Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y
Üçüncü Hukuk Dairesi

	E.	1991/4935
	K.	1991/15242
	T.	19.11.1991

*  İCRA İNKAR TAZMİNATI
*  BONO
*  ZAMANAŞIMI 


ÖZET : Davacı akdi ilişkiye (asıl borç ilişkisine) dayanmamış, davalı da
 bonoların zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Senedin vade ve tarihlerine
 göre, Türk Ticaret Kanununun 661. maddesindeki üç yıllık zamanaşımı tahakkuk
 etmiş bulunmaktadır.

Bu halde bono kıymetli evrak olmak niteliğini kaybetmiştir. davacı akdi
 ilişkiye dayandığı takdirde ancak bir beyyine başlangıcı olabilirdi,
 dayanmadığına göre zamanaşımına uğramış bonoların (yazılı beyyine başlangıcı)
 niteliği de yoktur. Açıklanan bu nedenlerle davacının konu edilen bonoya
 dayanarak davalıdan alacak talep ve dava etmeye hakkı yoktur.

(6762 s. TTK. m. 661)

Dava dilekçesinde, 2.000.000 lira alacağın  40 icra inkar tazminatının faiz
 ve masraflarla bilrikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece,
 davanın kısmen kabulü ile 750.000 liranın tahsili cihetine gidilmiş; hüküm,
 davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün
 kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:

İddia, savunma ve dosya münderecatında, davalı (borçlu) Ali 20.12.1985 tanzim
 tarihli ve 30.9.1986 vade tarihli ve miktarı 750.000 lira olan bono ile
 lehtar Halil'e borçlandığı, daha sonra lehtar Halil'de bonoyu davacıya ciro
 ettiği, davacı icra takibine başvurduğu, ancak vadeden itibaren üç yıl
 geçtiği ve lehtar ile borçlarını ibra ettiği, borcu kalmadığı gerekçesi ile
 borçlu (davalı) itirazda bulunduğu, İcra Tetkik Merciinde vadeden itibaren üç
 yıl içerisinde keşideciye müracaat edilmediğinden zamanaşımından dolayı
 takibin iptaline karar verdiği anlaşılmaktadır.

Takibe konu bono 30.9.1986 vade tarihli olup 1.10.1989 tarihinde lehtar
 tarafından davacı Hasan'a ciro edilmiştir.

Lehtar ile borçlu (davalı) 14.11.1989 tarihli belge ile ibralaşmıştır.

Lehtardan ciro ile temellük eden davacı sözü edilen bonoyu 26.11.1989
 tarihinde icraya koymuştur.

Davacı ciro ile temellük ettiği bono ile davalının borçlu olduğunu, icra
 takibi yaptığını, davalının zamanaşımı def'inde bulunduğunu ve takibin
 iptaline karar verildiğini belirterek senette yazılı alacağın temerrüt
 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava
 etmiştir. Davalı savunmasında bononun zamanaşımına uğradığı, borcu olmadığını
 ileri sürmüştür. Davacı akdi ilişkiye (asıl borç ilişkisine) dayanmamış,
 davalı da bonoların zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Senedin vade ve
 tarihlerine göre Ticaret Kanununun 661. maddesindeki üç yıllık zamanaşımı
 tahakkuk etmiş bulunmaktadır. Bu halde, bono kıymetli evrak olmak niteliğini
 kaybetmiştir. Davacı akdi ilişkiye dayandığı taktirde ancak bir beyyine
 başlangıcı olabilirdi, dayanmadığına göre zamanaşımına uğramış bonoların
 (yazılı beyyine başlangıcı) niteliği de yoktur. Maruz nedenlerden davacının
 konu edilen bono-senete dayanarak davalıdan alacak talep ve dava etmeye hakkı
 yoktur.

Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde
 hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğunda
 kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin
 ödenen temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.1991
 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

DEĞİŞİK BOZMA YASIZI

* Davacı, lehtarı Halil olan ve zamanaşımına uğramış bulunan emre yazılı
 senedin (bononun) kendisine 1.10.1989 tarihinde temlik edildiğini iddia
 ederek asıl borç ilişkisine dayanmak suretiyle alacak isteminde bulunmuş,
 davalı ise asıl alacaklı olan Halil'in kendisini 14.11.1989 tarihinde ibra
 ettiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuş, mahkemece salt ibra
 tarihinin (14.11.1989), alacağın temliki tarihinden (1.10.1989) sonraki bir
 tarih olduğunu vurgulayarak borçlunun herhangi bir def'i veya itiraz hakkı
 olamayacağı gerekçesiyle dava kabul olunmuş, hüküm davalı (asıl borçlu)
 tarafından temyiz edilmiştir.

Bir alacağın devri borçlunun hukuksal durumunu ağırlaştırmamalıdır. Bu nedenle
 Borçlar Kanununun 167. maddesi, borçlunun devir işleminden haberdar olduğu
 anda devredene karşı haiz olduğu def'ileri devralana karşı dahi ileri
 sürebileceğini açık bir biçimde belirlemiştir. Def'in hukuksal nedeninin o
 anda mevcut olması yeterlidir; zira def'in ileri sürülmesine yarayan olaylar
 daha sonra ortaya çıkmış olabilir. Ayrıca borçlunun alacağın devrinden ne
 biçimde haberdar olduğu sorunu önemli değildir. Zira, alacağın bir başkasına
 temlik edildiği beyanı borçluya karşı alacaklı veya devralan tarafından
 yapılabileceği gibi onlardan birinin veya diğerinin namına olarak bir üçüncü
 kişi tarafından da yapılabilir.

Alacaklı ile karşı karşıya bulunduğunu haklı bir surette zannederek eski
 alacaklıya iyiniyetle ödemede bulunan borçlu borcundan kurtulur. Şu husus
 önemle vurgulanmalıdır ki sadece ödeme değil, takas, yenileme ve olayımızda
 olduğu gibi ibra suretiyle borcu sona erdirmelerde de durum aynıdır. Çünkü
 taraflar uzlaşma suretiyle bir sözleşme ilişkisine her zaman son
 verebilirler. Bu suretle işbu sözleşme ilişkisinden doğan haklar sona erer ve
 esasen doğmuş olan neticeler de iptal edilir.

Borçlunun iyiniyeti Medeni Kanunun 3. maddesi uyarınca daima karine olarak
 kabul olunur. Temlik edilen kimse, (davalı) borçlunun, (ihbar yapılmaksızın
 dahi) temlike vakıf olduğunu veya durumun gereklerinin lüzum gösterdiği
 dikkati sarfetmiş olsa idi buna vakıf olabileceğini isbat etmekle yükümlüdür.
 Zira, bir alacağı devralan kimse onu kural olarak tüm iyilikleri ve
 kötülükleri ile beraber olduğu gibi devralmış sayılmak gerekir.

Mahkemece, yukarıdaki ilkeler dikkate alınarak davalının borcundan ibra
 edildiği tarih ile temlikin yine davalı tarafından öğrenildiği ya da halin
 icap ettirdiği itinayı göstermekle durumdan haberdar olması lazım geldiği
 tarihler kesinlikle saptanıp Borçlar Kanununun 167. maddesi hükmünce yeni
 alacaklıya karşı ileri sürülebileceği anlaşılan def'iler nazara alınarak
 varılacak sonuç dairesinde hüküm vermekten ibarettir. Bu gerekçe ile mahkeme
 kararının b o z u l m a s ı görüşündeyiz.

	Edip DOĞRUSÖZ	Nihat YAVUZ	
	Başkan	 Üye


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18
  • [İcra takipleri] Icrada borçlunun yaptiği işlem zamanaşimini keser mi? 
  • 16.04.2024 14:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini