Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 2000/6402
K: 2000/10139
T: 16.11.2000

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • HAKİMİN SORUMLULUĞU ( Yasanın açık buyruğuna uygun davranmaması )
  • İHTİYATİ HACİZ UYGULAMASINDA KANUNA AYKIRILIK ( Hakimin sorumluluğu )
  • HAKİMİN İŞİ SÜRÜNCEMEDE BIRAKMASI
  • İHTİYATİ HACİZ
 
2004/m.257/1,45,265/3, 264/5
1086/m.573/2,575/2
 
DAVA VE KARAR : Dava dilekçesi ve eklerin HUMK'nun 575/2. maddesi uyarınca görevli bulunan Dairemize gönderilmesi üzerine dosyanın ilk derece mahkemesi olarak kaydı yapıldıktan sonra, davacı Halide Akşit'e vekaleten, kendisine asaleten Avukat H. Rıfat Akşit ile davalı İzzet Yılmaz vekili Avukat Hakkı Çalışkan'ın yüzüne karşı yapılan açık yargılama sonunda dosya incelenip, gereği görüşüldü.
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Davacılar 13.6.2000 tarihli dava dilekçesi ile; davalı hakimin, Yapı Kredi Bankası vekilinin başvurusu üzerine 14 milyarlık bir kredi sözleşmesine dayanarak 47.567.075.740.- liralık taşınır ve taşınmaz mallarına ihtiyati haciz kararı verdiğini, 16.6.1999 günlü bu kararın uygulandığını, 22.6.1999 tarihli itirazları ile; alacağın ipotekle teminat altında olduğunun İİK.257/1 ve 45. maddelerine göre ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, alacaklının daha önce ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yaptığını, takibe itiraz ettiklerini, alacaklının bu itirazın kaldırılması yoluna gitmediği için ihtiyati haciz kararının düşeceğini belirttiklerini, ne var ki itirazlarının gözardı edilerek ve yasaya aykırı şekilde duruşma açılıp işin esasına girildiğini, uzun süre haciz tehdidi altında bırakıldıklarını davalının ihtiyati haczi kaldırmamakta direnmesi nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek 2'şer milyar lira manevi tazminat, 20 milyon lira da maddi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Davalı taraf cevap dilekçesinde, ihtiyati haciz kararı ile ilgili işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İİK.257/1. maddesi uyarınca; alacak hakkında ihtiyati haciz kararı istenebilmesi için alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın bir rehinle temin edilmemiş olması gereklidir. İhtiyati haciz kararı verirken mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyati haciz kararı temyiz edilemez, ancak karar verilirken dinlenmeyen borçlu, ihtiyati haczin dayandığı sebeplere itiraz edebilir ( İİK.m.265 ). itiraz üzerine mahkeme, alacaklı ve borçluyu duruşmaya çağırır, gelenleri dinler, iki tarafta gelmezse dosya üzerinde inceleme yaparak kararını verir ( İİK.m.265/3 ). Mahkeme, borçlunun bildirdiği itiraz sebeplerine hasren inceleme yapar. İtiraz sebebini yerinde bulursa itiraz sebebinin niteliğine göre gereken kararı verir. Mesela; ancak rehinle temin edilmiş ise ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verir. Borçlu, alacağın esasına ilişkin bir itirazda bulunamaz. Alacaklı, borçluya karşı bir icra takibi yapmadan veya dava açmadan önce ihtiyati haciz kararı almış ve buna dayanarak borçlunun mallarına haciz koydurmuşsa yedi gün içinde borçluya karşı takip talebinde bulunmak veya alacak davası açmak zorundadır, aksi halde, ihtiyati haciz kararı düşer ( İİK.m.264 ). Alacaklı yedi gün içinde icra takibi yaparsa, icra dairesi borçluya bir ödeme emri gönderir. Borçlu ödeme emrine itiraz ederse, bu itiraz icra dairesi borçluya bir ödeme emri gönderir. Borçlu ödeme emrine itiraz ederse, bu itiraz icra dairesi tarafından alacaklıya tebliğ olunur. Alacaklı, bu itirazı gidermek için yedi gün içinde ya tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemek, ya da mahkemede itirazın iptali davası açmak zorundadır. Aksi halde, ihtiyati haciz hükümsüz kalır ( İİK.m.264/5 ). İcra takibinden sonra alınmış ihtiyati haciz kararında da aynı sürelere uymak zorunludur.
Somut olayda, alacaklı banka tarafından alınan ihtiyati haciz kararı uygulanarak davacıların ev eşyaları haczedilmiştir. Davacılar, süresinde yaptıkları itirazları ile alacağın rehinle temin edildiğini bildirmişlerdir. Dosyadaki belgelere göre de alacağın ipotekle temin edildiği, hatta alacaklının ihtiyati haciz kararı istemeden önce ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yaptığı borçlunun itiraz ettiği, bu itirazın iptali veya kaldırılması yoluna gidilmediği, aradan uzunca bir süre geçtikten sonra ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davalının, itirazı görüşmek üzere açtığı duruşma sonunda alacağın ipotekle temin edildiğini gerek belgelerden gerek taraf beyanlarından anlamış olması karşısında yasanın açık hükmünü gözetip ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar vermesi gerekirdi. Davalı, bunun yerine 28.7.1999'dan başlayıp 26.10.1999 gününe kadar muhtelif celseler açıp, işin esası hakkında deliller toplamış, bilirkişi incelemesi yaptırmış, sonuçta da itirazın kısmen kabulüne karar vermiştir. Oysa, davalının itiraz sebeplerine hasren inceleme yapıp bir karar vermesi gerekirdi. Bir alacak davası varmış gibi işin esası hakkında inceleme yapması yasaya aykırıdır. Bu durumlar yargılama sırasında müteaddit defa itiraz konusu yapıldığı halde davalı tarafından bir gerekçe gösterilmeden görmezden gelinip, işin esasının incelenmesine devam edilmiştir. Öte yandan alacaklının daha önce ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlattığı takibe davacıların itiraz ettiğini, alacaklının bu itirazı kaldırma yoluna gitmediğini de dosyadaki savunma ve delillerden davalının bildiği açıktır.
Şu durum karşısında; geçici bir durum olan ihtiyati haczin ve bu hacze yapılan itirazın kısa sürede ve yasalara uygun şekilde sonuçlandırılması gerekir. Davalının işi sürüncemede bırakarak yasanın açık buyruklarına uygun davranmaması ve davacıları sürekli bir haciz tehdidi altında tutacak şekilde hareket etmesi HUMK'nun 573/2. fıkrasına göre; açık ve kesin olan bir kanun hükmüne aykırılık oluşturacağından sorumlu tutulması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacıların maddi tazminat isteğinin konusunu oluşturan yargılama gideri konusunda ihtiyati, hacizle ilgili nihai kararda hüküm kurulduğundan bu isteğinin reddi gerekmiş ve manevi tazminat isteğinin kısmen kabulü yönünde aşağıdaki hükmün kurulması sonucuna varılmıştır.
SONUÇ : 1. Davalının yargılama görevini sürdürürken Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 573 ve devamı maddelerinde öngörülen usule aykırı davrandığı, bu nedenle davacıların, kişilik değerlerinin saldırıya uğradığı sabit görüldüğünden davanın kabulüyle her bir davacı için 100.000.000.-'er lira olmak üzere toplam 200.000.000.- lira manevi tazminat dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istem ile maddi tazminat talebinin reddine,
2. Davalı aleyhine hükmedilen tazminat miktarı için 9.000.000.- lira nisbi ilam harcının davalıdan alınmasına,
3. Davacı taraftan peşin alınan 45.225.000.- lira 1/4 nisbi harcın geri verilmesine,
4. Davacı Halide Akşit vekili için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 20.000.000.- lira vekalet ücretinin davalıdan alınmasına,
5. Kendisini vekille temsil ettiren davalı İzzet Yılmaz vekili için reddedilen manevi tazminat yönünden 20.000.000.- lira ile reddedilen maddi tazminat yönünden 2.000.000.- lira olmak üzere toplam 22.000.000.- lira vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6. Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7. Davacılar tarafından yapılan 6.400.000.- lira yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Kanun yolları açık olmak üzere oyçokluğuyla verilen karar, davacı Halide Akşit'e vekaleten, kendisine asaleten Avukat H. Rıfat Akşit ile davalı İzzet Yılmaz vekili Avukat Hakkı Çalışkan'ın yüzüne karşı açıkça okunup anlatıldı.
KARŞI OY YAZISI:
Davalı hakimin yargı işlemleri sayın çoğunluk tarafından, "Kabili tevil ve izah olunamayacak surette vazıh ve sarahati katiye kanuniye mugayir karar verilmiş olması" olarak görülüp tazminatla sorumlu tutulmuştur.
Oysa, olayda bu sebep ( HUMK.M.573/2 ) gerçekleşmemiştir. Şayet, bir hakim kasıtla ve bile bile yasalara aykırı davranmadıkça, hakkında tazminata hükmedilecek olsa neredeyse Yargıtay'ca her bozulan karar sonrası hakimler aleyhine onbinlerce dava açılabilir.
Davacıların kişilik haklarına da hakimin sorumlu olacağı bir saldırı yoktur.
İhtiyati haciz istemlerinin haksız olduğu düşünülüyorsa bu, hakime karşı değil, istemciye yöneltilecek bir savdır.
Davalının reddedilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun davalı hakimi tazminata mahkum eden kararına katılamıyorum. 16.11.2000
 
Üye O. Cengiz YÜKSEL
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini