 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onbeşinci Hukuk Dairesi
E. 1991/5798
K. 1991/6184
T. 24.12.1991
* YETERSİZ BİLİRKİŞİ RAPORU
* SAHTECİLİK İDDİASI
* TEMİNAT MEKTUBU
ÖZET : Yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesis edilemez. Eğer
açılmışsa, sahteciliğe ilişkin ceza davasının sonucunun beklenmesi gerekir.
(1086 s. HUMK. m. 283) (765 s. TCK. m. 508)
Taraflar arasındaki davanın, (İzmir Asliye İkinci Ticaret Mahkemesi)nce
görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 10.12.1990
tarih ve 66-957 sayılı hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiş ve
davalı-karşı davacı vekillerince duruşma istemiş olmakla; mahalline iade
edilen dosya tekrar gelmekle okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı şirket, davalı kooperatife ait 240 adet konutun "üst yapı" inşaatını
22.1.1986 günlü sözleşme ile keşif bedelinden 6.66 indirimle 910.543.900
TL. ile üstlenmiştir. İşin süresi 720 takvim günü ve teslim tarihi 10.2.1988
iken muhtelif protokollarla bir kısım değişiklikler yapılmış, işin teslim
tarihi de 20.5.1988'e uzatılmıştır. Bu tarihde geçici kabul için yüklenici
müracaat etmiş, 23.12.1988'de onaylanan geçici kabul tutanağına göre işin
95'inin ikmal edildiği, mühtelif kalemlerde 33.460.595 TL. noksanlık ve
nefaset farkının varlığı belirtilmiştir. Davalı yanın cevabına göre verilen
süre içinde eksiklerin giderilmemesi ve 1989/47 D. İş sayılı tesbitle
yüklenicinin iş yerinden ayrılmasının anlaşılması üzerine ihtar çekilerek
sözleşme 3.2.1989'da feshedilmiştir. Bunun doğal sonucu olarak da yükleniciye
ait 123.195.054 TL. değerinde muhtelif teminat mektupları nakde çevrilmiş,
1989/66 D. İş sayıyla yapılan delil tespitiyle saptanan noksanlıkların nama
giderilmesine çalışılmıştır.
Bunun üzerine davacı yüklenici tarafından 8.2.1989 tarihinde açılan davada
sözleşmenin feshi, teminat mektupları üzerinde çıkarılan muarazanın men'iyle
123.195.054 TL. mektup bedeli, 1 milyon maddi, 50 milyon manevi tazminatın
tahsili istenilmiştir. Bunu takiben 5 milyon liralık bir mektubun daha nakde
tahvil edildiğinden bahisle 24.2.1989'da aynı mahkemede tahsil için 1989/121
esas sayılı dava açılmıştır.
Davalı Kooperatif ise, noksan ve kusurlu işler bedelinin 270.074.515 TL.
tutarında olduğunu, 128.195.054 TL.nin teminat mektupları nakde çevrilerek
karşılandığını bildirip, kalan 141.879.461 TL.nin tahsili talebiyle Asliye
Birinci Ticaret Mahkemesi'nde 1989/821 esasta kayıtlı davayı açmıştır. Bu
davaya cevapla yüklenici şirket tarafından süresinde 150.000.000 TL.
istemiyle karşılık dava, saklı tutulan kısım için de aynı mahkemede 22.8.1990
tarihinde 1990/580 esasta kayıtlı 156.185.849 TL.lik dava açılmıştır. Cümle
davalar birleştirilip sonuçda kooperatifce açılan davanın reddine, yüklenici
tarafından açılan davalarda geçen bir kısım taleplerin reddine, teminat
mektuplarının bedellerinin ait olduğu bankalara ödenmesine, fesihde
kooperatifin kusurlu olduğuna, 306.185.849 TL.nin kooperatifden tahsiliyle
yükleniciye verilmesine vs.ye dair verilen karar mektup bedellerinin
kendilerine ödenmesi gerekeceğine hasren davacı yüklenici tarafca, red ve
kabulün yerinde olmadığından bahisle davalı-karşılık davacı kooperatifce
temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere özellikle mahkemenin takdirine göre
davalı-karşı davacı kooperatif tarafından geçici kabulde sahtecilik
yaptıkları iddiasıyla eski yöneticiler aleyhine açılan tazminat davasının
tefrikine dair mahkeme kararına yönelen temyiz itirazları yerinde görülmemiş
olup, reddi gerekmiştir.
2- Mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu -bu konuda verilen ara
kararı detaylı olduğu halde- kooperatifin o tarihte yöneticisi olan kişilerin
imzalarının bulunması da gözetilerek "geçici kabul tutanağı" esas alınarak
hazırlanmıştır. Oysa, davalı ve karşılık davacı kooperatifçe geçici kabulü
yapan yöneticiler sahtecilikle suçlanmakta, yapılmayan imalatı yapılmış gibi
gösterip tutanak düzenledikleri, yüklenici firma ile anlaşarak kooperatif
zararına işlem yaptıkları, bu suretle emniyeti suistimal ettikleri,
görevlerini kötüye kullandıkları, dolayısiyle orta yerde mevcut kabul
tutanağının gerçeği yansıtmadığı, sahtecilik ürünü olduğu ileri
sürülmektedir. Bu konuda kanıt olarak da daha sonra yapılan delil tesbiti
dosyası, anılan yöneticiler hakkında ilgili Bakanlığa yapılan şikayetin
varlığı ve açılan tazminata ilişkin dava dosyası gösterilmektedir. Mahkemece
ileri sürülen ve her türlü kanıtla ıspatlanması mümkün sahtecilik iddiası
üzerine hiç durulmamıştır. Gerçekten, Ağustos 1988'de yapılan geçici kabulde
düzenlenen tutanakda yer alanlarla Şubat 1989'da mahkemece yapılan delil
tesbitinde saptanan noksan ve kusurlu işler arasında fahiş fark mevcuttur.
Geçici kabulde 30 milyon civarında değer biçilen bu işler için daha sonra
yapılan tesbitte dinlenen bilirkişi 270 milyon lira civarında değer
bildirmiştir. Basit bir karşılaştırmada bu farkın bir kısmının bazı noksan ve
nefaset farkı bulunan kalemlerin geçici kabul tutanağında yer almamasından ya
da aynı kalem noksanlara kabul tutanağı ile bilirkişi raporunda çok farklı
değer biçilmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Geçici kabul tutanağında
yer almayan bazı nefaset farklarının geçen süre içinde ortaya çıkan gizli
ayıplar olması da mümkün ve muhtemeldir. Bilirkişi raporu anılan hususlara
açıklık getirmemekte bu haliyle yeterli bulunmamaktadır.
Öte yandan, sözleşmenin 7/E maddesinde Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi'nin
sözleşme eklerinden olduğu yanlarca kararlaştırılmıştır. Buna göre, kararname
fiyat farkları hesap edilirken ve genelde kesin hesap çıkarılırken anılan
Şartnamenin 39. maddesi hükmünce ve orada öngörülen şekle uyularak ara
hakedişlere itiraz edilip-edilmediğinin gözetilmesi gerekir. Aynı Şartnamenin
41, 43, 47 ve sair ilgili maddeleri hükümlerince geçici kabul, yüklenicinin
doğacak zararlardan sorumluluğu, gizli ayıplar, işin fiziki oranı gibi sonuca
etkili hususlar üzerinde de raporda yeterince durulmamış ya da bazılarına hiç
temas edilmemiştir. Mahkemece de HUMK.nun 283 ve 284. maddelerinin tanıdığı
imkanlar kullanılmamış, dayanak ve gerekçe bakımından yetersiz rapora bağlı
kalınarak hükme varılmıştır. Yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm
tesis edilemez.
Mahkemenin yapacağı iş; varsa ceza davası sonucu da beklenilerek sahtecilik
iddiasının arüzamik araştırılması, içlerinden biri elektrik mühendisi olması
kaydıyla, -gerekirse inşaat mühendislerine yabancı olan konuda uzmanı da
alınarak- yeniden bilirkişi kurulu teşekkül ettirilmesi, bunlarca, -ge-çen
süreye göre- gerek ve yarar görürürse mahallinde keşif de yapılması,
bilirkişilerden, iddia ve savunmalar, sözleşme ve tadil eden protokollarla
cümle ekleri, ihale ve ödemelere dair hakedişlerle belgeler, geçici kabul
tutanağıyla mahkemece yapılmış delil tesbiti evrakı incelenip
karşılaştırılmak, BİGŞ.'nin ilgili hükümlerine göre değerlendirme yapmak,
icabederse ve mümkün olan fiyatları ilgili mercilerden sormak, hakedişlere
itirazlar varsa şekle uygunluğunu gözetip, belirtmek, zorunlu gördükleri
belgeleri incelemek suretiyle rapor hazırlamalarını istemek, alınacak roporda
noksan ve müphem hususlar görülürse HUMK.nun 283. maddesinden yararlanılarak
bunları gidertmek ve daha sonra cümle deliller birlikte değerlendirilmek
suretiyle oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. Türk Milleti adına
hüküm vermek yetkisi hakime aitken, bilirkişinin sınırlı işlevi bir yana
bırakılırak yukarıdan beri açıklanan haliyle yetersiz ve doyurucu olmayan
rapora bağlı kalınarak hükme varılması HUMK.nun 428. maddesince kararın
bozulmasını gerektirir.
3- Kabule göre de; davacı-karşı davalı yüklenici tarafından davalı-karşı
davacı iş sahibine tevdi edilen teminat mektupları nakde çevrilip, bankaya
karşı yüklenici sorumlu kılındığından mektup bedellerinin kooperatiften
tahsili ile davacı yükleniciye verilmesine hükmedilmesi gerekir iken, dava
dışı kalan ilgili banka yararına tahsil kararı verilmesi yanlıştır.
S o n u ç : Yukarıda 1. bendde açıklanan nedenlerle davalı-karşılık davacı
Kooperatifin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bendde yazılı nedenlerle
hükmün davalı-karşılık davacı Kooperatif, 3. bendde yazılı nedenle
davacı-karşılık davalı yüklenici yararına (BOZULMASINA), 100.000 Tl. duruşma
vekalet ücretinin davacı-karşılık davalı şirketten alınarak, davalı-karşılık
davacı kooperatife ödenmesine, vekili duruşmaya gelmeyen davacı-karşılık
davalı şirket yararına duruşma vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
ödedikleri temyiz peşin harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara geri
verilmesine, 24.12.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|