Hukuki.NET


26/04/2024  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
küçük şeylerle mutlu olabilmek
berrak küçük şeyler insanı mutlu edebilmeli,öyleyse bizler toplum olarak neden hep mutsuzuz,neden küçük şeylerin farkında bile değiliz.... konuyla ilgili yorum yaparsanız sevinirim,
alisinkay Neden Mutsuzum, Çünkü hayatımı sorgulamak gibi bir alışkanlığım var.Zaman kısalacak demişlerdi ya.Evet iki türlü zaman kısaldı.Konya Afyon arası 3 saate indi.İstanbul Frankfurt arası 2 saate teknoloji bize zaman veriyor 6 aylık yolculuk 2 saatte bitiyorama gene de 24 saat yetmiyor.Eskiyi düşünüyorum.Günler süren yolculuklar eğitimler ama sevdiklerine ayırabildikleri saatlerce zaman.Mutsuzum çünkü sevdiklerime vakit ayıramıyorum.Bazen çok istediğimiz birşeye sahip oluruz. Onun için çok uğraşmışızdır ve bir boşluk duyarız içimizde boşa uğraştığımızı hissederiz. Mutluluk o aradığımızda değildir. Sürekli bir arayış içerisinde olan insanoğlu çeşitli ütopyalara kapılır artık ulaşılan hedefler bizi tatmin etmemektedir.Ve gönül ulaşılması güç yıldızlara bağlanır artık ve arar dururuz.Ve tüm tecrübelerimizden sonra elimize asamızı gözümüze gözlüğümüzü taktığımızda aslında insanoğlunun yaratılış amacının mutlu olmak olmadığını anlarız. Ve huzurun her şeyden daha önemli olduğunu geç de olsa anlarız.Bahçedeki ağacı suladığımız huzur evinde ve huzurun tek bir çiçekle bile bulunabileceğini anladığımız son nefeslerimizi veririz.Kaybedilen koca bir hayatın özlemini duyarak Yapamam deme yapan senden iyi değildir
zeray Belkide beklentilerimizin çok olması ve tatminsizliğimizden kaynaklanıyor.Elimizdekilerle yetinmeyi bilmiyoruz,her zaman daha fazlasını istiyoruz.Eee tabi buda doğal olarak bizi mutsuz ediyor.Oysaki sıcak bir gülümseme ,bir dost sohbeti bizi mutlu etmeli.... kim
berrak hergün basitte olsa birilerini sevindirmek,insana müthiş keyif,huzur ve mutluluk veriyor...
taus715 mutluluk bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu olarak tarif ediliyor , bu tanım uyarınca mutluluğu yakalamak veya erişmek kolay mı?
carikli "küçük şeylerden mutlu olmasını bilen; kolay kanan ve kandırılan insandır" kanmayı veya kandırılmış olmayı kabul ettiğimiz anda mutlu olabiliriz. bazen en acımasız durumlar bile bizi mutlu kılmalı. unutmamak gerekir ki; birini kandırdığını düşünen kendini kandırmıştır. çarıklı
berrak 'mutluluk bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu' bu tanıma göre o zaman biz hiçbir zaman mutlu olamayacağız,zira isteklerimiz ölünceye kadar hiç bitmeyeceyek ve muhtemelen bir kısmıda gerçekleşmeyecek. sayın çarıklı küçük şeylerle mutlu olanlar neden çabuk kanıyorlar ve kandırılıyorlar anlam veremedim.. mine Urganın bir dinazorun anıları diye bir kitabı var okuyan varsa bilir.Mine Urgan gittiği her yerde en küçük şeylerde bile hayattan zevk almasını biliyor,mutlu oluyor.o kitabı 2 yıl önce okumuştum çok hoşuma gitmişti. bir çay içmeden bile nasıl keyif alınacağından bahsediyor.
Av.Ragıp Atay Yolumuzdaki Engeller.. (Hikaye) Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak?. Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde. "Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral. Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı. "Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsat
deltaG bir süredir bu mutsuzluğun sebebini YABANCILAŞMADA ARAMAYA BAŞLADIM. yani duyduğumuz bu his mutsuzluk değil,yaşama karşı geliştirmek zorunda kaldığımız ya da bırakıldığımız bir savunma refleksi, bir içe kapanış sonucu insan doğasına yaşamın olağan akışına aykırı gelen bir yabancılaşma olarak düşünüyorum. Yani insan olarak yaşamın özvarlığı olmaktan çıkıp maddi varlığı haline dönüşüyoruz. Böylece insan olarak yaratıcılıktan uzaklaşıp bizlere verilenle yetinen, başkaları tarafından yönetilip yönlendirilen toplumda var olan,olması gereken ortak değerlerin ve kazanımların dışında ve bunları kendisinde alıkoymaktan giderek acizleşen hal alıyoruz.Adeta mekanikleşiyoruz.Elbette ki bu durum çağın özellikle sertleşen ekonomik rekabet,geliştirilen yeni teknolojiler ve bu yeniliklerin bizlerde yarattığı ekonomik ve kültürel şoklar da etkili. İlkokul çağından başlayan ve çocukları sarmalayan bilgisayar tutkusunu gözünüzün önüne getirin. Saatlerce bilgisayarın başında birileri tarafından yaratılan sanal bir ortamda (yada DÜNYADA-EVRENDE) mekanikleşmiş bir halde bambaşka duygu ve düşüncelere akıyorlar. Anababalarıyla olan muhabbetleri bile bilgiişlem dilinde. Bambaşka farklı bir kültür resmen empoze ediliyor. Genellikle meraklı oldukları programlar şiddet unsuru içeren, güçlünün hep kazandığı daha doğrusu gücü elde etme sanatının empoze edildiği savaş veya strateji oyunları. Bu forma uyum sağlayan çocuk veya genç de özel hayatında gücün veya güçlünün peşinde olmanın kendisine avantaj sağlayacağını bilincinde yeşertiyor. Bu bilince ters gelen bir eylem veya uygulama, onun hayata bakışını değiştiriyor. İş hayatında geliştirilen Kalite Sistemleri ve Kalite Yönetimi bireyi yok sayan ama aynı zamanda bireyi o işletmenin bütün çalışanlar gibi en önemli unsuru olduğunu çalışanın kafasına yerleştiriyor. Aslında önemliolan bir tek husus var burada, o da işletmenin kendisi ve önemi. İşletme var ise ve kar ediyor ise birey(işçi) vardır. Bunu tersi hiç anlatılmadığı gibi yok sayılmaya çalışılıyor. Oysa ki bu sistemlerin aslında daha fazla köleleştirme olduğunun farkına varılamıyor. Kalite Sisteminde her şey önceden belirlenen kurallar zinciri içinde mekanikleşmiş bir şekilde yürütülüyor.Sistem arızayı kabul etmiyor. Uygunsuzluk raporu ardından işe son veriliyor. O anda da birey birey olduğunun farkına varıyor. " ben bu işletme için neler yapmıştım halbuki, bir kalemde beni sildiler insanlık bu mu?" Çalıştığı zamanki yabancılaşmasının maalesef farkına varamıyor. Kendisi o mevkiye ulaşana kadar sistem gereği kimbilir kimlerin sırtında yükselmiştir hiç bir kıymeti yoktur. Bütün bunlar olurken, dünyanın geleceği için yapılan araştırmalar onun için hiç kıymet ifade etmez. Küresel ısınma çevre kirliliği,doğal kaynakların tükenmesi veya kirlenmesi, kendisi mutlu olduğu sürce hiç önemli değildir.Nasıl olsa birileri uğraşır. Bunlar ilk etapta aklıma gelen örnekler ve düşüncelerdi. Bilmem katılırmısınız ama mutsuzluk konusunda YABANCILAŞMAYI göz ardı etmeyin
nurtenoz valla mutluluğun kaynağı tek. küçük büyük farketmez özgürlüğümü kimseye vermem
Emrah Yavuzcan Mutluluk; şu an bilgisayarımın karşısına geçip, parmaklarımın ucundaki klavyeyi hissetmek... Bir yerde okumuştum, hayatın tek amacının olduğunu, bunun da mutlu yaşamak olduğunu yazıyordu. en iyiyi bulmak için çalışırken, iyiyi kaybetmeyin...
carikli sayın berrak; aslında burada yazılan fikirlerin, bireyler arasın da neden , niçin çekişmelerine yol açmasını hiç istemiyorum. yolda giderken hiç tanımadığım birine merhaba demek, beni mutlu eder. Çünkü onun o an için kafasındaki düşüncelerinden uzaklaştığını ve benim kim olduğumu düşünmeye çalıştığını düşünürüm. onu kendi sorunlarından uzaklaştırmak beni mutlu eder. belki o da unutması gereken sorununu benim sayemde unutur ve mutlu olur. ben olaya bu derece ince bakıyorum.Kanmak derken bunu kastetmeye çalışıyorum.sevgiden yoksun bir çocuğun sacını okşamak gibi bir şey benim kanmak dediğim. mutluluk adına kananların sayısının artmasında bir sakınca göremiyorum çarıklı
commodore1tr Hayata hiç isyan etmeyin. Öncelikle şunu kabul edin, hayat adil değil. Hiçbirimiz, hiçbir canlı eşit yaratılmadı. Başımıza gelenler de eşit değil. Önce hayatın adil olmadığını kabul etmelisiniz. İşine akıl erdirebildiğiniz bir Tanrı, Tanrı değildir. "Guguk Kuşu" filminde Jack Nicholson akıl hastanesinde çok ağır bir mermer havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer. Yüklenir ve havuzu kaldırmaya çalışır, kaldıramaz. Diğer hastalar onunla alay ederken bir şey söyler: "Ben en azından denedim". Siz gerçekten denediniz mi? Yoksa pencereden hayatı mı seyrediyorsunuz? Hayata Windows 98'den, Sony 72 ekrandan mı bakıyorsunuz? Oysa hayat hepimizin avuçlarının içinde, Kiminin nasır tutmuş parmaklarında Kiminin boyalanmış ellerinde, Kiminin gömleğinde ki ter kokusunda , Ama hayat her zaman avuçlarımızın içinde. Nasıl istersek, neye karar verirsek hayat orada var. Güneş, her sabah yeniden doğuyor, Gün, her şafakta nice umutlara gebe şekilde ağarıyor ve siz, Eğer isterseniz hayatı bir ucundan yakalama şansına sahipsiniz. Yeter ki gülümseyin Yeter ki bu gün benim günüm diyerek kalkın yatağınızdan... bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
nurtenoz mutluluk, sevdiğin insanla, aynı yatakta uyanabilmektir özgürlüğümü kimseye vermem
handas Çoğu insan kendi hayatını istediği gibi değil çevrenin ona uygun gördüğü biçimde yaşıyor.Toplumsal şartlandırma bireyin bütün hayatını etkiliyor. her zaman etrafımızda toplum tarafından şekillendirilmiş kurallar var herkes sizinde o kurallar içinde yaşamanızı istiyor.eğer ben bunu böyle yapmak istemiyorum deyip o kuralların dışına çıkmaya çalıştığınızda etraf hemen harekete geçip sizi o kuralların içine çekmeye çalışıyor,ama mücadele edip hayır derseniz kendi hayatınızı siz nasıl istiyosanız öyle yaşamak için direttiğinizde gerçekten özgür oluyorsunuz,simyacı da anlatıldığı gibi mutat olanı değil kendi yolunu seçtiğinde insan daha mutlu oluyor bana göre. Bilmem siz nedersiniz.
Nilgül Saraç mutluluk sizi mutluede cek şeyin doyum sınırı ile ilgili bence kiminde bu sınır bellidir ve kendine yakındır kiminde uçsuz bucaksız, sınırsızdır. küçük şeylerden mutlu olabilemek bence ustalık, tecrübe ister bi de hayatı sevip onu olduğu gibi kabullek neden böyle niçin şöyle değil onun benden farkı ne demeden yaşadığım bir olaydan sonra hayata bakış açım değişti hayatın bana sunulmuş bir armağan olduğunu düşünüyorum ve benim için mutluluk ailemin yanımda olması dostlarımın varlığı( en değerlisini kaybetsem de) tüm olumsuzluklara rağmen nefes alıyor olmam ve aynaya baktığımda 'ben seni seviyorum galiba şirin şey' diyebilmem sanırım bunlar küçük şeyler oluyor:-) nilgul
Av.Ragıp Atay 1. Aklınıza geldikçe sizi serinleten hoş kokuların da eşlik ettiği duş alabilirsiniz... 2.Eşinizin kolları arasında dans etmekten daha eğlenceli olabilir ki? Partnerinizle birlikte bir dans okuluna gidip, yeni danslar öğrenebilirsiniz. 3.Birlikte burç haritası üzerinde tartışabilir ve eğlenebilirsiniz.(Çok yararlı bir alternatif) 4. sevgilinizle birlikte güzel ve romantik hafta sonu kaçamağı yapabilirsiniz. 5. İşinizden bir günlük izin alabilirsiniz. Zaten çalışmak neye yarar ki?(Ne yararlı fikir!) 6. Evinizin düzenini ya da dekorasyonunu değiştirebilirsiniz. 7. Paraşüt, uçak kullanmak gibi değişik kurslara katılabilirsiniz.(Tabii paranız ve zamanınız varsa!) 8. Partnerinizle birlikte yoga kurslarına katılıp rahatlamaya,yaşamın zorluklarından uzaklaşmaya çalışabilirsiniz. (Hiç kaçırmayın!) 9.Yiyeceklerden tad almanın yollarını öğrenebilir, ağız tadınızı geliştirmeye çalışabilirsiniz. (Yeme de yanında yat gibi bir öneri. Ancak çok faydalı ve yararlı. Mutlaka denenmeli!) 10. sevdiğiniz kişilerle birbirinize küçük ama anlamlı hediyeler alabilirsiniz(Anlamlı olmalı. Aman ha!) 11. Güzel bir kaset, Cd ya da plağı sevgilinizle birlikte dinleyebilirsiniz. 12. İkinizin birlikte çok güzel çıktığı bir fotoğrafı bulup, yatak odanızın görünen bir yerine asın ki, birlikte ne kadar mutlu olduğunuzu her an hatırlayabilesiniz. (Yorum yok!) 13. İlk kez karşılaştığınız yere tekrar gidebilirsiniz. 14. Eğer çocuk bekliyorsanız, birlikte doğum kurslarından birine gidebilir, bu heyecanı birlikte paylaşabilirsiniz. (haydi hayırlısı...) 15. Eğlenmek için iki ayrı tipte ayakkabı alabilir ve birlikte giyebilirsiniz. (Ne eğlence ama) 16. Sevdiğiniz bir şarkıcının konserine gidebilirsiniz. 17. Forma girmek için çaba harcarken, eşinizden destek isteyebilirsiniz (Ne diyeyim) 18. Eşinizin ve sizin fotoğrafınızı tişörtünüzün üzerine basabilirsiniz. 19. Yakınlarınıza hediye almak için birlikte çarşıya çıkabilirsiniz.(Para bulursanız iyi fikir) 20. Birçok parçadan oluşan bir puzzle'ı yapabilmenin zevkini çıkarabilirsiniz. (Kolay gelsin) 21. Aynı zamanlarda aynı kitabı okuyup üzerinde tartışabilirsiniz (Kavga yok ama!) 22. Özel geceler planlayıp, gecenin ilk dakikalarını bir aperatifle açabilirsiniz(Hadi çocuklar yatağa!) 23. Birbirinizi hatrılatacak kokulara sahip olmaya çalışabilirsiniz.(Mis gibi öneri!) 24. Tembelliği kıracağına inanıyorsanız, birlikte bir jimnastik kursuna yazılabilirsiniz. (Belinize dikkat) 25. Evinizi dekore etmek için çiçeklerden yardım alabilir, evinizi ya da en azından bir odanızı boyayabilirsiniz(Muhteşem bir öneri. Mutlaka uygulayın..........)
Av.Ragıp Atay Bu forum açoldığından beri, nazm'ın u dizelerini koyup koymamakta tereddüt içiersindeydim. Eğer uastayı okumak bana mutluluk veriyorsa, niçin koymayayım dedim. Şiirin tamamını da, şiir de lazım forumuna yazıyorum sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin işin kolayına kaçmadan ama gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil ne de ak örtüde elmaların ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin 1961 yazı ortalarında Küba'nın resmini yapabilir misin çok şükür çok şükür bugünü de gördüm ölsem de gam yemem gayrının resmini yapabilir misin üstat
daisyfiliz somurtkan bir toplum olduk. sabahları size kaç kişi gülerek günaydın diyor. bakarmısın ??? çevrenizdeki çocuklar bile somurtkan olmuş. bir yaşam mücadelesi diyoruz vede gidiyoruz. hiç birşeydenn mutlu olmayan bencil bireyler yetiştiriyoruz. bunları yapanda bizleriz, birey olarak önce kendimiz mutlu olalım. herşeyden , küçük veya büyük..kendimiz mutlu olalımki, etrafımızada mutluluk aşılıyalım. ve gülerek herkese günaydın demekle başlıyalım. ama bu sadece iş arkadaşlarımıza demekle kalmasın, sabah yolumuza çıkan tüm insanlara diyelim bunları...birde şunu unutmayalım. mutluluk sürekli olmaz. anlık ve kısadır. önemli olan bu anların kıymetini bilmektir. saygıyı sevgiyi insanlığımızı unutmamaktır. sevgi ile kalın daisy
ibrahimg38 Mutluluğu insanoğlunun ihtiyaç veya istekleri ile orantılıdır diye düşünüyorum, kimi az ve küçük şeyler ister ve onu bulduğunda mutlu olur. bulmasıda kolaydır, kimi ise çok şey ister ve isteklerini bulmassa mutsuz olur. kimi için tek bir şey insanı mutlu eder kimi için ise çok şeyler bile yetersizdir Bana göre ise ; hayatımızdaki eksikleri bulduğumuzda mutlu oluruz.
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 26/04/2024 19:43:02