Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu

	E.	1990/6-206
	K.	1990/233
	T.	15.10.1990 

*  İNANCI KÖTÜYE KULLANMAK
*  ZİNCİRLEME SUÇ

ÖZET : Sanık, vergi borcu olan ve mallarını haczederek yediemin sıfatıyla
 yetkilisine teslim ettiği şirkete sık sık gitmekte ve şirket sahipleri ile
 görüşmektedir. Buradan kaynaklanan yakınlık nedeniyle ve vergi borcunu daha
 kolay yatıracağı düşünülerek, itimat sonucu kendisine teslim edilen, görev
 ile ilgisi olmayan ve görevli olduğu düşüncesiyle de verilmeyen paraları,
 vezneye yatırmayarak mal edinen (temellük eden) sanığın eylemi hizmet
 nedeniyle inancı kötüye kullanma suçunu teşkil etmektedir.

Sanık, aynı suç işleme kararı altında ayrı ayrı zamanlarda vergi borcu olan
 şirketten iki kez para almış ve ilgili kuruma yatırmayarak kendisine çıkar
 sağlamıştır. Teselsül eden eylemi nedeniyle sanık hakkında TCK.nun 80.
 maddesinin uygulanması gerekir.

(765 s. TCK. m. 508, 80)

Sahtecilik suçundan sanık Adnan'ın TCY.nın 342/1. maddesi uyarınca iki yıl
 hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, (İstanbul Yedinci Ağır Ceza
 Mahkemesi)nce verilen 14.11.1989 gün, 36/258 sayılı hükmün sanık tarafından
 temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Altıncı Ceza Dairesi, 15.5.1990
 gün 2218/4187 sayı ile;

"Sanığın, vezneye yatırmak üzere mükellef şirket yetkililerinden aldığı
 paraları yatırmadığı halde onlara ödenmiş gibi verdiği makbuzları günlük
 tahsilat bordrolarına ve sair kayıtlara geçirmediğine göre, bu makbuzların
 geçerli sayılıp sayılmayacağı ve eylemin hizmet nedeniyle inancı kötüye
 kullanmak suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışılmadan yazılı şekilde
 hükümlülüğüne karar verilmesi"
İsabetsizliğinden bozulmuştur.

Yargıtay C. Başsavcılığı, 25.6.1990 gün, 44 sayı ile;

"1- Sanıkla, şirket arasındaki ilişki memuriyet görevinden doğmaktadır. Sanık,
 şirket hakkında haciz tutanağı düzenlemiş, bu nedenle kendisine para
 verilmiştir. Vergi borcuna karşılık alınan paranın sahiplenilmesi, görevi
 kötüye kullanma suçunu oluşturur.

2- Sanığın, para almak yetkisi bulunduğu kabul edildiğinden, yetkili olmadığı
 halde, kendini yetkili gibi gösterip çıkar sağlaması TCY.nın 227/1. maddesine
 uymaktadır.

3- Sanık, ayrı zamanlarda iki kez para almış ve değişik makbuzlar
 düzenlemiştir. TCY.nın 80. maddesinin uygulanması gerektiği bozma kararında
 belirtilmelidir."
Gerekçesiyle itiraz ederek, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasını ve
 açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasını talep etmiştir.

Dosya, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
 konuşulup düşünüldü:

Vergi dairesinde memur olan sanık, görevlendirilmesi üzerine 14.10.1983 günü,
 vergi borcu olan B...... Makina A.Ş.'nin malları üzerine haciz koymuş ve
 haciz tutanağını ilgili amirine teslim etmekle görevi bitmiştir. Buna rağmen
 sanık daha sonraları sık sık borçlu şirkete gitmiş, borcun ödenmesini
 istemiştir. Şirket yetkilisi tarafından, vergi dairesine yatırılmak üzere
 kendisine verilen 6.844.864 lirayı alan sanık ertesi gün 10.1.1984 tarihli
 makbuzu getirmiş, aralık ayı içinde de aynı şekilde aldığı 5.475.891 lira
 için de 31.12.1984 tarihli makbuzu borçluya vermiştir.

Yapılan kontrolde, sanık tarafından verilen vergi makbuzlarının sahte olduğu,
 paranın vergi dairesine yatırılmadığı saptanmıştır. Sanığın TCY.nın 342/1.
 maddesi uyanınca cezalandırılmasına ilişkin Yerel Mahkeme kararı, Özel
 Dairece "eylemin hizmet nedeniyle inancı kötüye kullanmak suçunu oluşturup
 oluşturmadığının tartışılmaması" nedeniyle bozulmuştur. Yargıtay C.
 Başsavcılığı'nca "sanık görevi nedeniyle para aldığından eylemin (görevi
 kötüye kullanma suçunu), görevli kabul edilmediği takdirde (yetkili
 olduğundan bahisle çıkar sağlama suçunu) oluşturacağı ve iki kez para
 alındığı halde TCY.nın 80. maddesinin kararda belirtilmediği" gerekçesiyle
 Özel Daire bozma kararına itiraz edilmiştir.

Özel Daire ve Yargıtay C. Başsavcılığı arasında, oluş ve subutta bir ihtilaf
 olmayıp, uyuşmazlık suçun hukuki neteliğinin belirlenmesine ilişkindir.

1- Özel belgede sahtecilik suçunun oluşması için, o belgenin doğrudan hukuki
 sonuç doğurucu nitelikte bulunması gerekir.

Maddi olayda, mükellef şirkete verilen makbuzların, vergi dairesinde
 kullanılan makbuzlardan olmadığı, sanık tarafından haricen temin edilerek
 doldurulduğu ve makbuz numarası verildiği anlaşılmıştır. Bu itibarla
 düzenlenen makbuzların dip koçanlarının dairede olması olanaksızdır. Mükerrer
 numara verildiğinden, aynı numarayı taşıyan gerçek makbuz ilgili mükellefte,
 sureti ise dairede olup, sanık tarafından düzenlenen makbuzlardan farklıdır.
 Sanığın aldığı paraya karşılık düzenleyerek verdiği makbuzun, çalıştığı vergi
 dairesi ile bir ilişiği bulunmamaktadır. Para vezneye ödenmemiş, tahsilat
 bordrosuna işlenmemiştir. Dairede kullanılan makbuzlardan kesilmediği gibi,
 dairenin makbuzları üzerinde de tahrifat yapılmamıştır. Fiil; mevcut
 makbuzla, tahsilat bordolarının karşılaştırılması sonucu, soruşturma hangi
 aşamada olursa olsun ortaya çıkacaktır. Bu nedenle yapılan sahtecilik,
 hukuksal bir önem ve etkiye sahip olmadığından, hukuki sonuç doğurmayacak ve
 sanığın eylemi sahtecilik suçunu oluşturmayacaktır.

2- Sanık vergi dairesinde memur olup, para alma, makbuz düzenleme görevi
 bulunmamaktadır. Haciz yapmak üzere görevlendirilmiş ve 14.10.1983 günü haciz
 yaparak, tutanağı daireye teslim etmekle vazifesi sona ermiştir. Daha sonraki
 tarihlerde, mükellefin vergi borcuna mahsuben para almasının görevi ile
 ilgisi yoktur. Bu sebeple sanığın, görevi kötüye kullanma suçunu işlediği
 kabul edilemez.

3- Yetkili olduğundan bahisle çıkar sağlama suçunun oluşabilmesi için, failin
 görevine girmeyen, kendisinin yapması mümkün olmayan bir işi yapacağını
 söyleyerek çıkar sağlaması, yetkili olduğu hususunda mağduru kandırması
 gerekir. Olayda vergi borcu; sanığın para tahsiline yetkili ve görevli olduğu
 hususunda mağduru kandırması nedeniyle verilmemiş, vergi dairesine yatırması
 için emaneten verilmiştir. Paranın sanık veya bir başka kişiye verilmesi
 arasında fark yoktur. TCY.nın 227/1. maddesinde yer alan suçun unsurları
 oluşmamıştır.

4- Sanık, vergi borcu olan ve mallarını haczederek yediemin sıfatıyla
 yetkilisine teslim ettiği şirkete sık sık gitmekte ve şirket sahipleri ile
 görüşmektedir. Buradan kaynaklanan yakınlık nedeniyle ve vergi dairesinde
 çalıştığı için vergi borcunu daha kolay yatıracağı düşünülerek, itimat sonucu
 kendisine teslim edilen, görevi ile ilgisi olmayan ve görevli olduğu
 düşüncesiyle de verilmeyen paraları, vezneye yatırmayarak mal edinen
 (temellük eden) sanığın eylemi, hizmet nedeniyle inancı kötüye kullanma
 suçunu teşkil etmektedir.

Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın suç vasfına yönelik itirazları
 reddolunmalıdır.

5- Sanık aynı suçu işleme kararı altında ayrı ayrı zamanlarda, vergi borcu
 olan şirketten iki kez para almış ve ilgili kuruma yatırmayarak kendisine
 çıkar sağlamıştır. Teselsül eden eylemi nedeniyle sanık hakkında TCY.nın 80.
 maddesinin uygulanması gerektiğinden, bu yöne ilişen itirazın kabulüne karar
 verilmelidir.


*  Çounluk görüşüne katılmayan iki Üye; TCY.nın 80. maddesiyle ilgili itiraza
 katılmakla birlikte, sanığın eylemi; zincirleme biçimde sahtecilik suçunu
 oluşturduğundan suç vasfına yönelik itirazın da değişik bu gerekçe ile kabulü
 yönünde oy kullanmışlardır.

S o n u ç : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın sanık
 hakkındaki TCY.nın 80. maddesinin uygulanması gerektiğine ilişkin itirazının
 oybirliğiyle kabulüne, suç vasfına yönelik itirazın 2/3'ü aşan oyçoklu-ğuyla
 (REDDİNE), 15.10.1990 gününde karar verildi.
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • tüvtürke karşı tüketici hakem kararı 
  • 07.05.2025 18:40
  • [Evlat Edinme] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hakkında 
  • 04.05.2025 15:37
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini