 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.HUKUK DAİRESİ
Esas Karar
91/10499 91/14491
Özet:Bir mali proje verilmedikçe anlaşmalı boşanmaya karar verilemez.
Anlaşma yoksa maddi ve manevi tazminat verilemez.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun
sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre
aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
2-Medeni Kanunun 3444 sayılı kanunla değişik l34/l.maddesine göre
eşlerin birlikte başvurmaları yada bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi,
evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının karinesi sayalır, başka bir ifade
ile böyle bir durum hakimin takdir hakkı, sonuca etkili olmamakta ve
delillerin toplanmasınada gerek bulunmamaktadır. İşte Medeni Kanunun 3444
sayılı kanunla değişik l34/3.maddesi, boşanma hukuki sebebinin varlığı
konusunda takdir hakkını ortadan kaldırmış., hakime boşanmaya karar
verebilmesi için zorunlu üç unsurun varlığını kendiliğinden (resen) araştırma
yetkisi vermiştir. Bunlardan herhangi birinin yokluğu halinde açılan davanın
reddedilmesi zorunludur. Aranacak hususlar, evlilik birliğinin enaz bir yıl
sürmüş olması, boşanmaya ilişkin olmak üzere tarafların iradelerinin
serbestce açıklanmış bulunması ve boşanmanın mali sonuçları ile ilgili olmak
üzere taraflarca mahkemeye bir anlaşma (düzenleme) metninin sunulmasıdır. Bu
yön kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerekir.
2- Rızai (anlaşmalı) boşanmaya karar verilebilmesi için, "boşanmanın
mali sonuçları" ve "çocukların durumu" hakkında taraflarca hazırlanacak bir
anlaşma mahkemeye tevdi edilmelidir. Böyle bir anlaşma Mahkemeye tevdi
edilmedikçe, yargılamaya devam olunması mümkün değildir. Çünkü kanun koyucu
bu hüküm ile, evlilik birliğini onarılmaz bir biçimde yara alması ve
boşanabilmek için herşeyi göze almaları önlenmek istenmiştir. Bir anlamda,
kendi yararlarını ve çocukların çıkarlarını düşünemiyecek duruma gelen
eşlerin böyle bir anlaşma ile geleçekte daha sağlıksız mantıksız adil olmayan
şartların meydana gelişine engel olunmuştur. Böylece, boşanmanın ortaya
çıkaracağı ruhsal çöküntüler, devamlı ve güvenceli bir gelecek ile
dengelenmiş olmaktadır. Hemen söylemek gerekirki kanunda "taraflar" sözcüğü
kullanılmak suretiyle davacı taraf için dahi bu kural geçerli bulunmaktadır.
Zaten eşlerin anlaşmasına dayalı boşanmalarda bir bakıma, iki davacı ve iki
davalı vardır. İki tarafta bir an önce boşanmayı sağlayabilmek ve bu yükten
kurtulabilmek icin kendi geleceğini tehlikeye atabilir. Söz gelimi davacı
bütün mal varlığını
davalıya bırakmaya razı olabilir. İşte Medeni Kanunun 3444 sayılı kanunla
değişik l34/3.maddesinin öngördüğü temel ilke, ve bu gibi durumlarda hakimin
görevi, gerekli müdahalede bulunmak ve tarafların yararları ile çocukların
korunması açısından mantıklı ve hakkaniyete
uygun mali şartları belirleyerek kalıcı bir dengeyi gerçekleştirmektir. İşte
hakimn zorunlu ve çok önemli böyle bir görevi yerine getirebilmesi için
taraflarca hazırlanacak ayrıntılı anlaşmanın (yeni) mali projenin Mahkemeye
sunulması kacınılmazdır. Çünkü, eşlerin eksiksiz tüm malvarlıkları
bilinmedikçe, taşınır ve taşınmaz malların ayrıntılı bir dökümü yapılmadıkça
tarafların tekliflerinin ne ölçüde adel ve hakkaniyete uygun olduğunun
belirlenmesi mümkün değildir. Aksi halde gerekli araştırmayı yapmış sayılmaz.
Kamu düzenine yönelik olarak hakime doğrudan araştırma ve karar verme yetkisi
tanıyan bu hükmün, mahkamelerce gereği gibi kullanılmaması halinde
malvarlığını mahkemeden, hatta bütün bir evlilik boyunca diğerinden gözleyen
kötü niyetli eşe hukuki himaye sağlanmış olup, iyi niyetli eş açısıdan
geleçekte çok ciddi ve önemli sakıncalar doğar. Öyle ise Medeni Kanunun 3444
sayılı kanunla değişik l34/3.maddesine dayalı davalarda boşanmya karar
verilebilmesi ve hatta yargılamaya devam olunnabilmesi için hakimin
değerlendirme yapmasına imkan tanıyacak, tarafların tüm mal varlıklarını ve
buna bağlı olarak bunların paylaşılma (yada istifade) yollarını ayrıntılı
olarak gösteren yeterli bir anlaşmanın mahkemeye tevdi edilmesi vazgeçilmez
bir zorunluluktur.
Nitekim 3444 sayılı kanuna ilişkin hükümet tasarısının 4.maddesine ait
gerekçesinde, rızaya dayalı boşanmada, diğer bir önemli faktörde, hakimin
boşanmanın mali sonucları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul
edilecek düzenlemeyi uygun bulması hususu vurgulanmıştır. Aynı gerekçede
tarafların bu hususta hazırladıkları anlaşmayı mahkemeye tevdi edecekleri,
hakimin de ancak bu anlaşmayı uygun gördüğü takdirde boşanmaya karar
verebileceği ve gene hakimin tarafların ve çocukların menfaatlerini nazara
alarak bu anlaşmada gerekli değişiklikleri yapabileceği belirtilmiştir. Öyle
ise bir anlaşma (mali proje) açıklanmadıkça Medeni Kanunun l34/3.maddeye göre
boşanmaya karar verilmesi mümkün değildir. Olayımızda boşanmanın mali
sonuçları ile ilgili olarak taraflarca herhangi bir anlaşmaya varılmamış
aksine bu yöndeki davalı teklifleri davacı tarafından kabul edilmemiştir. Bu
durumda Medeni Kanunun l34/3.maddesinin yasal unsuru oluşmamış olmasına göre
verilen boşanma kararı usul ve kanuna aykırıdır. Ne varki hükmün boşanmaya
ilişkin bölümü taraflarca temyiz edilmemek suretiyle kesinleştiğinden aleyhe
temyiz yasağı nedeniyle bu yön bozma sebebi yapılmamış yalnızca yanlışlığa
işaret edilmekle, yetinilmiştir.
2- Görülmektedir ki Medeni Kanunun l34/3.maddesine ve kabule dayalı
(anlaşmalı) bir boşanma davasında boşanmanın mali sonuçları ile ilgili olarak
tarafların anlaşma dışında mahkemenin herhangi bir takdir hakkı söz konusu
değildir. Bu konuya ait anlaşma mahkemece uygun bulunmuyorsa hakimin görevi
taraflardan gerekli gördüğü değişiklikleri yapmalarını istemek ancak onların
kabulü halinde boşanmaya karar vermekten ibarettir. Mahkemenin kendisi
tarafların yerine koyarak ve kendi takdirine göre maddi ve manevi tazminat
ile yoksullak nafakasına hükmetmesi mümkün olmayacağından manevi tüzminat
isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna
aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen gerekçe ile BOZULMASINA,
21.11.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
İ.Yanıkömeroğlu N.K.Yalçınkaya Ş.D.Kabukçuoğlu F.Kıbrıscıklı Ö.Aksoy
|