 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
9.HUKUK DAİRESİ
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : l997/16893
KARAR NO : l997/18656
T.Haber-İş Sendikası Genel Başkanlığı adına Avukat Kudret Soyer ile
Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü adına Avukat Leyla Taş aralarındaki dava
hakkında Ankara 11. İş Mahkemesinden verilen 7.10.1997 günlü ve 1548-163
sayılı hüküm davacı avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği
konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı sendika Anayasa ve ilgili yasa kurallarına göre haberleşmenin
gizliliğinin ilke olarak kabul edilmiş olduğunun haberleşme aracı mektupların
kartların kabulü taşınması ve dağıtımının posta idaresinin tekeline
verildiğini bu hükümler çerçevesinde sözkonusu maddeleri alıcısına teslimi
için ayrıma tabi tutulması işinin de tekel kapsamında düşünülmesi gerektiğini
buna rağmen ayırma işinin tekel dışında sayılarak bu hizmetin özel sektöre
devir edildiğini böylece, tekelin delinerek kısmi bir özelleştirmenin sonucu
olarak da işçilerin sendikalaşmaları açısından kendilerinin etkileneceğini
çok sayıda işçinin özelleştirme sonucu sendikalarından ilişkilerinin
kesilmesi ile karşılaşılmasının kaçınılmaz olduğunu ileri sürerek davalı
Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğü ile dava dışı üçüncü şahıs durumunda olan
firma arasında akdedilen sözleşmenin posta tekelini ortadan
kaldırıcı-delici-kısmi özelleştirme niteliğinde olduğunun tesbitine karar
verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda işin esası incelenerek ayırma
işleminin 5584 sayılı Posta Kanunu'nun 2, 10. ve 16. maddelerine uygun olup
idarenin hizmeti en iyi şekilde ve en az masrafla yürütmekle görevli
bulunması nedeniyle tesbit davasının reddine karar verilmiştir. Yukarıda da
özetlendiği gibi dava sonucu itibariyle posta idaresinin ayırma işleminin
özelleştirme yoluyla bir üçüncü firmaya verilmesinin mümkün olup olmadığı
konusu taraflar arasında uyuşmazlığı oluşturmuştur. Bu itibarla dava özü ve
sonucu yönünden 5584 sayılı Posta Kanunu ile ilgili idareye verilen ayırma
işlerinin bir özel şirkete idari bir tasarrufla verilmesinin hukuka
uygunluğunun tesbitine ilişkin bulunmaktadır. Yapılan bu işlemin davacı
sendikayı dolaylı olarak etkileyebileceği düşünülebilirse de; davanın temel
dayanak ve niteliği fiilen gerçekleştirilen bu özelleştirmenin yasalara uygun
olup olmadığı, bir başka anlatımla yerindeliği sorunu ile ilgili olduğu için
bunun çözüm yerinin idari yargı yeri olduğu açıktır.
Ayrıca belirtmek gerekir ki İş Mahkemesinin görevi 5521 sayılı kanunda
ve 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 63. maddesi ve ilgili diğer yasalarda
sınırlı bir şekilde gösterilmiştir. Sözkonusu uyuşmazlık bu çerçevenin
dışında kalmaktadır. Bu halde karar görev noktasından bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 6.11.l997
gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
E.A.Özkul E.Serim B.Özkaya U.Öztürk C.İ.Günay
(M) (M)
KARŞI OY YAZISI : Davacı sendika, 5584 sayılı posta yasasının amir
hükümlerine göre posta tekelinin Posta İşletmesi Genel Müdürlüğüne ait
olduğuna ve genel müdürlüğün bu tekel kapsamında yer alan ayırma işini özel
sektöre devretmek suretiyle Anayasaya, posta kanununa ve posta tüzüğüne
aykırı olarak yaptığı bu tasurrufla tekelin delindiğini ve kısmi bir
özelleştirme gerçekleştirildiğini ve bu işlemin sendikalarına üye işçiler ile
sendikalarının hukuki yararlarına zarar verdiğini ve verebileceğini ileri
sürerek, yapılan işlemin posta tekelini ortadan kaldırıcı, delici ve hatta
kısmi özelleştirme niteliğinde olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiş
ve mahkemece yapılan işlemin yasa hükümlerine ve Anayasaya uygun olduğu
gerekçeleriyle istem red edilmiştir.
Gerek mahkeme kararında ve gerekse Dairemizin çoğunluk görüşünde,
sendikanın bu şekilde dava açabileceği benimsenmektedir. Ancak, sorun davanın
hangi yargı merciinde açılabileceği yönündedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usuli Kanununun 2. maddesinde, idari işlem
hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka
aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler
tarafından idari dava açılabileceği öngörülmektedir.
2821 sayılı Sendikalar Kanununun 2. maddesinde sendika, "işçilerin
veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve
menfaatlerini korumak ve geliştirmek için meydana getirilen tüzel kişiliğe
sahip kuruluş" olarak tanımlanmaktadır.
O halde sendika, davalı idarenin işlemi nedeniyle üyelerinin ortak
ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak amacıyla idari dava açma
yetkisine sahiptir.
Daire çoğunluk kararında davanın idari yargıda görülmesinin gerekçesi
olarak işlemin yerindeliğinin tesbiti amacı gösterilmektedir.
Ancak, 2577 Sayılı Yasanın 2. maddesinin 2. bendinde belirtildiği
şekilde, idari mahkemeler yerindelik denetimi yapamazlar.
Dava dilekçesinde tesbit talebi mevcuttur. Mahkeme çoğunluk görüşü
doğrultusunda karar verdiği takdirde yerindelik denetiminin yapılabilmesi
amacıyla görevsizlik kararı verilecektir ki, bu idari yargılama usul yasasına
aykırı bir karar oluşturacaktır.
Ayrıca, mahkemece de benimsendiği şekilde, konunun iş mahkemesinde
irdelenmesi gerekmektedir.
Şöyle ki; 5584 sayılı Posta Kanununun posta tekeli başlıklı 2.
maddesinde; açık ve kapalı mektuplar, üzerlerinde haberleşme mahiyetinde yazı
bulunan kartlar posta tekeli altındadır.
Posta işletmesi ile özel şahıs arasında imzalanan mukavelede posta
tekeli dışındaki posta gönderilerinin ayırım ve işleme hizmeti
devredilmiştir.
Sözleşmede posta gönderileri tabiri kullanılmaktadır. Posta tüzüğünün
2. maddesinde "posta gönderileri" deyimi mektup postası gönderilerini; değer
konulmuş mektup ve kutuları ve kolileri ifade eder.
Yine tüzüğün üçüncü bölümünün 9. maddesinde "Mektup postası
gönderileri" deyiminin, açık ve kapalı mektupları, adi ve cevaplı kartları,
basılmış kağıtları... ve küçük paketleri ifade ettiği belirtilmektedir.
Bu durumda mektup postası tümüyle posta idaresinin tekeli altındadır.
Özel kişiyle imzalanan mukavelede hizmetin konusu, posta
gönderilerinin işlenmesi olarak belirtilmektedir. Yukarıda da belirtildiği
şekilde posta gönderisi deyimi, mektup postasını ihtiva ettiğinden ve mektup
postası kavramı açık ve kapalı mektupları, üzerlerinde haberleşme mahiyetinde
yazı bulunan kartları kapsadığından, özel kişiyle posta tekeli kapsamında yer
alan işleri yaptırmak amacıyla sözleşme yapıldığı açıktır.
Posta kanununun 10. maddesinde, posta idaresinin posta ulaştırmalarını
düzenlemek için gerçek ve tüzel kişilerle ve taşıma ortaklarıyla sözleşmeler
yapabileceği öngörülmekle beraber, özel kişiyle yapılan anlaşma taşıma işi
dışında bir ilişki olup, tamamen posta idaresinin tekeli altında yapılması
gereken bir iş bir başka kişiye devredilmiştir.
Bu şekilde posta tekeline aykırı işlem yapılmakla sendikanın tesbit
talebinde bulunma hakkı doğmuştur.
İşverenin bu şekildeki hareketiyle işyerine bir başka işverenin
işçileri sokulmakta ve sendikanın üyelerinin bir bölümü belirtilen işlerden
alınmaktadır. Bu işçilerin zamanla işyerinden uzaklaştırılmaları olgusu
meydana gelebilir. Çünkü iş kalmayınca zorunlu olarak işçi çıkarılacaktır.
Ayrıca sözleşmede yeni işçilere ne ücret verileceği belirtilmemiştir. Asgari
ücretle işçi çalıştırma her zaman mümkün olacak ve zamanla işyerinde
sendikasız işçi çalıştırma yaygınlaştırılabilecektir.
İşverenin tekeli delici uygulamaları sonucu zamanla işkolunda
değişiklik gündeme gelebilecek ve sendika, işyerinde sözleşme yapamaz duruma
girebilecektir. Ayrıca müteahhit işçilerine daha yüksek ücret ödenmesi
halinde de sendikalı işçilerle bu işçiler arasında huzursuzluk meydana gelip,
sendikasızlık özendirilebilecektir.
İşte bu ve benzeri durumlarla karşılaşmamak amacıyla sendikaca
idarenin işleminin yasal olmadığının belirlenmesi amacıyla tesbit talebinde
bulunulmaktadır. Sendika talebi doğrultusunda lehine karar aldığı takdirde bu
kararla işverene başvurarak işleminin düzeltilmesi talep edebilecek ve bu
kararı çeşitli oluşumlarda işverene karşı kullanmak suretiyle üyelerinin
haklarına yöneltilmesi muhtemel etkinlikleri baştan itibaren
önleyebilecektir. Sendika bu hakkını sendikalar yasasından almaktadır.
Sendikalar yasasından doğan bu hakkın temelinde sendika üyesinin korunması
yatmaktadır. Talep iş yasası ile sendikalar yasasından kaynaklandığından ve
sadece tesbiti içerdiğinden konunun iş mahkemesinde çözümlenmesi gerekir.
Nitekim mahkeme de bu konuda kendisini görevli kabul etmiştir. Ancak mahkeme
konunun değerlendirmesinden yanılgıya düştüğü ve talebi kabul etmesi
gerekirken reddine şeklinde hüküm kurmasının yasal olmadığı düşünceleriyle
kararın esas yönünden bozulması gerektiği düşüncesindeyiz.
Üye Üye
B.Özkaya U.Öztürk
|