 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
HUKUK GENEL KURULU
Sayı :
ESAS KARAR
96/2-897 97/86
19.2.1997
Y A R G I T A Y İ L A M I
Özet :Temyiz masrafının ödenmesini hakim ihtar etmelidir.
Her dava açıldığı sıradaki fiili ve hukuki duruma göre çözümlenir.
Dava açıldıktan sonra oluşan olaylar boşanma sebebi olamaz.
Taraf vekilleri de tanık olarak dinlenebilir.
Tedbir nafakasına hakim resen karar vermelidir.
Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla
Ankara Asliye 6. Hukuk Mahkemesinden verilen 25.9.1995 gün ve 1995/365-696
sayılı kararın temyiz edilmemiş sayılmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel
Kurulundan çıkan 5.6.1996 gün 96/2-310 esas, 96/457 karar sayılı ilamın karar
düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalı Olcay Ayas vekili tarafından verilen
dilekçe ile istenilmiş olmakla, Hukuk Genel Kurulunca dilekçe düzeltilmesi
istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü.
HUMK.nun 434/3. maddesinde "temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç
ve giderlerin tamamı ödenir. Bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan
anlaşılırsa, kararı veren hakim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek
yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş
sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde
harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde mahkeme kararın temyiz edilmemiş
sayılmasına karar verir." hükmü yer almıştır. 24.12.1942 gün ve 9/32 sayılı
içtihadı birleştirme kararında temyiz eden tarafın kanunen yükümlü olduğu
posta ücretini hakim tarafından tayin edilen süre içinde vermemesi takdirinde
temyiz isteğinden vazgeçmiş sayılacağı belirtilmiştir. Sürenin öncelikle
hakim tarafından verilmesi lazımdır.
Olayda ise noksan posta giderinin tamamlanmasına ilişkin süre hakim
tarafından değil kalem tarafından tayin edilip, davetiye ile davalı vekiline
tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkeme hakimi tarafından
HUMK.nun 434/3. maddesi hükmüne uygun bir muhtıra davalı vekiline tebliğ
edilmediğinin kabulü zorunludur. Bu itibarla davalı vekilinin karar düzeltme
istem kabul edilerek davalının temyizinin süresinde olduğu anlaşılmakta işin
esasına ilişkin temyiz isteminin incelenmesine karar verildi. Gereği
görüşüldü.
Dava, Medeni Kanunun 134/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin
temelinden sarsılması nedenine dayaı boşanma istemine ilişkindir.
Davacı vekili, mahkemenin 17.2.1993 günlü ara kararı gereğince kesin
mehil içinde verdiği tanık olarak dinlenilmesini ısrarla istemiştir. Mahkeme
davalı tarafın muvafakatı olmadığından davacı vekilinin tanık olarak
dinlenmesini red etmiş davalı tanıklarını dinleyerek ve dava tarihinden
sonraki bir olaya ilişkin hazırlık evrakına dayanarak boşanmaya karar
vermiştir. Hemen belirtelimki her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki
duruma göre çözümlenir. (28.11.1956 gün ve 15/15 sayılı içtihadı birleştirme
kararı) Oysa mahkemenin boşanmaya esas aldığı olay 5.12.1992 tarihinde
meydana gelmiştir. Diğer bir anlatımla dava tarihinden sonra gerçekleşmiştir.
Hal böyle olunca bu olay esas alınarak evlilik birliğinin temelinden
sarsıldığının kabulü doğru değildir. Öte yandan taraf vekili, üçüncü kişi
olup, tanık olarak dinlenmesinde hiçbir yasal engel bulunmamaktadır. Davacı
vekili yargılamayı takip eden kişi olarak duruşmalarda hazır olduğu için
çağrılması yönünden masraf depo edilmesine de gerek olmadığı çok açıktır. O
nedenle tanıkların dinlenmesi için mahkemenin masraf verilmesine ilişkin
kesin hükmünün davacı vekili yönünden hukuken bir etkisi bulunmamaktadır. O
halde, vekili tanık olarak dinlemeli özellikle dava tarihinden önceki olaylar
hakkında bilgi ve görgüsü alınmalı dosyadaki tüm deliller birlikte takdir
edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Diğer taraftan MK. 137. maddesi gereğince hakimin davanın devamı
süresince gerekli tedbirleri resen alarak davalı kadın yararına dava
tarihinden geçerli olmak üzere uygun bir miktar tedbir nafakasına hükmetmesi
gerekir. Ayrıca davalı kadının tazminat istemi olmadığı halde kesin hüküm
oluşturacak şekilde tazminat isteğinin reddine karar verilmesi de usul ve
kanuna aykırıdır.
Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Hukuk
Genel Kurulunun 5.6.1996 gün 96/2-310 esas 96/457 sayılı kararının
kaldırılmasına 5.2.1997 gününde yapılan birinci görüşmede oyçokluğu ile
direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.
maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri
verilmesine 19.2.1997 gününde yapılan ikinci görüşmede bozmada oybirliğiyle
nedeninde oyçokluğuyla karar verildi.
B.B.Vekili 4.H.D.Baş. 8.H.D.Baş. 6.H.D.Baş.
A.İsmet Arslan M.C.Keskin M.F.ıldız Ö.N.Doğan
|