Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/3451
Karar no: 1999/4301
Tarih: 10.5.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
TAŞINMAZIN ZİLYETLİK YOLU İLE İKTİSABI
EKLEMELİ ZİLYETLİK
TANIK BEYANI
ÖZET : Dava, MK. 639/1. maddesine dayanan zilyetlik talebine ilişkin olup bu tür davalarda iktisabı sağlayan zilyetliğin ispatı gereklidir. Zilyetlik olayları maddi olaylar olup, olayların da tanık ve benzeri delillerle ispatı gerekir. Zilyetlik araştırmasıyla ilgili olarak yalnız bilirkişi beyanı ile yetinilerek hüküm verilmesi isabetli değildir. Olayda davacı tanıkları da taşınmazın 1971 yılında başlayan ve satın alma sonucu davacının eklemeli zilyetliği ile sürdürülen tasarruf ve
zilyetliğinden söz etmişlerdir. Mahkemece MK.nun 639/1 ve
3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki tüm koşullar araştırıldığına ve bir engelin bulunmadığı ve davacının satın
alma ve eklemeli zilyetliği sonucu taşınmaz üzerinde mülkiyet
hakkının doğduğu sabit olduğuna göre davanın kabulüne
karar verilmesi gerekir.
(743 s. MK. m. 639/1)
(1086 s. HUMK. m. 275)
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
 
Memduha ile Hazine ve T  Köyü Muhtarlığı aralarındaki dava hakkında (Ankara-Gölbaşı Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 5.2.1998 tarih ve 326/59 sayılı hükmün Dairenin 15.10.1998 gün ve 31 93/1 0376 sayılı ilamıyla Onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
 
Davanın reddine dair hükmün Dairece onanması üzerine davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
 
Davacı zilyetlik nedenine dayanarak 2 parça taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının 1954 doğumlu olduğu, mahalli bilirkişi beyanına göre zilyetliğinin 1963 yılında başladığı, bir kimsenin 9 yaşında zilyetliğe başlamasının mümkün olamayacağı, ayrıca taşınmazın içindeki taşların temizlenmesinin de imar ihya sayılmayacağı ve imar ihyanın yapıldığına dair iddia, savunma ve belge bulunmadığından taşınmazın imar ihya edilmediği kanaat ve sonucuna varılarak davanın reddine karar vermiştir. Dava konusu taşınmaz 1950 yılında yapılan tapulama sırasında taşlık olması nedeniyle tespit dışı bırakılmıştır. Keşifte dinlenen taraf tanığı Fuat ve davacı tanığı Duran ifadelerinde; dava konusu taşınmazların 25 yıl kadar önce davacının kayınpederi Ülfet tarafından sürülüp ekildiğini, Ulfet'in davadan 10 yıl önce taşınmazı davacıya sattığını ve zilyetliğini devrettiğini ve taşınmazın kültür arazisi olduğunu, satın aldığından bu yana da davacı tarafından zilyet ve tasarruf edildiğini ve taşınmazın köy merasıyla ilgisinin bulunmadığını açıklamışlardır. Kadastro Müdürlüğünün cevabi yazılarından ve tanıkların ifadelerinden anlaşıldığına göre, dava konusu taşınmazın davacının kayınpederi Ülfet tarafından ilk tasarruf ve zilyetliğin başladığı tarihte sırf sürülmemiş olması nedeniyle taşlık niteliğindeki yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Tanıklar, taşınmazın kadimden beri tarım arazisi olduğunu, sürülürken üzerindeki taşlarının temizlendiğini ve ayıklandığını bildirmişlerdir. Taşınmazın niteliğiyle 3402 sayılı Yasanın 17. maddesine göre imar ihya işlemini gerektiren yerlerden olmadığı anlaşılmaktadır. Zira bir taşınmazın imar ve ihya edildiğinden söz edebilmek için kolayca tarım yapılması mümkün olmayan toprakta oldukça zor ve zahmetli ve gider gerektiren bir uğraşın verilmiş olması gerekir. Yoksa, sadece ham toprağın sürülmesi ya da taşlarının temizlenmiş olması imar ihyayı gerektirmez. Bu özellikteki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisabı mümkündür. Nizalı taşınmazın imar ihyayı gerektirmeyen sadece taşlarının toplanması ile tarım arazisi haline getirilebilecek nitelikteki yerlerden olduğu anlaşıldığına göre mahkemenin bu yerde imar ihya için gerekli işlemin yapılmadığı ve bu hususta belge ibraz edilmediği şeklindeki düşünce ve gerekçesi yerinde değildir. Davacının 1954 doğumlu olup 9 yaşında zilyetliğinin başlamasının mümkün olamayacağı şeklindeki gerekçede de isabet bulunmamaktadır. Zira, yukarıda açıklandığı gibi taşınmaz ilk olarak davacının kayınpederi Ulfet tarafından tasarruf ve zilyet edilmiş ve keşif tarihi itibariyle 1971 yılında zilyetliği başlamış, 10 yıl kullandıktan sonra1981 yılında davacıya satmıştır. Davacı bu tarihten itibaren dava tarihine kadar tasarruf ve zilyetliğini sürdürmüştür. Davacının taşınmazı satın aldığı tarihte 27 yaşında olduğu ve bu yaş itibariyle taşınmazı zilyetlikle tasarruf etmesinde bir engelin olamayacağı da açıktır. Mahkemenin bu yöndeki gerekçesinde isabet bulunmadığı gibi gerekçe dosya kapsamına da uygun değildir. Mahkemenin salt mahalli bilirkişinin, taşınmazın 1963 yılında davacı tarafından tasarrufa başlandığı şeklinde beyanına dayanılarak ve tanık beyanlarına değer verilmeksizin davanın reddinde isabet bulunmamaktadır. Dava, MK.nun 639/1. maddesine dayanan zilyetlik talebine ilişkindir. Bu tür davalarda iktisabı sağlayan zilyetliğin ispatı gereklidir. Zilyetlik olayları maddi olaylardandır. Maddi olaylar ise ancak tanık ve benzeri delillerle ispat edilebilir. Zilyetlik araştırmasıyla ilgili olarak yalnız bilirkişi beyanı ile yetinilerek hüküm verilmesi isabetli değildir. HUMK.nun 275. maddesinde hangi amaçla bilirkişiye başvurulacağı açıklanmıştır. Bunun dışında tanık sözleriyle tespiti gereken bir yön için tanık beyanlarına değer verilmeden bilirkişi bilgisi ile yetinilmesinde isabet bulunmamaktadır. Açıklandığı gibi dinlenen taraf tanıkları da, taşınmazın 1971 yılında başlayan ve satın alma sonucu davacının eklemeli zilyetliği ile sürdürülen tasarruf ve zilyetlikten söz etmişlerdir. Mahkemece MK.nun 639/1 ve 3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki tüm koşullar mahkemece araştırıldığına ve bir engelin bulunmadığı ve davacının satın alma ve eklemeli zilyetliği sonucu taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkının doğduğu sabit olduğuna göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına ve Yasa hükümlerine uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olmasında isabet bulunmadığından hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken, Dairece zühule düşülerek onandığı anlaşıldığından Dairenin 15.10.1998 gün ve 1998/3193-10376 sayılı onama kararının kaldırılarak hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) ve 2.790.000 lira peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 10.5.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler



YARGITAY KARARLARI :
İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini