 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 2001/11496
K: 2002/234
T: 15.1.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
1086/m.236
2004/m.8,72
Taraflar arasındaki tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalının bir araba getirme işinden dolayı 300.000.000 TL asıl alacak, 200.000.000 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 500.000.000 TL için ilamsız takip yaptığını, davalıya böyle bir borcu olmadığının tesbiti ile % 40 icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir.
Davalı, davacıya ait aracın Ankara'dan alınıp getirilmesi karşılığında 300.000.000 TL ödenmesi konusunda aralarında sözlü anlaşma olduğunu, araç getirilip davacıya teslim edildiği halde parasını alamadığını, bu yüzden ilamsız takip yaptığını, takip dosyasında 22.11.1999 tarihli haciz sırasında davacının "bu borç araba getirme işinden de ben borcumu ödedim. Belgem Yoktur. Borcumda yoktur" şeklinde beyanda bulunarak hukuki ilişkiyi, borcu kabul ettiğini ancak borcunun ödemediğini, haciz tutanağındaki beyanın kendisini bağlayacağını, bu yüzden davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, davacının borçlu olmadığının tesbitine, takibin iptaline, inkar tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Hüküm davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Davalı davacı hakkında 1.12.1998 tarihli araba getirme işinden dolayı 300.000.000 TL.nın kendisine ödenmediğini ileri sürerek, 300.000.000 TL ana paranın işlemiş faiziyle beraber toplam 500.000.000 TL.nın tahsili için ilamsız icra takibine başlamıştır.
Takip borçlusu olan davacı takibe itiraz etmeyerek takip kesinleşmiştir. Takibin kesinleşmesi üzerine düzenlenen haciz tutanağında davacı borca ve takibe itiraz ederek hiçbir borcu bulunmadığını, borç araç getirme işinden ise o borcunu ödediğini bildirmiştir. İİK 8/son maddesi gereğince icra memurları tarafından düzenlenen tutanaklar hilafı ispat edilinceye kadar muteber sayılan belgelerden olup, davacının bu belgenin aksini yasal delillerle kanıtlaması gerekir. Davacının haciz tutanağındaki beyanı borcun varlığını kabul, ancak ödediğini bildiren ikrar olup, bu niteliği ile ikrar bölünebilir nitelikteki basit ikrardır. Bu maddi ve hukuki olgu karşısında borcun varlığını kabul eden davacının borcunu ödediğini yasal delillerle kanıtlaması gerekir.
Mahkemece bu yön üzerinde durularak davacıdan ödemeye ilişkin delilleri sorulup, sonucuna göre işlem yapılması gerekirken ispat külfeti yanlış yönlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.1.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.