|
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Dördüncü Ceza Dairesi
E. 1990/4140
K. 1990/5635
T. 5.11.1990
* TEHDİT
ÖZET : Tehdit cürmünün hukuki ve maddi konuları, suç kastının zaman süreci
içindeki oluşumu ve niteliği, suçun yapısına ilişkin nedenler gözetilmeden,
tartışma ve kavga sırasında salt öfkeyle işlenen tehdidin suç olamayacağı
nedenine dayanılarak yasal temelden yoksun gerekçeyle hüküm kurulması yasaya
aykırıdır.
(765 s. TCK. m. 188, 191)
Koşullu tehdit suçundan sanık Ömer'in beraatine ilişkin, (Eskişehir İkinci
Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen esas 1989-592, karar 1990-17 sayılı ve
24.1.1990 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi katılan S. Zeki vekilleri
tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C.
Başsavcılığı'nın 19.6.1990 tarihli onama isteyen tebliğnamesiyle 21.6.1990
tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına
göre görüşüldü.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve
gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde
görülmemiştir.
Ancak, yerel mahkeme, sanığın saptanan ve tehdidi içeren sözleri tartışma
(kavga) sırasında öfkeyle söylediği ve bu nedenle de suçun kast öğesinin
oluşmadığı görüşüyle sanığın beraatine karar vermiştir.
Karar aşağıdaki nedenlerle yerinde değildir:
1- T.C. Yasasının 188 ve 191. maddelerinde yer alan cürümlerde manevi öğe,
tehdit etme bilinç ve iradesi öğelerinden oluşan genel kasttan ibarettir. Bu
kast, kastın oluşum süreci ve yoğunluğu açılarından bir düşünce (sürekli)
kastı (dolo di proposito) ya da bu kastın en yoğun biçimi olan tasarlama
(taammüt) veyahut da kavga ve tartışma gibi çoğu durumlarda görüldüğü üzere
bir öfke taşkınlık kastı (dolo di impeto) da olabilir.
2- Öfke, saptandığı takdirde bilinç ve iradeyi kaldırmayıp yalnızca iradeyi ve
dolayısıyla sorumluluğu zayıflattığından, suç kastının ortadan kalkması söz
konusu olamaz. Bu durumda, koşulları bulunduğu takdirde ancak ve yalnızca
T.C. Yasasının 51. maddesinde öngörülen yasal indirim uygulanabilir. Nitekim
bütün ülkelerde de uygulama bu yöndedir ve öfkenin suç kastını kaldırmadığı,
öfke kastının da bir kast türü olduğu benimsenegelmiştir.
3- Bir tehlike suçu olan tehdidin, ciddi olup olmadığı hususu ise, oluştuğu
ortama ve tarafların bedensel ve ruhsal durumlarına göre, tehdidi içeren
sözlerin gerçekleşmesinin kaçınılmaz olup olmamasına göre değil, bunun
olasılığı ve mağdurun iradesini etkileme derecesi ölçüleri içinde, ilk
mahkemece değerlendirilecek olgusal (fiili) bir sorundur. İlk mahkeme; ağır
olmayan (hafif) tehditlere karşı da cezai yaptırım getiren T.C. Yasası
koyucusunun bu konudaki duyarlılığını da gözeterek, tehdidin ciddiliği
sorununu çözmek zorundadır. Öfkeyle söylenen tehditlerin ciddi olamayacağı
yolunda önceden ilke içtihat boyutunda bir görüş ileri sürmek olanaksızdır.
Tehdit cürmünün hukuki ve maddi konuları, suç kastını zaman süreci içindeki
oluşumu ve niteliği, suçun yapısına ilişkin yukarıda açıklanan nedenler
gözetilmeden, tartışma ve kavga sırasında salt öfkeyle işlenen tehdidin suç
olamayacağı nedenine dayanılarak yasal temelden yoksun gerekçeyle hüküm
kurulması,
Yasaya aykırı ve katılan Salih vekillerinin temyiz nedenleri yerinde
görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle hükmün
(BOZULMASINA), 5.11.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|