Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no: 2000/16-37
Karar no: 2000/60
Tarih: 2.2.2000

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
 
  • ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMASININ DESTEKLENMESİ HAKKINDA KANUN
  • HAK SAHİPLİĞİ TESBİT BELGESİNİN İPTALİ DAVASI
  • İDARİ YARGININ GÖREVİ
Karar Özeti: "Hak sahibi" orman köylülerinin teshiline dair işlemler ise bir kamu hizmeti olup idareye verilen görev niteliğindedir. Ayrıca hak sahipleri tesbit komisyonunca verilen kararlar; taşra teşkilatının onaması ve Orman Bakanlığının onayı ile yürürlüğe girer.
O halde; görev sorunu, kamu düzeni nedeni ile yargılamanın her aşamasında göz önünde tutulacağından, hak sahipliğinin tesbitine ilişkin işlemin iptaline ait dava kadastro mahkemesinde değil, idari yargıda bakılması gerekir.
(2924 s. OKDHK. m. 11,21)
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
(2709 s. Anayasa m. 170)
(1086 s. HUMK. m. 7, 27)
Taraflar arasındaki "hak sahiplerinin ve zilyetliğin korunması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Mersin Kadastro Mahkemesi)nce görevsizliğe dair verilen 30.9.1998 gün ve 1998/34-348 sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 25.1.1999 gün ve 1999/88-8 sayılı ilamı ile; (... Kadastro sırasında 853 parsel sayılı 7500 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle Maliye Hazinesi adına tesbit edilmiştir. Davacı Ali, yasal süresi içinde imar ihya ve zilyetliğe dayanarak zilyetliğinin korunmasına yönelik olarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda dava dilekçesinin görev yönünden reddine, talep halinde dava dosyasının görevli Mersin Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 2924 sayılı Kanun uygulamasından kaynaklanmaktadır. Anılan Kanunun 11. maddesi gereğince yapılan işlem kadastro niteliğinde olup davaya bakmak görev bu nedenle Kadastro Mahkemesine aittir. Uyuşmazlığın tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin delillerinin toplanması ile esastan çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davalı hazine vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı, İçel İli, Merkez K... Köyünde 853 parsel numaralı taşınmazın imar ve ihya etmek suretiyle zilyedi ve gerçek hak sahibinin kendisi bulunduğunu oysa 2924 sayılı "Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanunun" 11. maddesine dayanılarak yapılan tesbit sonucunda hak sahibi olarak Hüseyin'in belirlendiğini öne sürerek "hak sahipleri tesbit komisyonu kararı"nın iptalini istemiştir.
Mahkemece, davayı bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiş görevsizlik kararı verilmiştir.
Yargıtay Özel Dairesi; 2924 sayılı Yasanın 11. maddesi gereğince yapılan işlemin kadastro niteliğinde olduğunu belirterek davaya bakmaya Kadastro Mahkemesinin görevli olduğunu benimsenmiş yerel mahkeme kararını bozmuştur.
Yerel mahkeme bu bozmaya karşı direnme kararı vermiştir. Öncelikle belirtelimki, 2924 sayılı Yasanın 11. maddesi Anayasa Mahkemesinin 30.3.1993 günlü ve 1992/48 E., 1993/14 K. sayılı iptal kararı ile son şeklini almış, böylece anılan yasanın iptal edilen düzenlemesinde orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların tahsis ve satışında "zilyetlik" esas alınmazken son düzenleme ile bu yasada belirlenen koşullara göre idarece belirlenecek "Hak Sahipliği" esası kabul edilmiştir. Gerçektede 4127 sayılı Yasanın gerekçesinde "... Düzenlenen üçüncü fıkra ile orman köylüleri dışında, eski Kanunla 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde açıklanan zilyetlik müessesesine atıf yapılmak suretiyle kanundan yararlandırılmış olanlar dışarıda bırakılarak yalnız hak sahibi köylülerin yararlandığı şeklinde fıkra tedvin edilmiştir..." denilmesi az yukarda açıklanan "Hak Sahipliği" esasına ilişkin kabulü doğrulanmaktadır. Görülüyor ki; Anayasanın 170. maddesi ile 2924 sayılı Yasanın amacının sağlanması kamu yararı düşüncesine dayanmakta olup,
"Hak Sahibi" orman köylülerinin tesbitine dair işlemler ise bir kamu hizmetinin yürütülmesi için idareye verilen bir görev niteliğindedir.
Öte yandan; 2924 sayılı Yasanın 21. maddesinde "bu kanun hükümlerinin uygulanmasına ilişkin şekli şart ve esaslar ile ifraz işlemleri Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak bir yönetmenlikle düzenlenir hükmü gereğince 31.7.1997 tarih ve 23066 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Yönetmenliğin 27, 32, 46/son hükümleri birlikte değerlendirildiğinde hak sahipleri tesbit komisyonunca verilen kararlar sonucu düzenlenen ve itirazsız kesinleşen listelerin, taşra teşkilatının tasdiki ve Orman Bakanlığının onayı ile yürürlüğe gireceğinde kuşku ve duraksamaya yer bulunmamaktadır. Şu durumda Orman Bakanlığınca diğer bir deyimle idarece yürütülmesi zorunlu bir işleminin varlığı ortadadır. Bu işlemin az yukarda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümlerine uyularak belirlenen idari usul ve esaslara göre tamamlandığında da duraksama bulunmamaktadır. Hal böyle olunca anılan işlem hukuken kamu otoritesine dayalı ve doğrudan idarece almış bir idari tasarruf olduğu açıktır.
Somut olayda; davacı 2924 sayılı Yasanın 11 ve Yönetmenliğin 27. maddesinde önerilen ilan süresinde Kadastro Mahkemesine hak sahipleri tesbit komisyonunun kararının iptali için dava açtığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda vurgulayalımki görev sorunu kamu düzeni nedeni ile yargılamanın her aşamasında gözönünde tutulacağından yerel mahkeme ve özel dairenin kabul ettiği yargı yerleri dışında da gerçek ve yasaya uygun yargı yerinin saptanmasında hukuki bir engel bulunmamaktadır.
Tüm açıklananların ışığında; İdarenin yasa ve yönetmenlik hükümlerince yürütmekle yükümlü tutulduğu kamu hizmetinin tabii bir sonucu olarak kurulan ve idari bir nitelik taşıyan hak sahipliğinin tesbitine ilişkin işlemin yargısal tasarruf bunun iptaline ilişkin davaya bakmaya ise idari yargının görevli bulunduğunun kabul edilmesi gerekir. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 2.2.2000 gününde, oybirliği ile karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini