 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1991/1-58
K. 1991/83
T. 18.3.1991
* 1803 SAYILI KANUN
* FİRAR
ÖZET : 1803 sayılı Kanun'un 18/A maddesindeki "firar", TCK.nun 298 ve 299.
maddelerinde düzenlenen anlamda firar olmayıp,
1- Cezaevinde iken kaçanlar,
2- Haklarında tutuklama yazısı bulunanlar,
3- 647 sayılı Kanun uyarınca izin verilipte süresinde cezaevine dönmeyenler,
4- Gıyabi tutuklama olanlar,
5- Haklarında yakalama çıkarılanlar; durumunda olan kimseleri kapsayan geniş
anlamıyla yorumlanmalı ve buna göre uygulama yapılmalıdır.
(1803 s. Af K. m. 18/A) (765 s. TCK. m. 298, 299)
Hükümlü Katip hakkındaki ömür boyu ağır hapis cezasından ibaret kesinleşmiş
mahkumiyetin infazında, 1803 sayılı Af Yasasından yararlandırılmasına yer
olmadığına ilişkin, (Mardin İkinci Ağır Ceza Mahkemesi)nce 6.6.1989 gün ve
98/90 sayı ile verilen kararı, itiraz üzerine inceleyen Midyat Ağır Ceza
Mahkemesi'nce 24.10.1989 gün ve 170/170 sayı ile, "İtirazın reddine" ilişkin
karara karşı Adalet Bakanlığı'nca 10.12.1990 gün ve 051706 sayı ile verilen
yazılı emirle bozma istemine dayalı Yargıtay C. Başsavcılığı'-nın 13.12.1990
gün ve 1446 sayılı ihbarnamesiyle, Yerel Mahkeme Kararının bozularak,
yargılandığı sırada tutuklu bulunmayan ve cezaevinden firarı da söz konusu
olmayan, hakkında verilen mahkumiyet kararı ile gıyabi olarak tutuklanan
hükümlünün, 1803 sayılı Af Yasasının 18/A maddesi kapsamında kabul edilerek,
Af Yasasından yararlandırılmasının, istenmesi üzerine, dosyayı inceleyen
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 24.1.1991 gün ve 1990/3436, 1991/118 sayı ile;
(Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, yargılandığı sırada tutuklu bulunmayan ve
cezaevinden firarı da söz konusu olmayan, ancak hakkında verilen, mahkumiyet
kararı ile birlikte gıyabi olarak tutuklanan ve yasada öngörülen 3 aylık
süreden sonra yakalanan hükümlünün, sonradan yürürlüğe giren 1803 sayılı Af
Yasasından yararlandırılmasında yasal zorunluluk vardır. Şöyleki, 1803 sayılı
Af Yasasının 18/A maddesindeki firar sözcüğü cezaevinden kaçanlarla ilgili
olup, kolluğun izlemesinden kaçan veya gizlenen hükümlülerin firar halinde
olduklarının kabulüne yasal olanak bulunmadığından, sanığın Af Yasasından
yararlandırılmamasına ilişkin Mardin Ağır Ceza Mahkemesi kararına karşı
yapılan itirazın kabulü yerine, reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan,
yazılı emirle bozma istemi yerinde görülerek, Midyat Ağır Ceza Mahkemesinin
24.10.1989 gün ve 170/170 sayılı kararının bozulmasına, gerekli işlemlerin
yerinde yapılmasına) oyçokluğu ile karar vermiştir.
C. Başsavcılığı ise, 22.2.1991 gün ve 15 sayı ile; karşı oy düşüncesi
doğrultusunda; (1803 sayılı Af Yasasının 18/A maddesinin TBMM.deki
müzakereleri sırasında, bu maddede düzenlenen firarın, "haklarında tutuklama
yazısı bulunanlar, cezaevinden kaçanlar, 647 sayılı Yasa uyarınca izin
verilipte süresinde cezaevine dönmeyenler ile gıyabi tutuklu olanlar veya
yakalama, kararı çıkarılmış olanlar denmek suretiyle açıklaması yapılmış,
bazı Milletvekillerinin TCY.nın 298 ve devam eden maddelerinde düzenlenen
firar kapsamında kalması yönünde verdikleri önerge reddedilerek, "hali
firarda" olma durumu yeterli kabul edilmiştir.
Hükümlü, ömür boyu ağır hapis cezası ile birlikte gıyaben tutuklanmış, bu
cezası 16.1.1970 günü onanarak kesinleşmiş ve gıyaben tutuklama kararı
üzerine kaçmış, 25.3.1985 günü yakalanmıştır. 1803 sayılı Af Yasasının firar
ile ilgili olarak kabul ettiği ilkeye göre, 1803 sayılı Af Yasasının 18/A
maddesi hükmünden yararlandırılmamasına dair kararda isabetsizlik yoktur.
Ceza Genel Kurulu'nun 17.7.1979 gün ve 1979/271-324 sayılı kararı da "hali
firarda" olmayı yeterli görmektedir) görüşüyle itiraz etmiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire çoğunluğu ile; karşı oy doğrultusundaki düşünceyi benimseyen
Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, 1803 sayılı Af Yasasının 18/A
maddesinde düzenlenen firarın, TCY.nın 298, 299. maddelerinde öngörülen dar
ve hukuki teknik anlamda mı? Yoksa gıyabi tutuklama halini de kapsayan geniş
anlamda mı? Yorumlanması gerektiği hususundadır.
1803 sayılı Af Yasasının 18/A maddesinde, "Firar halinde olupta, yurt içinde
bulunanlar bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay, yurt dışında
bulunanlar 1 yıl içinde resmi mercilere müracaatla teslim olmadıkları
takdirde bu hükümlerden faydalanamayacakları...." düzenlenmiştir. Maddenin B
fıkrasında ise, "Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kıt'asından veya
görev yerinden izinsiz uzaklaşmış" olanlardan söz edilmektedir.
Yasa yapıcı, 1803 sayılı Yasanın 18/A maddesinde düzenlediği firarı, TCY.nın
298 ve 299. maddelerindeki dar anlamda "Tevkifhane ve hapishaneden kaçma"
biçiminde belirlemek isteseydi, 1803 sayılı Yasanın 18/B maddesinde olduğu
üzere, açıkça (A) fıkrasında da TCY.nın 298. ve 299. maddelerindeki gibi,
firar suçunun yasal ögelerini gösterirdi. Yasa yapıcı bu yolu seçmeyerek
geniş anlamıyla "hali firarda" olmayı yeterli görmüştür.
Nitekim, 1803 sayılı Af Yasasının TBMM.de görüşülmesi sırasında, bu konu
tartışılmış ve bazı milletvekillerinin 18. maddeye TCY.nın 298 ve 299.
maddelerindeki firar suçunu gösterir biçimde ilave yapılması yolundaki
önergesi benimsenmeyerek madde bu haliyle yasalaşmıştır.
O halde 1803 sayılı Yasanın 18/A maddesindeki "firar", TCY.nın 298 ve 299.
maddelerinde düzenlenen anlamda firar olmayıp,
1- Cezaevinde iken kaçanlar,
2- Haklarında tutuklama yazısı bulunanlar,
3- 647 sayılı Yasa uyarınca izin verilipte süresinde cezaevine dönmeyenler,
4- Gıyabi tutuklu olanlar,
5- Haklarında yakalama yazısı çıkarılanlar,
Durumunda olan kimseleri kapsayan geniş anlamıyla yorumlanmalı ve buna göre
uygulama yapılmalıdır.
Uyuşmazık konusu olayda, adam öldürmek suçundan tutuksuz olarak yargılanırken
20.2.1969 tarihinde yokluğunda ömür boyu ağır hapis cezasına mahkum edilerek,
gıyaben tutuklanan ve hakkındaki bu karar 16.1.1970 tarihinde Yargıtay Özel
Dairece onanarak kesinleşen hükümlü kaçmış, bu durumu bilerek uzun süre
teslim olmamış ve ihtiyarı dışında, izleme sonucu 25.3.1985 tarihinde
yakalanmış bulunduğundan 1803 sayılı Af Yasasının 18/A maddesinde açıklanan
hali firar durumundadır. Bu itibarla, 1803 sayılı Yasadaki indirimden
yararlanmamalıdır.
Bu nedenle C. Başsavcılığı, itirazının kabulüne, Özel Dairenin yazılı emirle
bozma kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
* Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul Üyesi İ. Özkaya: "Sorun, hükmen
tutuklanan sanığın 1803 sayılı Af Kanununun 18/A maddesinde öngörülen süre
içinde resmi mercilere teslim olmadığı takdirde, firari sayılıp
sayılmayacağı;
Af Kanununda, bu kanun tatbikatında firardan amacın ne olduğu açıklanmamış
olmasına göre maddede yer alan mücerret firar halini ceza kanunu tatbikatında
"dar manada" firar olarak kabulde kanuni zorunluluk bulunduğu,
Öte yandan TCK. ile ceza hükümlerini muhtevi kanun ve nizamnamelerde cezai
yada disipliner müeyyideye bağlanan fiilleri kapsamı içinde yada dışında
tutmayı hedef alan Af Kanununun, kanuna muhalif olmayan bir eylemi muhalif
hale dönüştürmesi yasa tekniğine aykırı bulunduğu cihetle; gıyabi tevkif
müzekkeresinin infazından kaçan sanığı firari sayan çoğunluk görüşüne bu
nedenle katılmıyorum", gerekçesiyle karşı oy kullanmışlardır.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle, C. Başsavcılığı itirazının kabulüyle, Özel
Dairenin yazılı emirle bozma kararı kaldırılarak yazılı emirle BOZMA
isteğinin (REDDİNE), 18.3.1991 gününde 2/3'ü aşan oyçokluğuyla karar verildi.
|