 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 2000/6072
K: 2000/6339
T: 17.10.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ALACAK
- SİGORTALININ ÖZEL SAĞLIK KURULUŞUNDA TEDAVİ OLMASI
- FAİZ
Karar Özeti: Sosyal Sigortalar Kurumunun hastalık sigortası çevresinde sağlık yardımları yapma yükümünü gereğince ve özenle yerine getirmemesi sonucunda; sigortalının ani, acil ve hayati tehlike arzeden hastalığı nedeniyle kurum sağlık tesisleri dışındaki bir özel sağlık tesisine yatırılarak tedavi görmesi durumunda; kurum, sigortalının özel sağlık tesisinde yaptırdığı muayene ve tedaviye ilişkin masrafların tamamından sorumludur.
Dava konusu tedavi giderlerine ilişkin alacağa; alacaklı sigortalının; işbu edimin borçlu kurumdan istenmesine dair irade beyanının (ihtarın), davalı kuruma ulaştığı tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilmelidir.
(506 s. SSK. m. 32, 33, 34)
507.063.447.-TL. tedavi giderinin yasal faizi ile birlikte tahsili davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi üzerine tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava sonuç itibariyle, davacı sigortalının hastalığı nedeniyle özel sağlık tesisinde yaptığı tedavi giderlerinin yasal faizi ile birlikte davalı Kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
Davanın yasal dayanaklarından bulunan 506 sayılı Kanunun 32, 33 ve 34. maddeleri hükümlerine göre; Sosyal Sigortalar Kurumu, hastalık sigortası kapsamında sigortalıya, iş kazaları ve meslek hastalıkları sigortası kapsamı dışında kalan hastalıklarda da sağlık yardımlarını sağlamakla yükümlüdür; sigortalıya yapılacak sağlık yardımları, sigortalının hekime muayene ettirilmesi, hekimin göstereceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik ve laboratuar muayenelerinin yapılması, yine teşhis ve tedavi için gerekirse sağlık müesseselerine yatırılması, tedavi süresince gerekli ilaç ve iyileştirme vasıtalarının sağlanması hallerini kapsar ve bu sağlık yardımları sigortalının iyileşmesine kadar devam eder. Nitekim yaşam hakkının kutsallığı nedeniyledir ki devletin sigortalıların tedavilerini en iyi şekilde yaptırması gereği Sosyal Güvenlik Hukukunun en temel ilkelerinden biri olarak T.C. Anayasasının 56. maddesinde ifadesini bulmuştur. Bu yönde; Sosyal Sigortalar Kurumu, hastalık sigortalısı kapsamında sağlık yardımlarını yapma yükümünü, yaşam hakkının kutsallığı gereği olarak en iyi şekilde ve özenle yerine getirmelidir.
Somut olayda; Davalı Kurumun aktif sigortalısı bulunan davacı,-ani ve acil hastalığı üzerine muayene ve tedavi için yasal prosedüre uygun biçimde önce Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık Müessesesine müracaat etmiş, ancak Kurum Hastanesinde saatler geçmesine rağmen gereğince muayene edilip tedaviye başlanmaması, başka ifade ile Sosyal Sigortalar Kurumunun hastalık sigortasından doğan yükümlülüğünün yerine getirilmemesi üzerine hayati tehlikeye maruz kalacağı endişesi ile Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesinden çıkarılarak özel bir sağlık tesisine yatırılmış ve burada sigortalıdaki hastalığa ince bağırsak kangreni tanısı konularak, bu hastalığın tanıdan itibaren ilk altı ile sekiz saat içinde cerrahi müdahaleyi gerektiren ani ve acil hastalıklardan olması aksi halde hasta yaşamının ciddi biçiminde tehlikeye gireceği nedeniyle sigortalıya hemen cerrahi müdahale yapılmıştır.
Davacıda saptanan hastalığın ani ve acil nitelikte bulunması, kısa süre içinde cerrahi müdahaleyi gerektirmesi, aksi durumun sigortalının hayatını tehlikeye koyması olguları ile başlangıçta müracaat edilen Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesinde 01.30 - 02.00.'den 05.00' e kadarki zaman dilimi içinde gerekli ve özenli muayene yapılıp, teşhis konup tedaviye başlanmaması karşısında; işbu hastalığın Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanelerinde tedavisinin mümkün bulunduğundan bahisle sigortalının Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık Tesisinde kalarak gerekli muayene ve tedavinin yapılmasını bekleme yükümlülüğünde olduğunun kabulü; sigortalıyı ölüme terk etmekle eş anlamlıdır. Ve bu halde artık 506 sayılı Kanun ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde; sigortalının Sosyal Sigortalar Kurumunun şevki olmadan Kurum hastanelerinde tedavisi mümkün bir hastalıktan özel sağlık tesisinde tedavisini yaptırması durumunda, burada yapılan giderlerin Kurumca sigortalıya ödeneceğine dair bir hüküm bulunmadığı dayanak gösterilerek Kurumun bu giderlerden sorumlu olmadığından söz edilemez. Giderek davacının ani, acil ve hayati tehlike arz eden hastalığı nedeniyle Kurum Sağlık Tesisleri dışındaki bir özel sağlık tesisine yatırılarak tedavi görmesi; Sosyal Sigortalar Kurumunun hastalık sigortası çevresinde sağlık yardımları yapma yükümünü gereğince ve özenle yerine getirmemesi sonucu olup; davalı Kurum, davacı sigortalının özel sağlık tesisinde yaptırdığı muayene ve tedaviye ilişkin masrafların tamamından sorumludur.
Davacı sigortalı, her ne kadar Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesinden, belirtilen nedenlerle ayrılmasından sonra resmi sağlık müesseselerine müracaat etmemiş ise de; sigortalının o an için ciddi hayati tehlike içinde bulunması, zamanın gece vakti olması ve sigortalının resmi sağlık tesislerinde de Kurum Hastanesinde gördüğü olumsuz muameleye benzer bir davranışla karşılaşacağı endişesiyle özel hastaneye başvurmuş olması ülke gerçekleri de dikkate alındığında hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun olup bu durum nedeniyle, Kurumun yukarıda öngörülen sorumluluğunu ortadan kaldırıcı nitelikte değildir.
3- Davacı sigortalının başlangıçtaki müracaatı üzerine davalı Kurumca kendisine kısmi de olsa ödeme yapılıp yapılmadığı yöntemince araştırılarak sübutu halinde, işbu ödeme miktarı dava konusu alacaktan indirilmelidir.
4- Dava konusu tedavi giderlerine ilişkin alacağa; alacaklı sigortalının, işbu edimin borçlu Kurumdan istenmesine ilişkin irade beyanının (-ihtarın), davalı Kuruma ulaştığı tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilmelidir.
Mahkemece yukarıda bentler halinde öngörülen maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden ve eksik inceleme ile yazılı bizimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), davacı avukatı yararına takdir edilen 9,7.500.000.- Lira duruşma avukatlık parasının davalıya, davalı avukatı yararına takdir edilen 97.500.000 Lira duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17. 10. 2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.