Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y
Dördüncü Hukuk Dairesi

	E.	1991/13233
	K.	1993/3613
	T.	12.4.1993

*  TAMAMLAYICI PARÇA (MÜTEMMİM CÜZ)
*  KAVAKLIK

ÖZET : Kavak ağaçları Hazine yerine dikilmiş olsa bile, bu tür ağaçlar
 olgunlaştığı zaman kesilip götürülmek amacıyla dikilip yetiştirildikleri için
 MK.nun 619. maddesinde öngörülen tamamlayıcı parça (mütemmim cüz) değildir.

(743 s. MK. m. 619, 655)

Taraflar arasındaki "ağaçların mülkiyetinin tesbiti ile aynen veya bedelinin
 tahsili" davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden
 dolayı davanın reddine ilişkin hükmün davacı avukatı tarafından duruşma
 istekli olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu
 anlaşıldıktan, hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve tetkik
 hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği
 konuşuldu:

Davacı kendisi tarafından ekilen ve yetiştirilen kavak ağaçlarının davalı
 hazinenin yeri tahsis ettiği Milli Savunma Bakanlığınca etrafına tel örgü
 çekildiğini, kavakların alınmasına engel olunduğunu belirterek, ağaçların
 kendisine ait bulunduğunun tesbiti ile aynen bu mümkün olmadığı takdirde
 bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacı mülkiyeti hazineye ait yere kavak dikmekle kötü niyetli
 olduğunu, davanın bu nedenle reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkeme, savunmadaki gerekçeyi esas alarak davayı reddetmiştir.

Medeni Kanunun 619. maddesindeki tamamlayıcı parça (mütemmim cüz) kuralından
 hareket edildiğinde, bir şeyin sahibi olan kimsenin o şeyin bütün tamamlayıcı
 parçalarına da sahip olacağı sonucuna varılmaktadır. Aynı maddede tamamlayıcı
 parçanın tanımıda yapılarak, mahalli örfe göre bir şeyin esaslı unsurunu
 teşkil eden, o şey telef veya tahrip yahut tağyır edilmedikçe ondan ayrılması
 kabil olmayan cüzülerin, o şeyin mütemmim cüzüolduğu belirtilmiştir. Aynı
 Yasanın 621. maddesinde de mülkiyet konusu olan eşya ile teferruatın ilişkisi
 düzenlenmiştir. Mütemmim cüzler, asıl şeyden ayrı olarak bağımsız bir mal
 olarak varlık ifade etmemelerine karşın, bir şeyin teferruatı ayni hak konusu
 olarak bağımsızlığını korumaktadır. Ne var ki teferruatın asıl şeyle ekonomik
 birlik taşıması nedeniyle eşya Hukukunu ilgilendiren bazı sonuçların ortaya
 çıkmasına neden olmaktadır. Kural olarak mülkiyet hakkı yasal sınırlamalar
 dışında, yapılan ve dikilen şeyleri de kapsar. Medeni Kanunun 654. maddesinde
 ve temelli kalmak amacı bulunmayan ve başkasının arazisi üzerine yapılan
 kulübe ve baraka gibi hafif binaların arzın tamamlayıcı parçası olarak kabul
 edilmeyip bunların inşaa edenin mülkü olacağı düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu
 kuralda hareketle Medeni Kanunun 655. maddesinde belirtildiği üzere dikilen
 şeyler bakımından bir kimsenin başkasının arazisine kendi fidanını dikmesi
 durumunda Medeni Kanunun 648-650. maddelerinin uygulanacağını veya menkul bir
 inşaatta bulunmak hallerinde alakadar kimselerin haklarını haiz ve
 borçlarıyla mükellef olacağı belirtilmektedir. Bu durumda dikilen şeyin
 temelli kalmak maksadıyle dikilmemiş bulunması durumunda arazinin mülkiyetine
 tabi olmayacağı, dikilmeden önce kim malikse aynı kişinin malik olarak
 kalacağı kabul edilmelidir. Çünkü menkul inşaatı kabul eden yasa koyucunun
 ondan daha bağımsız olan ve sonuçları menkul inşaatın götürülmesi kadar ağır
 olmayan menkul bitkiyi kabul etmemesi işin doğasına aykırıdır. Aslında Medeni
 Kanunun 655. maddesi ile yollama yapılan 648-650. maddelerinde koruma altına
 alınmak istenen malzeme sahibidir. Bu düzenleme getirilmemiş olsa idi, Medeni
 Kanunun 618. maddesi uyarınca arazi sahibi her koşul ve durumda kötü niyetli
 malzeme sahibinin haksız el atmasının önlenmesini ve inşaatın yıkılmasını
 isteyebilecekti. Halbuki Medeni Kanunun 648-650. maddelerinin getirdiği
 sonuçlardan biride ağır zararları doğurması durumunda inşaatın yıkımının
 istenemiyeceği, bunun için iyi veya kötü niyetli olması durumuna göre inşaat
 sahibine belli miktarda tazminat ödemesini öngörmüştür. Tabii ki, inşaatın
 taşınır nitelik taşıması halinde artık 648-650. yerine aynı yasanın 654.
 maddesinin uygulanması yoluna gidilecektir. 

Böylece, taşınır inşaatı veya taşınır olarak kabul edilen bitki ve ağaçlar
 için arsa sahibinin bir tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı bunların
 yıkılmasının veya sökülmesinin heran istenebileceği gibi, bunları yapan veya
 dikenin alıp götürebileceği kabul edilmelidir. Arazi sahibinin buna engel
 olması halinde bedelini ödemelidir. Menkul inşaatın veya menkul olarak kabul
 edilmesi gereken dikilen şeylerin sahibi tarafından sökülüp götürülmesi
 halinde arazi sahibine verdiği bir zarar varsa bunu ve koşulları
 gerçekleştiğinde ecrimisil ödemekle yükümlü olmalıdır.

Somut olayda şu anda ve geçmişte yerin Hazineye ait olduğu kabul edilmiş olsa
 bile, dikilen kavak ağaçlarıdır. Kavak ağaçları olgunlaştığı zaman kesilip
 götürülmek maksadıyla dikilip yetiştirildikleri için Medeni Kanunun 619.
 maddesinde ifadesini bulan tamamlayıcı parça niteliğinde olmadıkları gibi,
 (Yargıtay HGK.nun 3.5.1972 gün ve 1972/8-296-282 sayılı kararı) bunların
 MK.nun 648-650. maddelerinde düzenlemesi yapılan muhdesattan saymak da mümkün
 değildir. O halde bu davada davacının iyi-kötü niyetli olmasının sonuca bir
 etkisi yoktur. Bu sadece davalının yer için istiyebileceği haksız işgal
 tazminatı ve diğer zararları bakımından önem taşır. Davada yer alan iddia,
 savunma ve diğer deliller itibariyle davalının davacı tarafından dikilen ve
 yetiştirilen ve ekonomik ömürlerini tamamlamış bulunan kavak ağaçlarını alıp
 götürmesine engel olduğu, bedelini de ödemediği anlaşılmaktadır. Bu olgular
 itibariyle iddianın incelenerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi
 gerekirken kararda yer alan gerekçe itibariyle reddi usul ve yasaya aykırı
 olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.

S o n u ç : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), davacı
 yararına takdir edilen 250.000 lira duruşma avukatlık parasının davalılara
 yükletilmesine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri
 verilmesine, 12.4.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini