 |
T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi
E. 1994/9626
K. 1995/690
T. 3.2.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
EYLEM VE DAVA SAYISI
TEMYİZ İNCELEMESİNİN KONUSU
ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİKLE DOLANDIRICILIK
CÜRÜMLERİNİN İÇTİMAI
TESELSÜL
BİÇİMSEL İÇTİMA
KARAR ÖZETİ: İddianamede ne kadar eylem varsa, o kadar dava var ve açılmış demektir.
Temyiz incelemesi, ancak hüküm kurulan dava ile ilgili olarak yapılabilir. Hüküm bulunmayan davalarla ilgili olarak, temyiz incelemesinin konusu olmadığından, bir karar verilemez.
Özel belgede sahtecilik ile dolandırıcılık cürümleri arasında biçimsel (fikri) içtima ilişkisi vardır ve bu ilişkinin kurulan hükümlerde belirtilmesi zorunludur. Zira, ceza hukukunda her ihlal, bağımsız bir suçtur. Müteselsil suçlarda, cezanın belirlenmesi ve zamanaşımı; biçimsel içtimada, cezanın belirlenmesi açılarından, suçlar tek varsayılmışlardır.
(765 s. TOK. m. 2,79, 80, 103, 345, 503)
Görevi ihmal ve sahtecilik suçlarından sanıklar (M.A.B.), (Y.G) ile (Ş.A.) hakkında, TCK.nın 230/2, 345, 80, 59/2; 647 sayılı Yasanın 4-6. maddeleri uyarınca sanık (M.A.B.)'nin 3.500.000 lira, diğer sanıkların 2.100.000'er lira ağır para cezalarıyla hükümlülüklerine, sanıklar (Y.G.) ile (Ş.A.)'nın 3'er ay memurluktan mahrumiyetlerine, tüm sanıkların cezalarının ertelenmesine ilişkin, (Ankara Asliye 17. Ceza Mahkemesi)nden verilen 1991/1186 esas, 1994/1315 karar sayılı ve 4.10.1994 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanıklar (Y.G. ile (Ş.A.) ve sanık (M.A.B.) müdafii, katılan Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 12.12.1994 tarihli onama isteyen tebliğnamesiyle 23.12.1994 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, katılan Genel Müdürlüğü vekilinin duruşma isteğinin reddiyle ve temyiz edenlerin niteliklerine ve temyiz konusu yaptıkları hükümler ve hususlar gözetilerek, yapılan incelemede:
1- İddianamenin içeriği ve kapsamı ile kurulan hükümleri içeren mahkeme ilamının kapsamı açısından:
A) Sanık (M.A.B.) hakkında, belge düzenleyerek ya da belge üzerinde değişiklikler yaparak birden çok sahtecilik cürmü işlediği ve bu belgelerle katılan Kuruluştan haksız para aldığı iddialarıyla dava açılmıştır.
Mahkeme, 14 belgede sahteciliğin aldatma gücü bulunduğunu ileri sürerek, bu eylemler hakkında, aralarında teselsül bulunduğu gerekçesiyle sanıklardan (M.A.B.)'yi, TCK.nın 345, 80; öbür sanıkları ise aynı Yasanın 230, 80. maddeleri uyarınca hükümlendirmiştir.
B) Sanık (M.A.B.)ye yükletilen eylemlerden:
1) Aldatma gücü bulunmayan belgelerle ilgili sahtecilik;
2) Aldatma gücü olan ya da olmayıp da dolandırıcılık cürmü açısından hile boyutuna ulaşması olası belgelerle para alma suretiyle işlenen eylemleri nedeniyle dolandırıcılık;
Suçlarından açılan davalar hakkında bir karar verilmemiştir.
C) Mahkeme, gerek aldatma gücü bulunduğu benimsenen ve haklarında hüküm kurulan sahtecilik eylemleri arasındaki içtima ilişkisini; bu eylemlerle aldatma gücü olmayan ve haklarında hüküm kurulmayan sahtecilik eylemlerini birlikte ele alarak ve işleniş biçimindeki benzerlik, zaman aralıkları ve mağdurun özdeşliğini gözeterek, müteselsil suçlar biçiminde değerlendirmiştir.
I- Bu durum karşısında:
A) Mahkemenin müteselsil suçlara ilişkin gerekçesinde bir tutarsızlık görülmediğinden;
B) Bu değerlendirmenin haklarında hüküm kurulmuş ve kurulmamış sahtecilik ve hiç hüküm kurulmamış dolandırıcılık eylemleri açısından da, koşulların özdeş bulunmaları nedeniyle, ayni sonucu doğurması ve onların kendi aralarında da teselsül ilişkisi bulunması doğal görüldüğünden;
C) Hakkında hükümler kurulmayan dolandırıcılık eylemleriyle, hüküm kurulan ve kurulmayan özel belgede sahtecilik eylemleri arasında, TCK.nın 79. maddesi anlamında biçimsel (fikri) içtima ilişkisi bulunduğundan;
D) Ceza hukukunda "her ihlal (suç), bağımsız bir suçtur" kuralına göre;
1) Müteselsil suçlarda, cezanın belirlenmesi (TCK. md. 80) ve zamanaşımı (TCK. md.103);
2) Biçimsel içtimada, cezanın belirlenmesi (TCK. md.79); Açılarından, bu konumdaki suçların birer ayrık (istisnai) hüküm oluşturdukları, ayrık hükümlerinin yorum yoluyla genişletilemeyecekleri ve bu nedenlerle de söz konusu durumlar dışında suçlar bağımsızlıklarını koruyacaklarının;
E) Bu yüzden, dava açıldığı halde haklarında hüküm kurulmayan eylem ve eldeki (derdest) davalar hakkında hükümler kurulması zorunlu bulunduğundan ve kurulacak hükümlerin, yukarıda irdelenen T.C. Yasasının 79, 80 ve 2. maddeler ve eylemlerin işlendikleri tarihler gözetildiğinde, eski hükümlülük kararlarını etkilemeyecekleri anlaşıldığından;
1) a- Yargılama ve olayın kanıtlanmasına ilişkin gerekçe: Sanıklar (Y.G.) ile (Ş.A.)'ya yükletilen görevde yetkiyi kötüye kullanma ve savsama; sanık (M.A.B.)'ye yükletilen bir kesim belgelerde sahtecilik eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin yasaya uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı9 vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı; böylece olaylara ilişkin sorunlarda gerekçenin yeterli bulunduğu;
b- Hukuksal tanı: Sanıklardan (Ş.A.)ya yükletilen eylemler yanlış olarak nitelendirilmiş, TCK.nın 240, 80. maddelerinin yerine 230, 80. maddeleri uygulanmış ise de, karşı temyiz olmadığından, bu konuda bozma yapılmasın gerek bulunmadığı;
Öbür sanıklara yükletilen eylemlerin doğru olarak nitelendirildikleri ve Yasada öngörülen suç tiplerine uydukları;
c- Yaptırım: Eleştiri bağlamında cezaların yasal bağlamda uygulandıkları
Anlaşıldığından, sanıklar (Ş.A.) ile (Y.G.)'nin; sanık (M.A.B.) müdafii il bu sanıkla ilgili hükümlere yönelik katılan Genel. Müdürlüğü vekilinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak , TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONAN MASINA,
2- a) Aldatma gücü bulunmadığı kabul edilen belgelerle ilgili sahtecilik suçlarından açılan kamu davaları hakkında zamanaşımı içinde hükümler kurulabileceği ve yasa yoluna konu hükümler bulunmadığı;
b) Sahte kabul edilen ve de ayrıca aldatma gücü olmadığından sahte k bul edilmese bile hile boyutuna ulaşması olası belgelerle para alma eylemleriyle ilgili dolandırıcılık suçlarından açılan kamu davaları hakkında TCK. 79. maddesi gözetilerek, yine zamanaşımı içinde hükümler kurulabileceği v yasa yoluna konu hükümler bulunmadığı;
Anlaşıldığından, katılan Genel Müdürlüğü vekilinin tebliğname uygun olarak, temyiz davaları isteği hakkında bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA ve dosyanın incelenmeksizin karar mahkemesine GERİ GÖNDERİLMESİNE, 3.2.1995 tarihinde kısmen oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY
1) 2594 sayılı Yasanın 8. maddesi) KİT'lerle ilgili düzenleme hükümlerine yollama yapmıştır. Suçların işlendikleri dönemde 3771 sayılı Yasa yürürlükte değildir. Öte yandan, 18.6.1984 ile 13.2.1992 tarihleri arasında KIT görevlilerinin memurlar gibi cezalandırılmalarını düzenleyen bir ceza hükmü de Türk yazılı hukukunda bulunmamaktadır. Zira, 2929 sayılı Yasa 233 sayılı Kararnamenin63. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Madde, duraksamaları önlemek kaygısıyla hem Yasanın tamamının ve hem de eklerinin ve değişikliklerinin de yürürlükten kaldırıldığını açıkça hükme bağlamıştır. Bu konudaki ayrıntılı görüşlerimi 4. Ceza Dairesi'nin 8.12.1992 tarih ve 7107/7661 sayılı, Yüce C. Genel Kurulu'nun 19.4.1993 tarih ve 16/100 sayılı kararlarına yazdığım ayrıntılı karşıoylarda belirtmiş bulunuyorum. Bu nedenlerle sanıklar (Y G.) ile (Ş.A.), suçu işledikleri dönemlerde T. C. Yasası açısından memur değildirler. 0 yüzden özgül suç niteliğindeki görevi savsama ve görevde yetkiyi kötüye kullanma cürümlerinin, yasal önkoşulları gerçekleşmemiştir. Bu nedenle bunlara ilişkin hükümlerin bozulması gerekir.
2) Sanık (M.A.B.) 'nin özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçları arasında ise, biçimsel (fikri) (TCK. md. 79) değil, maddi (TCY md. 71) içtima ilişkisi bulunmaktadır. Bu görüşümün nedenlerini, Yüce C. Genel Kurulu'nun 20.3.1987 tarih ve 441/154 sayılı kararına yazdığım karşıoyda ve incelemelerinde ayrıntılarıyla açıklamış bulunuyorum (Dolandırıcılık Cürmünün Kimi Suçlardan Ayrımı ve Çeklerle ilgili Suçlar, Ankara) 1986, s.78-86; Özel Belgede Sahtecilik /Dolandırıcılık (inancı Kötüye Kullanma Suçlarıyla ilgili Ceza Genel Kurulu'nun Bir Kararı Üzerine, Yargıtay Dergisi, Ocak-Nisan 1995, s.58-80). Bu yüzden, Yüce Yargıtay'ın yerleşik görüşü doğrultusunda) kararın (II-c) bölümünde yer alan ve T.C. Yasasının 79. maddesine yollarma yapan görüşe katılamıyorum.
Sami SELÇUK
Başkan
KARŞI OY
Oluşa göre, eylemin TCK. nın 342/1.maddesine girebileceği, suçun kanıtlanıp kanıtlanmadığını tartışmanın ve suçun oluştuğu kabul edildiği takdirde niteliğini belirlemenin Ağır Ceza Mahkemesinin görevine girdiği gözetilmeden, duruşmaya devamla. hüküm kurulmasını yasaya aykırı görüyor, öncelikle hükmün bu nedenle (BOZULMASI) gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
Macit BAŞESEN
Üye