 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E:2000/728
K:2000/3106
T:19.06.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* DELİL TESPİTİ USULÜ
Karar Özeti:HUMK.nun 370.md. delil tespiti için yetkili mahkemenin, dava açılmadan önce tespitin "en seri ve en az masrafla" yapılması mümkün olan yer mahkeme olduğunu göstermektedir. 372.md. ise zaruri ya da müstaceliyet var ise, karşı tarafa tebligat yapılmadan tespitin yapılabileceğini, kural olarak diğer tarafa tebligat yapıldıktan sonra tespit yapılacağına dairdir. 364.md.de ise, nakli müşkül defter ve vesikaların istisnaen bulundukları yerde tetkiki için bilirkişiye yetki verileceği hükmünü amirdir. Tüm bu kurallara uyulmadan Erzincan'daki iş için Ankara Mahkemesinden delil tespiti istenmesi, bu mahkemece işin yapıldığı yer mahkemesine talimat yapılmadan sadece bilirkişilerin o yere gönderilmesi suretiyle keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu alının tesbit bilirkişi raporuna dayanılarak bu kez de dosya üzerinden inceleme yapan bilirkişilerce düzenlenen raporla yetinilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Başka bir anlatımla usul ve yasaya aykırı alınmış (geçersiz) tespit raporuna dayanılarak çelişkinin giderilmesi bozmayı gerektirir. Ayrıca HUMK 284.md.ne göre dosya ve ekleri ile gerekli görülürse ve geçen süre içinde fiili durum değişmemişse ya da değişse dahi fennen sonuç alınabilecek ise, mahallinde istinabe suretiyle keşif yaptırılarak, tarafların talepleri incelettirilmeli Yargıtay denetimine uygun rapor alınarak, tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip özellikle fesihte kusur durumu üzerinde de durularak sonucuna uygun hüküm kurulması gerekir.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı-k.davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı-k.davalı vekili avukat İbrahim E... ile davalı-k.davacı vekili avukat Gülen T... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR
1-HUMK.nun delillerin tesbitini düzenleyen 8. kısmında yer alan 370.maddesi delil tesbiti için selahiyetli mahkemenin dava açılmadan önce tesbitin "en seri ve en az masrafla" yapılması mümkün yer mahkemesi olduğum göstermektedir. 312. madde ise, zaruri ya da müstaceliyet var ise karşı tarafa tebligat yapılmadan tesbitin yapılabileceğini, kural olarak diğer tarafa tebligat yapılmadan tesbitin yapılabileceğini, kural olarak diğer tarafa tebligat yapıldıktan sonra tesbit yapılacağına dairdir.
Aynı yasanın 364.maddesindeki keşfin mahkeme veya tahkikat hakimi tarafından yapılacağı, 227.maddede ise nakli müşkül defter ve vesikaların istisnaen bulundukları mahalde tetkiki için bilirkişiye yetki verilebileceği hükmüne amirdir. Tüm bu kurallara uyulmadan Erzincan'daki iş için Ankara 7.Sulh Mahkemesinden delil tesbiti istenilmesi, bu mahkemece işin yapıldığı yer mahkemesine talimat yazılmaksızın sadece bilirkişilerin o yere gönderilmesi suretiyle keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu alının tesbit bilirkişi raporu dayanak yapılarak bu kez dosya üzerinden inceleme yapan bilirkişilerce tanzim edilen raporla yetinilip hüküm tesisi usule aykırı olduğundan, diğer bir anlatımla usul ve yasaya aykırı alınmış (geçersiz) tesbit raporuna dayanılarak çekişmenin giderilmesi bozmayı gerektirir,
2-Birleştirilen davada kusurlar bir yana yapılan işe nazaran 61.000.000.000 TL. fazla ödemenin varlığı iddia edilmiş ve bunun istirdatı istenmiştir. İşin keşif bedeli 29, indirilme ihale bedeli sözleşme fiyatlarıyla 27 milyar lira ve fesih tarihine kadar ödenen 38 milyar iken, fazla ödemenin dava edildiği gibi 61 milyar olması matematiksel olarak olanaklı bulunamayacağından, davacı iş sahibi vekillerine dava konusu il milyarın hangi kalemlerden kaynaklandığı ve hesaplamanın ne şekilde yapıldığı açıklattırılarak dava konusu net biçimde belli ettirilmeli, uyuşmazlık hakkında böylece salim bir sonuca varılmalıdır.
Mahkemece yapılacak iş; davalı ve birleşen davada davacı iş sahibine dava konusu açık-seçik biçimde açıklattırılmalı; yorumda yardımcı olmak üzere içlerinden biri hukukçu, ikisi inşaat konusunda uzman bilirkişilerden (HUMK.284) dosya ve ekleri ile gerekli görülürse ve geçen süre içerisine fiili durum değişmemiş ya da değişse dahi fennen sonuç alınabilecek ise mahallinde istinabe suretiyle kesil de yaptırılarak davalardaki talepler incelettirilmeli, Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak cümle kanıtlar birlikte değerlendirilip özellikle fesihte kusur durumu üzerinde de durularak sonucuna uygun hüküm tesisinden ibarettir. Geçersiz rapor ve açık olmayan istem dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hükme varılması yerinde olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda l. ve 2. bentte yazılı nedenlerle temyiz edilen kararın davalı ve karşı davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, 9.000.000 TL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin geri verilmesine, harcının istek halinde temyiz eden davalı-k.davacıya 19.6.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.