 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1991/1-1
K. 1991/41
T. 18.2.1991
* ADAM ÖLDÜRMEK (Kan gütme saiki)
* AĞIR TAHRİK
ÖZET : Sanığın oğlu olaydan bir yıl on ay önce öldürülmüştür. Bu olay
sırasında yaralanan sanık aynı zamanda maktulü de yaralamış ve bu nedenle
tutuklanmıştır. Bir süre tutuklu yargılanan sanık serbest bırakılmış,
maktülün tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Sanık salıverildikten
sonra tabanca satın almış ve tutuksuz olarak katıldığı ilk duruşmaya silahlı
olarak gelmiştir. Ancak maktülü öldürmemiştir. Sonraki oturuma ilk olayın
mağduru ve aynı zamanda sanığı sıfatıyla katılmış ve duruşma salonunda
sanıklara masus yerde yerini almıştır. Tutuklu bulunan maktül getirildiğinde
tabancayla dört el ateş ederek onu öldürmüştür.
Sanık tahliye olduktan dört ay sonra yüklenen suçu işlemiştir. Bu süre;
oğlunun öldürülmesinden duyduğu acı, üzüntü ve kızgınlığın yerini, kan gütme
saikine bıraktığını kabule yeterli bir süre değildir.
Sanık, oğlunun öldürülmesi ve kendi yaralanmasının yarattığı gazap, şedit
elemi halen yaşamakta ve bunun sonucu ağır tahrik altında maktülü
öldürmüştür.
İlk olayın elem ve infiali geçtikten sonra görev bilinci ile hareket
ettiğinden söz edilemez.
(765 s. TCK. m. 450/4-10, 51)
Adam öldürmek ve 6136 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçlarından sanık Mehmet
Ali'nin TCY.nın 450/4-10, 59. maddeleri, 6136 sayılı Yasanın 13/1, ek 1,
TCY.nın 59, 73. maddeleri gereğince iki ayı geceli gündüzlü bir hücrede
çektirilmek üzere müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin,
(Gaziantep İkinci Ağır Ceza Mahkemesi)nce verilen 11.6.1990 gün 107/108
sayılı, re'sen temyize tabi olan hükmün sanık tarafından da temyizi üzerine
dosyayı inceleyen Yargıtay Birinci Ceza Dairesi, 7.11.1990 gün 2487/2751 sayı
ile;
"Sanık, olay gününden bir sene on ay önce oğlu Süleyman'ı öldüren Mustafa'yı
tasarlayarak öldürmüştür. Bir sene on aylık bir süre, oğlu öldürülen bir baba
için ağır tahrikin etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunduran
bir süredir. Yasanın gerekçesinde de açık bir şekilde vurgulandığı gibi
TCK.nun 450/10. maddesinin uygunabilmesi için "eylemin münhasıran kan gütme
saikiyle yapılması" gerekmektedir. Olayımızda ise, sanık üzerinde ağır
tahrikin etkisinin devam ettiği ve sanık oğlunu öldürenden başka bir kişiyi
öldürmediğine göre TCK.nun 450/4, 51/2, 59. maddelerinin uygulanması
suretiyle cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği" karşı oyu ile ve
oyçokluğuyla hükmün onanmasına karar vermiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı, 2.1.1991 gün 1 sayı ile;
"Kan gütme saiki ile öldürme, hasım taraflar arasında daha önceki öldürme
olayı ile ilgili olsun olmasın eli silah tutan fertlerin öldürülmesi
geleneğini yıkmak için kabul edilmiştir. Bir görevi yerine getirme bilinci
ile hareket etme sözkonusudur. Çok yakını ve sevdiği öldürülen bir kimsenin,
olay failini öldürmesi halinde kan gütme saiki ile adam öldürme kabul
edilemez.
Dosya içeriğinden sanığın; evlat acısının verdiği yasal ağır tahrik altında
maktülü taammüden öldürdüğü anlaşılmaktadır. Sanık TCY.nın 450/4, 51/2, 59.
maddeleri ile cezalandırılmalıdır" gerekçesiyle itiraz ederek, Özel Daire
onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasını talep etmiştir.
Dosya, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
Maktül 16.8.1988 tarihinde sanığın oğlu Süleyman'ı öldürmüş, sanığı ise hayati
tehlike geçirip 25 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralamıştır. Olayda
maktül de yara almış, sanık ile öldürülen tutuklanmışlardır. Sanık, tahliye
olduktan dört ay sonra, duruşma salonunda tabancayla ateş ederek maktülü
öldürmüştür.
Açıklanan olayda, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki
uyuşmazlık, sanığın maktülü kan gütme saiki ile öldürüp öldürmediğine
ilişkindir.
Saik; failin eyleme geçmesine etken olan nedenlerdir. Saiki, hukuka aykırı bir
sonucu gerçekleştirme iradesi olan kastın ögesi olarak kabul etmek
olanaksızdır. Sadece, yasanın suç unsuru veya ağırlatıcı neden olarak kabul
ettiği hallerde saike itibar edilmelidir.
Kan gütme saiki ile adam öldürme, 15.7.1953 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan
6123 sayılı Yasa ile Ceza Yasasının 450. maddesine 10. bend olarak
eklenmiştir. Kan gütme; failin, daha önce öldürülen bir kimsenin intikamını
almak için, ilk olayın doğurduğu elem ve infial geçtikden sonra suçlunun
mensup olduğu gruptan birisini veya suçluyu öldürmesidir.
Adam öldürme suçunun kan gütme saiki ile işlendiğinin kabulü için aşağıdaki
koşulların gerçekleşmesi gerekir:
1- Kan gütme saiki ile hareket eden kişide kendisini istila eden ve evvelce
işlenen bir suça bağlı olan infial dolayısıyla tam bir irade serbestliği
yoktur. Kan ve husumet, intikam alma duygusu kişinin benliğini o derecede
kaplamıştır ki, her şeyi göze alarak birinci suç failini ya da onun mensup
olduğu gruptan, aileden başka birisini tutkusu altına girdiği ihtirasın
etkisi ile öldürmekte ve bunu adeta bir görev bilinci ile yapmaktadır (Prof.
Sulhi DÖNMEZER, İçtihatlara Kan Gütme Saiki, İÜHFM., C: XLII, S: 1-4, Sh: 2).
Taraflar arasında bir kan davası bulunsa bile fail kapıldığı ani bir tehevvür
ile ya da başka bir nedenle öldürme suçunu işlemiş olursa kan gütme saikinin
varlığından söz edilemez.
2- Önceki olay ölümle sonuçlanmalı ve suç öldürülen kişinin intikamını almak
için işlenmelidir.
3- İlk öldürülen ile ikinci suçun faili arasında kan hısımlığı şart olmayıp,
suçun kan gütme saiki ile işlenmesi yeterlidir.
4- İlk ölüm olayı ile ikinci olay arasında çok kısa olmayan bir süre
geçmelidir. Bu süre içerisinde fail, ilk öldürme olayından duyduğu her türlü
acı, kızgınlık ve öfkeden arınarak mahza bir görevi yerine getirme bilinciyle
hareket etmelidir.
İncelenen dosyada; sanığın oğlu olaydan bir yıl on ay önce öldürülmüştür. Bu
olay sırasında yaralanan sanık aynı zamanda maktülü de yaralamış ve bu
nedenle tutuklanmıştır. Bir süre tutuklu yargılanan sanık serbest bırakılmış,
maktülün tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Sanık,
salıverildikten sonra tabanca satın almış ve tutuksuz olarak katıldığı ilk
duruşmaya silahlı olarak gelmiştir. Ancak maktülü öldürmemiştir. Sonraki
oturuma, ilk olayın mağduru ve aynı zamanda sanığı sıfatıyla katılmış ve
duruşma salonunda sanıklara mahsus yerde yerini almıştır. Tutuklu bulunan
maktül getirildiğinde tabancayla dört el ateş ederek onu öldürmüştür. Sanık,
tahliye olduktan dört ay sonra yüklenen suçu işlemiştir. Bu süre; oğlunun
öldürülmesinden duyduğu acı, üzüntü ve kızgınlığın yerini, kan gütme saikine
bıraktığını kabule yeterli bir süre değildir. Sanık, oğlunun öldürülmesi ve
kendi yaralanmasının yarattığı gazap, şedit ve elemi halen yaşamakta ve bunun
sonucu ağır tahrik altında, maktülü öldürmüştür. İlk olayın elem ve infiali
geçtikten sonra görev bilinci ile hareket edildiğinden söz edilemez. Bu
nedenle itirazın kabulüne karar verilmelidir.
* Çoğunluk görüşüne katılmayan Üyeler; "haklı nedenlere dayanmayan itirazın
reddi gerektiği" doğrultusunda oy kullanmışlardır.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü
ile Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme mahkumiyet
hükmünün gösterilen sebepten dolayı (BOZULMASINA), 18.2.1991 günü
oyçokluğuyla karar verildi.
|