 ( erkek 887,088 ; kadın 850,384) 15-64 Yaş Arası Nüfus: %58 (erkek 1,277,176 ; kadın 1,321,465) 65 Yaş ve Üstü Nüfus: %4 (erkek 69,383 ; kadın 112,772) (2000 tahmini) Dinler: Müslüman %89, Doğu Ortodoks %9, bilinmeyen %2 Resmi Dil: Türkmen Lehçesi Diğer Diller: Türkmen Lehçesi %72, Rusça %12, Özbek Lehçesi %9, diğer %7 Nüfusun Etnik dağılımı: Turkmen %77, Özbek %9.2, Rus %6.7, Kazak %2, diğer %5.1 (1995) Nüfusun Etnik Dağılımı: Türkmen %81, Özbek %9, Rus %3, Kazak %2, Tatar %2, Azeri %0.9, Ermeni %0.9, Alman %0.1, diğer (Ukraynalı, Beyaz Rus, Letonyalı, Moldovalı, Gürcü, Lezgi, Fars, Kürt, Tacik, Yahudi, Karakalpak, Beluşi vs.) %2.1 (1999). Toplam millet sayısı 100 civarındadır. Göçler sebebiyle nüfus içindeki payları hemen-hemen yarıya düşen Rusların çoğunluğu başkent Aşkabat’ta ve diğer büyük şehirlerde oturmaktadırlar. Genel Nüfusun Okuma-Yazma Oranı: %98 Kadınların Okuma-Yazma Oranı: %97 Erkeklerin Okuma-Yazma Oranı: %99 Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 1.800 $ (1999 tahmini) Ekonominin Büyüme Oranı: %16 (1999) Madenler: Doğal Gaz, petrol, sülfür, hidrokarbon, iyot, potasyum, magnezyum, sodyum klorid, bentonid, kireçtaşı, alçıtaşı, kahverengi kömür, çimento. Sanayi: Doğal gaz ve petrol Türkmenistan sanayisinin belkemiğini oluşturur. Türkmenistan imalat sanayi, esas olarak gaz ve petrol çıkarma ve pamuk işleme konularında ihtisaslaşmış olup, tüketici ihtiyaçlarından çok spesifik üretimlere dayanan bir gelişim göstermiştir. Diğer temel endüstriyel sektörler; elektrik, rafine ürünler, giyim ve tekstil, kimyasallar ve petrokimyasallardır. Gaz, elektrik üretiminde kullanılmakta; petrol, rafine edilmekte; tuz ve diğer mineraller, gübre, sülfürik asit, amonyak, deterjan ve iyot yapımında kullanılmaktadır. Toplam sanayi üretiminin 1/3’ü tekstil sektöründen gelmektedir KAZAKİSTAN Nüfus Cinsiyet Yapısı: 0-14 Yaş Arası: 4.704 milyon; % 28 Yılı: 2000 Kadın Sayısı: 2,359,375 Erkek Sayısı: 2,432,519 15-64 Yaş Arası: 10.2 milyon; % 65 Kadın Sayısı: 5,580,271 Erkek Sayısı: 5,279,877 65 Yaş ve Üstü: 1.176 milyon; % 7, Kadın Sayısı: 779,849 Erkek Sayısı: 392,934 Dinler: Müslüman %47, Rus Ortodoks %44, Protestan %2, Diğer %7 Resmi Dil: Kazakça Diğer Diller: Rusça yardımcı dildir. Nüfusun Etnik Dağılım: %46 Kazak, %34.7 Rus, %4.9 Ukraynalı, %3.1 Alman, %2.3 Özbek, %1.9 Tatar, %7.1 Diğer. Genel Nüfusun Okuma-Yazma Oranı: %100 Kadınların Okuma-Yazma Oranı: %100 Erkeklerin Okuma-Yazma Oranı: %100 Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 1054 (ABD doları) Ekonominin Büyüme Oranı: %1,7 (1999) Madenler: Petrol, kömür, demir, manganez, krom, kurşun, çinko, bakır, titanyum, boksit, altın, gümüş, fosfat, sülfür, asbest, barit, borbizmut, aliminyum, volfram, Sanayi: Tarımsal sanayiler, metalurji, hafif sanayi, petro-kimyasallar, tekstil, işlenmemiş metaller, traktör ve diğer zirai aletler, elektrik motorları, inşaat malzemeleri, (çoğu sanayi tesisi kapalı ya da bakıma muhtaçtır) Hampetrol Boru Hatları: 2.850 km Petrol Ürünleri Boru Hatları:1.500 km Doğalgaz Boru Hatları: 3.480 km (1992) KIRGIZİSTAN Doğal Kaynaklar: bol hidrolik kaynaklar, önemli miktarda altın ve nadir bulunan metal yatakları, ülke içinde kullanılabilecek kadar kömür, petrol ve doğalgaz, nepheline, civa, bismuth, kurşun ve çinko yatakları 0-14 Yaş Arası Nüfus: %36 (erkek 843.038; kadın 825.519) 15-64 Yaş Arası Nüfus: %58 (erkek 1.337.268; kadın 1.393.397) 65 Yaş ve Üstü Nüfus: %6 (erkek 107.405; kadın 178.603) Dinler: Müslüman %75, Rus Ortodoks %20, Diğer %5. Resmi Dil: Kırgızca Nüfusun Etnik dağılımı: Toplam 70 milliyetten kişi yaşıyor. Kırgız 52.4%, Rus18 %, Özbek 12.9%, Ukraynalı 2.5%, Alman 2.4%, diğer %11.8. Genel Nüfus için Okuma-Yazma Oranı: %97’si (15 yaş ve üstü okuma ve yazma biliyor) Kadınlar için Okuma-Yazma Oranı: %96 Erkekler için Okuma-Yazma Oranı: % 99 Kişi Başına Düşen Milli Gelir: $ 350 Ekonominin Büyüme Oranı: 10.0% Benzer Özellikli ülkeler okur yazar oranına ve nüfusun dağılım oranlarına bakın üniversite sayıları da dahil pek çok kaynak var ama bu benim seçtiklerim Yapamam deme yapan senden iyi değildir
alisinkay Şimdi AB'deki birkaç ülkenin nüfus dağılımı ve yeraltı kaynaklarına bakalım ALMANYA Nüfusun Yaş Özellikleri 0-14 Yaş Arası: %15 (6,495,882 erkek; 6,172,359 kadın) 15-64 Yaş Arası: % 69 ( 28,687,267 erkek; 27,526,698 kadın) 65 Yaş ve Üstü: %16 (4,990,090 erkek; 8,215,065 kadın) (1999) Doğal Kaynaklar: Demir maden cevheri, kömür, potes, kereste, linyit, uranyum, bakır, doğalgaz, tuz, nikel AVUSTURYA Doğal Kaynaklar: Demir maden cevheri, kömür, petrol, kereste, linyit, magnesyum, bakır, su enerjisi, kurşun Nüfusun Yaş Özellikleri 0-14 Yaş Arası: %17 (697,283 erkek; 663,359 kadın) 15-64 Yaş Arası: % 68 ( 2,787,555 erkek; 2,731,446 kadın) 65 Yaş ve Üstü: %15 (474,067 erkek; 777,301 kadın) (2000 BELÇİKA Doğal Kaynaklar: Kömür ve doğal gaz 0-14 Yaş Arası: %17 (895.987 erkek, 853.494 kadın) 15-64 Yaş Arası: %66 (3.389.572 erkek, 3.318.266 kadın) 65 Yaş ve Üstü: %17 (703.933 erkek, 1.020.782) (1999 tahmini DANİMARKA Doğal Kaynaklar: Petrol, doğalgaz, balık, tuz, kireçtaşı, taş, çakıl ve kum Nüfus Cinsiyet Yapısı........... Yılı: 1999 0-14 Yaş Arası: %18 Erkek Sayısı: 504,182 Kadın Sayısı: 478,547 15-64 Yaş Arası: %67 Erkek Sayısı: 1,811,445 Kadın Sayısı: 1,765,038 65 Yaş ve Üstü: %15 Erkek Sayısı: 331,207 Kadın Sayısı: 466,426 FRANSA Nüfus Cinsiyet Yapısı 0-14 Yaş Arası: % 19 Yılı: 1999 Erkek Sayısı: 5,638,462 Kadın Sayısı: 5,601,211 15-64 Yaş Arası: % 65 Erkek Sayısı: 19,302,121 Kadın Sayısı: 19,235,235 65 Yaş ve Üstü: % 16 Doğal Kaynaklar: kömür, demir, boksit, balık, kereste, çinko ve potas Şimdi genel etnik yapılarını da biliyoruz.Kültürlerini de bugün belki AB güçlü olabilir ama yarını düşünmek zorundayız Yapamam deme yapan senden iyi değildir
alisinkay YENİÇAĞ GAZETESİNDEN AB işte bunları istiyor! 1- Kürtlere federasyon Başbakan Erdoğan bugün AB komiseri Verheugen''le bir araya geliyor. Görüşmenin gündemi ''zina'' gibi gözükse de Verheugen Türkiye''den kabul edilemez isteklerde bulunacak. Bunlardan ilki ''halkların kendi hakkını tayin'' gerekçesiyle Kürt federasyonuna izin. 2- Kürtçe resmi dil Kürtçe ikinci resmi dil olsun ve okullarda Kürtçe eğitim de verilsin. Verheugen''in Diyarbakır ziyaretinde de üstü kapalı olarak dile getirdiği bu istekler kubul edilirse, Türkiye''nin üniter yapısı tehlikeye girecek ve haritalarında ülke resmen kurulmuş olacak. 3- Ekümenikliği kabul Fener Rum Patrikhanesi''nin ekümenikliğini kabul edin. Heybeliada Ruhban Okulu''nu bizim istediğimiz şekilde açın. Azınlık vakıflarının yönetimine karışmayın. Böylece İstanbul''un göbeğinde Vatikan benzeri bir din devleti hayallerine kavuşmuş olacaklar. 4- Ermeni sınırını açın Ermeni soykırımını kabul edin. Zaten TCK''nın bir maddesinde de bu var. Ama yetmez, Türkiye- Ermenistan sınır kapısı da açılmalı. Zaten AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi, bu konuyu yeni bir kriter olarak öne sürmekten bile çekinmediğini açıkladı. Zina tartışmalarının ardına saklanarak AB''nin çirkin isteklerine " Biz Türküz. AB bizim içişlerimize karışamaz " diyerek rest çeken Başbakan Erdoğan, bugün AB Komisyonu''nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Günter Verheugen''le görüşecek. 6 Ekim''de yayınlanacak olan İlerleme Raporu öncesinde gerçekleştirilecek olan kiritik ziyarette, zina konusu etrafında yapılan tartışmaların görüşüleceği iddia edilse bile asıl pazarlık konularını AB''nin Türkiye''den istediği yeni tavizler oluşturuyor. İSTEKLERİ BİTMİYOR Önceki gün usta gazeteci Hulki Cevizoğlu''nun Başbakan Erdoğan''a çok yakın olan kaynaklara dayandırarak verdiği bilgilere göre AB, 6 Ekim''de Türkiye''den " Kürtlere kendi kaderlerini tayin hakkını vermesini, Kürtçe''nin ikinci resmi dil olarak kabul edilmesini, Fener Rum Patrikhanesi''nin ekümeniklik iddiasını kabul etmesini, Heybeliada Ruhban Okulunu''nun açılaması azınlıklara tanınan hakların arttırılmasını, sözde Ermeni soykırımının kabul edilip Ermenistan sınırının açılmasını," isteyecek. Başbakan Erdoğan''ın Verheugen''le yapacağı görüşmenin ana gündemini ise zina ile ilgili tartışmalar değil AB''nin 6 Ekim''de talep etmeye hazırlandığı yukardaki istekler oluşturacak. ÖNEM VERİYORLARMIŞ AB Komisyonu''nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Günter Verheugen''ın sözcüsü Jean Christophe Filori, ise Verheugen ile Başbakan Erdoğan arasında yapılması öngörülen görüşmenin önemli olduğunu söyledi. Verheugen-Erdoğan görüşmesinin TSİ 12.00''de yapılacağını belirten Filori, ''''Bizi aydınlatacak bir görüşme olacağını umuyoruz'''' dedi. Filori, TCK''nın geleceği hakkında görüş alışverişinde bulunulacağını söyleyerek, ''''Komisyon bu görüşmeye önem veriyor'''' diye konuştu. TAM KARDO BRÜKSELDELER Başbakan Erdoğan kritik ziyaretinde kendisine Diyanet''ten sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın ve Emine Erdoğan da, eşinin yanında olacak. AB''li yetkilileri ikna etmek için Erdoğan''ın heyetinde yer alan tek bakan olan Aydın İngilizce, Fransızca ve Arapça biliyor. Yurt dışında doktora yapan Aydın AB ülkelerinin bakanlarıyla samimi olmasıyla tanınıyor. Heyette Erdoğan''ın yakın danışmanlarından Adana Milletvekili Ömer Çelik ve İstanbul Milletvekili Egemen Bağış da yer alıyor. Erdoğan''ın dışişleri danışmanlarından Ahmet Davutoğlu, Nabi Avcı, Ender Arat, Volkan Bozkır ve Fuat Tanlay da Brüksel kafilesinde yer alıyor. VERHEUGEN TÜRKİYE''DEN NELER İSTEYECEK Kürtlere fedarasyon yolu Avrupa Parlamentosu''nun daha önce de defalarca şu ifadelerle dile getirdiği, "Türk devletinin bütünlüğü yalnızca kürtlerin kendi dillerini kullanma ve öğrenme hakkıyla, gelenek ve göreneklerinin varlığını sürdürmesiyle olmaz. Aynı zamanda uygun düzeylerde idari özerklikle de uyumlu olabilmelidir" talepler Verheugen- Erdoğan görüşmesine de damgasını vuracak. 1993 yılında Avrupa Parlamentosu tarafından dile getirilen istekler bu kez de Verheugen tarafından "Kürtlere kendi kaderlerini tayin hakkı verilmeli, Kürtçe ikinci resmi dil olmalı ve okullarda kürtçe de eğitim verilebilmeli" ifadeleri ile dile getirilecek. Verheugen''in çekinmeden Diyarbakır ziyaretinde de üstü kapalı olarak dile getirdiği bu istekler kubul edilirse, Türkiye''nin üniter yapısı tehlikeye girecek ve Güneydoğu Anadolu topraklarında kurulması öngürülen Kürt federasyonunun yolu açılacak Azınlıklara daha fazla hak AB''nin yetkili kurumlarının diline doladığı ve Türkiye ile ilgili olarak yayınladığı her raporda yer verdiği sözde azınlık hakları Erdoğan-Verheugen görüşmesinde de gündeme gelecek. Türkiye ziyareti sırasında da azınlık cemaatlarinin ruhani liderleri ile biraraya gelen Verheugen, azınlıklara tanınanın imtiyazları yeterli olarak görmemiş ve bir takım isteklerde bulunmuştu.Verheugen, Türkiye''de istedikleri gibi at koşturan azınlıkların, dini ibadetlerini yerine getirebilmelerinin önündeki engellerin kaldırılmasını ve azınlıklara tanınan kültürel hakların arttırılmasını istemişti. Ayrıca daha da önemlisi Nazi subayı Verheugen azınlık vakıflarının Türkiye''de mülk ve toprak edinmelerinin önündeki yasal engellerin kaldırılmasını isteyecek. Eğer bu istek Başbakan Erdoğan tarafından kabul edilirse 19 Temmuz 2003 tarihinde kabul edilen yabancılara toprak edinme hakkı veren 4919 sayılı yasayla başlayan paralı işgala vakıflarda karışacak ve işgal daha da genişleyecek. Ermeni sınırını açın Avrupa Parlamentosu 15.11.2000 tarihinde yaptığı bir açıklamayla açık açık Türkiye''den sözde Ermeni Soykırımı''nı kabul etmesini istemiş; TCK tasarının kabul edilen bölümlerinde yer alan soykırımla ilgili maddede de bu istek kısmen yerine getirilmişti. Şimdi ise sıra Türkiye- Ermenistan sınır kapısının açılmasını istemeye geldi. Başbakan Erdoğan''la Verheugen görüşmesinde de ele alınacak olan konu hakkında AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi, Ermenistan''da bir açıklama yapmış ve " Türk-Ermeni sınır kapısının kapalı olmasından ve Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişki olmamasından hoşnut değilim. Kapalı sınırlar konusunun Türkiye''nin Avrupa Birliği üyeliği için gerekli ön koşullardan biri olabileceğini gözardı etmiyorum" diyerek yeni talepler geleceğinin sinyallerini vermişti. Tartışmalı TCK tasarısı Erdoğan- Verheugen görüşmesinin en önemsiz ama üzerinde en çok fırtınalar koparılan maddesi ise TCK tasarısında zina yapanlara verilmesi öngürülen hapis cezası olacak. Türkiye ile AB arasında başlayan örtülü savaşı perdeleyen zina tartışmalarını Türkiye''ye karşı bir koz olarak kullanan AB, Verheugen aracılığıyla, Başbakan Erdoğan''dan zinaya getirilmesi öngörülen hapis cezasının TCK''dan çıkarılmasını isteyecek. Daha önce" TCK, müzakerelerin başlatılması için vazgeçilmez bir şart. Zina''ya öngörülen hapis cezası kaldırılmazsa rapor yeniden yazılır" diye Türkiye''yi tehdit eden Verheugen''in çizgisinden sapmayacağı tahmin edilirken, "Biz Türküz. AB bizim içişlerimize karışamaz" diyerek AB''ye rest çeken Başbakan Erdoğan''ın da kesin tavrını devam ettirip ettirmeyeceği merak konusu. Namus lekesi değil alnımda gördüğünüz, Vurulmuşum, vurulmuş düşmüşüm güpegündüz. Şakağımdaki kansa, o benim gülüşümdür, Namert sürünmektense, erkekçe ölüşümdür.
alisinkay AB müzakere sürecini 2006'ya atmaya çalışırken yukarıdaki fikri bir kez daha düşünsek nasıl olur? İn fide Salus (Kurtuluş Sadakatte Yatar)
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • E-satış u yap a girdim. satışa çıkacak ve satışda olan ilanlara tıklayatrak sayfasına girdim buradaki izlemeye al butonu gördüm ve bastım fakat i 
  • 26.04.2024 21:39
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 27/04/2024 02:50:08