 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2002/6-43
K: 2002/151
T: 05.02.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ŞARTLA SALIVERMENİN GERİ ALINMASI
- BAKİYE CEZANIN ÇEKTİRİLMESİ
İÇTİHAT ÖZETİ: Şartla salıverme karan geri alınanların aynen çekmeleri gereken bakiye cezalarından 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. bendi uyarınca indirim yapılabilmesi için; şartla salıverilme kararının geri alınmasına esas olan suçunun niteliği, işlenme tarihi ve öngördüğü diğer koşullar yönünden 4616 sayılı Yasa kapsamında bulunması gereklidir.
(4616 s.ŞSEK.m.1/5,1/2)
Şartla salıverildikten sonra yeniden suç işlemesi nedeniyle şartla salıverilme kararı geri alınan hükümlü Vedat'ın 4616 sayılı Yasadan yararlandırılması isteminin reddine ilişkin olarak (Muğla Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 28.09.2001 gün ve 95/95 sayılı karara vaki itirazın reddine dair Muğla Ağır Ceza Mahkemesinin 29.09.2001 gün ve 608/609 sayılı kararının yazılı emir yoluyla bozulmasının istenmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi 04.12.2001 gün ve 15445/14901 sayı ile;
"Mezkûr ihbarnamede;
4616 sayılı Kanunun bazı hükümlerini iptal eden ve hükümlü lehine bulunan 18.07.2001 gün 2001/4-332 sayılı Anayasa Mahkemesi kararının, esasını oluşturan hüküm bölümünün yazılı ve görsel basın aracılığı ile kamuoyuna bildirilerek, örneğinin bu yolla yayınlanmış olması, iptal hükmünün herhangi bir süre ve koşul öngörülmeden iptal edilen bentler yönünden yürürlüğe girdiğinin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.09.2001 gün ve 2001/4-153-164 sayılı ilamı ile de kabul edilmiş bulunması karşısında, anılan Kanunun 1/5. maddesi kapsamında bulunmayan hükümlünün, herhangi bir süre ve koşul öngörülmeden iptal edilen 1/6. maddesinden yararlandırılmak suretiyle şartla salıverilmesi gerektiği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş olduğundan bahisle CMUK.nun 343. maddesi uyarınca mezkur kararın bozulması lüzumu ihbar olunmuştur.
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay C.Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden kabulü ile hırsızlık suçundan hükümlü Vedat hakkında Muğla Ağır Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 29.9.2001 tarih ve 2001/608-609 değişik iş sayılı kararın CMUK.nun 343. maddesi gereğince bozulmasına," karar vermiştir. Yargıtay C.Başsavcılığı 17.1.2002 gün ve 157835 sayı ile; "İtiraz konusu ve çözülmesi gereken sorun, TCK'nun 17. maddesi uyarınca geri alınan ve aynı madde uyarınca bir hakkın çektirilmesi gereken özgürlüğü bağlayıcı cezaya, 4616 sayılı Yasada öngörülen on yıllık indirimle birlikte koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı noktasında odaklanmaktadır.
Konunun çözümü için birlikte değerlendirilmesinde yarar umulan yasal düzenlemelere ilişkin madde metinleri aşağıda alınmıştır.
22.12.2000 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair 4616 sayılı Kanunun 1. maddesinin 2. fıkrasında, aynen şu hükme yer verilmiştir: "...Tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından veya toplam hükümlülük sürelerinden on yıllık indirim yapıldıktan sonra salıverilirler...."
Türk Ceza Kanununun, 3756 sayılı Yasayla değişik 17. maddesinin 1. fıkrasında:
"... Şartla salıverilmiş olan hükümlü, geri kalan süre içinde işlediği kasıtlı bir cürümden dolayı şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkum olur veya mecbur olduğu şartları yerine getirmez ise, şartla salıverilme kararı geri alınır. Bu takdirde suçun işlendiği sonraki kısım, hükümlünün ceza süresine mahsup edilmeyerek aynen çektirilir ve şartla salıverilmeye esas teşkil eden hükmün infazı ile ilgili olarak bir daha şartlı salıvermeden yararlanamaz..." hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 19 ve Ek 2. maddelerinde yer alan düzenlemelerde konuyla ilişkilidir.
Sorunun çözümünde, 4616 sayılı Yasanın iç çelişkilerinden yola çıkılarak olgucu yöntem kullanılmak yerine, düzenlemenin ait olduğu ceza ve infaz hukukunun (koşullu salıverilmenin) temel kurallarının gözönünde tutulması gerektiğine kuşku yoktur. Bu bağlamda, Yüksek Dairenin kararında tartışmasız bırakılan kimi durumlar aşağıda açıklanmaya çalışılacaktır. Şöyle ki:
22.12.2000 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 4616 sayılı Yasanın başlığı (23 Nisan 1999 Tarihine kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıvermeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun) şeklindedir. Somut olaya uygulanacak hükümlerinin koşullu salıverilme kurumuna ilişkin bulunduğunda kuşku yoktur. Nitekim 27 Ekim 2001 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan, Anayasa Mahkemesinin 18.07.2001 gün 2001/04 esas 2001/332 karar sayılı kararında da bu yasanın koşullu salıverilme hükümlerinide içerdiği açıkça kabul edilmiştir.
1) Koşullu salıverilme maddi hukuk kurumu niteliğindedir. 3713 sayılı Yasa yürürlükte bulunduğu süre içinde 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanunun 19 ve Ek 2. maddelerini askıya aldığından ve lehte hükümleri içerdiğinden TCK.'nun 2. maddesi uyarınca geriye yürütülerek bihakkın çekilen cezalara ilişkin koşullu salıverilme kararı kaldırılıp cezanın tümüne bu yasanın uygulanması doğru bir uygulamadır. Ancak 4616 sayılı Yasa 647 sayılı Yasanın 19, Ek 2. maddelerini yürürlükten kaldırmadığı gibi açık hüküm gereği birlikte uygulanması gerektiğinden bu yasa bakımından aynı uygulama yapılamaz. Dolayısıyla koşullu salıverilme kuralları uygulanmış bir cezaya ikinci kez bu hükümlerin uygulanması yerinde olmaz.
2) TCK'nun 17. maddesinin 1. fıkrasında; ",„ Şartla salıverilmiş olan hükümlü, geri kalan süre içinde işlediği kasıtlı bir cürümden dolayı şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkum olur veya mecbur olduğu şartları yerine getirmez ise şartla salıverilme kararı geri alınır. Bu takdirde suçun işlendiği tarihten sonraki kısım hükümlünün ceza süresine mahsup edilmeyerek aynen çektirilir ve şartla salıverilmeye esas teşkil eden hükmün infazı ile ilgili
olarak bir şartla salıverilmeden yararlanamaz." denilmiştir. Bu hüküm, 4616 sayılı Yasa ile yürürlükten-kaldırılmış değildir. Bu maddenin açık hükmü karşısında 4616 sayılı Yasanın koşullu salıverilme kurallarının TCK"nun 17. maddesine göre aynen çektirilmesi gereken cezaya koşullu salıverilme kurallarının uygulanması doğru bir uygulama olarak kabul edilemez.
3) Uygulamada rastlanılan bir durumda aynen çektirilmesi gereken cezadan 4616 sayılı Yasada öngörülen on yıllık süre indirilmekle birlikte koşullu salıverilme hükümleri uygulanmayarak geri kalan cezanın bihakkın çektirilmesi şeklindedir. On yıllık indirim yapıldıktan sonra geri kalan süreye ait olduğu infaz hükümlerinin uygulanması gerektiği hükmü karşısında Yasanın kuralının bölünerek bir bölümünün uygulanması diğer bölümünün gözardı edilmesi doğru olmaz.
Sonuç olarak, 4616 sayılı Yasanın koşullu salıverilmeye ilişkin hükümleri TCK'nun 17. ve, 647 sayılı Yasanın 19, Ek, 2. maddelerini yürürlükten kaldırmış değildir. Aksine birlikte uygulanmaları konusunda açık hüküm içermektedir. Bu bakımdan TCK'nun 17. maddesi uyarınca koşullu salıverilme den geri alman ve aynen çektirilmesi gereken cezaya 4616 sayılı Yasanın uygulanması olanağı bulunmamaktadır.
Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 4.12.2001 gün ve 15445-14901 sayılı kararı ile bozulan, Muğla Ağır Ceza Mahkemesinin 29.9.2001 gün ve 2001/608/609 D.İş sayılı kararının, içerdiği gerekçe ve yukarıda açıklanmaya çalışılan nedenlerden dolayı usul ve yasaya uygun bulunduğu kanısına varılmıştır." görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına, Muğla Ağır Ceza Mahkemesi kararına yönelik yazılı emride bozma talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Hükümlü Vedat 14.7.1989 tarihinde işlediği hırsızlık suçuna ilişkin 6 yıl 8 ay hapis cezasının infazı sırasında 3713 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi üzerine İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.4.1991 gün ve 95 D.İş sayılı kararı ile şartla salıverilmiştir. Hükümlünün deneme süresi içinde 19.11.1995 tarihinde işlediği izinsiz silah taşıma suçundan dolayı 10 ay hapis ve 250.000 lira ağır para cezasına mahkûm edilerek cezasının kesinleşmesi üzerine bu kez Bayındır Asliye Ceza Mahkemesi 7.1.1997 gün ve 2/2 müteferrik sayılı karar ile şartla salıverilme kararını geri alarak, ikinci suç tarihi ile hak ederek salıverilme tarihi arasındaki (117) günlük sürenin aynen çektiril meşine karar verilmiştir.
Bu hükmün infazı sırasında Muğla C.Başsavcılığı; 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin, daha önce genel aftan veya şartla salıverilme hükümlerinden yararlananların 4616 sayılı Yasadan yararlanmalarını engelleyen 6. bendinin Anayasa Mahkemesince süre koşuluna bağlanmaksızın iptal edildiğini ve hükmün kamuoyuna duyurulduğunu, bu nedenle hükümlünün 4616 sayılı Yasadan yararlandırılarak şartla salıverilmesini talep etmesi üzerine aynı yer Asliye Ceza Mahkemesince; iptal kararının henüz yürürlüğe girmediğinden bahisle talebin reddine karar verilmiştir.
Muğla C.Başsavcılığının bu karara yönelik itirazı da Muğla Ağır Ceza Mahkemesince; TCY'nın 17. maddesinde yer verilen "... Şartla salıverilmeye esas teşkil eden hükmün infazı ile ilgili olarak bir daha şartla salıverilmeden-yararlanamaz." hükmü karşısında, şartla salıverilme kararı geri alınan hükümlünün, esasen şartla salıverilmeye ilişkin bir yasa olan 4616 sayılı Yasadan yararlanmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Bu kararın yazılı emir yoluyla bozulması için Adalet Bakanı tarafınca n; 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 6. bendinin Anayasa Mahkemesince iptali nedeniyle, anılan Yasa kapsamındaki suçlardan hükümlü olanların 4616 sayılı Yasadan yararlanmaları gerektiği belirtilerek yapılan başvuru Yargıtay 6. Ceza Dairesince yerinde görülerek, Muğla Ağır Ceza Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise şartla salıverenlerin, geri alınan ve aynen çektirilmesine karar verilen bakiye cezalan yönünden 4616 sayılı Yasa hükümlerinden yararlanmalarına olanak bulunmadığı görüşüyle Özel Daire kararına itiraz etmiştir.
Görüleceği üzere somut olayda çözümlenmesi gereken hukuki uyuşmazlık, hakkında önceki bir mahkumiyet hükmü yerine getirildiği sırada şartla salıverilen, bilahare yeniden kasıtlı bir cürüm işleyerek hüküm giymesi nedeniyle şartla salıverilme kararı geri alınan hükümlünün, geri alınan bu süre yönünden 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. bendi uyarınca yapılacak indirimden yararlanıp yararlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için, şartla salıverme ve 4616 sayılı Yasanın kimi hükümleri ile getirilen kurumların hukuki nitelikleri ortaya konulmalı, şartla salıverme kararının geri alınması koşulları ve buna ilişkin yasal düzenlemeler incelenmeli, 4616 sayılı Yasanın bir kısım hükümlerinin Anayasa Mahkemesince iptali sonucu bu Yasanın kapsamı ve uygulama koşulları ile ilgili olarak ortaya çıkan yeni hukuki
durum, gerek 4616 sayılı Yasanın gerekse bu Yasa ile benzer özellikler taşıyan 3713 sayılı Yasanın uygulamasına yön veren çeşitli Yargısal Kararlardan da yararlanılarak değerlendirilmelidir.
647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Yasa'da düzenlenen şartla salıverme, özgürlüğü bağlayıcı cezasının yasa koyucu tarafından belirlenen bir bölümünü çekmiş olan, bu süre içindeki tutum ve davranışlarıyla topluma uyum sağlayabileceği izlenimi veren, hükmolunan cezadan daha kısa sürede uslandığını iyi davranışları ile kanıtlayan hükümlüye, cezasının geri kalan bölümünü özgür olarak geçirme fırsatını tanıyan ve cezanın kişiselleştirilmesini sağlayan bir infaz kurumudur. Şartla salıverilmenin en önemli öğeleri ise, cezanın belirli bir süre çekilmiş olması, hükümlünün bu süre içinde iyi hal göstermesi, şartla salıverildikten sonra gereklerine uymaması halinde şartla salıverme kararının TCY'nın 17. maddesi uyarınca geri almabilmesidir.
Öte yandan, 22 Aralık 2000 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıvermeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair 4616 sayılı Yasanın 1. maddesiyle, özde 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlar nedeniyle ve yine bazı suçlara ilişkin istisnalar ve koşutlar altında, a-İnfaz şekli ve ceza indirimine, b-Şartla salıverilmeye, c- Davaların açılması veya kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
4616 sayılı Yasanın 1. maddesi bir bütün olarak incelendiğinde,aynı rnadde içerisinde, ayrı ayrı hukuki müesseselere ilişkin ayrıntılı düzenlemelere yer verildiği, ayrıca hukuk sistemimize, 4304 ve 4454 sayın Yasalardan önce mevzuatımızda bulunmayan, "davanın açılması veya kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi" gibi yeni bir hukuki müessesenin getirildiği görülmektedir. Yasanın 1. maddesinin 1. bendinde, ölüm cezalarının yerine getirilmeyeceği 2. bendinde toplam hükümlülük sürelerinden 10 yıl indirim yapılacağı belirtildikten sonra 3. bendinde tutuklu ve hükümlüler hakkında yapılacak işlemler gösterilmiş, 4. bendinde davanın açılması veya kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine ilişkin kurallar düzenlenmiş 5. bendinin (a, b, c,d, e, f, g, h, ı, i ve j) alt bentlerinde de bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilerek ayrık tutulan suçlar sayılmıştır. Maddenin 7. bendinde yapılan düzenleme ile, bu maddeden yararlanacaklar hakkında 647 sayılı Kanunun ek 2. maddesindeki indirim hükümlerinin uygulanmayacağı esası getirilmiş, 8 ve 9. bentlerinde de bu yasanın uygulanması olanağı bulunmayan kişiler ile Yasanın bu kişilere uygulanabilmesi cin gerçekleşmesi gerekli diğer koşullara yer verilmiştir.
Yasanın 1. maddesinin sonradan Anayasa Mahkemesinin 18.7.2001 gün ve 4-332 sayılı kararıyla iptal edilen 6. bendinde ise; daha önce şartla salıverme hükümlerinden yararlandığı halde yeniden suç işleyerek hüküm giyenler ile daha önce çıkarılmış bir aftan yararlananların, Yasanın 1. maddesi hükümlerinden istifade edemeyecekleri belirtilmekteydi.
Nitekim Ceza Genel Kurulumuzun 27.3.2001 gün ve 32-37 sayılı kararında da; 6. bentteki bu düzenleme dolayısıyla, şartla salıverildikten sonra deneme süresi içinde yeni ve kasıtlı bir cürüm işlemesi nedeniyle TCY'nın 17. maddesi gereğince şartla salıverilme kararı geri alınanların 4616 sayılı Yasada düzenlenen şartla salıverilme ve ertelemeye ilişkin hükümlerinden yararlanmaları olanağı bulunmadığı vurgulanmıştı.
Ancak; 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin anılan 6. bendi Anayasa Mahkemesinin 18.7.2001 gün ve 4-332 sayılı kararıyla yürürlük bakımından herhangi bir süre öngörülmeksizin iptal edilmiş ve gerekçeli kararda 27.10.2001 günlü Resmi Gazete'de yayımlanmış olduğundan, 6. bendin iptaline ilişkin hüküm bu tarih itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Böylece anılan iptal kararından sonra ortaya çıkan bu yeni hukuki duruma göre; daha önce çıkarılmış bir aftan veya şartla salıverme hükümlerinden yararlandığı halde, 4616 sayılı Yasa kapsamındaki yeni bir suçtan dolayı kesinleşmiş mahkumiyeti bulunanların, bu cezaları nedeniyle 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2, bendindeki indirimden yararlanmaları olanağı doğmuştur. Yine Ceza Genel Kurulumuzun 25.9.2001 gün ve 153-164 sayılı kararında belirtildiği üzere, bu durumda olanlar hakkında verilen mahkumiyet hükmü kesinleşmemiş ya da henüz hüküm verilmemiş ise, aynı maddenin 4. bendindeki erteleme hükümlerinden yararlanabileceklerdir. Başka bir deyişle, haklarındaki davanın açılması veya kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi gerekecektir.
4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. bendindeki yasal düzenlemeye gelince;
Esasen bu bent de Anayasa Mahkemesinin 18.7.2001 gün ve 4-332 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Ancak iptal hükmü gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı 27 Ekim 2001 tarihinden altı ay sonra yürürlüğe girecektir. Yasama erkince henüz yeni bir yasal düzenleme yapılmadığından, anılan bent halen varlığını sürdürmektedir. Yeni bir yasal düzenleme yapılmadığı takdirde de iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihe kadar uygulamada kalacaktır.
Halen yürürlükte bulunan 2. bent; suç tarihi ve diğer koşullar yönünden 4616 sayılı Yasa kapsamındaki suçlardan hükümlü olanların, çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapılacağını,
a) On yılık indirim yapıldığında ceza veya hükümlülük süreleri dolmuş olanların iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve istemleri olmaksızın derhal;
b) Toplam cezalan on yıldan fazla olanların ise artan cezalarını tabi oldukları infaz hükümlerine göre çektikten sonra, şartla salıverileceklerini hükme bağlamıştır.
4616 sayılı Yasa her iki durumda da ayırım yapmaksızın on yıllık ceza indirimini öngörmektedir. Bu Yasa ile getirilen hukuki düzenleme on yıldan az toplam hükümlülüklerde cezaevine girmeden şartla salıverilme olanağını sağlaması nedeniyle koşula bağlı özel af olarak değerlendirilebilirse de, Yasanın tümü dikkate alındığında ve getirilen bu düzenlemede hüküm veya cezanın, genel af da olduğu gibi tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkmayacağı da gözönünde tutulduğunda, yasa adı olarak şartla salıverme sözcüklerini seçen yasa koyucunun, belli bir zaman dilimi itabariyle uygulanacak olan ve şartla salıvermeye ilişkin kuralları hükümlü lehine iyileştiren, kendine özgü - özel - bir kuruma yer verdiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında 4616 sayılı Yasadaki düzenleme yeniden değerlendirildiğinde;
Öncelikle, bu Yasanın uygulanmasının belli bir zaman dilimiyle ve belli suçlar itibariyle sınırlanmış olduğu görülmektedir. Buna göre, yalnızca 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen ve 5. bent dışında kalan suçlar yönünden 4616 sayılı Yasa, bu tarihten sonra işlenen suçlar için de 647 sayılı Yasa ve TCY hükümleri uygulanacaktır. İnfaz süresini kısaltması ve hükümlünün iyi halliliğini aramamağı gibi özellikleri itibariyle de hükümlü lehine iyileştirici hükümler öngörerek genel kuraldan ayrılan 4616 sayılı Yasa gerek 647 sayılı Yasaya gerekçe TCY'na nazaran özel bir yasa olup, öncelikle uygulanması gerekir. Ayrıca bu Yasada TCY'nın 17. maddesine yollama yapılmamıştır. 1. maddenin 6. bendinin iptali nedeniyle, şartla salıverme kararı geri alınanların 2. bentte öngörülen on yıllık indirimden yararlanmalarını engelleyen bir düzenlemenin varlığından da söz edilemez. Bu nedenle, 4616 sayılı Yasanın uygulanması için "iyi hallilik koşulu" gibi "şartla salıvermenin geri alınmamış olması" koşulu da aranmayacaktır.
Öte yandan, şartla salıverildikten sonra süre ve diğer koşulları yönünden 4616 sayılı Yasa kapsamında bulunan kasıtlı bir cürüm işleyerek kaçan ve 4616 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra teslim olan kişi hakkında diğer koşullarında uygun olması halinde 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 4. bendi uyarınca davanın açılmasının veya kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar vermek gerekecektir. Bu halde, kesinleşmiş hükümlülük söz konusu olmadığından, şartla salıverilme kararının geri alınmasına da olanak bulunmayacaktır. Oysa aynı kişinin nedamet duyarak kaçmayıp teslim olması ve 4616 sayılı Yasanın yürürlüğünden önce hüküm giymesi ve hükmün de kesinleşmiş olması halinde, şartla salıverme kararı geri alınacağından, bu kişinin TCY'nın 17. maddesi uyarınca çektirilmesine karar verilen bakiye cezasından, 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. bendinde öngörülen on yıllık indirimin yapamaması, aynı konumdaki kişiler arasında eşitsizlik ve adaletsizliğe de neden olacaktır.
Nitekim şartla salıverme ile ilgili genel hükümlerden ayrılması, belli bir süre ile sınırlı olarak uygulanması ve şartla salıverme için iyi hallilik aranmaması gibi kimi özellikleri bakımından 4616 sayılı Yasa ile benzerlikler gösteren 3713 sayılı Yasanın uygulanması ile ilgili olarak Ceza Genel Kurulumuzca verilen 7.10.1991 gün ve 230-261 sayılı kararda da, şartla salıverilme kararının geri alınması nedeniyle aynen çektirilmesi gereken bakiye cezaya 3713 sayılı Yasanın infazı süre yönünden kısaltan hükümlerinin uygulanması gerektiği vurgulanmıştır.
Bu nedenlerle;
Şartla salıverildikten sonra 23.4.1999 tarihinden önce işleyerek mahkum olduğu ve 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 5. bendindeki kapsam dışı suçlar arasında yer almayan yeni bir suçu nedeniyle şartla salıverilme karan geri alınanların, gerek şartla salıvermeye esas gerekse şartla salıvermenin geri alınmasına konu suçlarının her ikisinin birden süre ve diğer koşullar yönünden 4616 sayılı Yasa kapsamında bulunması halinde, TCY'nın 17. maddesi uyarınca şartla salıverilmenin geri alınması sonucu aynen çekmeleri gereken bakiye cezalarından 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. bendi uyarınca indirim yapılması gerekmektedir.
İnceleme konusu olayda; hırsızlık suçuna ilişkin hükmün infazı sırasında 3713 sayılı Yasa hükümleri uyarınca şartla salıverilen hükümlünün bu kez deneme süresi içinde işlediği 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olduğu, hükmün kesinleşmesi üzerine şartla salıverilme kararının geri alındığı ve ikinci suçu işlediği tarih ile hak ederek salıverme tarihi arasındaki sürenin aynen çektirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Hükümlünün gerek şartla salıverilmesine esas olan hırsızlık suçunun, gerekse şartla salıverilme kararının geri alınmasına esas olan 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçunun 23 Nisan 1999 tarihinden önce işlenmiş olması ve her iki suçun da 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinde sayılan kapsam dışı suçlar arasında yer almaması nedeniyle, şartla salıverilmenin geri alınması sonucu aynen çekmesi gereken bakiye cezasından, 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. bendine uyarınca indirim yapılması için aranan koşullar gerçekleşmiştir.
Bu itibarla, Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının (REDDİNE), dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına gönderilmesine, 5.2.2002 günü oybirliği ile karar verildi.