 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2000/4-812
K : 2000/815
T : 26.4.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 9.6.1998 gün ve 1997/689 E- 1998/349 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi'nin 9.2.1999 gün ve 1998/7463-1999/849 sayılı Hamiyle; (...Davacı, davalı gazetede yayınlanan yazı nedeni ile kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu açıklayarak 2.000.000.000 lira manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsilini istemiştir.
Mahkemece, yayınlanan yazının 1989 yılında yapılan bir röportajla ilgili olduğu, bunun yeni bir görüşme gibi kamu oyuna aktarıldığı sabit ise de politika alanında yer alıp ülke yönetimine talip olanların imaj lan gereği sert eleştirileri de karşılamak durumunda olmaları nedeniyle dava konusu yayının basın özgürlüğü ve habercilik sınırları içinde kaldığı gerekçe yapılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Anayasal güvence altında olan basın hürriyetinin, gene yasalarca korunan kişilik haklarına üstün tutulabilmesi için bu hürriyetin (Haber verme, yorum ve eleştiri hürriyetinin) gerçeklik, güncellik, kamu yararı, toplumsal ilgi ve konu ile ifade arasında düşünsel bağ kuralları çerçevesinde kullanılması gerekir. Bu kurallardan hefRangİ birinin ihlali halinde kişisel hakkın saldırıya uğradığı kabul edilir.
Davaya konu yazı "İşçi Partisi Liderinin PKK.nın başını ziyaret edip, eşkiyayı denetlerken çekilen fotoğrafları, susurluktan önce Perinçek'in maskesini düşürdü'' diye başlamakla ve yazıda davacının PKK ile samimiyetinden söz edilmekte, PKK.'yi denetleyen, onlarla gizli görüşen birisi olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca davacının Öcalan ile çekilmiş bir fotoğrafına da yer verilmektedir.
Oysa davacının 1989 yılında 2000'e doğru dergisi adına gazeteci olarak Bekaa'ya gidip Abdullah Öcalan ile görüştüğü, birlikte resminin çekildiği, onunla röportaj yaparak sözü edilen dergide yayınladığı, bu röportaj nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılanıp beraat ettiği dosyadaki mahkeme ilamı ile sabittir.
Bu açıklamalardan sonra 1989 yılında Öcalan ile yapılan görüşmenin altı yıl sonra yeni bir görüşme gibi kamu oyuna aktarılması davacının bu yayınla PKK'yı denetleyen/onun lideri ile gizli görüşen, bölücü biri olarak gösterilmesi, raportaj sırasında çekilen fotoğrafın da yeni çekilmiş gibi yayını, özellikle, yazıda davacının yargılanıp beraat ettiğinden söz edilmemesi karşısında, manevi tazminat koşullarının gerçekleştiği, yazıdaki sözlerin saldın teşkil ettiği ve dava konusu yazının gerçek ve güncel olmadığı sonucuna varmak gerekir.
Bu durumda yerel mahkemece varılan sonuç dosyadaki olgularla bağdaşmamaktadır. Belirtilen yanılgı nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin ilk kararı Özel Dairece yukarıdaki gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece, davacının toplum içinde sıradan bir kişi olmadığı, siyasi bir lider olduğu, toplumun devamlı dikkatini çeken konumda bulunduğu; bu amaçla bu gibi kişilerin gerektiğinde geçmiş yaşamlarına ilişkin her türlü olayların gündeme getirilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, Basının kamu oyunun dikkatini çeken kişiler hakkında, bilgi edinmesinde ve bu şekilde açıklama yapmasında kamu yararı olduğu, haberde davacının PKK. teröristlerinin elini sıkarken çekilen resmin önceki bir tarihi taşımasının önemli olmadığı; anılan resmin orta seviyeli bir okuyucuda uyandırdığı izlenimin önemli olduğu, bu nedenle haberin verilmesinde hukuka bir aykırılık bulunmadığı bildirilerek önceki kararda direnilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davacının siyasi kişiliği ve bir partinin genel başkanı olması konumu itibariylede kamu oyunda ülke yönetimine talip olan bir kişi olarak bilinip tanınmasına bu Çerçevede bulunan kişilerin geçmişe yönelik yaşantı ve davranışlarının kamuya bilgi ve haber niteliğinde sunulması amacıyla gündem konusu yapılmasının hukuka aykırılığa ilişkin yasal koşulların oluşmasına neden olmayacağına ve delillerin takdir ve değerlendirilmesinde de bir isabetsizlik görülmemesine göre, usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkemenin direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 26.4.2000 gününde oyçokluğu ile karar verildi.