Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E. 1995/1278
K. 1995/2869
T. 7.3.1995

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
BEDEL ARTIRIM DAVASI
GECİKMİŞ TEBLİGAT
TEMERRÜT FAİZİ
HAKSIZ EYLEM TAZMİNATI
 
KARAR ÖZETİ: Taşınmaz için kamu yararı alınmış, kıymet takdiri yapılmış, tapu kaydında malik gözükenler adına para bankaya bloke edilmiş ve bu hususları belirten tebligatlar çıkarılmışsa, tebligatın yapılamaması, kamulaştırmanın geçersizliği sonucu doğuramayacağından, açılacak dava da kamulaştırmasız elatma hükümleri değil, süresinde açılmışsa artırım davası hükümleri uygulanır. Tebligatın imkansızlığı veya tebellüğden imtina sebebiyle, Tebligat Kanununun 30. maddesine göre işlem yapılmışsa, bu tebliğ (ıttıla) tarihinden otuz gün sonra, taşınmazın mülkiyeti, İdareye intikal eder.
İdarenin elatma tarihi ile dava tarihi arasında taşınmazın kullanılamamış olması ve bu sebeple uğranılan zarar iddiaları, bedel artırım davasının kapsamı dışındadır.
Dava ne kadar geç açılmış olursa olsun, artırılan bedele uygulanacak temerrüt faizinin başlangıç tarihi, taşınmaz mülkiyetinin İdareye intikal tarihi olmalıdır.
(2709 e. Anayasa m. 46)
(743 e. MK. m. 633)
(7201 e. Tebligat K. m. 28,29,30)
(3095 e. Faiz K. m. 2)
(2942 e. Kamulaştırma K. m. 11, 14, 15/13, 38)
(YİBK., 16.5.1956 gün ve 116 e.)
(YIBK., 20.10.1989 gün ve Esas no : 198814, Karar no : 1989/3 s.)
 
Davacı Ali ile davalı DSİ Genel Müdürlüğü aralarındaki kamulaştırma bedelinin arttırılması davasına dair, (Baskil Asliye Hukuk Mahkemesi)'nden verilen 2.12.1993 günlü ve 1993/227-404 sayılı hükmün bozulması hakkında Dairece verilen 6.10.1994 günlü ve 1994/10814-11819 sayılı ilama karşı, davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
 
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
 
Mahkeme kararı, yasa hükümlerine uygun bir kamulaştırma bulunmadığı bu nedenle davaya kamulaştırma bedelinin arttırılması davası olarak bakılamayacağı gerekçesi ile bozulmuş ise de, karar düzeltme istemi üzerine yeniden yapılan inceleme sonunda dava konusu taşınmazla ilgili (parsel numarası belirtilerek) kamu yararı kararı alınmış olmasına, buna dayanılarak taşınmazın kıymet takdiri yapılmış, takdir edilen bedel davacı adına da ol-masa o tarihte malik bilinen kişiler adına bankaya yatırılmış ve kayıtlardaki maliklere tebligat yapılmasına tevessül edilmiş, bulunmasına göre davanın kamulaştırma bedelinin arttırılması davası olarak nitelendirilip ona göre de tahkikatın ikmali doğru olup, taşınmazın tarım arazisi niteliğinde kabulü ile olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri dikkate alınarak bilimsel yöntemle değerinin tesbitinde ve buna göre kamulaştırma parasının arttırılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
 
Ancak:
 
Kamulaştırma, dayanağı Anayasanın 46. maddesinde yeralan, Devletin ve kamu tüzel kişilerinin kamu yararının gerektirdiği hallerde özel mülkiyette bulunan taşınmazların edinilmesi müessesesidir. Kamulaştırmanın bu niteliği 29.10.1989 gün ve 1988/4 - 1989/3 sayılı İçtihatların Birleştirilmesi Kararında da tanımlanmış ve bundan hareketle, kamulaştırma üzerine açılan bedel arttırımı davalarında hüküm altına alınan kamulaştırma bedeline hükmedilecek 'faizin' bir haksız eylem tazminatı değil, kamulaştırmanın kesinleşmesiyle mülkiyeti kamu idaresine geçen taşınmaz üzerindeki hak, bu suretle bedeli olan para alacağına dönüşmüş olmakla bu bedelin tam olarak tediyesine kadar, ödemesi gereken temerrüt faizi olduğu vurgulanmıştır. Bu nedenledir ki, kamulaştırma bedeline, ancak kamulaştırmanın kesinleşmesi ve bu suretle MK. nun 633. maddesi hükmü uyarınca kamulaştırılan taşınmaz mülkiyetinin idareye geçtiği tarihten itibaren faiz yürütülebileceği benimsenmiştir. Sözü edilen içtihatları birleştirme kararında, her ne kadar uygulanacak faiz başlangıcına esas alınabilecek diğer olguların (örneğin; elatma, ferağ vs.) incelenmediği, bunların tevhidi içtihat dışında bırakıldığı açıklanmış ise de, ilke vaz' edilmiş, esas itibariyle açılan dava sonunda arttırılmasına karar verilen bedel mülkiyetin İdareye geçmesiyle, diğer bir deyimle kamulaştırmanın Kamulaştırma Kanununun 14; maddesi uyarınca idari yönden kesinleşmesiyle muaccel olacak ve faize bu tarihten itibaren hükmedilebilecektir.
 
Kanun hükümlerine göre, kamu yararı kararı verilip, kamulaştırılması öngörülen taşınmaza takdir komisyonunca bedel takdir edilir. Bu bedel taşınmaz maliki adına bir bankaya bloke edildikten ve diğer usul işlemleri tamamlandıktan sonra bütün işlemleri belgeleyen evrakın malike noter aracılığı ile tebliğe çıkarılması gerekir. Usulüne uygun bir tebligat yapılıp, kamulaştırmanın iptali ile ilgili idari dava açılmadıkça 30 gün (Kamulaştırma Kanunu m. 14) geçmekle kamulaştırma idari yönden kesinleşmekte (bedel arttırımı davası açılmış ta olsa) ve mülkiyet İdareye geçmektedir.
 
Bazı hallerde, değişik nedenlerle (taşınmaz maliklerinin saptanamaması yada tebligatın usulüne uygun yapılmaması vs.) tebligat öngörülen şekilde gerçekleştirilmemekte, bu suretle kamulaştırmanın idari yönden kesinleşmesi ve mülkiyetin idareye geçiş süreci uzamaktadır Bu gibi durumlarda tebligat çıkaramayan yada tebligatı çıkarmakla beraber usulüne uygun tebligat yapılmadığının ayırdında olmayan idare, kamulaştırmanın amacına uygun kamu hizmetinin gerçekleşmesine yönelik olarak taşınmaza fiilen elkoymak durumunda kalmaktadır. Bu durumlarda idare, tebligatın hiç yapılmamış olması yada usulüne uygun yapılmamış bulunması nedeniyle kamulaştırmadan itibaren çok uzun süreler geçmesinden sonra bedel arttırımı davalarına muhatap olmaktadır. Bu davalar sonunda hüküm altına alınıp arttırımlar için istenmesi halinde faize de hükmedilmesi gerekmektedir. Bu faizin başlangıcının hangi olaya yada olguya dayanacağı keyfiyeti konumuzu oluşturan sorundur.
 
Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinin 13. fıkrası hükmüne göre, kamulaştırma işlemi taşınmaz malikine, kamulaştırma kararının tamamlanmasından itibaren bir yıl içinde usulüne göre tebliğ edilmemiş olursa, açılacak bedel arttırımı davalarında, dava tarihi esas alınarak taşınmazın değeri belirlenir. Örneğin, 1980 yılında alınmış kamu yararı kararı üzerine, Kamulaştırma Kanununun 13. maddesinde belirtilen belge ve bilgileri içeren (kamu yararı kararı, takdir komisyonu raporu, paranın bankaya yatırıldığına dair banka dekontu, kamulaştırma krokisi, davanın aleyhine açılacak idarenin adı vs.) tebligatın çıkarılmamış yada tebligatı çıkarmakla beraber geçersiz kılınmış veya usulüne uygun (Tebligat Kanunu hükümlerine göre) yapılmamış ise davacının bu tarihten 15 yıl sonra kamulaştırmaya yeni muttali olduğu gerekçesi ile alabileceği bedel arttırım davasında taşınmazın değeri, 1995 yılındaki özellikleri ve birim fiyatlarına göre belirlenecektir. Bu suretle belirlenen değere faiz yürütülmesi gerektiğinden faizin başlangıcı ne olacağı önem kazanmaktadır.
 
Kamulaştırılan taşınmaza, kamu yararının alındığı tarihte el atılmış (örneğin, yol yapımı sebebiyle  yada kamulaştırma gereği taşınmaz, inşaa edilen tesis ile bütünleşmiş (baraj kamulaştırmalarında su altında kalmış  ise bu olguların gerçekleştiği tarihin, faizin başlangıcı olarak alınmasının doğru olmayacağı iki yönden kendini açıkça göstermektedir.
 
Herşeyden önce kamulaştırma yasal bir işlem olup, yasanın öngördüğü işlemleri yaptıktan sonra (Kamulaştırma Kanununun 13. maddesinde belgelendirilmeleri öngörülen işlemler ve tebligata çıkarma) kamu hizmetinin ifası için taşınmaza el koyan İdarenin bu davranışı bir haksız eylem olarak nitelendirilemez. Çünkü İdare, haksız yararlanma yada gasp amacıyla taşınmaza el atmış değildir. Belli yasal işlemlerden sonra bu yola başvurmuştur. Kaldı ki idarenin bu davranışı "elatma" haksız eylem olarak nitelendirildiği takdirde bir kamulaştırma"da sözedilemez. Böyle hallerde Kamulaştırma Kanununun 38. maddesinde tanımlanan kamulaştırmasız elatmadan ancak söze  edilebilir ki bu konumuz dışında olup, taşınmaz maliki yıllar sonra bu olguya değil, kamulaştırma hukuki nedenine dayanarak bedel arttırım davası açmıştır. Bu durumda arttırılan bedele haksız eylem tazminatında olduğu gibi zararın gerçekleştiği (elatma  tarihin faiz başlangıcına esas alınmasına hukuken olanak yoktur.
 
Diğer taraftan, yukarıda açıklandığı gibi böyle "geç kalmış" bedel arttırım davalarında, Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinin 13. fıkrası hükmü gereği taşınmaz dava tarihindeki kıymet ve niteliklerine (örneğin, tarım arazisinde net gelir esas alınacağı için dava tarihindeki üretim miktarı ve ürünün fiyatları-arsalarda dava tarihindeki benzer alım-satımlar) göre değerlendirilir. Böylece, 1995 fiyatları ile bulunan değere, sanki bu değer 1980 yılında gerçekleşmiş gibi bu yıldan itibaren (elatma tarihi) faiz yürütülmesi anlamsız ve dayanaksız kalmaktadır. Çünkü, bilinmektedir ki haksız eyleme davalı tazminat davalarında, haksiz eylemin gerçekleştiği tarihteki zarar dikkate alındığı için bunun karşılığı olan tazminata zarar!n vuku bulduğu bu suretle tazminatın muaccel sayıldığı tarihten itibaren faiz yürütülür. O halde kamulaştırma hukuki nedenine dayanılarak açılan bedel arttırımı davalarında hükmolunan arttırılmış bedele, kamulaştırma bir haksız eylem olmadığı ve yasa gereği değerlendirmede dava tarihi esas alındığı için (elatma) tarihinden geçerli olmak üzere faize hükmedilemeyeceği sonucuna varılmalıdır. Bu    gibi "gecikmiş" davalarda, tebligat yokluğuna, geçersizliğine yada usulsüzlüğüne dayanıldığı için, ıttıla (tebliğ) tarihi (Tebligat Kanunu m. 32/son) en geç dava tarihi kabul edilerek bunu izleyen 30 günlük sürenin bitiminde kamulaştırma idari yönden kesinleşmiş olacağından, (ve bu suretle Medeni Kanunun 633. maddesi uyarınca mülkiyet davalı idareye geçmiş olacağından) bu tarih esas alınarak faize hükmedilmelidir. Böylece daha önce el koyma veya işgal mevcut olsa bile tebligat yapılamamış olması nedeniyle değerlendirmede Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinin 13. fıkrası uygulandığı durumlarda faiz başlangıcı yönünden yukarıda sözü edilen 20.10.1989 tarihli Tevhidi İçtihat Kararıyla paralellik sağlamış olmaktadır.
 
Taşınmaz malikinin, kamulaştırma üzerine idarenin elatma tarihi ile açtığı dava tarihi arasındaki süre içinde taşınmazdan yararlanmadığı, bu hakkın kendisinden alındığı, bu sebeple haksız yere zarara uğradığına dair iddiaları kamulaştırma bedelinin arttırılması davası kapsamı dışındadır.
Değerlendirilmesi gereken bir husus ta şudur: Kamulaştırma benzeri ya da "fiili kamulaştırma" olarak tanımlanabilen, Kamulaştırma Kanununun 38. maddesi kapsamındaki kamulaştırmasız elatma davalarında, 16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı ile Yargıtay uygulamalarına göre, malikin taşınmazını elatan İdareye bırakması karşılığında alacağı tazminat (bedel) taşınmaza ilk elatıldığı tarihteki nitelikleri dikkate alınarak, dava tarihindeki değerine göre hesaplanmakta ve faiz, taşınmazın dava tarihindeki değerine hükmedildiği için bu tarihten başlatılmaktadır. Yasal kamulaştırma olarak kabul edilerek açılan bu davalarda (bedel arttırım davası) yasal olmayan (kamulaştırmasız elatma  eyleme dayanılarak açılan davadakinden daha fazlasına hükmedilemeyeceği açıktır.
Bu itibarla Dairenin, davaya kamulaştırma bedelinin arttırılması davası olarak bakılamayacağına, kamulaştırmasız elatma davası olarak nitelendirilebileceğine dair bozma yönünden karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin buna ilişkin kararının kaldırılmasına, ancak; yukarıdaki açıklamalar karşısında, faize kamulaştırmanın idari yönden, kesinleşip taşınmaz mülkiyetinin davalı İdareye geçtiği 19.8.1993 tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiği halde, taşınmazın baraj gölü su seviyesinin kendisine ulaştığı (elatma) 16.11.1986 tarihinden başlatılarak hüküm kurulması doğru görülmediğinden mahkeme kararının bu gerekçeyle (BOZULMASINA), karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 7.3.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler



YARGITAY KARARLARI :
İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini