Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 2006/6032
K: 2006/5755
T: 19.06.2006
  • LEHE KANUN UYGULAMASI
  • RÜŞVET

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


İçtihat Özeti : 765 sayılı Yasanın 212. maddesinin bir ve ikinci fıkralarında basit ve nitelikli rüşvet alma suçları ayrı ayrı düzenlenip, yaptırım altına alındığı halde; 5237 sayılı Yasanın rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde sadece nitelikli rüşvete yer verilmiştir. Kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken bir işi yapmaması için yarar sağlanması rüşvet suçu kapsamından çıkarılmıştır. Bu durumda kesinleşen mahkumiyet kararına göre sabit görülen, yapması gereken işi yapmak için rüşvet alma, bunun vasıtası olma eylemlerinin, aynı yasanın 257/3. maddesinde düzenlenen "görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama ve buna iştirak" mahiyetinde olduğu gözetilerek karar verilmelidir.
(5237 s. TCK m. 252, 257)
(765 s. TCK m. 212)
Rüşvet alma ve bu suça aracılık etme suçundan hükümlüler Ahmet Halil, Mehmet Aziz ve Temel'in haklarında 5237 sayılı TCK.nun uygulanıp uygulanamıyacağı ile ilgili olarak (İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 15.12.2005 ve 16.08.2005 gün ve 1995/356 Esas, 1998/187 sayılı ek kararların süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi hükümlüler müdafiileri tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin hükümlüler Temel, Ahmet Halil ve Mehmet Aziz hakkında verilip kesinleşen önceki hükmü sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.na göre yeniden değerlendiren ve değişiklik yapan 16.08.2005 ve 15.12.2005 günlü ek kararları duruşma dışında dosya üzerinden verilmiş olsa bile temyiz edilebileceğinden hükümlü Temel müdafiinin bu karara karşı verdiği 02.09.2005 günlü dilekçesinin temyiz niteliğinde olduğu, bu itibarla itiraz üzerine İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği 27.09.2005 günlü 2005/456 Müt. sayılı itirazın reddi kararının hukuken geçersiz bulunduğu ve CMK.nun 264. maddesi uyarınca hükümlü müdafiinin mercide yanılmasının başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağı ve ayrıca hükümlüler Ahmet Halil ve Mehmet Aziz müdafiinin ve 07.02.2006 tarihinde tebliğ edilen kararları aynı gün temyiz ettiği nazara alınarak yapılan temyiz incelemesinde;
5252 sayılı yasanın 9/1. maddesi; 01 Haziran 2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak TCK.nun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceğini öngörmüşse de; sonradan yürürlüğe giren Kanunla suçun unsurlarında, sair cezalandırabilme şartlarında, suçun karşılığında öngörülen ceza yaptırımlarında ve bir cezaya mahkum olmaya bağlı kanuni neticelerindeki değişikliklerin ve bunların uygulama olanaklarının değerlendirilebilmesi, olaya tatbik imkanı bulunan yasanın belirlenebilmesi, değişen temel ceza ve artırım indirim oranları belirlenirken takdir hakkının isabetli kullanılabilmesi, her iki yasayla ilgili değerlendirme sonuçlarının denetime olanak verecek şekilde kararda gösterilmesi ve gerektiğinde kesinleşen önceki hükümde değişiklik yapılabilmesi için duruşma açılıp tüm bunların neden ve gerekçeleri de gösterilerek hüküm kurulması, gerektiği gözetilmeden dosya üzerinden yazılı şekilde karar verilmesi,
765 sayılı Yasanın 212. maddesinin bir ve ikinci fıkralarında basit ve nitelikli rüşvet alma suçları ayrı ayrı düzenlenip yaptırım altına alındığı halde, 5237 sayılı TCK.nun rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde "rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının rüşvet suçu kapsamından çıkarıldığı, bu durumda kesinleşen mahkumiyet kararına göre sabit görülen yapması gereken işi yapmak için rüşvet alma bunun vasıtası olma eylemlerinin aynı yasanın 257/3. maddesinde düzenlenen görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama ve buna iştirak mahiyetinde olduğunun düşünülmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlüler müdafiilerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen kararların belirtilen nedenle 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince CMUK.nun 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 19.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Evlat Edinme] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hakkında 
  • 04.05.2025 15:37
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini