 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E : 2000/9-143
K : 2000/152
T : 4.7.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Yasadışı silahlı terör örgütü üyelerine yardım ve yataklık suçundan sanık Hilmi Umut T...'nun beraatine ilişkin İstanbul 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesince verilen 9.6.1998 gün ve 141/111 sayılı hüküm O Yer C.Savcısının temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 25.2.1999 gün ve 2877/1086 sayı ile;
"Tüm dosya kapsamı ve sanıklar Mert M...'nin maddi yan delillerle de doğrulanan kolluk beyanı ile sanığın Mert M...'ye yurtdışında gönderilen örgüte ait patlayıcı maddeleri bilerek sakladığı ve bu suretle üzerine atılı suçu işlediği sabit olduğu halde, mahkumiyeti yerine yazılı düşüncelerle beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 4.11.1999 gün ve 106/431 sayı ile;
"Sanık Hilmi Umut T...'nun dosyamızdaki kanıtlara göre herhangi bir silahlı terör örgütü ile alakası olmayan bir kişi olduğu anlaşılmaktadır. Çalışkan ve yoksul bir öğrenci olarak Darüşşafaka lisesini kazanmış ve orada Mert M... ile arkadaş olmuştur. Darüşşafaka lisesinde arkadaşlık bağının ne kadar sıkı olduğu bilinen bir gerektir. İşte hakkındaki hüküm kesinleşen Mert M... daha sonra örgüte katılmış okuldan ayrılmış ise de Hilmi Umut T... onun örgüte girdiğini bilmemektedir. Böylece dinamitlerin saklanmasında içinde ne olduğunu bilmeden bu dosyada tanık olarak dinlenen arkadaşı Ebru S... ve Hilmi Umut T...'nu hakkındaki hüküm kesinleşen Mert M... kullanmıştır. Hakkında takipsizlik kararı verilen Ebru S... ile dosyamız sanığı Hilmi Umut T... arasında hiçbir fark yoktur. Sanığın bu suçu bilerek ve isteyerek işlediği konusunda şüpheden uzak bir kanıt yoktur. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca beraat kararı vermek daha adil olacağı" gerekçesiyle ilk hükümde oyçokluğuyla direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi O Yer C.Savcısı tarafından istenildiğinden dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istemli 18.6.2000 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın yasadışı silahlı terör örgütü üyelerine yardım ve yataklık suçundan beraatine karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık suçun sübutuna ilişkindir.
Yasadışı bölücü ve bölgeci silahlı terör örgütü PKK.TDHP.ne yönelik olarak sürdürülen çalışmalar sırasında elde edilen bilgilerin değerlendirilmesinde, Yunanistan'da bomba eğitimi gören bir kişinin Türkiye'ye giriş yaparak Kartal İlçesi Soğanlı Uğur Mumcu Mahallesi, Ak Emek Sitesi A/Blok D.36'da ikamet ettiğinin saptanması üzerine belirtilen adrese 30.4.1997 tarihinde operasyon düzenlenmiş, konutta TCY.nın 168/2 ve 3713 sayılı Yasanın 5. maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet hükmü onanan sanık Mert M... (Baki Eren sahte kimliğiyle), Haluk Ö..., Özlem Ö... ve Ali İhsan C... yakalanmışlardır.
Mert M...'nin şifahi sorgusunda TDHP (Türkiye Devrimci Halk Partisi) terör örgütü adına faaliyette bulunmak üzere Yunanistan'da bomba eğitimi gördüğünü, eylemde kullanacağı malzemelerin Ebru S...'un evinde olduğunu beyan etmesi üzerine, sanıkla birlikte bu şahsın evine gidilmiş, evde yakalanan Ebru S...'un, malzemeleri Hilmi Umut T... isimli bir şahsın kendisinden aldığını, bu kişinin adresini Mert M...'nin bileceğini söylemesi üzerine, Mert M... tekrar sorguya alınmış, Mert'in, Hilmi Umut T...'nun kaldığı yeri bildirmesi üzerine sanık da refakate alınmak suretiyle gerekli çevre güvenliği sağlandıktan sonra operasyon düzenlenmiş, sanık Hilmi yakalanmıştır.
Sanık Hilmi yapılan sorgulamasında Mert M...'ye verilmek üzere Ebru S...'a gönderilen ve kendisinin Ebru'dan teslim aldığı bomba malzemelerini, Şişli Kurtuluş caddesinde bulunan anneannesinin evinin kömürlüğüne sakladığını, malzemeleri sakladığı yeri Mert'e söylediğini beyan etmesi üzerine, her iki sanık belirtilen yere götürülmüşler, girişe göre sol tarafta bulunan kilitsiz tahta kapı sanık Hilmi'nin göstermesi üzerine açılmış, girişe göre sağ tarafta 5 metre ileride küçük odaya girilmiş, odada duvar dibindeki eski dolabın altında siyah bir spor çanta bulunmuş, açıldığında içinde ekspertiz raporuna göre TCY.nın 264. maddesi kapsamında olduğu belirtilen 7 adet dinamit lokumu, 5 adet Ametol ve bu maddeleri patlatmakta kullanılan 6 adet elektrikli, 20 adet adi fünye olduğu saptanmıştır. Sanık Hilmi Umut T... kollukta; "Mert M... ve Ebru S...'u Darüşşafaka lisesinden tanıyorum, 1994 yılında mezun olduktan sonra iki yıl üniversiteyi kazanamadım, ancak bu süre içinde bu arkadaşlarımla buluşuyor konuşuyordum, 1996 yılında üniversiteyi kazandım, bir yıl kadar Mert M...'den bir haber alamadım, ancak 10 gün önce beni telefonla arayarak görüşmek istedi, bir çay bahçesinde buluştuk, işlerinin olduğunu bu yüzden arayamadığını söyledi, sohbet esnasında kendisine bir bavul geleceğini, işi olduğunu anlatıp bu bavulu Ebru S...'dan alır mısın dedi. Kabul edip ne zaman geleceğini sordum, 26 Nisan da geleceğini söyledi, bir süre oturduktan sonra ayrıldık, Ebru'yu aradım, kendisine bir bavulun geleceğini, haber verdiğinde bavulu alacağımı söyledim, aynı gün tekrar arayıp sordum, geldiğini söyledi, evlerine gittim bavulu aldım, birlikte evden ayrılıp minibüse bindik, Avcılar çıkışında indim, okula giderek gezdim, sonra Şişlideki evime gittim, Mert arayıp çantayı sordu, aldığımı söyledim, evde tutmamamı istedi, nedenini sorunca, annem ve kardeşimin çantayı açabileceğini, gizli eşyalarının olduğunu söyledi, anneanneme bırakayım dedim, aynı nedenle oraya da bırakmamamı söyledi, o zaman anneannemin bodrumuna bırakayım dedim, kabul etti, çantayı götürüp bodruma bıraktım, sonra Mert ile buluştum, çantayı görmek istediğini söyledi, çantanın bulunduğu yere götürdüm, açıp içindeki malzemelere baktı, bir iki gün içinde çantayı alacağını söyledi, sonra da yakalandım", DGM. C.Savcılığında ise bu savunmasına benzer şekilde olayı anlatarak, Mert'in isteği doğrultusunda çantayı anneannesinin bodrumuna bıraktığını, merak etmesine rağmen bakmadığını beyan etmiş, duruşmada da benzer şekilde savunma yapmıştır.
TCY.nın 168/2. maddesi ile mahkumiyetine karar verilen ve hakkındaki hüküm onanan sanık Mert M... kollukta; "örgütsel konumu hakkında bilgi verdikten sonra, Haldun kod ile telefonla görüşerek kendisinden talimat alıyordum, aklıma Darüşşafaka Lisesinden arkadaşlarım Ebru S... ve Hilmi Umut T... geldi, bende telefon numaralan vardı, arayarak buluşmak istediğimi söyledim, ayrı ayrı Avcılarda buluşarak kendileri ile görüştüm, Avrupa'dan eylem yapmak için bomba malzemesi istemiştim, kendilerine, Avrupa'dan bana malzeme geleceğini, bu malzemeyi alıp, saklayıp saklayamayacaklarını sordum, kabul ettiler, ancak malzemenin içeriğini söylemedim, bu arkadaşlarımda sormadılar, Ebru'nun telefonunu Haldun koda verdim, 3 gün sonra Ebru'yu arayıp malzemenin geleceğini söylediler. Ebru'yu arayarak geliş tarihini öğrendim, bu arada bir akşam Hilmi U...'un evinde kaldım, 26.4.1997 günü Hilmi U...'a ertesi günü bana bir çantanın geleceğini, bu çantayı Ebru'dan alıp saklamasını söyledim, çantayı alıp eve götüreceğini bildirince daha sağlam bir ver bulmasını söyledim, çantanın geldiği gün Ebru alıp evine götürmüş, Hilmi U... da söylediğim şekilde çantayı alarak götürüp anneannesinin bodrumuna koymuş, ertesi gün telefonla görüştüğümüzde çantanın yerini söyledi, görmek istedim. Birlikte giderek çantayı kontrol ettim, gelen malzemeyi sürekli buluştuğumuz İhsan Ö... ile birlikte "Tarihi ve Turistik yerler, askeri hedefler, güvenlik güçlerinin tesisleri, halkın yoğun olduğu yerler ve ekonomik değere sahip yerlere koymak hususunda eğitilmiştik, ancak kesin bir hedef belirlememiştik, örgütümüz DHP, PKK. Örgütünün görüşleri ve yönlendirilmesi sonucu kurulup aynı amaca hizmet etmektedir, amacı Türk solu tandanslı kişileri bir çatı altına toplamaktır." biçiminde olayı anlatmış, DGM. C.Savcılığında savunma yapmayı istemediğini, Sulh Ceza Mahkemesinde suçlamaları red ederek yakalanan diğer kişileri tanımadığını ve hiçbir örgütle ilişkisinin olmadığını, duruşmada ise "Çantayı Antalya'da rehberlik yaparken tanıdığım Cemal isimli biri vermişti, içine bakmadan, kalacağım yer olmadığından Murat isimli arkadaşa teslim ettim, Liseden tanıdığım Ebru isimli arkadaşa çantayı almayı söyledim, Ebru çantayı almış, yine liseden tanıdığım Hilmi U...'la irtibat kurup çantayı Ebru'dan almasını istedim. Hilmi çantayı alıp anneannesinin kömürlüğüne saklamış, ne Murat isimli arkadaş ne de biz çantada ne olduğunu bilmiyorduk" şeklinde savunma yapmıştır.
Hakkında takipsizlik kararı verilen tanık Ebru S... aşamalarda; "Mert M...'yi Darüşşafaka lisesinden tanıyorum, liseden sonra o İstanbul Üniversitesi İngilizce bölümünü ben ise Felsefe bölümünü kazandım, 1996 yılının mart ayına kadar görüşmelerimiz devam etti, bu tarihten sonra Mert ortadan kayboldu, kendisinden bir daha haber alamadım, 1997 Nisanında Taksimde karşılaştım konuştuk, 27.4.1997 günü saat 10.00 veya 11.00 sıralarında telefonla beni aradı, buluşmak istedi, ısrar edince saat 13.30'da Avcılarda Havuz başında buluştuk, aynı lisede birlikte okuduğumuz halen de aynı üniversitede olan Hilmi Umut T... ile görüştün mü? dedi, görüştüğümü söyledim, bunun üzerine, Hilmi'ye bir bavul gelecekti, bundan haberin var mı, dedi, kendisine Hilmi ile görüştüm sana ait bir bavul gelecek bunu benim alıp kendisine ulaştırmamı söyledi, dedim, bunun üzerine ben de aynı şeyi söyleyecektim, bavulu götürecek şahsa senin ev telefonunu verdik, seni arayacak randevulaşır bavulu alırsın, daha sonra Hilmi'ye verirsin dedi, kabul ettim, bavulda özel eşyalarının olduğunu düşündüm, ne olduğunu sormadım, ertesi gün saat 11.00 sıralarında telefon çaldı, arayan şahıs benimle görüştü, ismini vermeden bavulu getirdiğini, saat 13.00 sıralarında Avcılar havuz bölgesinde buluşmamızı söyledi, kendisini nasıl tanıyacağımı sordum, tipini tarif etti, beni bildiğini söyledi, belirtilen yere gittim, elinde bavul ile yaklaşan şahsı tanıdım, merhaba dedikten sonra elindeki bavulu verdi uzaklaştı, eve gidip telefonla Hilmi Umut T...'nu aradım, bavulu aldığımı söyledim, görüşmemizden 2 saat sonra Hilmi evime gelerek çantayı istedi, kendisine verdim, evden birlikte çıktık, minibüse bindik, Avcılar çıkışından minibüsten indi, okulda buluşuruz dedi, örgütsel bir ilişkim yoktur, çantanın içinde ne olduğunu bilmiyorum, özel eşyalar olacağını düşünerek açıp bakmadım" biçiminde olayı anlatmıştır.
Emniyet Genel Müdürlüğünün 3.7.1997 günlü yazılarında; TDHP (Türkiye Devrimci Halk Partisinin Abdullah Öcalan'ın talimat ve direktifleri doğrultusunda 1992 yılında kurulduğu, amacının terör örgütünün etkisi altına alamadığı bölgelerdeki kitleleri örgütleyerek, PKK.nın kırsal alandaki faaliyetlerine katmak ve devrime hazırlamak, PKK terör örgütünde olduğu gibi PARTİ-ORDU-CEPHE örgütlenmesi ile halk devrimini gerçekleştirmek ve sosyalist kurt devleti kurmak olduğu, strateji olarak şehir gerillacılığını esas aldığı bildirilmiştir.
6.5.1997 tarihli raporda Mert M..., Ebru S... ve Hilmi Umut T...'nun muayenelerinde darp ve cebir içine rastlanmadığı belirtilmiştir.
TCY.nın 169. maddesinde, "TCY.nın 64 ve 65. maddelerinde açıklanan hal dışında, silahlı çeteye sıfatını bilerek;
a)Barınacak yer gösteren,
b)Yardım eden,
c)Erzak veya silah ve cephane veya elbise sağlayan,
d)Her ne suretle olursa olsun hareketlerini kolaylaştıran, kimsenin cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Maddedeki suçun oluşması için şu koşulların da gerçekleşmesi gerekir.
a)Fail, yani silahlı çeteye TCY.nın 64 veya 65. madde kapsamı içine girmeyecek biçimde yardım eden kimse silahlı çete mensuplarının hal ve sıfatlarını bilerek yardım etmelidir.
b)Yardım herhangi bir şekilde yapılmış olabilir, maddede bu konuda bir sınırlama getirilmemiştir. Önemli olan silahlı çetenin faaliyetlerine yardım edilmesi, faaliyetlerinin kolaylaştırılmasıdır. Örgütün yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yeterlidir.
c)Suçun oluşumu için genel kast yeterli olup, failin iç dünyasını ilgilendiren özel kast (saik) aranmaz.
O halde silahlı çetenin hal vasıtasını bilerek onun faaliyetlerini ve yaşantısını sürdürmesine yönelik yardımda bulunan kimsenin eylemi TCY.nın 169. maddesindeki suçun oluşması için yeterlidir.
Bu açıklamalar ve kanıtlar ışığında somut dolay değerlendirildiğinde;
Sanık Hilmi Umut T...'nun aşamalardaki savunmaları, sanık Mert M...'nin kolluk, Ebru S...'un aşamalardaki beyanları, yakalama ve zaptetme tutanakları, Emniyet Genel Müdürlüğünün yazılan ve sanıklara ait doktor raporları birlikte değerlendirildiğinde, yasadışı terör örgütü üyelerinin güvenmedikleri ve bilmedikleri kişilere örgütsel malzeme teslim etmelerinin hayatın olağan akışına uymadığı, ayrıca sanığın çantanın içinde ne olduğunu bilmiyordum, açıp bakmadım şeklindeki savunmasının da sanık Mert M...'nin ısrarla çantayı evde tutma, başka yere bırak şeklindeki ikazları, içinde özel eşya bulunan bir çantanın bodrum katına kilitsiz bir odaya saklanmayacağı, Mert M... ile sanık Hilmi U...'un birlikte giderek çantayı açıp içindekileri kontrol etmeleri birlikte değerlendirildiğinde, sanık Hilmi U...'un çanta içindekileri bilmediği şeklindeki savunmasının gerçeği yansıtmadığı, sanığın yasadışı terör örgütü üyelerinin hal ve sıfatını bilerek eylemde kullanacakları patlayıcı maddeleri sakladığı, bu şekilde silahlı çetenin eylemini kolaylaştırdığı anlaşıldığından, üzerine yüklenen suç oluşmuştur.
Bu itibarla, Özel Daire bozmasına uyulması gerekirken, ilk hükümde direnilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,
dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, tebliğnamedeki isteme uygun olarak 4.7.2000 günü oybirliğiyle karar verildi.