 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Dokuzuncu Hukuk Dairesi
E. 1990/7401
K. 1990/9104
T. 7.9.1990
* HAKSIZ FİİL
* MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
ÖZET : Haksız fiil nedeniyle tazminat isteme hakkı, genelde ölüm olayının
meydana geldiği tarihte doğar ve tazminata esas zarar miktarı işçinin olay
tarihindeki geliri, yada faal ömür süresi içinde belirli bir oranda
artırılarak tesbit edilir.
(818 s. BK. m. 41, 47, 49)
Davacılar iş kazasından doğan ölüm nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi
tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmekle; dosya incelendi,
gereği konuşulup düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanuni
gerektirici sebeplere göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi ile
davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde
değildir.
2- Muris, 1981 yılında bir iş kazası sonucu ölmüştür. Bu dava 1990 yılında
açılmıştır. Davacı eşin destekten yoksun kaldığı tazminat bilirkişiye hesap
ettirilmiş, bulunan miktarın tamamı olay tarihinden itibaren yürütülecek
kanuni faiziyle birlikte hüküm altına alınmıştır.
Bilirkişi tazminat hesabında, aktif dönemle ilgili zararın olay tarihi ile
rapor tarihi arasındaki zararı, bilinen ücrete göre (işlemiş tazminat) rapor
tarihinden sonraki kısmı ise (işleyecek tazminat) şeklinde belirlenmiş ve
yıllık gelir ortalamasının tespitinde olay tarihi ile rapor tarihi arasındaki
geliri dahil etmemiş, bu süreye ait tazminatı iskontoya da tabi tutmamıştır.
Rapor tarihinden sonraki tazminat ise rapor tarihi itibariyle
iskontolaştırmıştır.
Bilirkişi burada, sermayeleştirmenin bilinmeyen dönem olarak rapor tarihinden
sonrası için mümkün olabileceğini, bilinen dönem için sözkonusu olamayacağını
düşünmüş olması gerekir.
Ancak, bu tür olaylarda tazminat isteme hakkı genelde ölüm olayının meydana
geldiği tarihte doğar ve tazminata esas zarar miktarı işçinin olay
tarihindeki geliri, faal ömür süresi içinde belirli bir oranda artırılarak
tespit edilir. Peşin ve toptan ödemenin sözkonusu olduğu hallerde de
tazminatın peşin sermaye değerinin saptanması gerekir. Zararın olay tarihine
göre tespit edilmesi ve hükmün olay tarihi itibariyle kurulması sebebiyle
tazminatın peşin sermayeye çevrilmesinde de, olay tarihinin dikkate alınması
icap eder.
Haksız fiil (veya akte aykırılık) sebebiyle hüküm altına alınan tazminata
istek halinde temerrüde düşürme şartı aranmaksızın olay tarihinden itibaren
faiz yürütüleceği kuralı da, tazminatın olay tarihi itibariyle
sermayeleştirilmesini zaruri kılar. Aksi halde olay tarihi itibariyle
gerçekleşmemiş, muaceliyet durumu ileri bir tarihte sözkonusu olacak bir
tazminat için geriye gidilerek olay tarihinden itibaren faiz yürütülmüş
olurki, bu doğru olmaz.
Öte yandan bu tür tazminat hesapları genelde ihtimali verilere dayanır. Bu
ihtimali yön, olay tarihinden sonraki durumlarda her zaman için sözkonusudur.
Olay tarihi ile rapor (veya hüküm) tarihi arasında ücretin tespit edilebilir
olması, onun ihtimali olma niteliğini değiştirmez.
Nitekim, işçinin ölümü halinde, iş kazası sonucu ölmese idi, aynı işte
çalışacağı, mesleğinde ilerleme kaydedeceği, ücret artışlarından toplu iş
sözleşmelerinden yararlanacağı hususları hep faraziyeye dayanır. Bu nedenle
olay tarihi ile rapor (yada hüküm) tarihi arasındaki ücreti de, muhtemel
ücret kavramı içinde mütalaa etmek gerekir. Bu şekilde tespit edilen ücret
aslında işçi yararına tazminat hesabında nazara alınabilecek bir veriden
başka bir şey değildir ve olay tarihi ile rapor tarihi arasındaki tazminatın
iskontolaştırılmaması için bir sebep teşkil etmez.
Bu ücretin artışa tabi tutulmamasıda iskonto emsalinin uygulanmasına mani
değildir. Çünkü, sözkonusu ücret, esasen zaman içindeki artışlarla uygulamada
öngörülen yıllık gelir artışlarının üstünde oluşan bir ücrettir. Ayrıca
artışa tabi tutulması mükerrer olurki, bu isabetli olamaz. Bu nedenle artış
yapılmadığına göre, iskontolaştırma yoluna da gidilemez gibi bir düşünceye de
yer verilemez.
Bu hususlar dikkate alınmadan yapılan tazminat hesabına göre hüküm tesisi
bozmayı gerektirmiştir.
3- Hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren katsayı artışının da tazminattan
indirilmesi gerekir.
S o n u ç : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle
(BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 7.9.1990
gününde oybirliğiyle karar verildi.
|